Sevgililer Günü’nü Minimum Maddi Hasarla Atlatma Rehberi…
Gönül isterdi ki; size yer-mekan önerileri verebilelim ya da hediye seçenekleri sunalım ama maalesef bu sefer sizi olduğunuz iyi insandan çıkarıp, üç kuruşun hesabını yapan iğrenç biri haline dönüştürmek adına bir rehber hazırladık. Malum dolar olmuş 30,71 TL (14 Şubat 2024 güncel kuru). Mecburen sizi yalana yakın, riyaya daha yakın biri yapalım istiyoruz. Çeşit çeşit bahanelerle başlayıp, ekonomiden dem vuracağımız, ardından böyle özel günleri ne kadar saçma bulduğumuza dair uzayıp giden, çirkinleşen maddelerimize başlıyoruz…
1. Herkes Öldürür Babaannesini...
Bahane var bahane var elbette ama bugün ekstra mesai yapıyorum ya da bugün patron izin vermedi gibi klişe bahanelerden uzak durmanızı tavsiye ediyoruz öncelikle. Yemezler. ‘’Bugün Galatasaray’ımın maçı var aşkım’’ gibi anında kellenizi kaptıracağınız cümleler de bugün yasak maalesef. Onun yerine gözünüz yiyorsa eğer bir yerinizi yeterli miktarda sakatlayıp Hayat Bilgisi Mennan gibi davranabilir, masraftan kurtulurken ekstra ilgi ve şefkat de görebilirsiniz.
"Babaannemi kaybettik " numarasını ise şu zamana kadar kullanmadıysanız ve ortada kaybedilecek bir babaanne varsa her türlü yer. Başınız sağolsun :(
2. Önce ailem diyenlerden misiniz… (değilseniz o gün, bu gün)
Sevgilinizi yahut flörtünüzü gündüzden bir kahveye-çaya çıkarıp, akşamında ise ailenizle planınız olduğunu ve en büyük sevgililerim ailem yalanını atmak isterseniz sizleri buraya alalım. Kahve içtiğiniz süre zarfında ‘’bizim ailede 14 Şubat bu şekilde kutlanır, bizim için aşk bayramıdır. Küçükler büyüklerin elini öper’’ gibi cümleleri çok içten bir şekilde kurup karşınızdakini ikna ederseniz günü belki 150 lirayla kapatır, bonus olarak da "iyi aile evladı" ünvanıyla uğurlanırsınız.
İstersen gel ama sıkılırsın...
3. Ona Aziz Valentine’in hikayesini anlatın
Pek tabii ki çoğunuz bilir bilmez, bu 14 Şubat’ın nereden çıktığına dair kısacık bilgi verip, flörtünüze-sevgilinize durumu kakalamanız adına bu acıklı hikayeye değineceksiniz. Biraz kültür biraz şirifsizlik…
Bu aşağıya yazacaklarımı iyice ezberliyoruz şimdi:
‘’III.yy’da Roma İmaparator’u II. Claudius bey, vatanındaki her erkeğin asker olması konusunda çeşitli ısrarlarda bulunuyor ve evliliği bile yasaklıyor. Hatta imparatorlukta bunlar da yetmemiş gibi Hristiyanlığı da yasaklıyor. ‘’Yok ben illa Hristiyanım kardeşim’’ diyenlerin de canını alıyormuş. İşte o ‘’yok ben illa Hristiyanım hatta bir papaz olarak insanları da gizlice evlendiriyorum’’ diyenlerden biri de Valentinus adında bir din görevlisiymiş. Ee tabi yakalamışlar bunu da ve idamından önce hapse atmışlar diğer Hristiyanlar ile birlikte. Tabi öyle idamı da beklemek kolay değil, beyin de boş durmuyor, başlamış Hristiyanlar kendi aralarında mucizelerden, nurlardan, ışıklardan konuşmaya. Bu muhabbetler de gardiyanlardan birinin dikkatini çekmiş ve dinlemiş usul usul bu mucizeleri. Yazık bu gardiyanın da bir kardeşi varmış ve doğduğundan beri gözleri görmüyormuş. Bir umuttur diyerek kardeşini gizli saklı bu zindana getirmiş. ‘’Aha demiş kaç gündür mucize falan anlatıyorsunuz bir şeyler, bu çocuğun da gözleri görmüyor. Hadi yapın bir şeyler de görelim’’ demiş. Küçük kardeş Julia ile Valentinus başlamış dua etmeye. Valentinus duaları Julia’ya tekrar etmiş, öğretmiş derken sen o zindanın içi ışık dolmasın mı… Sen çocuğun gözleri açılmasın mı…
Ertesi sabah tabi bizim Valentinus’un idam zamanı gelmiş ve son dileğini küçük Julia’ya yazacağı ufak bir not olarak belirtmiş. Mektup ise bir sonraki gün yani 14 Şubat 270 (269 diye de var kaynaklarda) yılında Julia’ya ulaşmış.’’
Bu hikayeyi olabildiğince ajite bir fon müziği eşliğinde anlattıktan sonra sevgilimize dönüp "BİZ ŞİMDİ BUNU MU KUTLAYALIM? NE ARA BU KADAR YİTİRDİK İNSANLIĞIMIZI?!" diyoruz ve içimizden "inşallah yemiştir" diye dua ederek susuyoruz.
Son koz: Katolik miyiz sevgilim biz?
4. Huzur Agnostizmde...
‘’Ben inanmıyorum yea böyle şeylere’’ gibi gevşek değil de bunun altını doldurdurcasına daha desturlu girin konuya. Tüm dünyayla beraber özel bir gün kutlanmaz deyin mesela azıcık romantik görünesiniz varsa ya da bunlar hep para tuzağı güzelim gibi girizgahlar ideal günümüz ekonomisinde. Normal şartlarda bir adet gülün tanesi 20 TL iken bugün 50 TL diyin. Sevgililer Günü indirimleri yalan deyin. Yüksek fiyatlardan normal fiyatlara indiriyorlar her şeyi zaten nereden biliyorsun deme ben de zamanında bu sektörlerde çalıştım deyin. Geleceğimiz için böyle kapitalist sistemin tuzaklarına düşmeyelim, birbirimiz için biriktirelim deyin.
Hatta daha da ileri gidip ‘’bir tanem biz de 14 Mart’ı sevgililer günü yapıp kutlayalım, herkesten özel ve farklı olsun’’ diyerek 1 ay daha kazanabilir, o süreçte mütevazi bir akşam yemeği için 2000 TL biriktirebilirsinz…
(Ps. Şimdi baktım: 14 Mart Tıp Bayramı’ymış. 15’e çekelim şunu. Memuriyetiniz var ise maaş dönemi. Hem zaten muhtemelen geçen ay terkedildiniz.)
5. "En kötü bira olmuş..."
Her ne için buluşursak buluşalım dışarıda arkadaşlarımızla, konu 15 dakika içinde mutlaka et, süt, ev kirası, ulaşım, ekmek, simit fiyatlarına geliyor. Aramızdan biri kesinlikle bir şekilde ‘’oha abi biranın fiyatı amma artmış burada da!" diyor ve masaya o zehir tanesi düşüyor. Herkes de aynı dertten muzdarip olduğu için o zehri kana kana içiyor ve bir anda doğum günü diye geldiğimiz parti, fakir terapi merkezine dönüyor. Arkadaşınızın kirasının sizden 5000 TL daha pahalılaştığını öğrendiğinizde, kendi çaresizliğinizde içiniz bir nebze soğuyor.
Herkes bu konuya hakim olduğu için sevgilinize hayatın gerçeklerini bir gün öncesinden ittirmeye başlayın. Vay deyin sevgilim deyin, benim ev sahibi yüzde kırk arttırıyor bu ay kirayı deyin. Maaşıma zam yok deyin. Kendinizi olduğunuzdan daha da sefilleştirin ve iyice acınacak hale getirin. Victor Hugo’nun ruhunu şad edin...
LCW’nin bile çakması yapıldığı bir dünyada aşk... Bilemedim...
(Mervously Brüksel'den bildirdi)
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et