Vizyonda Bu Hafta: Doktor Strange (ve henüz tam Kuzey Kore olmamışken görülmesi gereken 5 film!)
Haftanın öne çıkan filmi, Sherlock karakteriyle ailemizin dedektifi olan Benedict Cumberbatch'in canlandırdığı Marvel kahramanı Doctor Strange. İlaç gibi geliyor valla, iyi CGI'yı ve komik kahramanıyla gündemi azıcık unutmamızı sağlıyor. Yalnız, sinemadaki 13-18 yaş arası Marvelsever kalabalık uyuz edebiliyor: Her espriye gülüyorlar, Doktor ve yavuklusu hakkında fısıltıyla dedikodu yapıyorlar, bağıra çağıra görsel efektlere hayran kalıyorlar, "10 dk. arada müdür yardımcısı gelsin, kulaklarından tutup okula götürsün şunları" dedirtiyorlar.
Neyse, hoş görüverin! Hazır doktor, sinema, uyuz olmak demişken şu sahneye bakıverin, yazıya geçiverin:
Doktor olmadığı halde halkı iyileştirebilen bir süper kahraman...
Doktor Strange (Doctor Strange) - Tıp biliminden ayrılıp fal, büyü gibi hurafelere bulaşan Marvel kahramanı....
Yönetmen, çektiği korku filmleriyle bilinen Scott Derrickson... Başlıca oyuncular, Benedict ile beraber Tilda Swinton, Mads Mikkelsen ve Rachel McAdams. Bu Marvel yapımını, çizgi romanından uyarlama çalışmaları uzun zamandır sürüyormuş. Tıp ve after effects bilimi yeteri kadar ilerleyince de paraya acımamışlar.
Bütçe, 165 milyon dolar... ABD gişesi sağlam ve Türkiye'de bu yılın en çok izlenen yabancı filmi olacak bence. Görürsün bak, at fav'a bekle... Al fragmanı izle:
Uzatmadan öykü?
Çalıştığı devlet hastanesinde damar, sinir, omurilik gibi konular konuşulduğu zaman akla ilk gelen isimdir, nöroloji alanında ülkesinin en saygın insanlardan biridir Doktor Stephen Strange... Kısa süre sonra, yan klinikte çalışan 'çok mavi gözlü meslektaş'ının nazarı değer galiba; trafik kazası geçirir. Hasta beğenmeyen şişkin egoları da ona hava yastığı olamaz maalesef. Ayağa kalktığında, eskisi gibi tereyağından kıl çeker gibi omurilikten kurşun çıkaramadığını fark eder. E kurşun çıkaramıyorum bari kurşun döktürmeye gideyim, nazar varsa da çıksın düşünceleriyle kendisini Nepal Katmandu'da bir tapınakta bulur Doktor...
Orada, orijinal ismi 'Ancient One' olan Kadim Kişi ona 2-3 parmak hareketiyle büyü yapmayı, evrenin görünmeyen sırlarını, kahve falı bakmayı filan öğretir. Zamanla Doktor, 'Çoklu Evrenlerle Kontakt Kurma', 'Astral Seyahat Tur Organizasyonu', 'Kötüleri Büyüleme' derslerini AA ile verecek, tapınak öğrencisiyken şimdi karanlık tarafa geçen Kaecilius'u düşman belleyecektir.
-Hoca sen böyle yanımda durunca gerilmekten büyü yapamıyorum ki...
Oyunculuklar nasıl? Cumberbatchoğlan sevdiriyor mu yine kendini?
Benedict Cumberbatch’in Sherlock dizinden bildiğimiz, yüksek zekanın yan etkisi olarak ortaya çıkan egolu-kibirli tavırları yine yakışıyor kendisine. Zaten yabancı filmlerdeki avukatlara ve doktorlara -niyeyse- hep yakışıyor şişkin ego... House'ta da Hugh Laurie'den alışığız zaten bunlara. E diğer karakterler de iyileşmek istiyorsa ona göre davranmalı, doktor hastalığını beğenmezse onun zekasına layık bir hastalık kapıp gelmeli!
Sonuç olarak, gerek doktor karakterini gerekse sonradan dönüştüğü pelerinli büyücü triplerini üzerinde iyi taşıyor Benedict… Bunun yanında, Tilda Swinton da rolüne gayet iyi oturuyor. Kadim Kişi olarak karşımıza çıkan ve bu tip değişik karakterlerde görmeye alıştığımız Swinton, aura fışkıran yüzüyle büyülüyor. Peki Mads Mikkelsen'e ne demeli? Meymenetsiz suratlı kötü ya da 'suratından düşen bin parça' soğukkanlı rollerine pek yakışan ve favori aktörlerimden olan ağabey, kötü yola düşen tapınak öğrencisi Kaecilius rolünün hakkını veriyor.
2 saat boyunca 3D gözlükle film izledikten sonra ben....
Görsel efektler? Komiklikler?
CGI'lar için kalabalık bir ekip toplanmış ve aylarca çalışmış belli ki. Belli ki, dünyanın dört bir yanındaki CGI ustaları, Marvel CGI Tapınağı'nda eğitilmiş de bu sonuç çıkmış. Daha filmin başında Doktor, astral seyahate çıkarıldığında ağzımız açık kalıyor, ağzımızdaki popcorn tanesi yere düşüyor. Neler neler: Şehrin caddeleri ters yüz edilip mekanlar bozulurken, zaman ileri-geri alınırken göz banyosu yapıyoruz. Marvel müthiş görselleriyle keseliyor sanki bizi (yalnız, zamanla o kadar oynanınca kafamız karışıyor, saat kaç şimdi, hangi zaman dilimindeyiz?)
Filmin bir güzel yanı da, Marvel’ın son dönem kahramanlarından alıştığımız aksiyon yaparken sakarlık eden-espri yapan-hovardalık kovalayan kahramanlarından birine sahip olması... Doktor, Ant Man’in biraz uzun boylusu, Galaksinin Koruyucuları’ndaki serserinin az daha entelektüeli gibi... İşini ciddiye alıyor ama sonuçta garipçe pelerin giyen biri olduğunun farkında, kendini alaya alabiliyor. Esprileri güzel, mesela Beyonce esprisi pek hoş...
Evet, sırf bu görseli koyabilmek için konuyu Beyonce'a getirdim, ne var?
Hâsılı, güzel mi?
CGI coşkusu, kahraman mizahı ile Marvel filmleri içinde kendisine güzel bir yer buluyor Doktor Strange. Belki zaman-zamansızlık konuları üzerine daha çok düşündürebilirdi film, o kadar derinlik kazanamıyor. Hatta zekâ dolu final sahnesinde, sonradan düşününce bir miktar paradoks yarattığı anlaşılabiliyor. "O iş nasıl oldu şimdi?" şeklinde Marvel'a toplu bir mail atarsak belki çözerler kafamızdaki soruları (ya da "Memleketinizde o kadar dert varken bunu mu taktınız kafanıza şimdi, shit" mi derler bilemedim).
Son olarak film bittikten sonra, kadim bir Marvel geleneği olan, gelecek filme dair tüyo veren videoları izlemeyi unutmayın. Biz arkadaşla salak gibi ilkini izleyip kalktık, meğerse iki taneymiş. Ara ki bulasın şimdi o sürpriz videoyu (belki mailde sürpriz videoyu da rica ederiz, biz de karşılığında yeni çıkan bir 15 Temmuz videosu göndeririz kendilerine)...
Memleket düzelmezse şu astral seyahat olayını da bi öğrenmek lazım...
Puan: 75 (CGI'ları soyarsan 60'a kadar iner...)
Şimdi de uzun uzun yazmayı düşündüğüm, ama sevgili taşramız Eskişehir'e gelmediği için sadece sinopsis verebileceğim iki sağlam film var sırada:
Albüm - Albüm mü kaldı? Facebook albümleri bile eskidi!
Mehmet Can Mertoğlu'nun ilk filmi... Şebnem Bozoklu ve Murat Kılıç gibi (Dalkılıç değil, sadece Kılıç) iki sempatik insan oynuyor. Bizim yönetmen, kendisine yapımcı ve danışman olsunlar diye Fransızları ve Romenleri de yanına alınca böyle çok güçlü olmuşuz. Cannes'da Eleştirmenler Haftası bölümünde “Yılın En Yenilikçi Yönetmeni” ödülünü de kazanıvermişiz. Bayrakları çıkaralım, Fransız ve Romanya bayraklarıyla süsleyip balkonumuza asalım...
Konuya gelince: Antalyalı çift, 8 yıldır çocuk sahibi olamayınca evlatlık edinmeye karar verir. Sonra da, evlatlıkları kendi çocukları gibi görünsün diye plan yapıp mahsusçuktan doğum bile gerçekleştirip fotoğraflarlar. Nedir bunun sebebi? Onu yönetmen söylemiyor işte, düşünüp bulun diyor. Gerçi biraz sıkıştırsan her sanat filmi yönetmeni gibi, ben de bilmiyorum valla der. Taşralı orta sınıflara radikal bir bakış attım der de nedenini söylemez. Öyle de cool insanlardır!
O Kadın (Elle) - Tabii ki 'elle' üzerinden kelime oyunu yapmayacağım. Konu ciddi!
Robocop ve Temel İçgüdü filmleri ile bilinse de benim en çok Gerçeğe Çağrı (Total Recall) filmini sevdiğim Paul Verhoeven'in çektiği bir yapım bu... Ustanın tarzına uygun olarak yine şiddet ile cinselliğin harmanlandığı film, hem keyifli hem rahatsız edici özelliklere sahipmiş...
"Ya Paul sen Schwarzenegger ile Robocop çekmiş adamsın ne işin var Cannes'da" tepkilerine aldırmayarak festivalde izletilen film, Michele Leblanc isminde bir kadının tecavüze uğramasıyla başlıyor. Psikolojimiz bi' bozuluyor, ama o da ne, kadın sanki hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam ediyor! Sonra tabii çeşitli flashback'ler geliyor, birtakım olaylar üzerine birtakım sözler söyleniyor da "Heee" diyoruz (böyle, izlemeden yazması da çok zor be!)...
Diğer:
İlki gibi bir asker ve vatan borcu güzellemesi olan Dağ 2, tüm yerli komediler gibi bir geri zekâlı-mafya çatışması olan Geniş Aile: Her Türlü ve ismini duyunca aklımıza bizim geri zekâlı aktroller gelse de, sevimli yaratıkları anlatan Troller animasyonu ise haftanın diğer seçenekleri...
Ya biz filmi merak ediyoruz, niye anlatmıyorsun diyenler şu afişe bi 10 saniye baksın, tekrar konuşalım
SONUÇ - Ciddi miyiz?
Merak ediyorum, aranızda ciddi anlamda Zaytung Sinema'yı kaale alan, benim bile bazen ciddiye alamadığım bu bölüme güvenip film tercihlerini belirleyen var mı? Yani varsa eğer, inanın çok duygulandırırsınız, dualarımı alırsınız benim... O zaman ben de size bu hafta, her kafaya göre güzel bir film bulunabileceğini belirteyim. Alternatif bir espri anlayışı ve bireysel-toplumsal eleştiri arayanlar Albüm ve O Kadın'ı kesinlikle kaçırmasın. Popüler filmi izleyip popüler ortam muhabbetlerinden uzak kalmak istemeyenler de Doktor Strange'e gönül rahatlığıyla yollansın...
Troller de fena durmuyor aslında, ona da bi' bakalım derim... Yani bol bol filme girin işte, gündeme bakıp bakıp kafayı yemeyin hepten... Haydi öptüm...
VPN değiştirip değiştirip girebilene Twitter: @duraladam
-BİTTİ (Haftaya, her sene bu zamanlarda olduğu gibi, Çağan Irmak filmi konuşacağız)-
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et