İlk Buluşmada Kesinlikle Sipariş Etmemeniz Gereken 5 Yemek

İlk buluşmalar her zaman çok önemlidir. Çünkü ilk buluşma, insanı ikinci hatta üçüncü buluşmalara taşıyan yegane şeydir. Muhtemelen içinde en güzel göründüğünü zannettiğin şeyleri giyer, saçlarının nasıl gözüktüğüne lüzumundan fazla anlam yükler ve seni zeki-kültürlü-komik göstereceğine inandığın birkaç hazır cümleyi kafanda önceden kurarsın (duruma göre ayna karşısında çalışan da yok değil, biliyoruz). Ama maalesef iş bunlarla bitmiyor. Sen istediğin kadar sıkı hazırlan, kendini 100.000 bakımına sok; ağzının kenarından sarkan uzun bir spagetti çubuğu, dişine yapışıp gece boyu kendini sergileyen bir ıspanak her şeyi mahveder. Spagettiyi içeri çekmeye çalışırken ağzının yüzünün aldığı garip şekiller bir sonraki buluşmayı hatta şanslıysan o geceyi bile yalnız geçirmeme hayallerini tarihin çöplüğüne yollayıverir. Bu hafta, açlıktan gebersek ve menüde bir tek o yemek olsa bile kesinlikle sipariş etmememiz gereken en tehlikeli “ilk buluşma” katillerini sizin için masaya yatırdık. Okuyup ibret alasınız diye...

Spagetti Bolognese: Kıvamında haşlanmış mis gibi spagetti üzerine kendi imalatımız gönen süt danasından çekilmiş az yağlı kıyma, hafif sarımsaklı domates sos ve fesleğen ile…

Şahane! Şimdi o fesleğeni zaten makarna önüne gelir gelmez çatalın ucuyla tabağın kenarına iteleyeceğin için onu geçiyoruz. Evet hamurda mutluluk vardır; ancak sakın sevgili adayının karşısında sipariş edeyim deme. Çünkü spagetti, uzun ve çatala gelmez yapısı ile yenmesi en zor yemeklerden birisidir. Ve hiç kimse, karşısında o haylaz ve uzun makarna parçacıkları ile boğuşan, çatala dolamaya çalışırken gözleri beleren birisi ile yeniden buluşmak istemez. Hasbel kader ağzına götürsen, bir kısmı zaten ağzının dışında kalacağı için de “hüp” diye içine çekmek zorunda kalacağını düşün... O “hüp”ün hemen akabinde titreşim ile etrafa, belki de partnerinin üzerine sıçrayacak domates sosunu düşün… Ya da tam ağzına yerleştiremediğin için dudağının kenarından sarkan parçalar ile tabağa eğilip ısırdığını, kalanları tabağa geri bırakmaya çalıştığını ve onlar da dudağına yapıştığı için dilinle ittirmeye çalıştığını düşün… İşin sonunda yemeye çalışmaktan vazgeçerek makarnalar arasından ayıklayabildiğin kıymalarla doymaya çalıştığını düşün... Tam bir mağlubiyet, üstelik makarna karşısında…

 Gizem Kurkul (32), hala en büyük hatasının herkesi kendi gibi bilmek olduğunu düşünüyor...

Dömiglas soslu Steak Le Havre de la Monde via Saint Tropua (temsili isim): 250 gram yekpare dana eti üzerine dömiglas sos, buharda haşlanmış sebzeler, kremalı patates, mısırlı pilav, tırılı vırı, turşu, bişey daha ve fesleğen ile…

Fesleğeni çatalın ucuyla şöyle kenara kaldır, geri kalanını yazarken bile insanın iştahı kabarıyor. Aslında o kadar da zor yenilen bir şey de değil, pamuk gibi de ettir o şimdi, nerenin hayvanıysa artık…. Ama şimdi şapkayı önümüze koyalım, kendimizle yüzleşelim: Hepimiz maddi kaygılar sebebiyle ay sonuna doğru eve hapsolup makarna haşlayan insanlarız (evinde sabaha kadar spagetti ile boğuş mesela). Yemeğin isminin uzunluğu, tabakta sunulan diğer ıvır zıvırın fazlalığı… Şöyle bir düşününce, muhtemelen menüdeki en pahalı şeyi seçtin. O yüzden içgüdüsel olarak yemekten sonra sinemaya değil de “ya ileride belediye parkı var banklar falan çok tatlı oraya gidelim mi” demeye meyillisin. Ya da sinemaya da giderek bu ay evde 4 gün fazladan oturacaksın. E ucuzunu seçerim dersen, Bu sırada sana karşıdan bakan insan, gözlerinin yemeğin adının bulunduğu sol tarafa değil de fiyatların olduğu sağ tarafa baktığını fark edebilir. Hele ki hoşuna giden bir fiyattan sonra gözlerinin hafifçe sola kaydığını görüp fiyatını sevdiğin yemeğin ne olduğuna baktığını görürse vay haline… Birazdan onu sipariş ettiğinde elindeki menüye son kez bakacak ve senin en ucuz eti tercih ettiğini anlayacak. Yine kaybettin…

Mantı: Halis Kayseri mantısı üzerine buram buram sarımsaklı sos, üzerine yakılmış kırmızı biberli yağ ve fesleğen ile…

Kesinlikle sipariş etmemelisin. Bir, o muhtemelen kayseri falan değil hazır mantı; iki, daha neyin fesleğeni artık? Mantı lan bu! Neyse, itele onu tabağın kenarına... Yemeğe dönecek olursak, mantı aslında süper bir tercih ama tek başına, ya da biraz sonra öpüşmeyi düşünmediğin insanların yanında. Çünkü modern insan, vampir değilse iki yerde sarımsaktan sakınır: İş yemeği esnasında ve “acaba biraz sonra öpüşecek miyiz?” kaygısı yaşadığında… “Banane ya mis gibi mantı” dersen, karşıdakine “ben seninle öpüşmek için burada değilim” mesajı verirsin, hoş olmaz. Öpüşemezsin. “Mantı istiyorum ama sarımsaksız yoğurt olsun" dersen, “ben seninle öpüşmek için buradayım” mesajı verirsin, o daha da kötü. Bu sefer hiç öpüşemezsin. “Mantı olsun ama sade olsun, yoğurt falan olmasın” dersen, o mantı öyle yenmez. Öpüşme de zaten. Maalesef ilk buluşma böyle bir şey. Yaptığın her tercihin amansızca yanlış algılanabileceği yegane kurum, girift bir yapı. İdare ediceksin...

Gerçi düşününce, iyi bir mantı duruma göre seksten daha iyi de olabilir. Karar sizin...

Devasa Hamburger (temsili isim): 200 gram inanılmaz baharatlı hamburger köftesi üzerine domates, soğan, turşu, marul, ketçap, mayonez ve gözünüzde fiyatını normalleştirmeye yarayan, yerken kesinlikle etkisini hissedemeyeceğiniz bir araba detay (ama arayınca bulunuyor), yanında parmak patates, mevsim sebzeleri ve dükkanda sağlığa zararlı daha ne kadar şey varsa…

Yağlı, cezbedici, davetkar, lezzetli. Her şeyden önce çok şükür ki fesleğen yok artık. Klasik bir fine dining hamburgeri ile karşı karşıyayız. Sipariş vermemek için kendimizi zor tutuyoruz. Ki tutalım. Çünkü bu da önüne geldiğinde hükmetmesi bir o kadar zor yiyeceklerimizden. O hamburgeri tıpkı bir kelebeği tutar gibi tutacaksın. Çok sıkarsan malzemeler altından kayıp gidiverir; az sıkarsan, gene aynı şey…. Hah tamam deyip ağzına götürdüğün anda bir ısırığa bakar, gene üstün başın rezil olur. O hamburger seni rezil eder. Çünkü içinde bol miktarda olan mayonez ve ketçabın sürtünmeyi azaltan etkisi, yerçekimi… keserek yiyeyim dersen, gene yemeğin karşısında aciz duruma düşmüş olur, sen kaybedersin. Ayrıca lümpen durur. Sen en iyisi hamburgeri tutmaya çalışacağına karşındakini tut elinde. Ne çok sık, ne de fazla gevşek bırak...

                                           Sap ama mutlu

Tavuk Döner (+ Ayran: 5.50 TL)

Yemeğin altında uzun ve etkileyici açıklama yok, noktaları takip edince direkt fiyata ulaşıyorsun…. Hm.. tombik döner, dürüm döner, porsiyon döner? Tost most? Hmm.. Menü de gelmedi di mi? Oturduğun masada camın altına sıkıştırılmış kağıttan bakıyorsun sen bütün bunlara... Bravo ya! Valla tebrikler! Sevgili adayını ilk buluşmada döner büfeye götürmüşsün. Senin durumunda seçilecek yemeğe gelene kadar halledilmesi gereken daha birçok sıkıntı var gibi görünüyor... Nasıl yani ya? Sen ilk buluşmada neyine güvendin de? Neyse, ikinci buluşma işini unut. Sen rahat rahat ye dönerini...

facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et

Sıradaki Blog İçerikleri:

İnceleme: Alışveriş Merkezlerimiz Zombi İstilasına Ne Kadar Hazır?

Sıradaki Haberler:

Fotohaber Devlet Bahçeli'den yeni çağrı: ''PPK lideri gelsin konuşsun, faizleri indirdiğini ilan etsin...''

Paylaş...