Vizyonda Bu Hafta: Hatuna Trip Atan Al Pacino(75), Seri Halde Atar Yapan Barış Atay(34), Köyden Kaçan Stopmotion Kuzular(4 Aylık)...
Artık vizyona 10'dan az film girmez oldu sevgili okuyucu. Her hafta her hafta nereden buluyorlar bu kadar çok vizyon filmini bilemiyoruz. Bir yerlerde yeni sinemalar inşa ediliyor olmalı, boş salonlar yapılıyor, üzerine koltuklar konuyor olmalı. 'Bu böyle eksik oldu ya' denilerek altına da AVM'ler döşeniyor olmalı...
Vizyona bu kadar çok film girerken festivallerde de filmler azalmaya başladı. Biliyorsunuz Kültür Bakanlığı'nın istediği zattirik belgeler yüzünden İstanbul Film Festivali'nde Bakur belgeseli iptal olmuş, atara atar diyen birçok film de festivalden çekilmişti. Aynı muhabbetten dolayı Ankara Film Festivali'ndeki çoğu film de yalan oldu. Ulan bi' festivalimiz var, bari ona karışmayın!
Neyse işte 10'luk bir vizyon daha:
Dönüm Noktası (The Humbling) - Dönülmez akşamın ufku olmasın o?
Şaka maka 75 yaşını buldu Al Pacino, kariyerinin son demlerini yaşıyor (10 senedir aynı şey söyleniyor gerçi). Yeri gelince De Niro'yla karşılaştırdığımız, yeri gelince De Niro'yla karıştırdığımız adam hala oyunculuk yeteneğinden bir şey kaybetmedi. Daha geçen Danny Collins filminde "zamanı geçmiş" rock yıldızına hayat veren Pacino, şimdi de bunamaya yakın bir tiyatrocuyu, Simon Axler'ı oynamış. İki günde bir karton sigara bitirmesiyle karizmatikleşen sesi tamamen kısılmadan oynayabildiğini oynayacak gibi.
-Yoldan geçen "Michael Carleone" diye çevirirdi beni o zamanlar, şu şapkalı olan bendim işte
Konu neye benziyor?
Konu Birdman'e benziyor. Simon Axler, ne söyleyeceğini bilemeyen, hayal ve gerçeği ayıramayan yaşlı bir "Beybaba, sana diyom heeey" olmuş. Kariyeri tehlikede, kafa gitmiş, terapi görüyor. Terapistin "Eski bir arkadaşının lezbiyen kızıyla tanışırsan sağlığına kavuşacaksın" saçma önerisine uyan Simon, Pegeen isimli 30'lu yaşlarında bir kadınla karşılaşıyor. Pegeen, 8 yaşından beri aşıkmış buna ama Simon sübyancı olmadığından pek sallamamış doğal olarak. Ama şimdi kadını böyle boylu poslu görünce...
Puan: 60 (Birdman'den önce izlesek 70 olurdu)
Eksik - Filmde Barşı Atay var, gerisini siz düşünün...
Arka Sıradakiler'in Saffet'i olarak tanıyıp oturma odalarımızın sıcak ortamına almıştık Barış Atay'ı. Oktay ile yaptığı kavgalarda biz "Bak bu çocuk delikanlı" diye Saffet'i tutuyorduk. Sonra Atay işi büyüttü, yaptığı atarlarla doğrudan hükümeti hedef almaya başladı. Biz yine Saffet'i, amaaan, Atay'ı tutuyoruz.
Neyse ne, şimdi de kendi hayatından esinlenerek solcu bir ana-babanın iki çocuğunun hikayesini beyazperdeye aktarmış Atay. Başrolü de kendisi oynuyor: Ailesine ve solculuğa atarlı olan Deniz...
-Hadi içeri geç, elini yüzünü yıka da sonra atarlanırsın yavrum...
Deniz, 80 darbesinden sonra devrimci ailesini bir daha göremeyen ve "asker eskisi" dedesi tarafından yetiştirilen bir çocuktur. Dede, Sözcü gazetesinin hedef kitlesinden olduğu için Denizi'in de kafası bi acayip olmuştur. Üstüne apolitiklik eklenince "Gezi oldu da ne oldu abi yaa", "Şimdi siz böyle sokağa çıkıyonuz da n'oluya yeani" diye barlarda muhabbet çeviren bir insana dönüşmüştür.
Atarlı apolitik genci temsil eden Deniz, yıllar sonra annesi ve (annesi hamileyken işkence yapıldığı için) tekerlekli sandalyeye bağlı yaşayan kardeşi Devrim'i bulur. Devrim ise naiftir, ayaklarının üstüne kalkamasa da umudunu kaybetmeyen o güzelim insanları temsil eder.
Peki ya sen? Sen kimi temsil ediyorsun sevgili okuyucu? (Etkileyici bitirme cümlesi denemesi)
Puan: 80 (darbesine ve Tayyip'e atarın allahını yapıyor filmin bi' sahnesi)
Kuzular Firarda (Shaun the Sheep Movie) - Sen hala otur...
Güzel bir ekip bu. Daha önce de Tavuklar Firarda diye stopmotion yapmışlardı. Yumurtlamayınca sahipleri tarafından kesilen tavukların canına tak ediyor, kümeslerden kaçıyordu. Tavuk deyip de geçmemek gerekiyordu. Bu filmde de çiftliğin rutin hayatından sıkılan (mee'lemek, kırpılmak, otlamak) koyunlar şehre kaçıyorlar. Kente gelince buradaki insanları garipsiyorlar biraz: Umarsız ve akıllı telefon düşkünü ilginç yaratıklarmış hepsi. "Ulan bunlar bi' de kendilerini akıllı zannedip millete koyun derler" diye düşünüyorlar.
Filmin en ilginç yeri: Koca filmde tek dialog yok, sadece "Mee", "havhav" diye sesler çıkıyor. Ali Babanın Çiftliği efektlerinden süper stopmotion film yapmışlar anlayacağın...
- Sonra da işte Cumhurbaşkanı'na mee'lemekten gözaltına aldılar...
Bu arada, önceki filmdeki gibi neden hayvanları yemememiz gerektiği de alt metinleniyor filmde. Belki birkaç çocuk etkilenir de kurban bayramında 3-5 hayvanın hayatı kurtulur...
Puan: 85 (Uslu durursan 90)
Senden Bana Kalan - Şirin bir Ege köyünde aşık mirasyedi olma sancısı...
Hayatını spor otomobil tepesinde, gece hayatı ortamında geçirmiş züppe bir genç var, adı Özgür. Dedesinden miras kaldığını öğrenince adamın daha kırkı çıkmadan seviniveriyor. Öyle hemen sevinmesin ama, acı haber sonra geliyor: Meğerse mirasa hak kazanmak için, Çanakkale'nin Adatepe köyünde bir sene fakir gibi devlet okulunda okuması ve burnunun sürtmesi gerekiyormuş. Yazııııık....
Filmden bir kare. Bi' yere kaydet, zor zamanlarında Twitter-Facebook kapağı yaparsın
Elalemin derdi bizi niye geriyor?
İşte bu güzel köyde Elif diye biriyle tanışır Özgür. Meğer geçmişten gelen bir yaşanmışlıkları varmış, meğerse Elif'in çaresi bulunmaz bir hastalığı varmış, oy oy... Bu hastalığa kadar yer yer bizi güldüren film sonradan kocaman bir melodram halinde üstümüze geliyor...
Puan: 50 (Diğer 50 puan için sanayiye vercez Özgür'ü)
Tek Aşkım (The One I Love) - O çift evlilik terapisine gitti ve bakın başlarına ne geldi?
Ethan ve Sophie, her orta sınıf çifti gibi ilişkilerinde sorun yaşıyorlar ve derhal evlilik terapistine gitmeleri gerekiyor. 200 Euro'larını alan terapist, bunları şehir dışında, bahçeli güzel bir eve gönderiyor. Ethan, romantiklikten payını almamış bir hayvanken nedense buraya gelince süper bi' herif oluyor. Keza adam da kadının davranışlarında değişiklikler fark ediyor. Meğerde bu evde Ethan ve Sophie'den birer tane daha varmış. 200 Euro'ya dahilmiş onlar da...
Filmin ayrıntılı analizi: Filmi tek türde değerlendirmemek lazım, "O tür senin-bu tür benim" diye türden türe atlıyor, romantik-komedi-dram-gerilim-fantastik bir tür oluveriyor.
Puan: 70 (Ücrete dahil evet)
Keşke böyle 5 tane film yazınca bitmiş olsa. Nerde be anam, 5 film var daha. Hadi birer cümle:
Mihrez: Cin Padişahı
Arkadaşlar arasında cin çağırma etkinliği gerçekleştirirken gelen cinin "Bak 'Mihrez' isminden yerli korku yapılmadı, aklınızda bulunsun" demesinden ilham alınarak çekilmiş...
Polis Akademisi: Alaturka
Tabii alaturka olduğunu Mehmet Ali Erbil'den, kadın poposu üzerine yapılan onlarca espriden, "Beton Haşmet" lakabının yaratıcılığından ve Wesley Sneijder'in eşi Yolanthe Cabau'nun seksi hatun rolüyle başrollerden biri olmasından anlıyoruz.
Sebahat ve Melahat
Birol Güven, "Bir yerli komedi karakterinin gerizekalılık sınırı ne olmalı?" denemesine girişmiş ve yerel bir Karadeniz kanalından iki tane kadın kılığına girmiş erkek karakteri transfer etmiş:
Ejder Yuvası (Dragon Nest: Warriors' Dawn)
"Yüzüklerin Efendisi'nin Çin malı animasyon versiyonu" deyip de geçilebilir ama yakın dövüş sahnelerinin hakkını vermek gerekir.
Kanunun Kuvveti (La French)
Fransız bir idealist polis hakiminin uyuşturucu çetesini çökertmeyi kafaya koyması, bunun 135 dakika boyunca sürmesi ve başrolde Jean Dujardin'in oynamasıyla özetlenebilir.
SONUÇ:
Velhasıl, sinemaya dair her türlü sansüre karşı sokağa çıkmak gerek ki bari festivalde doğru dürüst film görelim değil mi? İkinci olarak, "Eksik" son dönemdeki en heyecan verici yerli yapımlardan (ölçüldü), şehrimizde varsa izlemek gerek. Ayrıca, Dönüm Noktası ve Tek Aşkım filmlerine şans verebiliriz; internetten de izlersek "Vah giden 12 lirama diye" üzülmeyiz. Son olarak, etrafımızdaki çocukları şimdiden ayarlayalım, 23 Nisan'a plan yapmasınlar. Kuzular Firarda'ya götüreceğiz onları...
-BİTTİ (İşte bütün yazı bu parantez içini görmek için)-
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et