Esnafla Kısa Sürede Senli Benli Olan Genç Üniversite Öğrencisi, Taşak Oğlanı Olduğunun Henüz Farkında Değil
Geçen sene taşındığı Beşiktaş semtinde kısa sürede esnafla sıcak ilişkiler kurmasını bilen Yıldız Teknik Üniversitesi Makina Bölümü 2. sınıf öğrencisi Mert Pekcan (21), bu sabah öğrenci evinde düzenlediği basın toplantısında "Onlar da gerçekten benim gibi mi hissediyor, yoksa inceden taşak mı geçiyorlar" sorusuna yanıt aradı. Medyanın yoğun ilgi gösterdiği toplantıda, "onlarla aynı, ama onların biraz daha okumuşu" gibi görünmek için yoğun bir çaba gösterdiğini belirten Pekcan, esnafın "Mektep" ve "Mektebe gitmek" kavramlarına olumlu yaklaşımından duyduğu mutluluğu da dile getirdi.
Muhabbetiyle esnafın gözüne girdi
Toplantıda okuldaki ilk senesini yurtta geçirdikten sonra, bölümden tanıştığı iki kafa elemanla beraber Beşiktaş'ta ev tutmaya karar vermeleri ve halen kalmakta oldukları giriş kat, yaz-kış rutubetli ve tahminen altıgen planlı daireyi tutmalarıyla neticelenen süreci özetleyen Mert Pekcan, eve çıkma niyetindeki öğrencilere de önemli tavsiyelerde bulundu.
Bir eve çıkarken evin konumu ve genel durumu dışında en çok dikkat edilmesi gereken şeylerden birinin, mahalleli ve esnafla iyi ilişkiler kurmak olduğunu önemle vurgulayan Pekcan, "Öncelikle evin en yakınında ve tercihen yaşlarınız arasında uçurum bulunmayan Tekel bayii, bakkal gibi mekanları dikkatle tespit edip, oralara ağırlık vermek gerekiyor. Bu ilk mekandaki muhabbetiniz, sonradan diğer esnafla kuracağınız samimiyet için de size bi nevi referans oluyor" dedi.
"Yılmaz Abi şahane adam"
Abbasağa mahallesindeki iki oda bir salon evi halen bölümden iki arkadaşı ve ilginçlik olsun diye aldığı evcil iguanası Hayrettin ile paylaşan Pekcan, mahalleye taşındıktan sonra ilk tanıştığı kişinin karşı bakkal Yılmaz Abi olduğunu belirtirken, "Yılmaz Abi halen temel ihtiyaçlarımı karşılaması ve en azından ufak meblağlar için veresiye alışveriş yapmama müsaade etmesinin yanında, yüklü alışverişler için ise Migros, Carrefour gibi büyük marketlere gitmeme ses çıkarmayarak da büyüklük gösteriyor" şeklinde konuştu.
Lakapları, olmazsa olmazı
Mahallede tanınmaya başladıktan bir süre sonra onu benimseyen esnafın, kendisine "Delikanlı", "Yakışıklı", "Canavar", "Hacı" gibi lakaplar taktığını ifade eden Mert Pekcan, "Açıklamak gerekir mi bilmem ama bu işleri pek bilmeyen arkadaşlar vardır belki: Bu lakap takma hadisesi, esnaf arasında dostluk, samimiyet ve karşılıklı saygı işaretidir. İlk defa eve çıkacak olan arkadaşların bu tip şeyleri ıskalamaması lazım." derken, mahalleye entegrasyon sürecinde futbol, siyaset ve karı kız muhabbetinin önemine de değindi.
Hayatının ilk gerçek karı kız muhabbetlerini esnaf ortamında yaptığını söyleyen Pekcan, "Daha önce olmadı değil, lisede ortaokulda da oldu muhabbetler ama buradaki onunla kıyaslanamaz bile... Yeri geliyor onların beraber olduğu kadınlar hakkında, yeri geliyor sokaktan geçen biriyle alakalı, zaman zaman benim kendi kız arkadaşımın ve hatta kız arkadaşımın kız arkadaşlarının dahi muhabbetini yaptığımız oluyor." sözleriyle mahalle esnafı arasında tesis edilmiş olan demokratik, açık fikirli ve hoşgörülü ortama dikkat çekti.
"İnsanımız gerçekten okumaya aç"
Okumuş ve kendini geliştirmiş bir birey olmasının kendisini kesinlikle onlardan daha üstün bir konuma getirmediğinin altını çizen Pekcan, "Esnafın bu konuda bir hassasiyeti var, sırf okuduğum için fazladan bir saygı görmediğimi söylersem yalan olur. Mesela İddaa bayimiz Fatih Abi'yle bazı konuları tartışırken ben ne zaman Durkheim'dan, Heidegger'den örnekler versem, diğer dükkan sahipleri de gelip sohbete katılıyor. Yüzlerinde sımsıcak gülümsemeler ve, 'Eee mektepli adamın hali başka tabi', 'Canavar ne zaman mektebe götürüyorsun bizi', 'Bi gün de biz seni bırakırız mektebe Cengaver' gibi cümlelerle kendilerini ifade ediyorlar." derken, bu isteklere karşı yakın zamanda bölüm başkanıyla konuştuğunun ve önümüzdeki dönem içerisinde esnafın da katılabileceği bir workshop düzenleme fikrinin ortaya atıldığının da müjdesini verdi.
İguanasının hastalığı milat oldu
Mahalle ortamında ilk ilişkilerin yapıcı bir atmosferde kurulmasının önemine de değinen Mert Pekcan, "İguanam Hayrettin hastalandığı zaman, böyle bir ortam yakalandı. Ben onu veterinere götürüp getirirken sokakta karşılaştığımızda 'Bu ne?', 'Nereye götürüyorsun bunu?', 'Niye?' gibi sorularla ilgilerini dile getirdiler. Hayrettin'in iyileşme sürecine girmesinin ardından onlarla bu güzel haberi paylaştığımda ise, "Allah iyilik versin", "Kurbana kadar iyi bak haa canavara" gibi güzel temennilerini eksik etmediler. İlk diyaloglar o şekilde başladı işte... O dönem, esnafla ilişkilerimde bir milat oldu diyebilirim." derken, bunu sonradan uzun saçlarının manasını ve satanizme olan bakışını izah ettiği öğretici bir sürecin takip ettiğine de değindi.
"Hem okulda hem mahallede sosyal olmak hayal değil"
Mahalledeki son haftalarda esnaftan gelen "birlikte dışarı çıkmak", "ortamlara takılmak", "okuldaki kızlarla, diğer arkadaşlarımla, bir yere gidip medenice bir şeyler içmek" gibi tekliflere de değinen Pekcan, "Mesela daha dün gece bölümden bir arkadaşım aradı, Melikelerle filan oturuyorlarmış, kalk gel dediler. Biz de o sırada bizim evde Arif Abi'yle muhabbet ediyorduk, atladık gittik Taksim'de yanlarına... Böyle şeyler olabiliyor yani..." sözleriyle, samimiyet ve karşılıklı saygının, her yerde olduğu gibi mahallede de sağlıklı arkadaşlıkların temeli olduğunun altını çizdi.
"Gerçi orada bir takım yanlış anlaşılmalar oldu. Arif Abi, samimiyetinin göstergesi olarak Seda'nın yanağından makas alınca bir takım gerginlikler yaşandı. Kızlar erken kalktılar ama biz Arif Abi'yle uzunca bir süre takıldık. Sonradan özür dilemek için benden Seda'nın numarasını da istedi. Kız telefonu açmayınca yüzünün ne hale geldiğini görmeliydiniz. Hatta Arif Abi şu an halen içerde, odada uyuyor. Ve ben biliyorum ki, bi durum olsa eğer kendisinin evde eşiyle bir takım sorunları olmasa ben de hiçbir şey demeden kapısını çalıp onda kalabilirim. Bu tip şeylerin lafının olmayacağı, harbi dostluklardan bahsediyorum..." diyen genç makina mühendisi adayı, ev arkadaşlarının kendisinin esnafla olan yakınlığını çekemediğinden de dert yandı.
"Bizim milletimiz gibisi yok"
"Kimse kimseye kendi asosyalliğinin, halka tepeden bakan, fildişi kulelerindeki elitist tavırlarının günahını yüklemeye kalkmasın. Bazıları insanlarla nasıl diyalog kurulacağını bilmiyor diye bu benim ot gibi yaşamamı gerektirmiyor. Bu millet neyin ne olduğunun çok iyi farkında." şeklinde konuşan Pekcan, bakkaldan gelen telefonun ardından yeni gelen kolileri indirmeye yardım etmek için toplantıyı aceleyle bitirdi.
facebook'ta paylaş twitter'da paylaş Allah'a havale et