Boya Yerine Karınca Kullanandan, Tuvale Kusana... Ne Bok Yiyeceğini Şaşırmış Ressamlarımızı Tanıyalım...
Neyin sanat olup olmadığı eskilerden, tee Duschamp'ın pisuvarından beri tartışılan bir mevzu. Bu konuda en fazla rağbet gören fikir ise "sanatçı bu bir sanattır diyorsa konu kapanmıştır, elaleme bok yemek düşer o saatten sonra" şeklinde. Lakin kimi sanatçılar da var ki, bence de makul olan bu yaklaşımda sınırları zorlamaya and içmiş gibiler.
Gerek ortaya koydukları eserler, gerekse de onları ortaya koyma biçimleri ve kullandıkları araçlarla insanda "Yaa tamam sanat da yani şimdi sen nasıl... Tövbe estağfurullah... Neyse" duygularını uyandıran ve zaman zaman da mideleri ağızlara getiren bu enteresan tiplerden bazılarını sizin için derledim. Buyrun hepsi aşağıda ama şimdiden graphic content uyarımı yapayım. Midesi hassas olan çıksın, yanda bi sürü başka içerik var onlara baksın. Hadin bismiii....
1. Piksel piksel resimleri ile Bradley Hart
Hepimiz naylon baloncukları biliyoruz sanırım. Hani taşınma işlerinde kırılacak eşyalara sarılan naylon baloncuklardan bahsediyorum. Hizmet ettiği işten daha çok, patlatıldığında insanı stresten arındırmasıyla anılırlar… Herkesin hayatında bir kere pıtlatmışlığı vardır değil mi? Biz bunları bir eğlence aracı olarak göreduralım, birileri de bunlardan sanat yapsın. İşte Torontolu sanatçı Bradley Hart, balonlu taşıma naylonların içine boya enjekte ederek inanılmaz tablolar yapmakta ve fırça yerine şırınga kullanmasından ötürü de, tablolarına 3 boyutlu görünüm katmakta.
Yaptığı eserleri piksellere benzeten Hart, ileri teknolojiyi adeta kendince geriye taşıdığını da ‘’bilgisayar teknolojisini, kendi zamanımıza enjekte ettikten sonra onu biraz aptallaştırıyorum’’ sözleriyle doğrulamıştır. Kısmen bizi de bir aptallaştırdı sanırım. Sanatçı bir eserini bitirebilmek için yaklaşık 1500 şırınga kullanıyormuş ve 1500 şırıngayı doldurmak ise 2-3 gününü alıyormuş. Tabloyu bitirmek de hemen hemen hazırlık aşamasıyla eşdeğer imiş. 150 saat. Deli işte, napıcan...
Fiyatlara gelirsek eğer; ben şahsım adına geldiğim gibi gidiyorum. Çünkü fiyatlar 40 bin ve 500 bin dolar arasında değişiyor. Ola ki bir gün büyük bir bütçe ayırırsanız bir tablo için (ki alamazsınız fakirler dolar oldu 3.5), Bradley Hart’a ulaşın derim.
Alın bu da videosu:
2. Bizi ‘’resim değil fotoğraf’’ çıkmazına sokan Lee Price
‘’20 seneden beri kadın ve yiyecek resimleri yapıyorum’’ diyen biri, en fazla ne kadar ileri gitmiş olabilir ki? Yani öyle bir ileri gitmiş ki; gerçek olandan ayırt etmek neredeyse imkansız. Eserlerinde genelde banyoda ve yatakta yemek yiyen kadınları resmetmiş. İşin aslı kadınların depresyon durumlarında yapmak istedikleri yahut ciddi anlamda yaptığı davranış bozukluklarını resmetmiş. Muhtemelen siz de bir kadını bu kadar abur cuburun içinde sadece bu adamın resimlerinde görürsünüz. Bir de elbette annenizin altın gününde...
Şunları da koyuyorum buraya ki ‘’yok be fotoğraftır kimi yiyorsun sen’’ diyebilin. Alın ahımı güzelceeee.
3. Lord of the ice-creams - Othman Toma
Bağdat’lı bir ressam. Aslında kendisi genellikle kuru boya, pastel boya ve suluboya çalışmaları yapmakta fakat çalışmalarında bir değişiklik olsun istemiş ki, aralarına dondurmayı da eklemiş.
Evet, Othman Toma erimiş dondurmalara fırçasını banarak resimler yapıyor. Resimlerine bakıldığında kullanılan boyanın dondurma olduğunu söylemek zor elbette ama yakından baksak hatta biraz daha yaklaşıp yalasak tabloyu ikna oluruz.
Ha bu arada Othman Toma’yı hesaplarından takip etmek isterseniz, en son baktığımda silah falan paylaşıyordu. Biraz kaybetmiş kendini ama umarım düzelmiştir görmeyeli…
(Zaten neyi sevsek bi bok oluyo…)
4. Hong Yi vurdu gol olduuuu!
Bu hanfendi ise Malezyalı bir sanatçı. Kendisi mimarlık okumuş lakin 2014 tarihinde nerden estiyse kafasına, ‘’toplarla ben bir resim yapayım’’ demiş. Yani fırça yerine top kullanmak istemiş. Artık ne kullanıyorsa, bu düşünce onu zafere ulaştırmış. Efendim 2014 Dünya Kupası zamanında gidip topla Ronaldo, Messi ve Neymar’ın portresini yaparak, Dünya Kupası’nı tek başına kazanmış ve bu sayede ünlü olmuş.
(Ronaldo, Messi, Neymar ve ben. Kırmızılı olan ben)
(Yao Ming ve ben. Bu sefer de kırmızılı olan Yaou Ming)
5. Acil B rh+ kan aranıyor... Tablolar için!
Sayko çalışmaları ile ünlü olan Vinicius Quesada, yarışmaya Brezilya’dan katılıyor. Yaptığı tabloların da ana malzemeleri kan ve idrar. Evet arkadaşlar işemeli sıçmalı tablolar yapıyor kendisi. ‘’Yarattığım sanatın her parçasının içine, kendimden de parçalar koyarım’’ dediğinde bizler sevgisini, ruhunu kattı sandık ama hiç öyle değilmiş işin aslı. Tablolarında sümüklü çocukları, hayat kadınlarını, mültecileri, varoş sokakları ve sigara içen hayvanlar gibi garip parçaları birleştirerek sanatın yolunu bu şekilde bulmuş bu da…
Buna bir 2 litre kan gitmiştir heralde… Sarı kısımlarla ilgili konuşmak istemiyorum
6. Dillenen tablolar…
Yok "dile gelmiş" demek istemedik, baya bildiğiniz dil atılmış tablolar bunlar… Hindistan’da yaşayan Ani K (Faruk K ve Şahin K ile bir akrabalık ilişkisi yok) resimleri diliyle yapıyor arkadaşlar. Çünkü koskocaman Hindistan’da fırça yok. Bir elin beş parmağı hiç yok… Yani işte bu da böyle bir cins anlayacağınız ama tutmuş yani. Bu arada bu bey ilkokul öğretmeniymiş. Öğrencileri de yazı yazmayı dilleriyle öğrenmişler falan.
Sinirlerim bozuldu benimjsdh
Sağda görmüş olduğunuz İsa, yalanarak yapılmıştır. Adamcağızın "Baba beni neden terk ettin?" dediği kadar var...
7. Şeyimi sallasam yaparım ben bu resmi diyenler toplansın
Evet dilli milli olan sanatçıdan sonra, penisi ve topları ile resim yapan Tim Patch isimli erotik arkadaşa geldi sıra. Yok yok yukarıdaki Hong Yi gibi futbol yahut basketbol topu kullanmıyor… Her neyse, bu olayı da gördükten sonra ‘’önemli olan boyu değil işlevi’’ iddiasına da bir açıklık getirmiş olduk böylelikle.
Kendine Pricasso lakabını takan bu bey aynı zamanda da 60 küsür yaşında. Yani yaş ilerlemiş belli ki bir sıkıntı yaşamış ama yine de pes etmemiş. Helal olsun ben takdir ettim açıkçası.
Şuraya da ağzını çizelim…
Sanatçının "Penisception" adlı eseri
8. Bunda çok fena göz var…
Asya’nın bağrından kopup gelen Xiang Chen ise gözüyle yapıyormuş tablolarını. Yani ‘’nasıl lan?’’ dediğinizi hissediyorum lakin bununla da kalmamış, gözüyle yazı yazıyor aynı zamanda da piyano çalabiliyormuş. Şimdi topluca ‘’nasıl lan?’’ diyebilirsiniz. Buyrun. Nasıl kısmını ben anlatamam da şuraya bir video bırakabilirim… Demek ki böcük möcük yemek faydalı da olabiliyor…
Ağlamıyorum, gözüme boya fırçası saplandı...
9. Karınca kararınca…
Amerikalı sanatçı Chris Trueman ise 200 bin adet karıncayla tablolar yapıyor. Karıncaları elbette ki ormana çıkıp tek tek toplayacak kadar sıyırmamış henüz. Onları internetten satın alıyormuş. Bir çok hayvanseveri çileden çıkartsa da, çirkefleşerek ‘’bu karıncalar zaten balık, yılan falan beslemek için taaam mı?’’ diyerek savunmasını gerçekleştirmiştir.
10. Adet yerini buldu mu?
Yemin ettim hepinizi sonlara doğru kusturacağım. Bu bayan, yani Timi Pall ise tampon ve kendi adet kanıyla tablolar yapıyor. Yani malzemesi bittiği zaman mecburen önümüzdeki ayı bekliyor kendisi. O bakımdan sergi açması falan uzun sürebiliyor. Yalnız değişik bir kafaya sahip olan bu sanatçı, 9 parçalık bir tablo yapmış. Her parçayı 1 ayda tamamlayıp en sonunda hepsini birleştirdiğinde ortaya bu görüntü çıkmış. Mide kaldırdı biraz ama alkışı da kaptı. Kafalar karışık evet...
11. Kusturuyorum sizi hazır mısınız?
Millie Brown isimli bu kadın ise rengarenk sütler içerek, ardından da kendini kusturarak resim yapıyor. Yani işte direk dondurmayla resim yapan abi gibi sütlerden o şekilde resimler yapmak varken, devreye sindirim sistemini de sokuyor. Dileriz ki kendisi bir mide rahatsızlığı yaşamaz ama yani ne bileyim hoş mu şimdi? Güzel de kadınsın… Eee yani sevgiline ‘’ben bir çalışıp geliyorum birazdan’’ dediğinde, sevgilin senin ‘’öğğğhhh öğğğhhh’’ seslerine maruz kalacak. Cidden hoş mu…
Ben yedim Allah artırsın...
(Mervously Brüksel'den bildirdi)
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et