Vizyonda Bu Hafta: Mad Max Fury Road (Hızlı ve Öfkeli öyle olunmaz böyle olunur!)
Modifiyeli savaş tankerlerinin kıvrak şoförü, çöl yollarının ustası Mad Max, uzun bir aradan sonra geri döndü. Evet, kıyamet sonrası alemlerin çılgın aksiyoncusu geldi ve izlememek için hiçbir nedenimiz yok. Bunun dışındaki diğer filmler ise şöyle özetlenebilir: Senaryosunun üzerinde tır patlatılmış izlenimi veren yerliler, her hafta iki tane girmesi çok korkunç olan korkular ve kıyamete kadar peşimizi bırakmayacak II. Dünya Savaşı...
Mad Max: Fury Road - Kaçışıma yollar, bakışıma kızlar hasta...
İlk filmi 79'da gösterilen Mad Max serisi, post-apokaliptik türü filmlerin ilk örnekleri. "Post-apokaliptik" diyemeyen anne-babalarımızın da gençlik filmleri. (Cümle içinde kullanalım hadi: "Darbe gençliği çok apokaliptik"). Bizim kuşağın bunlarla tanışması ise ekseriyetle Parliament Sinema Kulübü sayesinde olmuş idi.
Dünyayı koca bir çöle çeviren nükleer savaş sonrası petrol ve su gibi sınırlı kaynakları zapt etmeye çalışan punk kılıklı adamlar ve onları Başkan yaptırmamaya yeminli ufak grupların modifiyeli araçlar üzerinde, ekseriyetle yollarda geçen mücadelesi konulu 3 filmlik serinin üzerinden 30 sene geçti. O filmlerle meşhur olan Mel Gibson'ın kıçı kadayıfa döndüğü için kendisi de bir o kadar yaşlanan yönetmenimizin yeni gözdesi Tom Hardy.
- Bu tür araçlara artık herkes binebiliyor...
Yine maskeli bir piskopat karakter var mı?
Var. Sadece kendi soyunu düşünen, manyak bir imparator hayal et (ne çabuk!). İşte "Ölümsüz Joe" lakaplı bu herif, nükleer savaş sonrası dünyada suyu elinde tutuyor. Ayrıca 5 kadından oluşan bir harem kurmuş, onları sağlıklı çocuk için "damızlık" gibi kullanıyor. Dünya tam bi' "Böyle dünyaya çocuk getirmek istemiyorum" dünyası. Bir de "Savaş Çocukları" var ki hiç sorma, yarı ömürlü diyorlar bu full itaatkar türlere (part time çalışanın gelecekteki hali)...
- Pardon, buuu Kabataş varmış. Nasıl gideriz?
Charlize Theron n'apıyor?
İsmi Furiosa. Joe'nun "damızlık" kadınlarını kaçırmak istiyor. Yolu Mad Max'le kesişince aksiyon başlıyor. Çöl sarısının estetik tonları, ateş saçan gitar gibi absürt detaylar, kapışan afilli araçlar, insan yutan kum hortumları... Ahh, neler gördü o 3D gözlükler...
Makyajsız görüntülenen Charlize Theron'dan basına çirkin saldırı...
Bahtsız Mad Max, çölde kutup ayısıyla karşılaşıyor mu?
Hayır. Ama, Kurşun Çiftliği, Gaz Şehri gibi garip garip yerlerden garip garip insanlarla boğuşuyor. Bunlarla bitse yine iyi, kafasının içinde susmayan sesler var, önceki filmden kalmış... (Hızlı ve Öfkeli'deki kel kaslılar bilmez bunları). Arada kendi yaşamını anlatan güzel bir laf ediyor Max, diyor ki: "Umut bir hatadır. Daha iyi bir hayat bulamazsan delirirsin"...
Böyleyken böyle... Bunun çektiğini de kimse çekmedi di mi?
Puan: 85 (3 film daha çekilecekmiş. Zamanla 100'ü bulur o)
https://www.youtube.com/watch?v=OYO0Tqck8N8
Evet. Yazımızın büyük bir bölümünü sanki bu işten cukka almışız gibi Mad Max'e ayırdıktan sonra (Lan bedava bilet vereydiniz bari :( ) geçelim bu haftaki yerli filmlere, senaryolarının çok acayip olduğunu düşünen genç yönetmenlerimize:
Kırmızı - "48 adet okunmamış mesajınız var"
Bütün filmin amacı finalde seyirciyi döt etmek. Issız Adam'dan tanıdığımız Cemal Hünal var ve "Issızlık" konseptini bozmamak için sevgilisiyle ıssız bir binada yaşıyor. Evin içinde "ıssız kırmızısı" bir bavul var, filmin olayı da bu bavul. Bi' açıyorsun içini; kentsel dönüşümden darbeye kadar politik mesajlar, Truman Show'dan Kubrick'e kadar selam çakmalar... Yönetmen, hocasına yaranmak isteyen sinema öğrencisi gibi, "Bunu da biliyom hocam" diye her şeyi bavula tıkmış...
Puan: 45 (Çan eğrisine şükret sen)
https://www.youtube.com/watch?v=QNQLoUZYQt4
Terkedilmiş - Canı sağolsun...
"Terkedilmiş: Hak eden kadına yapılması gereken davranış. O da müsait olmasaymış... (TDK)"
Filmin ismi hem mekanı hem de karakterleri tasvir etmek için böyle seçilmiş. Mekan olarak da orman içinde terkedilmiş bir senatoryum seçilmiş. Filmde, daha sonra yolları kesişecek olan 9 ana karakter kullanınca bütçe mekan tutmaya yetmemiş tabii, ilk gördükleri yere çöreklenmişler.
Karakterler dizideymiş gibi konuşuyor sürekli, biraz yapay. Oyuncuları çaktırmadan dizi setlerinden yürütmüşler de olabilir... Yine ve yine üçkağıtçı rolüyle gördüğümüz (bu sefer sempatik değil ama) Levent Ülgen de filmi kurtaramamış...
Filmin en olumlu yanı Suriyeli göçünün insani bir yanına parmak basmış olması. Ama oraya bastığı parmağı birkaç kere gözümüze sokunca "didaktiiik, didaktiiik" diye kaçıyoruz. Bir de karakter yelpazesinin geniş olması iyi: Şizofrenik şarapçı, vicdanlı vahşi hemşire, prensip sahibi pezevenk, böbrek müşterisi baba...
Puan: Yolu kesişen başına 5
https://www.youtube.com/watch?v=aV1eQ03kcII
Azem 2: Cin Garezi - Atanabilen yönetmenler 'korku' işine giriyor
Bunlar hep Sinan Çetin'in 10 sene önce yaptırdığı Okul yüzünden oldu. 2004 yapımı Okul filminden bahsediyorum. Bu filmden sonra başladı vasat korku furyası, içine Arapça kelimelerin koyulduğu torbadan rastgele çıkanlarla film ismi bulma tekniği, pırıl pırıl gençlerin cinli-perili işlerle kafayı bozması... Bu film de ilk yönetmenliğini yapan bir genç elinden çıkma, yıllardır beklediği "psikolojik dram" filmine kadro açılmayınca mecbur kalmış. Ya da bana öyle geldi...
Puan: 20 ("Korku filmlerine verilecek puanlar" torbasından rastgele çıkan....)
https://www.youtube.com/watch?v=YeUcm-YpLrY
Siyahlı Kadın 2: Ölüm Meleği (The Woman in Black: Angel of Death) - Sor çocuğum, abla ne istiyormuş?
II. Dünya Savaşı'nda geçiyor hikaye. Savaş sırasında yetimleri tedavi eden fedakar bir "hemşire klişesi" var: İsmi Eve. "Hemşire Eliyle İyileşenler" ekibine son katılan çocuk, paranormal bir ablayla istemeden iletişim kuruyor: Siyahlı Kadın. Sonra filmi ciddiye almamız için politik mesajlar sıralanıyor. Ama olmuyor da olmuyor. Bizim zaten politik mesajı gayet net "siyahlı kadın" karakterimiz var, kendisi Gezi sırasında yeterince korku saldı polise. Hadi başka kapıya...
Puan: 30 (Film izlerken korkumuzu ölçen bir cihaz yerleştiriyorlarsa koltuklara? Gizlice ölçüp bi' dahakini ona göre çekiyorlarsa... Ne belli? [Paranteze biraz gerilim-gizem katayım dedim])
https://www.youtube.com/watch?v=W8Npe-_6mIE
Evet, notlarıma bakıyorum... Bir animasyon gelmiş Disney'den. Hemen kontrol edelim:
Tinker Bell ve Canavar Efsanesi (Legend of the Neverbeast) - 10 yaşından küçük kızlar için önyargı kırma şeysi
Disney'in küçük perili serisinin bilmemkaçıncı yapımı. Mesleğe yeni başlamış İngilizce öğretmeni naifliğindeki küçük periler, ormandaki hayvancıkların ihtiyaçlarını karşılıyor. Bir de "izci periler" var, bunlar rahmetli Kaddafi'nin kadın korumalarına benziyor, tek dertleri kraliçe ve perilerin can güvenliği. Neyse, Neverbeast isminde bir canavar uyanıyor, efsaneye göre şehri yıkacağı söyleniyor...
- Melih Başkan için alternatif heykel fikri önerileri...
Canavarın aslında iyi biri olduğunu (sistem kötü) ispatlamaya çalışan çok iyi niyetli saf bir peri var ve haklı çıkıyor, canavar şehri kurtarıyor. Bayâ da spoiler vermiş olduk ama sizin salak filmi izlerken unutur zaten...
Puan: 40 (Filmde sıkılan çocukların akıllı telefonlarından oynadığı Fruit Ninja'da aldıkları puan)
https://www.youtube.com/watch?v=p6Svmfb8rw4
Sıradaki filmimiz, II. Dünya Savaşı'nda geçen, Fransız yapımı bir aşk filmi. Michelle, askerdeki sevgilisi için istiyor:
Aşk Uğruna (Suite Française) - Savaşmadığı zamanlarda sevişenlerin hikayesi
"Bir gün gelecek, ödüllü filmlerin yüzde 70'i II. Dünya Savaşı'yla ilgili olacak ve benden iyice tiksineceksiniz. 'Arkadaş, ne Nazi'ymiş ya' diyeceksiniz. Olay, Alman askerin piyano çalma romantikliğine kadar uzanmış, duyunca ben de tiksinmedim değil" (Adolf Hitler)
1940 yılında II. Dünya Savaşı işgalleri başlayınca Fransa'da yavaş yavaş Oscar ortamı oluşmaya başlıyor. Bruno von Falk isminde bir Alman askeri var, Fransızlar Alman askerlerini eve almak zorunda kalınca bunun kısmetine güzeller güzeli bir Michelle Williams düşüyor. Kızımızın kocası askerde ve gönlü de bu herife kayıyor. Adam piyano çalıyor anam, insanda ister istemez bi'şey oluyor...
Puan: 50 (Hadi o piyanonun hatırına)
https://www.youtube.com/watch?v=8yNjrbtJgdM
Kaldı 3 tane "az salonlu" filmimiz. Olur da rastlarsan yabancılık çekme diye birkaç cümle:
Çılgın Kalabalıktan Uzakta (Far From the Madding Crowd) - Kalabalıklar İçinde Yalnız'ın köydeki halası...
Dram, romantizm, tarih... 19. yy'da geçen bir hikaye ve bir kadının o şiirsel İngiliz kırsalında kendi benliğini bulma hikayesi... Bizim de şiirsel bir Artvin kırsalımız var ama neden bizim kadın kendi benliğini bulamıyor? Cevap: Çünkü bunların görüntü yönetmeni iyi. Neyse, bu 'güçlü kadın'ı temsil eden Batsheba'ya 3 erkek aşık oluyor. Ama sen git, şu manyak çavuş Francis'e gönlünü kaptır, o hiç olmuyor...
Puan: 63 (Trabzon'un da güzel kırsalı var ama oradaki kadınların benliği mevzusuna hiç girmeyelim)
https://www.youtube.com/watch?v=IVOzbgkm5lU
Cennet (Eden) - Elektronik müziğin prizden çıkarılmış sanatçısı
Evet başlık kötü oldu biraz. 'Başarısız müzisyen'e metafor bulayım derken 'başarısız yazar'a dönüştüm birden. Neyse, film 90'larda elektronik müzik camiasında isim yapmaya çalışan başarısız bir müzisyenin 20 senesini anlatıyor. Öyle elektronik müzik var diye, partili, uyuşturuculu, karı-kızlı ortamlar bekleme yalnız, hayal kırıklığı olur. Çünkü buradaki elektronik müzik, sistem tarafından içerilmeyen, bağımsız bir müzik. Bil de yani...
Puan: 70 ('lerde de Punkçılar vardı, onları da bayâdır içeriyor sistem di mi?)
https://www.youtube.com/watch?v=qYPHF1VKqsk
Soma 301
Yıldönümü 13 Mayıs'tan sonra olduğu için ve yıldönümünden bir gün sonra her şey unutulduğu için sadece 3 tane sinemada girebilmiş bu belgesel... Tamam belgesel de çok iyi bi'şeye benzemiyor ama bu mu yani, Azem 2 çok mu iyi lan sanki?!
Puan: 301 (Aynı anda hayatını kaybeden bu kadar işçi öyle ha deyince unutulur muymuş?)
https://www.youtube.com/watch?v=9kc931Rsk9I
SONUÇ - Mad Max varken diğerlerini niye anlattın şimdi?
Mad Max gibisi 40 yılda bir gelir -ki harbiden 40 yılda bir geldi- o yüzden kaçırmayın, 3D gözlükle de pek bir tatlı oluyor. Mad Max'te de rastladığımız "güçlü kadın", "kendini bulan kadın" imgelerine doymayanlar Aşk Uğruna ve Çılgın Kalabalıktan Uzakta filmlerine bir göz atabilirler. Tabii bu sırada çocuğu Tinker Bell'e bırakmak gerekecek.... Bunun dışında; dizi sevenler Terkedilmiş, Cemal Hünalsevenler Kırmızı, müzikseverler Cennet, bulabilenler de Soma 301'e gidebilir.
-BİTTİ (Bir adet Mad Max izlenmiş 3D gözlük kaybolmuştur. Bulanların parantez içine müracaat etmeleri rica olunur)-
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et