Vizyonda Bu Hafta: 'Kocan Kadar Konuş: Diriliş' (BKM Kar Kış Dinlemeden Evlendiriyor)
Yeni yılın ilk Zaytung Sinema'sından merhaba. 2016'dan farklı filmler beklerken standart bir vizyon tarifesiyle karşılaştık. BKM, "eğlenceli evlenme" serisine devam ederken bu sıralar alışık olduğumuz "gemide felaket-gerilim filmi" de seçkimizde. Ödüllü festival filmi, ailelik animasyon ve yerli korku filmlerini de ekleyince vizyon tamam olmuş. Neyse, şu yılbaşı zamları sinema biletlerini vurmasın, kayyumlar salonları bulmasın, filmleri seçme işini Reis almasın da, şimdilik bi' sorun yok...
Kocan Kadar Konuş: Diriliş - Sen romantik ol ben komedi (2x) / Taraklı'da buluşalım, Taraklı'da buluş....
BKM, son zamanlarda iyice düğün organizatörüne bağladı. Daha geçen bizim Selçukların Sivas'taki köyünde bir evlilik, bir sünnet tertiplemiş; köy meydanındaki Düğün Derneklerde kurtlarımızı dökmüştük. Kocan Kadar Konuş'un ikinci filminde de 8-9 ay önce koca bulmaya ikna ettiğimiz Ezgi Mola'nın düğününe konuğuz. Düğünü, söz verdiği gibi BKM amcaları organize ediyor. İyi bakalım. Ya, bu arada biz de bir arkadaşa düğün öncesi parti yapacağız, salon kiralayabiliyor muyuz? Güldür Güldür'cüler sahneyi boşaltınca gelelim mi?.
Murat Yıldırım - Ezgi Mola (Yıldırım) düğünlerinin fragmanı bu da:
Ne kadar romantik?
İlk film gibi, evlilik öncesi işvesi öğrenecek genç kızlara, niyeti ciddi olan çiftlere ve ailece sinemaya gelmeye parası olanlara hitap ediyor. Hedef kitlesinde aile olan her film gibi cinsellikten arındırılmış. Biçimini görsen, Amerikan-Fransız arası bir romantik-komedi dersin ama içerik olarak "Burası aile yeri gençler. Başka yerde yapın yapacağınızı" tavrını koruyor. Öyle olunca da oyunculuğu kirli sakallılığından gelen Murat Yıldırım ve enerjisi buralara kadar gelen Ezgi Mola'nın eli kolu bağlanıyor. En fazla, 2-3 bakışma, biraz koşturma, azıcık alt dudak...
Çünkü libido emici anane (Nevra Serezli) sayesinde filmimiz cinsellik sızdırmıyor...
Ne kadar komedi?
Ezgi Mola'nın hınzır kaş hareketleri ve dişli gülüşü yine filmin enerjisini baştan sona sürüklüyor. Güzel espriler de yok değil, Romantik Komedi Standartları Kurulu'ndan onaylı tutması garanti espriler var. Düşük düzeyli sevgili çılgınlıkları beklentisiz eğlendiriyor, yormadan sürüklüyor... Bizim salondaki aileler, Ezgi Mola'ya çoluk çocuk güldü valla. Genç kızlar da "Ay tatlış Murat", "Şu kıza da bi' şeyi beğendiremedi" tepkileriyle Murat Yıldırım'ı tutarak içlerini geçirdi. Diğerlerini bilmem de bizim salon soluksuz izledi...
Efsun gelinliğe sığmaya çalışırken tempo tutmayı da ihmal etmedik...
Olay neydi bu arada?
İlk filmde Sinan'ı (Murat Yıldırım) görünce yelkenleri suya indiren Efsun, Sinan'ın çekilmez babaannesiyle (Hümeyra) uğraşıyor. Sakarya-Taraklı'nın önde gelen zenginlerinden olduğunu öğrendiğimiz Kızıl Babaanne Hümeyra şatafatlı düğün istiyor. Efsun'un istediği ise her okumuş etmiş insan gibi sade bir düğün... İşte böyle, çifte kumrular Taraklı'da selfie çekinirken bitirelim, spoiler olmasın... Neyin spoiler'ı olacaksa sanki...
Soldaki teyzede "Kıçı kırık bir tacı 40 liraya sattım" gülüşü...
BKM'ye öneri: Davetiye patronu ile nikah şekeri işçisinin romantik aşk öyküsü tutar, diyorsanız senaryoyu ben yazabilirim...
Puan: Kocaya 10, babaanneye 20, Ezgi Mola'ya 30
Denizin Ortasında (In the Heart of the Sea) - Gemi filmi hobisi olan izleyici yine unutulmadı...
Evet, gemi-gemici filmlerine doyduk. Bu filmler sayesinde, denizcilik gelenek görenekleri olsun, gemici düğümü olsun, kaptanın gereksiz tripleri olsun... elimizden geldiğince öğrenmeye çalışıyoruz. Hatırlıyorsun, gerilim yüklü yerli gemi Sarmaşık birkaç hafta önce limana yanaşmış, geçen hafta da Türk-Japon sevgi yumağı gemisi, külüstür Ertuğrul 1890 vizyonda yer almıştı. Bu haftanın gemisi ise, ABD'den kalkıyor ve meşhur Moby Dick romanına ilham veren okyanus faciası işleniyor. Konumuz: Balina avına çıkarken avlanmak.
Açın kitaplarınızı:
Neyin filmi, neyin eleştirisi?
1820'ler... O zamanın petrolü balina yağı, kandil yağı olarak kullanılıyor ve kandil yağı deyip geçme, oldukça değerli. Balina yağı godamanlarının okyanuslara gönderdiği Essex gemisi de kendi halindeki balinaların peşine düşüyor. Kapitalizm eleştirisi, insanın nalet hırsı ve çıkarcılığı kocaman bir balina kuyruğuyla suratımıza çarpıyor. Film içinde en az üç farklı film var gibi: Dönem filmi başlayıp, aksiyon-felaket filmine evriliyor, bi' boş bırakmaya gelmiyor belgesel gibi oluyor, ama epik bir anlatıma dönmesi işten bile olmuyor...
Kıçıyla mesaj veren balina...
Puan: Balinadan çıkarılmış bir 70
Dheepan - Sri Lanka sıcağından Cannes palmiyesi serinliğine
Fransız yönetmen Jacques Audiard'ın çektiği film, geçen senen ödül töreninde Altın Palmiye aldıktan sonra salondaki eleştirmenlerin yuhalamalarına maruz kalmıştı. Koca koca papyonlu-kravatlı insanların bu hareketlerine karşın jüri başkanı Coen Kardeşler sonuna kadar sahip çıkmıştı. Eleştirmenlere "Sıçtırmayın izleyeceğiniz filme" şeklinde tavırlarını koyan kardeşler, ödüllerini teslim etmişlerdi...
Bunları da Dheepan'e vericez...
Sri Lanka'daki iç savaş ortamından, Tamil Kaplanları'ndan kaçarak Fransa'ya yerleşen ve aile numarası yapan üç mülteci anlatılıyor. Evet, Oscar almak için nasıl savaşlı dönem filmi, fiziksel engeller gerekiyorsa, Cannes alman için de iç savaş yaşaman, göçmüş olman, hiçbir yerde barınamayan olman fark yaratabiliyor. Bu arada garibim mülteciler, Fransa'da da şiddetten kurtulamıyor. Uyuşturucu satanlar, sokak ortasında birbirini öldürenler derken el birliğiyle Sri Lanka'daki ortamlarına hasret çekmemeleri sağlanıyor...
Adam Hitler'in sistemini örnek göstermiş... İyice boku çıktı dünyanın...
Puan: Artı eksi palmiye...
Baskın: Karabasan - Polislere özel, cinsiz korku muamelesi...
Bu yerli yapım film Toronto Festivali'nde gösterildi, ABD'de vizyona girdi, "bu sefer cinsiz" tanıtımlarıyla buralarda da pek merak edildi. Türkiye korku sinemasının ağababaları olan cinlerin yerini; zebani gibi, yarı insan-yarı keçi korku unsurları alıyor. 5 tane de yarı insan-yarı polis karakter var. Bu polisler, erkek goygoyu çevirip maçoluklarına toz kondurmazken bir anda, terk edilmiş bir Osmanlı karakolunda zebanilerle karşılaşıyor. Bakalım polis mi yaman, mitolojik zebaniler mi?
TOMA'yı çağıralım mı?..
Puan: Cinsiz 50
Alvin ve Sincaplar: Yol Macerası (Alvin and the Chipmunks: Road Chip) - 'Hayır çocuğum, evde sincap olmaz'
Küçük şirin ve helyum çekmiş gibi iğrenç ince sesli hayvancıkların New York yollarında başlarına gelenler... Bu hayvancıklar, insan dostlarını el kızına kaptırmak istemiyorlar ve evlenmemesi için her şeyi yapıyorlar. Sonuç ise: Evli, mutlu, çocuklu ve sincaplı....
Sadakat - Bakış açısına göre değişir o...
İsmi otobüs ekranındaki iğrenç filmleri çağrıştırmasına rağmen hala mahlas kullanmamakta ısrarcı olan Kamil Koç'un ikinci filmi. Geçen sene Asfalt Çiçekleri isminde, varoluşsal sıkıntılı bir ressamı çekmişti. Şimdi de dört farklı kişinin bakış açısından entrikalı bir olay izletecekmiş. Olur, biz de dört kişi gidelim o zaman. Etti sekiz kişilik bakış açısı...
Puan: Sizin bakış açınıza kalmış...
SONUÇ - Koca tamam, balina yağı tamam, sincap nerde?
Bu hafta ailece gidilecek iki film var. Aile üyeleri birbirine sımsıkı sarılıp Alvin ve Sincaplar'a gidebilir. Daha yerli özellikler sergileyen aileler de Kocan Kadar Konuş: Diriliş'e gidip 'gösterip elletmeyen gelenek ve görenekler'iyle gurur duyabilir. Haftanın güzeli Denizin Ortasında ise sadece bir biletle aksiyon-gerilim, dönem filmi atmosferi ve bir miktar da epik film tadı sağlıyor. Haftanın aynı zamanda en ekonomik tercihi. Son olarak, korku türünün meraklılarını Baskın'a yönlendirirken cin görmek isteyenlerin 1-2 hafta daha beklemesi gerekiyor...
-BİTTİ (Haftaya Tarantino'nun karlı filmi geliyor. Sıkı giyinin)-
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et