Vizyonda Bu Hafta: Son Gözyaşı Dökücü Çağan Irmak, Şubidubi Dansıyla Arı Maya, Alt Metinli Taşra Köpeği Sivas
Bu hafta bildiğin vasat, genel olarak standart ve çoğunlukla sıkıcı lan sinemasever. Ya da sonbahar melankolisi bastı bizi, belki de saat farkına (saatlerin geri alınması) alışamadığımız için öyle geliyor. Neyse, vizyon babaları her standart zevke göre ortalama bir film koymuş: Bol şarkılı nostaljik Yeşilçam, naif mesajlı orman animasyonu, bol ödüllü yerli dram, erotik sahneli bağımsız yabancı, küfürlü yöre komedisi, felaket ve kahramanlık arası tarihi film...
Sen iyisi mi kapatma salonlara kendini bu hafta, genç insansın sonuçta, sararmış yapraklar ve sarı sokak lambası ışığında, yağmur altında sevdiceğinle gez, kısa romantik videolar çek falan. Nasıl bir sinema yazısıysa artık bu da...
Unutursam Fısılda - Eski Yeşilçamlar Çağan Irmak Oldu
"Dostoyevski nasıl 'Hepimiz Gogol'un Paltosu'ndan çıktık' demişse ben de rahatlıkla söyleyebilirim ki biz de genç kadın selpağından çıktık. Evet, Yeşilçam melodramlarından bahsediyorum. Bana Yeşilçam'ın Son Gözyaşı Dökücüsü diye seslensinler istiyorum bazen. Bazen de aynaya bakarak şu sözleri tekrarlıyorum: 'Unutma, ağlatan sevilir" (Çağan Irmak - 29 Ekim 2014)
Film Cumhuriyet Bayramı'nda vizyona girince insan soruyor: Yine bir dönem filmine imza atan Çağan Irmak, Cumhuriyet'in ilanıyla beraber bir Ege köyünde 7 kuşak melodram yaşayan bir aileyi mi anlatıyor yoksa?.. Yooo... Gayet de köyden İstanbul'a kaçarak ünlü olan bir Farah Zeynep Abdullah'ın ablasıyla beraber 40 yıl boyunca ağlamasını anlatıyor... Çağan Irmak, filminin yeteri kadar ağlamalı olması için masraftan kaçmamış, bildiği bütün duygusal ögeleri eklemiş:
Alzheimer olmak, felç geçirmek, aynı adama aşık olan kız kardeşler, aynı kadına aşık olan kankalar, mahalle baskısı, trafik kazası, laf sokmak, hareket çekmek... (Sadece bizim sayabildiklerimiz)
Film bitti, tam çıkıyorduk, elinde peçeteleriyle salona doğru hızla koşmaya başlayan genç kadınları gördük. Panik yaptık, arka kapıya doğru koşarken tebdil-i kıyafet Çağan Irmak'ı gördük. Seyirci tepkisini (hangi sahnede ne kadar ağlandı) ölçmeye gelmiş. Hazır yakalamışken birkaç soru soralım dedik: "Çağan beey, Çağan beyy"... Filmde Kerem Bürsin'e de iki beden büyük gelen peruğunu çıkararak elimize verdi, "Bi saniye" dedi ve kaçtı. Kendisine o sırada soramadığımız soruları buradan iletelim bari. Peruk da bizim salonda duruyor,hatırlatın getirelim (Unutursam fısılda).
-
Çok çalışırsak bizim de iç sesimiz Hanife (Işıl Yücesoy) ablanınki gibi kafiyeli olabilir mi?
-
40 yaşındaki Mehmet Günsur'dan "Çiçek çocuk" yapmışsınız. Tarifini verebilir misiniz?...
-
"Fikrimce", "bilakis" ve "güfte" sözcüklerini birer kere kullanarak biz de dönem filmi çekebilir miyiz?..
-
Diyelim ki erkeklerle maç yapan genç bir kadınız, kaymakam oğlu görünce biz de zarif müzisyene dönüşebilir miyiz?
-
Evdeki sararmış Hürriyet'lerimizi getirsek bize de ürün yerleştirme yapar mısınız?..
Sosyal sorumluluk projesi: Biraz daha nitelikli yerli filmler izlemek istiyorsan bu filmin gişe rekoru kırmasına engel olmalısın. Mesela, yer gösterici işine girip koltuklarını arayanları yan salondaki Sivas filmine gönderebilirsin, gerekirse dayak yeme pahasına toplu taşıma araçlarında sesli sesli spoiler verebilir ya da insanlara yanlış sinema şifresi dağıtabilirsin...
Puan: 10. Ama 100 üzerinden. Şaka şaka 50. Yani 50 üzerinden: 10/50.
Arı Maya (Maya the Bee -The Movie) - Otoriteye Karşı Şubidubi
Mitsubachi Maaya No Boken... Böyle diyince bir şey anlamadın dimi? Arı Maya'nın Japonca orijinal ismi olur. Peki şöyle diyelim: Şeker Kız Candy, Ayı Yogi, kokulu silgi, yamulabilen ama kırılmayan kalem, MEY-BUZ... Aklına bir şeyler geldi dimi? Hemen nostalji yapmaya yatkınsın, hayatın çok kötü olduğu için eskiyi özlüyorsun di mi?... Bak Arı Maya 3 boyutlu oldu sen nostalji diyorsun hala... Arı Maya'ya dönelim...
Senin bu kokulu silgiden hatırladığın Arı Maya özgürlükçü bir aktivist, üniversiteli olsa 6 Kasım eylemlerinde megafon tutar da en önden yürür. Filmde de Arı Maya, baskıcı sistemin olduğu kovandaki kurallara uymaz, bir şeyleri sorgular, ve bilirsiniz, sorgulayan çocuğu sevmezler. Kraliçeye darbe yaparak yönetime gelmek isteyen kötü mü kötü bir danışman vardır. "Kocaman bir Ak Kovan yapalım size, mehter müziğiyle 'Vız Bız marşı' çalalım" diye kraliçe arıya saçma sapan öneriler veren bu danışman aynı zamanda yıllardır bu topraklarda kardeşçe yaşamış eşek arıları ve bal arılarının da arasını bozar. Arı Maya dayanamaz, barış ve özgürlük için ortaya çıkar, ormandaki tüm böcekleri toplar, tüm orman "Yaşasın halkların kardeşliği" diye yankılanır... Yok lan o kadar da değil, çayır çimen, karınca, çekirge falan işte...
Film öncesi öneriler-uyarılar: Haftasonu kahvaltısından sonra, çocuğumuzla, küçük kardeşimizle, Yonca Lodi'nin seslendirdiği ve nakaratında Şubidubi dediği Maya Dansı'nı dinleyerek dans edelim. Sonra doğru sinemaya... Bir de çocuklarımıza arı sütü yedirelim, onları 3. sınıf bal reklamlarından da uzak tutalım...
Puan: 100 alırsan baban sana 3 boyut gözlüğü alacak.
Diğer - 3 Kilo Ödül, Büyüklerinden Bir Göbek, Bol Miktarda Lav ve Küfürlü Şive
Sivas
Aslan isimli çocuğun köpek dövüşlerinden kurtardığı Sivas adlı köpekle olan taşralı ve alt metinli dostluğunu anlatıyor film. Tabi ya, basit bir dostluk hikayesi olsa film Venedik'ten Abu Dhabi'ye kadar birçok uluslararası festivalden ödülle döner miydi, Altın Portakal'da kilolarca ödül alır mıydı?.. O köpekle olan arkadaşlığın arka planında toplumsal cinsiyetin çocukluğa etkisi de var, taşralı olmanın dar görüşlülüğü de, doğaya ve kendisine yabancılaşmış insan da, peeh.. Yönetmen Kaan Müjdeci, alt metinleri ustaca yerleştirmiş ki, film çekilirken güme gitmesinler... Allah mıhafaza filmin çekildiği Anadolu köyünde bu alt metinleri duysalar seti basarlar, ekipmanları yakarlardı, bilirsin işte...
İzleyeceksen bunu izle, yılın en esaslı yerli yapımlarından...
New York'a Hoşgeldiniz (Welcome to New York)
Eski IMF Başkanı Dominique Strauss Khan'ın seks skandalından uyarlayıp bi ton da erotik sahne koymuşlar... Fransa'nın en daşşaklı elemanlarından Devereax isimli para babası, manyak bir seks bağımlısıdır, hızını alamayıp New York'ta bir otelde oda hizmetçisine de yavşayınca da, skandalı patlar, yargı ebesini beller. Ünlü Fransız aktör Gerard Deperdieu ve o kocaman göbeği oynuyor. Filmi izleyen erkekler "Ulan ne insanlar var bee, götürdü hepsini, biz de insanız" demesin de çok kıskanmasın diye filmin sonuna doğru herifi hapishanelerde çürütüyorlar...
Pompeii
Felaket ve kahramanlık türleri çiftleşmiş de ortaya bu kırma film çıkmış gibi? İsmini Roma dönemindeki bir yanardağdan alan bu film, aynı anda hem aşklı felaket hem de savaşmalı kahramanlık filmi... Filmde hem Titanik, hem Gladyatör hem de Spartaküs'ü sezebiliyorsun. Yer yer Game of Thrones yer yer Benim Adım Gültepe'yi bile görebiliyorsun yapıtta. Filmden çıktığımızda söyleyebildiğimiz tek şey "O lavlar ne acayip püskürüyordu öyle maşallah maşallah" oldu... Bana da ver 100 milyon doları ben de püskürttütütüm, o da ayrı...
Oflu Hocanın Şifresi
Sırf hepsinden bahsetmiş olalım diye bunu da yazdık. Şifre mifre yok, küfürlü Karadeniz şivesi var.
-BİTTİ- (Yağmur devam ediyor)...
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et