Elindeki Çok Önemli Belgeleri Açıklamaya Hazırlanan Muhalif Gazeteci, Zamanlamanın Manidar Olmaması İçin 14 Senedir Bekliyor
17 Aralık'ta patlak veren rüşvet operasyonu, ardından emniyetteki görev değişiklikleri, cemaat ile hükümet arasındaki sürtüşme ve bugün bakanların istifalarıyla yükselen tansiyon nedeniyle oldukça sıkıntılı günler geçiren Türkiye'nin artan kırılganlığının son kurbanı, muhalif kimliğiyle tanınan araştırmacı gazeteci Ersin Özbükey oldu. Elinde bazı konular hakkında çok önemli ve sarsıcı belgeler bulunduğunu belirten Özbükey, "Zamanlaması oldukça manidar" demesinler diye bunları 14 senedir kamuoyuna açıklayamamaktan şikayetçi.
14 yıldır suların durulmasını bekliyor
"Çok büyük bazı olayların arka planındaki her şey bu belgelerde var, ama şu ara maalesef zamanlama açısından çok manidar olacağı için konu başlıklarını dahi burada aktaramıyorum" sözleriyle elindeki belgelerin, Türkiye'nin ve bölgenin yakın tarihine yönelik karanlıkta kalmış pek çok konuyu aydınlatacak nitelikte olduğunu vurgulayan Ersin Özbükey, belgelerin eline geçtiği 1997 senesinden bu yana açıklamayı yapacak doğru zamanı bir türlü yakalayamadığından dert yandı.
"Tam açıklayacak en manasız zamanı yakalamışken, hep araya bir şey girdi"
Bazı kesimlerin, "Zamanlaması çok manidar", "Bu iddiaların böyle bir zamanda ortaya atılması düşündürücü" gibi laflarla ortalığı bulandırması riski sebebiyle, elindeki bu çok önemli dosyaları kamuoyuyla paylaşmak için en manasız zamanı beklemek zorunda kaldığını belirten usta yazar, "Maalesef tam fırsat çıktığında her seferinde araya bir şey girdi. Ha açıkladım ha açıklayacam diye hem ben, hem editör arkadaşlarım yıllarca diken üzerinde yaşadık. Ne zaman tam ortam uygun olsa, biz hazırlanana kadar yine ya terör çıktı, ya birileri düğmeye bastı, ya dış güçlerin bişeyler karıştırdığı döneme girildi. Bir araba belge elimizde, 14 sene öylece bekledik. Onun zamanını kollamaktan başka iş güç de yapamadık" şeklinde konuştu.
Elinde belgelerle geçirdiği bu 14 yıl süresince açıklama yapacak doğru anı yakalamaya tam 3 defa çok yaklaştığını ifade eden Ersin Özbükey, kamuoyunu aydınlatacak ve ülkede taşları yerinden oynatacak açıklama için kaçan fırsatların hikayesini şöyle anlattı:
Birer birer kaçan fırsatlar
"İlkinde 2001 senesinde bir defa, ne dersem diyeyim hiç manidar olmayacak bir aralık yakaladık. Esasında çok da kısa değil, 1 hafta gibi bir müddet de sürdü o pencere. Ben o sırada belgenin son düzeltmelerini filan yaptım, tam 'Aha bitti yolluyorum gazeteye' derken Anayasa krizi, ardından ekonomik kriz patlak verdi. Tabii o ara böyle gündem değiştirecek bir açıklama yapmak çok manidar olacağından, bir sonraki fırsata kadar ertelemeyi uygun gördüm."
"Talihsizlikler yakamızı bırakmadı"
2003 senesinde, ülkede gündemin tam 5 gün boyunca durulduğu bir aralık daha yakaladığını, burada da tam açıklama dizgiye girdiği sırada Kuzey Irak'ta görev yapan askerlerimizin başına çuval geçirilmesi hadisesinin patlak verdiğini ifade eden Özbükey, "Haberi alınca acilen gazetede arkadaşlarımızla bir toplantı yaptık. Toplantıda öyle bir dönemde bu belgeleri açıklamamızın zamanlama açısından çok manidar olacağı kararı çıktığından, o fırsat da öyle gitti. Bi defa da 2007'de bir gün boyunca süren bir fırsat çıktı. Dünyanın en manasız zamanlaması olacaktı, tam rahat rahat belge açıklayacak bir süreçti. Onda da hanımla Erdek'te yazlıkta olduğumuzdan, onu da biz değerlendiremedik maalesef" diyerek talihsizlikten dert yandı.
Elindeki belgeleri oğluna devretmeye hazırlanıyor
Bir noktadan sonra bu işin gidişatını az çok sezip, daha lise yıllarında oğlunu basın yayın, gazetecilik, radyo tv gibi bölümlerde okumaya yönlendirdiğini belirten Ersin Özbükey, "Kendisi de sağolsun yüzümüzü yere baktırmadı, sınava girdi kazandı, efendi gibi de okuyor okulunu. Bir iki sene sonra da mezun olacak böyle giderse. Benim ömrüm büyük ihtimalle manidar olmayan bir zamanlama denk getirmeye yetmeyeceğinden, oğlumun daha düzgün ve ferah günlerde bu açıklamayı yapması için, diplomasını alıp elimi öpmeye geldiği gün bu belgeleri kendisine mezuniyet hediyesi olarak devretmeyi düşünüyorum" derken gözlerinde bir babanın haklı gururu okunuyordu.
facebook'ta paylaş twitter'da paylaş Allah'a havale et