Kültür ve Turizm Bakanlığı, Henüz Herhangi Bir Şeyi ile Meşhur Olamayan Bilecik'e 1 Ay Süre Verdi
Temmuz ayının sonlarına yaklaşılmasına rağmen ülkede henüz istenen turist sayısı ve döviz geliri hedeflerine ulaşılamaması nedeniyle bir inceleme başlatan Kültür ve Turizm Bakanlığı, turizme katkı sağlamayıp yatan illeri mercek altına aldı. İl bazında yapılan incelemeler sonucu, turizm gelirlerinde son sırada yer alan Bilecik’e 1230 senesi dolaylarında Ertuğrul Gazi liderliğinde bir kafilenin varmasının ardından bugüne dek herhangi bir yerli ya da yabancı turistin uğramadığı ortaya çıkarken, Yozgat'ın dahi gerisinde kalan şehrin Türkiye ortalamasını da bir hayli aşağı çektiği anlaşıldı. Tarihi kalıntılardan yöresel yemeklere herhangi bir şeyiyle meşhur olamayan Bilecik'e durumunu düzeltmesi için Bakanlık tarafından 1 ay süre tanınırken, Bilecik Valiliği de belki bir yer altı zenginliği vardır umuduyla kazı çalışmaları için düğmeye bastı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yürüttüğü inceleme kapsamında Türkiye genelinde son sırada yer alan Biecik'e meşhur bir öğesiyle gündeme gelmesi için 1 ay süre tanınması şehirde panik havası yarattı. Konu hakkında bu öğlen saatlerinde bir açıklama yapan Bilecik Valiliği Turizm ve Kültür İşleri Müdürü Behzat Dağdemir, binlerce yıllık geçmişe sahip Bilecik’in bu kadar zaman boyunca kendini tanıtabilecek herhangi bir şey üretememiş olmasının kendilerine de ilginç geldiğini ifade ederken, yine de bu durumun sorumluluğunun bugün şehirde yaşayan insanların omuzlarına bindirilmesini ise haksızlık olarak nitelendirdi.
“İlaç için bir kervansaray yapılmamış”
“Yani elin Hititlisi’nden Lidyalısı’na kadar söylüyorum, ilaç için şuraya bir kervansaray yap, birkaç bakraç göm toprağın altına ki sonra bulunsun edilsin. Yok arkadaşlar, yeri geldiğinde kendilerinde gerine gerine Anadolu Medeniyeti demeyi bilenler burada taşın altına elini sokmamış. Şehirdeki en eski yapı girişteki Bilecik tabelası, ben size o kadar söyliym… Ha Osmanlılar bi gelmiş, Allah razı olsun. Ama onlar da Bilecik’e tam gelmemiş, Söğüt’e bir uğrayıp ordan Bursa’dır, İstanbul’dur derken gitmişler” diyen Dağdemir, Bilecik’in Anadolu'yu mesken tutan medeniyetlerın neredeyse tamamı tarafından göz ardı edilldiğini vurguladı.
“Yöresel yemek sektörü mafyalaşmış durumda”
Şehirde geçmişten kalan müspet bir birikim olmamasının yanısıra, bölge halkının da uzun yıllardır bir atalet içerisinde bulunduğunu kaydeden Dağdemir, “Artık havasından mıdır suyundan mıdır bilmiyorum yöremiz kadınları da maşallah ne kalkayım bir kilim dokuyayım demiş ne bir yayık ayranı yapmış. Bilecik kadını, genel hatlarıyla tarih boyunca oturmuş. Hayır illa oturacaksan çık İstanbul yolu kenarına otur, bi gözleme aç, gelen geçen arabaya bi üzüm tut, o da yok… Gerçi o işler de mafya işi, elmasından cağ kebabına her köşe başını birileri tutmuş yıllardır, Bilecikli uyumuş!” sözleriyle yöresel yemek sektöründe yaşanan kartelleşmeye dikkat çekti.
Son umut: Yeraltı zenginliği
“Dibimiz Eskişehir, sokağı eşelesen lüle taşı çıkıyor. Az ötede Afyon var, el kadar çocuklar çok afedersiniz mermerden lazımlıklarda hacet giderir haldeler, biblolar peynir ekmek gibi satılıyor. İzmit’te de dünyanın en büyük pişmaniye rezervleri mevcut. Bir ay gibi bir sürede tutup da Bilecik Dokuması uydurabilecek, Bilecik Kıymalı Yumurtası diye bir şey var edecek durumda değiliz. Dikkat ederseniz daha söylerken bile bi sakil durdu zaten” diyen Dağdemir, kalan son umutlarının olası bir yeraltı malzemesinden elde edilecek hediyelik eşyalar olduğunu kaydetti.
Bu doğrultuda şehrin belirli kısımlarında kazı çalışmalarına başlanıldığını ileten valilik yetkilisi, son olaral kazılarda gelinen noktayı ise şu sözlerle aktardı:
“Şu ana dek hafriyat dışından pek de bir şey elde edemedik. ‘Bilecik’in Meşhur Hafriyat Tespihi’ diye bir şey yaptık ama biraz büyükcene oldu. Belki onur heykele falan çevirebiliriz. Ya aslında herkes kendi kapısının önünü kazsa belki... Sesli düşünüyorum şu an... Neyse bulucaz artık bi şey...”
facebook'ta paylaş twitter'da paylaş Allah'a havale et