Uluslararası İlişkiler'de 2. Sezon (Spoiler: 3. Dünya savaşı gene çıkmadı): THE DIPLOMAT
3. dünya savaşı rüzgarının estiği, füzelerin nükleer dedikoduların dünya siyasetinin konusu haline geldiği şu günlerde, diplomasi oyunlarının birazcık magazinle soslanmış halini izlemeye ne dersiniz? The Diplomat, ülkeler arasındaki kırılgan diplomatik ilişkileri bolca ayak oyunu, biraz cinsel gerilim ve azıcık da evlilik draması ile bir araya getiriyor. Politikanın, aşkın, stratejinin merkezde olduğu dizi, başrolünde Keri Russell, Rufus Sewell ve David Gyasi’yi buluşturuyor. Dizi son derece kısıtlı bir casting ile hem dünya siyasetinin hem de ilişkilerin izdüşümünü göstermeye niyetli… İlk sezonuyla bu iddialı yarışı önde götürse de ikinci sezonda biraz vites düşürmüş gibi.
İran yakınlarındaki bir İngiliz uçak gemisine yapılan saldırının hemen sonrasında İngiltere’nin yeni ABD büyükelçisi olarak atanan Kate Wyler'ın diplomasi sınavını konu alan dizi, bir yandan 3. dünya savaşı çıkmasın diye uğraşan Kate’in eşi (eski büyükelçi - Rufus Sewell) Hal ile it dalaşı seviyesindeki evlilik çıkmazını da ekrana taşıyor.
Siyasetin kulislerine son derece hakim olan Hal’ın kıvrak hamleleri ile her seferinde zor duruma düşen Kate, büyükelçi ceketini giyerken en büyük desteği İngiltere dış işleri bakanı Austin Dennison (David Gyasi)’dan alıyor. Aslında Dennison’ın Kate’i giydirmekten ziyade soymak üzerine hayalleri olduğunu tahmin ediyoruz ama siz metaforu anladınız.
Dizinin yaratıcısı ve yapımcısı Debora Cahn, Homeland gibi the Diplomat’ın tür bakımından üvey kardeşi bir dizide imza sahibi. Ayrıca onu Grey’s Anatomy gibi uzun soluklu işlerin jeneriklerinden de hatırlayabilirsiniz. Cahn’ın uzmanlığını dizinin karmaşık stratejilerinden, buna rağmen sakin doğasından anlayabiliyorsunuz zaten. Karakterler, dizinin dinamiğini anlamak için önemli. Amerika’nın İngiltere büyükelçisi Kate her zaman aklı ve çıkarları doğrultusunda hareket ederken, Hal onun görmezden gelmeye çalıştığı dürtüsel yanı gibi.
Pek de düşünmeden ama her zaman kurnazca hamlelere imza atan kocası Hal, dizide belanın öteki adı. İngiltere dışişleri bakanı Austin Dennison ise bekar ve kariyerinde gelecek sahibi özellikleriyle Kate’in dürtülerini harekete geçirme görevinde. (Diziyi izleyip de İngiltere’nin gerçek dış işleri bakanı kim diye stalklamayan cindir.)
Her şey vatan için
İzlediğimiz her ne kadar kurgusal bir dizi olsa da, gerçek ile bağı tamamen kopmuş değil. (Tabii büyükelçi ile bakan arasında böyle bir münasebetin gerçek hayatta olası görülmesi bile mümkün değil. Dizinin hayalperestliğini buradan anlayabilirsiniz.) İlhamını gerçek siyasi iklimlerden alıyor ancak gerçekçi sayılamayacak kadar kurgusal. (Gülseren Budayıcıoğlu’nun hüznünü paylaşıyoruz.)
Yine de komplo teorileri yaratmak isteyenleri yemleyecek malzemesi var. Rusya’nın paralı askerleri, İskoçya’nın bağımsızlık gündemi, Amerika’nın dünyanın stratejik bölgelerinde konuşlanmış üsleri, çıkar savaşları ve “demokrasi götürme” misyonu dizide karşımıza çıkıyor. Hatta 2. sezonun sonlarında “büyükelçinin first ladysi” olmaya alışmaya çalışan kocası Hal Wyler’ın dünyada demokrasinin trendini kaybettiğini anlatırken örnek gösterdiği ülkeler arasında Türkiye’nin de olduğunu görebilirsiniz.
Diğer bir deyişle, Kurtlar Vadisi’nin 97 bölümünü dön başa izleyip “derin” düşüncelere dalacağınıza, biraz da The Diplomat’a bakıp dış mihraklar hakkında komplo teorileri üretebilirsiniz. İlk başlarda fazla karmaşık ve zor anlaşılır gibi gelen The Diplomat, hızlı stratejilerini çözdükten sonra seyir keyfi oldukça yüksek bir dizi. Bizim gibi Orta Doğu dolaylarındaki izleyiciler için bu ayak oyunları çıtır çerez, sakın korkmayın sayın izleyici…
Nigar Kalfa ve Sümbül Ağa gibi düşünebilirsiniz
The Diplomat klasikleşebileceği sinyali veren ilk sezona ve o sezonun ekmeğini yiyen vasat bir ikinci perdeye sahip. Gelin dizinin taze fırından çıkan ikinci sezonunu, ilk sezon ile kıyaslayarak diziye biraz yakın merceğe alalım:
--- SPOILER ---
-
İlk sezondaki politik bulmaca ikinci sezonda biraz daha az karmaşık… The Diplomat’ın ilk sezon hikayesi, İngiltere’nin uğradığı saldırı ile başlıyor. Saldırının arkasında İran mı, Rusya mı var sorusu üzerinden ilerliyor. Kate’in Afganistan yerine İngiltere’ye büyükelçi olarak gitmesine neden olan bu olay, onun kariyeri için de belirleyici bir noktada. Zira kendisi bilmese de stratejik bir görev için aday konumunda. 1. sezonu ikinci bir saldırı ve ilk olayın faili hakkındaki belirgin şüphe ile noktalanırken, ikinci sezonda bizleri İngiltere’deki koltuk kavgası karşılıyor. İlk sezondaki olayın arkasında kimlerin olduğu sorusuna cevap aranırken “yeni bir olay” eksikliği göze çarpıyor.
İtibardan tasarruf eden Avrupa’da altın varak yoksunluğu
-
Kate ve Hal arasındaki tansiyon, Kate’in de yavaş yavaş nefret ettiği “o” diplomata dönüşmeye başlaması ile hafifliyor. Kate’in çatışma bölgelerinde üstüne yapışan pragmatist kişiliği, ilk sezonda İngiltere ile beraber “presentable görünmeyi” öğrenmeye evriliyordu. Kıyafetleri, saçı, ses tonu ile Avrupa’da büyükelçi olmayı öğrenen Kate, aynı pragmatizm anlayışı ile seçtiğinden emin olduğumuz kocası Hal ile ilişkisini de bu süreçte gözden geçiriyordu. Kate’e kıyasla çok daha “işini bilen”, kafasında onlarca tilki gezen bir bürokrat olan Hal, evliliği testten geçerken ilk sezonda Kate’e kurtlar sofrasında kurt olmayı öğretti. ikinci sezonun sonunda Hal, Kate için pantolonunu tutturduğu çengelli iğneden farksız. İşini yapıyor ve Kate’in kesinlikle işine yarıyor ancak bu çengelli iğnenin o görev için en iyi opsiyon olduğu anlamına gelmiyor.
Tam "cehennemin kapılarını kapatacağım" derken cehennemden malikane alacak karakter
-
1. sezon finalindeki malum olay sonrası Hal’un yakın ilgi ihtiyacı dolayısıyla Dennison ile Kate arasındaki cinsel gerilim, senaryo içinde kendine yer bulmakta zorlanıyor. Halbuki dizinin lokomotif enerjilerinden biri olan bu çekim, ilk sezonda dış politika dersi gibi olan akıl oyunları sırasında izleyiciye motivasyon kazandırıyordu. İkinci sezonda beklenen yakınlaşmanın yerinde keçi savaşı var. Ara ara Hal ve Dennison, boynuz tokuşturuyorlar o kadar…
-
Hikayede ana karakterimiz Kate’in Hal dışında başka destek ayakları da var. Yardımcısı Stuart (Ato Essandoh) ve CIA şefi Eidra (Ali Ahn) büyükelçinin en önemli iki dayanağı. Bu ikili arasındaki iş çatışması ve birbirinden gizlenen bilgiler ilk sezonda tutkulu bir aşkı beraberinde getiriyordu. Herkesten gizli yaşanan bu birliktelik izleyici ile paylaşılan bir sırdı. İkinci sezonda ikili arasındaki bağların koparılması, Stuart’ın duygusal kırılmasının Kate üzerinden verilmesi maalesef izleyici için de motivasyon kaybı yaratıyor.
-
Tüm bunlar olurken ilk sezonun çok da önemli olmayan aktörlerinden Ronnie’nin ikinci sezonda bir hayalet gibi gezindiği diyaloglar oldukça yorucu. Dizi kaybedilen bir karakterin yasını tutmaktan ziyade, hasbelkader bulduğu bir çözümün/duygunun ipini tutmuş bırakmıyor gibi.
İsterseniz bir de Hakan Ural'a danışalım...
İkinci sezon, dizinin varış noktasına en kestirme yoldan getirildiği bir seyir takip ediyor. Örneğin Başbakan Trowbridge'in ilk sezondaki cinsiyetçi üslubu, yersiz şakaları ve güç gösterileri ikinci sezonda yerini yönlendirilen oğlan çocuğu imajına bırakıyor. İzleyiciye önce şeytan sonra piyon olarak gösterilen karakterin, sezon sonunda darbeci dediği Dennison ile sorgusuz ittifakı, izleyicinin ve dizinin zekasına hakaret gibi. Stuart’ın hezeyanlarını izlediğimiz onca sahne yerine Trowbridge ile Dennison’ın müzakerelerini izlesek daha iyi olmaz mıydı acaba?
--- SPOILER ---
Birinci sezonda 8 bölüm içinde hikayesini izleyiciye cömertçe sunan dizinin ikinci sezonu için neden bu kadar cimri davranılmış anlamak zor. 2 bölüm daha olsa, bir politik dolambaç daha eklense, aralara gerçekten duygu vadeden sahnelerden biraz daha serpiştirilse şu an sezonlarca devam edebilecek bir efsanenin doğuşunu konuşuyor olabilirdik.
Bu da Black Mirror’dan beri hala İngiltere Başbakanı
Mekan seçimleri, oyunculuk, diplomasi salvoları ve alttan alta yürüttüğü ciddiyetli komedisi ile puan toplayan The Diplomat, tüm falsolara rağmen ikinci sezonuyla izleyiciyi 3’ü izlemeye ikna ediyor. Kısa sürede 3. sezon onayı haberi de gelen dizi, ikinci sezon finalinde bu kez entrikaların rotasını İngiltere’den Beyaz Saray’ın koridorlarına çevirdi. İkinci sezonun sonlarında tanıdığımız yeni düşmanı ile Kate nasıl baş edecek üçüncü sezonda göreceğiz. Bu çatışma içinde evliliğinin ve diplomasi trafiğini aşan çekim gücünün akıbeti ne olacak merak içindeyiz. Siz de bu meraka ortak olmak isterseniz The Diplomat’ın ilk iki sezonunu Netflix’te bulabilirsiniz.
(gizemkaboglu Brüksel'den bildirdi)
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et