Her Nedense Toplu Taşımayı Konu Edinmiş En İyi 5 Şarkı
Dostlar, ben de isterdim bu hafta Zaytung Blog’da sizlere “Çağdaş Şiirimizin 10 Baba İsmi”ni önereyim, hiç yoktan “Klasik Müziğimizdeki En Mühim 10 Türk Bestekarı"nı sayayım, o da olmadı şöyle kallavi bir “En Önemli 10 Filozof” listesi yapayım…Lakin, mukadderat…Uzun süredir bozuk olan mp3 çalarıma kulaklık aldım! Ve iş bu kulaklık, biliyorum pek inanılası durmuyor ama bizi bu noktalara getirdi…
Müzik dinlediğim aletin kulaklığının bozulmasına taa walkman dönemlerinden aşinayım elbette. Artık o dönemde kulaklık mı pahalıydı, az mı bulunuyordu bilmiyorum ama kulaklık bir bozulunca uzun süre öyle mono dinlerdi insan müziği. Bozuk sağ kulaklıktan hiç ses alamayıp, müzik dağarcığımı tek sol kulaklığa emanet ettiğim uzun lise yılları boyunca açık söyliyim ben Pink Floyd’u perküsyon grubu zannettim dostlar…
Nick Mason, Pink Floyd’dan önce başvurduğu Kurtalan Ekspres seçmelerinde…
Velhasıl, gelelim bugüne... Dedim ya, uzun süredir bozuk olan mp3 çalarıma yeni kulaklık almış olmanın verdiği heyecanla, bindim minibüse, kökledim Black Sabbath’ı, Ozzy Osbourne bir yanımda Dio bir yanımda, kabul etmeli ki böylesine büyük ustalara pek de yakışmayacak bir parkur olan Harem-Gebze seyahatime başladım. Lakin minibüsün hareket etmesini müteakip yanımdaki tatlı teyze tarafından dürtüldüm. Benim daha “ne ola ki” dememe kalmadan, kulaklığım kulağımdan çekiştirilmişti bile…Teyze, işte bu yazıya konu olan cümlesini o sırada etti: “Evladım biraz daha toplu taşıma araçlarına uygun müzik dinler misin?”
“Sesini kıs” değil… “Bu ne böyle bangır bangır” değil…Bambaşka bir şey söylüyordu teyze… “Haminne, bu büyük ustalara Harem’i, Gebze’yi yakıştıramadın sen de di mi?” diyecek olduğum an teyzenin tam olarak ne kastettiğini fark ettim…Toplu taşıma araçlarına uygun şarkılar gerçekten de vardı. Uygun olmasını geçtim, akıl havsala almaz bir biçimde bizzat toplu taşıma araçlarını kendine konu edinen şarkılar vardı…İşte dostlar, sizin için derlediğim “Her Nedense Toplu Taşıma Araçlarını Kendine Konu Edinmiş En İyi 5 Şarkı”nın öyküsü budur…Geçelim listemize!
1. Mustafa Sandal – Can Cana
Mustafa Sandal’ın bugün çok şükür geniş kitlelerce hatırlanmayan “Can Cana” isimli şarkısı, “Bir insan dünya üzerinde en acayip neye şarkı yapabilir” sorusuna verilen tokat gibi bir yanıttır. Mustafa Sandalların var olduğu bir dünyada, evet, metroya şarkı yapılabilir. İşin kötüsü Mustafa Sandal’ın bu şarkıyı yapmış olması değil, benim yıllar sonra bu şarkıyı hatırlıyor olmamdır aslında. Buyrun, madem ben yandım siz de yanın anasını satiym:
Efendim bu şarkı ilk çıktığında hatırlıyorum, İstanbul Metrosu yeni hizmete açılmış, hemen hepimiz toplumsal bir histeriye kapılarak bu durumdan anlamsızca bir sevinç çıkarmıştık. Metronun açıldığı gün küsler barışmış, metro sanki gelip bizim apartmana döşenmişçesine komşular lokma dökmüştü…Sanıyorum şarkı, bu toplumsal histerimizin bir yansıması olmuştu o dönem…
Elbette, şarkının yapılma sebebine ilişkin bir diğer –ki akla daha mantıklı gelen- teori daha vardı. O teoriye göre şarkı bizzat belediye tarafından Mustafa Sandal’a yaptırılmıştı. Yani o koca belediye meclisinden tutun encümenine dek bir Allahın kulu çıkıp da “Arkadaş naapıyoruz biz 5 duraklık metro yaptık, şarkı markı rezil olmayalım” dememiş; üstüne üstlük bu görevin Mustafa Sandal’a verilmesi konusunda herkes mutabık olmuştu. Mustafa da sağolsun, 3 durak 4 durak dememiş, aza tamah etmiş, şarkıyı yapmıştı. Söz konusu olan Paris Metrosu olsa belki de oratoryo besteleyecekti…
Yıllar geçti, metro gelişti, çeşit çeşit duraklar eklendi…Her yeni durak eklendiğinde Mustafa Sandal’ın “Sayın Başkanım bakın dinleyin…Hacıosmaaan yüreğiiimmm, e doğal olarak Taksim’deyimmm, Akbil basaaarsan eğer bekle geliyorum aşkıııımm”gibi yepyeni bestelerle belediyenin kapısını çaldığı ancak artık görevlilerin temkinli yaklaştıkları hep söylendi durdu..
- Şarkıya başlayınca niye herkes indi lan?
- - Vuuu ne biçim hızlandı!
2. Yavuz Bingöl – Kara Tren
Hah, bak yine raylı taşıma sisteminden söz etmesine karşın bu şarkı daha samimi sanki… “Gecikir” diyor, “belki hiç gelmez” diyor, en azından beklentiyi yükseltmiyor. Şarkıya dair trajik tek bir nokta var; o da, uzun yıllar bu şarkının TCDD’nin telefonda bekleme müziği olarak kullanılmış olması (gerçek bu, atmıyorum vallahi). Kah rezervasyon yaptırmak için kah “şu tren Haydarpaşa’ya vardı mı acaba sağ salim” diye sormak için aradığınızda karşınıza çıkan şarkı, artık o tatlı samimiliğini yitirip ansızın insanı sinir sahibi yapma potansiyeline de sahip elbette. Bu tip durumlarda bu şarkının panzehiri olarak derhal İbo’dan bir doz “Tren gelir hoş gelir” alınabilir. Durum abartılıp “dur ulan bir ortaokul nostaljisi yaşayalım” denilerek Helvacıoğlu blok flütle bu neşeli parça icra edilebilir…32 yaşında, evinizde, hemen ulaşabileceğiniz yakınlıkta bir blok flüte niyçün sahip olduğunuz sorusu beni katiyen ilgilendirmez...
3. Hurşit Yenigün ve Grubu – Ah O Gemide Ben De Olsaydım
Hurşit Yenigün ve grubunun yer yer aceleci, yer yer romantik şarkısı, bilhassa Kabataş’a giden son deniz otobüsüne can hıraş koşanlar için doğru bir tercih… Hurşit abinin adeta bir kanaat önderi gibi çevresine gençleri topladığı, açılışında uzun süre gençlerle Hurşit abinin giderken yakınlaşan, yakınlaşa yakınlaşa artık iyicene anlamsızlaşan bir mesafeden birbirlerine durmaksızın el salladığı, bunun üzerine bir de Hurşit abinin “Neye gülüyorsun be adam? Neyin mutluluğu lan bu? Gemiye biniyor gülüyor, iniyor gülüyor, çıldırıcam lan!” nidalarına sebep olan sınır tanımaz gülümsemeyle rol aldığı klibiyle hatırlanan şarkı, kafanızı sinirden duvarlara vurdurmaya aday…Şarkının söz ve müziği Hurşit Yenigün’ün ağabeyi Bulşit Yenigün’e ait.
- Oha! Gemi resmen intihar etti lan!
4. Haluk Levent – Kamyoncunun Türküsü
Efendim? Kamyon toplu taşıma aracı değil mi dediniz? Yahu siz hiç, cümbür cemaat, bütün mahalle kamyon arkasına doluşup, pikniğe de mi gitmediniz? Siz o zaman Haluk Levent’i de sevmezsiniz…
Şimdi açık söylemekte yarar var, Türkiye’de herhangi bir sohbet ortamında Haluk Levent denilince, kabaca 2 şey olur. Birincisi, hemen hemen kimse Haluk Levent dendiğinin bile farkına varmaz…İkincisi, çok ender rastlanan bir grup insan, bir süre sessizce uzaklara bakarlar…Geçmişe dalarak…
Efendim, bendeniz de bu uzaklara dalıp giden kitledenim. Rock müziksever bireyler olarak tam delişmen çağlarımıza, tam ergenliğimizin bağrına denk gelmişti Haluk Levent. “Vay canına Türkiye’de rock müzik yapılıyor, gümbür gümbür Haluk Levent geliyor” demiş, birbirimize sıkıca sarılmış ve serçe parmaklarımızı havaya kaldırmıştık o günlerde…Yıllar ilerledikçe Teoman’lar, Kargo’lar çıkmış, biz Haluk Levent’ten vazgeçmemiştik…Çok sonra fark ettik ki yanlış ata oynamıştık dostlar…
Şöyle doya doya “Yok abicim Yollarda Bulurum Seni kesinlikle ayık kafayla yapılmış olamaz” diyemiyor, “Haluk abi son konserinde çırılçıplak seyircinin üzerine atlamış olum” anıları anlatamıyor, bir türlü içindeki o rock starı Haluk Levent’ten dışarı çıkartamıyorduk. Dilediğimiz, özlediğimiz rock star güdük kalıyor, Haluk Levent bize inatmış gibi ağzına içki sigara koymuyor, çıplak sahneye çıkmayı bırakın güneşlenirken görüntü dahi vermiyordu…Hapse girince şöyle bir umutlandık ne yalan söyliyim, bunun altından sert bir şey çıkar, sisteme, düzene asi bir tavır çıkar dedik ama çek çıktı, senet çıktı dostlar! Yanıldık…Bir umut bu şarkı kaldı işte elimizde, hala eski Haluk Levent severlerin dillerine pelesenk olmuş, hala “Abi işte bu şarkıdaki kamyon varya, Susurluk’taki kamyon” diye efsaneleri anlatılan…
Haluk Levent, yine bir konser çıkışı hayranlarıyla birlikte...
5. Queen – Bicycle Race
Hah! İşte budur! Başlarım toplu taşımasına da, metrobüsüne de, otobüsüne de diyip, alın bisikletinizi bu güzel havalarda, takım Queen’i kulağınıza, sizden iyisi yok! Aslansınız! Bir başka top-bilmemkaç listesinde görüşmek üzere, esen kalın!
Yazının sonunda dek sabredenlere özel gelsin bu da...
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et