Years And Years'tan Devs'e: Bizden Başka Kimsenin Önermeyeceği 10 Şahane Mini Dizi (Kıymetimizi bilin)
Karantina günlerimiz henüz bitmedi ama maalesef bizim izleyecek şeylerimiz bitmelik oldu. Muhtemelen her birimizin en az 4 dijital platform üyeliği var, zap yapıp duruyoruz ama hâlâ tam olarak ne izleyeceğimizi bilmiyoruz. Netflix'i, Amazon Prime Video'su, BluTV'si 5 sezon birden bir dizi koysa da izlesek diye, gözlerimiz kan çanağı bekliyoruz. İşte burada ben devreye giriyorum ve size gözünüzden kaçma ihtimali olan mini diziler öneriyorum.
O zaman şöyle, 450 dakika altı (bu kriteri kıçımdan uydurmuş olabilirim) mini diziler listeliyorum size, izninizle. Bir tane de şuraya, BMW'nin 2001'de meşhur yönetmenlere çektirdiği mini antoloji dizisinden bir örnek bırakıyorum, sonra hınn-hınnn düt düüüt yapıp yazıya devam ediyorum.
Madonna öyle bir şoföre denk geldi ki...
1. Years and Years - Bu da İngiliz toplumunun Bir Başkadır'ı...
2000'lerdeki Doctor Who'nun yaratıcısı, yazarı Russell T. Davies'in yoktan var ettiği bu mini dizi, 2019'da çıktı, Emma Thompson dışında pek öyle tanımadığımız oyuncular oynadı ve BBC ile HBO'da aynı anda yayınlandı. Hem bilimkurgu hem de kara mizah bir dizi olarak "Elalem neler yapıyor" şeklinde akıllarda yer etti.
Ne izliyoruz?
İngiltere'de geçen ve Brexit'i, mültecileri tartışırken Batı'yı yerden yere vuran bir dizi bu... Temsil ettiği karakterlerin çeşitliliği ve aralarında çatışma bakımından diyebiliriz İngiltere’nin Bir Başkadır’ı (Google Translate: "One is Different"). İzlediğimiz Lyons ailesi, siyahisiyle, eşcinseliyle, transhumanistiyle, eşini aldatan şerefsiz kocasıyla, her şeye aktivistlik yapan dış mihrak karakterlisiyle tam anlamıyla Batılı bir aile. Bunların 2019-2034 arası yaşamlarını izlerken teknoloji gelişiyor, liderler geri zekalılaşıyor, insanlar da yerinde duramayıp kutuplaşıyor. Her şey var, Meryem yok bi tek...
Rabia bile var... 2030'larda hem de...
Neden izleyelim?
Öncelikle senaryo çatısı, olay örgüsü, efendime söyleyeyim öykü koridoru, ne bileyim aksiyon merdiveni iyi kurulmuş diyebiliriz. Her bir karakter İngiltere’yi çok iyi temsil ediyor, çünkü meh meh meh, çok biliriz biz İngiltere’yi. Fütürist bakış açısı çok sağlam, "az gelecekte geçen" bilimkurgu ortamını iyi veriyor ve de yeni çağın sorunlarına güzel göz kırpıyor. Öyle bir kaos yaratıyor ki, daha pandemi olmadan pandemi ortamını haber eden bir dizi gibi, heyt be astrolog musun nesin dizi…
Netflix'te de şöyle bir tane dizi olsa da aylık o kadar para verdiğimize değse bari, ahhh güzel dizi...
Tek bir üyelikle 8 kişi Netflix izlemeye çalışıyoruzdur...
Boyut: 6 bölüm, 365 dk.
Puan: 95
2. Patrick Melrose - Her şeyi içine atan İngiliz aristokratın dramı
Bir roman serisinden David Nicholls'ın senaryosuyla hayata geçirilen projeyi, Kambırbeç diye okunan soyadını ve Sherlock, Doctor Strange gibi yapımlardaki şirin-kibirli rollerini sevdiğimiz Benedict Cumberbatch neredeyse tek başına götürüyor.
BluTV'den izlenebiliyor, evet, bedavadan reklam, aynen...
Ne izliyoruz?
Dizide babası tarafından istismara maruz kalıp annesinden aradığı desteği bulamayan, travmatik bir şekilde yetişen ve yaşadıklarının üstesinden gelmek için mücadele veren aristokrat bir Patrick herifini izliyoruz. Tutarsız, yanar döner, öfkeli ama çocuksu karakterimiz Kambırbeç'in oyunculuğuna biraz fazla yaslanıyor, adam da iyi oynuyor. Biz de izlerken özdeşleşiyor, TV karşısında babaya "Irz düşmanı" diye sövdürürken anneye de "Sen de bi ses çıkar be kadın" diye bağırıyoruz.
- Karantina bitsin artııık!!
Neden izleyelim?
5 bölümlük dizinin en çekici kısmı hikaye anlatımı ve görsel kurgu. Sürekli olarak geçmiş ve şimdiki zaman anları arasında gidip geliyoruz ve bölük pörçük kopuk bağlantılarla ilerliyoruz. Çocuk Patrick'i, yetişkin Patrick'i ve yaşlı Patrick'i türlü kasvetli koridorlarda görüyor ve aha diyoruz, bu onun zihninin koridoru!
Ayrıca dekorlar da hikayeye uygun, Tim Burton'ın yapım tasarımını üstlenmesi dizideki mekan tasarımlarına güzel yansıyor. Bi dk, bizim yönetmen Tim Burton mu bu? Bakayım. Yok yav Tom Burton'muş adı... Olsun o da iyi, BAFTA filan kazanmış.
Boyut: 5 bölüm, 300 dk
Puan: 75
3. Olive Kitteridge - Her bölümde farklı bir şekilde ağzımıza sıçan dizi...
Elizabeth Strout'un Türkçeye de Kül Mevsimi olarak çevrilen aynı adlı Politzer ödüllü kitaptan uyarlanan diziyi, Lisa Cholodenko şeklinde eğlenceli bir soyadına sahip bir ablam yönetiyor ve özellikle Olive Kitteridge karakterini canlandıran Frances McDormand ablamız harika oynuyor.
46. saniyede Muhteşem Bayan Maisel dizisindeki başrolü görebilirsiniz...
McDormand'ın sempatik mendeburluğu
Eğer iyi bir mini dizi yapmak istiyorsanız başkarakterinizin oldukça travmatik, mendebur ve aciz olması, sık sık geçmişi aklına getirmesi, durduk yere dudak bükmesi, ağız yamultması, kaş çatması gerekir. Bu dizide de öğretmen Olive karakterimiz geçmişinden gelen travmaların etkisiyle ne kocasına ne de çocuğuna bi' güler yüz göstereyim demiyor. Üzülüyoruz. Diğer yandan kadının dümdüz algılarından, "Eşşek sıpası" diyen bakışlarından ve kocasıyla garip ilişkilerinden kaliteli mizahi durumlar çıkıyor. Frances ablamıza acıyor, gülüyor, azıcık da sempati duyuyoruz.
- Uff yeter verin artık ödülümü...
Bill Murray'in nahif huysuzluğu
8 Emmy ödülüne sahip dizinin her bölümü ayrı bir film gibi. Bir bölümden diğerine geçmek için öyle acayip istek duymuyorsun ama bölümün kendisine kapılıp gidiyorsun. Sağlam bir atmosfer, değişik bir sürpriz anlayışı ve insan psikolojisine dair ilgi çekici tespitler var. Mesela şeyi öğrenmiş oluyorsun: Çocuğuma nasıl davranmayayım ki ileride insana benzesin. Bir de yaşlandıkça bazılarının çok nahif, bazılarının çok huysuz olduğunu anlıyorsun. Bill Murray'in oynadığı rolde iki durumu birden görüp "İşte tam olarak böyle bir 65 yaş olayım" diye dua ediyorsun...
- Huysuzluk yapıp kitabı diziden daha iyiydi diyesim var...
Boyut: 4 bölüm, 239 dk
Puan: 80
4. I Hate Suzie - Neden telefonumuza sahip çıkmalıyız?
Bir HBO Max dizisi olan, bı nedenle de her şeyiyle HBO kalitesi kokan bir dizide sıra: I Hate Suzie. Dizideki karakter gibi çocuk yaşta popçu olan, sonrasında ise Doctor Who ile beraber ün kazanarak celebrity tayfasının içine giren başrolümüz Billie Piper dizinin yaratıcılarından, yazarlarından, "Benim Fleabag'in yazarından neyim eksik" lerinden...
Ne anlatıyordu bu?
beIN CONNECT'te gösterilen dizinin ikinci sezonu da daha dün duyuruldu. Aslında o nedenle "mini dizi" kategorisinden dışlamam, tacını elinden almam gerekirdi ama kıyamadım. Zaten yeni sezon çekimleri 2022'de anca başlarmış, onun gösterime girmesi filan nereden baksan 2023'ü bulur. O zamana kadar korona 90 kere mutasyon geçirir, bizde 3 tane seçim olur, kim ölür kim kalır...
Neyse Suzie isimli, müzik dünyasından gelen ve kötü fantastik filmlerin oyuncu kadrosunda fink atan ablamız evinde çekimler yapıldığı sırada telefonunun hacklendiğini öğreniyor, derken çok özel fotoğrafları internete düşüyor, bu fotoğraflarda çok affedersin bir blowjob olayı da var ve o saatten sonra bütün dünya üzerine geliyor.
- Ailecek piknik :)) klasörüne koydum bi de fark edilmesin diye ya...
Dizinin neyine doyum olmuyor?
Dizinin tadına doyum olmuyor. İlk bölümden son bölümüne kadar diziye bir kaos duygusu hakim ve bu da çekimlere, kurguya ve oyunculuğa yansıyor. İlk bölümdeki ev içi çekimleri Shameless'ın karmaşık kahvaltı çekimlerine benziyor ama ondan daha bi iyi. Baya böyle klostrobik, mother! filmi gibi... Bir de Shame isimli 4. bölüm muazzam. Masturbasyon sırasında dikkatini toparlayamayan karakterin bilinçakışından müthiş bir kurgu çıkıyor, bu tip anlatımlar diziyi yer yer Fleabag'in üzerine çıkarıyor.
Neyse masturbasyon dedik, üzerine çıkarıyor dedik, RTÜK duyup yanlış anlamasın şimdi her şeyi...
Yok RTÜK abisi yok, size yapmadı...
Boyut: 8 bölüm, 280 dk.
Puan: 80
5. Des - Efendi ve psikopat bir seri katil...
BBC yapımı olan bu dizi, gerçek bir hikayeden, 1983 yılında Dennis Nilsen isimli bir psikopatın işlediği cinayetlerden bahsediyor. Başrolünde yine Doctor Who'dan bildiğimiz yetenek David Tennant oynuyor (Bugün ne çok Doctor Who dedik, hayrolsun!). Türkiye'de TV+'dan izlenebilecek dizinin öyküsü Killing for Company isimli bir esere dayanıyor.
Ne biçim adam bu?
Öykümüz, Nilsen’in 1983’teki lap diye tutuklanmasıyla başlıyor ve bundan sonrası bu psikopat adamın geriye dönük olarak hangi cinayeti nasıl işlediğini anlatmasıyla devam ediyor. Karakterin soğukkanlılığıyla beraber filmin ürkütücü boyutu da keskinleşiyor, başkarakterimizin "Ee ne var ki bunda" şeklinde cinayet anlatımlarını sürdürdüğü ilk iki bölümde diziyi ağzınız açık izliyorsunuz.
Bunun yanında sonlara doğru zorlama çatışmalar ve bir de genel olarak şef dedektifin biraz klişe kalması hikayenin etkisini azıcık azaltıyor. Yani bir dizide de baş dedektifin ailesi dağılmış olmasa, saadet dolu bir yuvası olsa, onun mutlu ve tombiş çocuğu gelip şüpheli dosyalarının üzerine milkshake filan dökse ne olur ki be!
Yalnız David Tenant'tan katilin aynısını yapmışlar... Peki siz David Tennant kullanarak kimleri yapabilirsiniz? Yorumlara yazın! (Si.indirik etkileşimli gönderi denemesi)
Boyut: 3 bölüm, 138 dk
Puan: 70
6. Devs - Zuckerberg tipliler yine ortalığı karıştırıyor...
Ex Machina, Annihilation gibi cillop bilimkurgulardın yazar yönetmeni olarak bildiğimiz Alex Garland yazıp yönetiyor, bu adam bu işi biliyor. Dijital platform Hulu'da gösterilen Devs, ağır ağır, alıştıra alıştıra, gere gere kendini izletiyor.
Silikon Vadisi'nde neler dönüyor?
İsmi "development" sözcüğünün kısaltması olan Devs dizisinde, Silikon Vadisi tarzında bir yerde faaliyet gösteren bir bilişim şirketindeki Lily Chan isminde genç ve güzel bir ablamız, çok yenilikçi, acayip bir icat olan büyük bir algoritmanın sırlarını çözmeye çalışıyor. Bu sırada projenin başındaki Zuckerberg kılıklı şerefsiz adam Forest, bu algoritmayla türlü dolaplar çevirmek, bir yerlere varmak istiyor. Bizim kızla olan konuşmalarından ise felsefi konular çıkıyor.
- Trabzon'daki vakalar bir anda nasıl düştü?!
Yine mi güzeliz, yine mi algoritma?
Ex Machina filminde yan rolde görünen Sonoya Mizuno bu yapımda başrolde, döktürüyor. Minimalist bir dizi olarak küçük meseleler dert ediliyor, fütürist ortam güzel bir dekorla sağlanıyor. Tıpkı Years and Years dizisindeki gibi yakın gelecek, insan ilişkileri ve acımasız politikaları bir potada eritiliyor. "Her şeyi bilen algoritma" fikriyle de Westworld son sezonda olduğu gibi yakın geleceğimizin distopyası çiziliyor. Bu diziyi izlerken edindiğimiz minnak ders ise "Öyle her şeyi bilmiycen" oluyor.
Bu ortamı da tahmin edebilir miydi algoritma?
Boyut: 8 bölüm, 409 dk.
Puan: 85
7. Sharp Objects - Suratımızı jilet gibi kesen bir yapım...
Bu dizi bir yıldızlar karması... Amy Adams, Patricia Clarkson gibi yıldız isimlere sahip, bunun dışında yönetmeni Dallas Buyers Club, Wild, Big Little Lies gibi yapımlardan tanıdığımız Jean-Marc Vallée. Yaratıcısı ise hiçbir yerden tanımadığımız Marti Noxon.
Amy Adams'a noluyor?
Amy Adams gazeteci bir Camille'yi oynuyor, gazeteden buna görev veriyorlar, git diyorlar senin kasabanda kız çocukları kayboluyormuş, şu işi araştır. Camille gazete mi kaldı ya diyor, millet Ad Block kullanıyor zaten haber sitesinde, para mı kazanıyoruz, hem vercen mi yol paramı derken bir anda kendisini kasabada, aşırı tuhaf anasının yanında buluyor. Ve anlıyoruz ki bu kasaba ortamları insanı katil eder! Üstelik kasaba Missouri’ye bağlı. Üç Billboard Ebbing Çıkışı, Missouri filminde de böyle aşırı can sıkıcı bir kasaba vardı çünkü. Amerika’nın İç Anadolu’su galiba bura…
İç Anadolu benzetmesi, Missouri halkını korkuttu!
Polisiyesi merak uyandıran, bununla beraber spesifik psikolojik sendromlara değinen, izlediğim en sert, en vurucu dizilerden biri bu. Kuşaktan kuşağa travma, o travmanın kolaycı dış seslere kaçmadan görsel bir dille anlatımı, zaman geçişleriyle ve çok sağlam bir oyunculukla beraber heyecanın sonuna kadar korunması... Tam bir Southern Gothic. Evet evet southern gothic, böyle deyin de ortamda havanız olsun... Gerçi ortam mı kaldı herkes evde! Belki Clubhouse filan...
Artık iyice psikoloji bozulan biz...
Boyut: 8 bölüm, 422 dk.
Puan: 85
8. Over the Garden Wall - Şimdi de çizgi film saati!
İki tane küçük çocuk var, birinin adı Wirt, birinin adı Greg. Bir de Beatrice isminde bir kuşla tanışıyorlar ve bu Beatrice doğrudan Dante'nin aşkına gönderme. Karakterlerimiz de İlahi Komedya'daki gibi Araf'ta... 7 yaşındaki çocukların izlediği dizideki göndermelere bak sen! Gerçi öyle aman aman derin göndermeler bekleme ama yetişkin bir birey olarak gayet oturup izleyebileceğin bir şey yapmışlar, yer yer müzikal yer yer aksiyon bile var. Bir Rick and Morty beklemezsen çok kaliteli...
Heh bir de büyük çocuk Wirt'i Yüzüklerin Efendisi'ndeki Elijah Wood seslendiriyor. Ayrıca sizden şirin olmasın, Greg çok şirin. Onu izleyen anne adayları "Keşke böyle çocuğum olsa da Instamom olsam" diye imrenecek!
Boyut: 10 bölüm, 109 dk.
Puan: 80
9. Crashing - Hastaneyi evi bellemiş zibidiler...
Phoebe Waller-Bridge ablamızın yaratıcısı ve oyuncusu olduğu, Fleabag’i müjdeleyen dizidir kendisi. Londra’da kullanılmayan eski bir devlet hastanesinde kiracı olarak yaşayan gençleri gösterir bize, aralarındaki aşk-seks-arkadaşlık işleri ve muhteşem bir topluluk hayatı... Şu şekilde, sanki kalitesiz Youtuber'mışız gibi söylemek gerekirse: İNNANIILMAAZ KOMİK BİR DİZİ... Bu diziyi karantina ilk başladığı zamanlarda izledim, her bir tipi ayrı bir sevdim, gül gül gül ölmeden bitti. Çünkü kısa!
Boyut: 6 bölüm, 180 dk.
Puan: 75
10. 10 Bin Adım - İçine Engin Günaydın katılmış tatlı dizi
GAİN Medya'nın çıkış dizisi! Tempolu yürüme maceraları anlatılan Devin Özgür Çınar ve Engin Günaydın'ın kimyaları uyuşuyor, e zaten dizinin senaryosu da ikisi tarafından yazılıyor. Özellikle 2. 3. 4. 9. bölümleri çok başarılı buldum. Maçka, Moda, Bebek gibi yerlerde çekilmiş, yani İstanbul'un fotojenik kalabilen az yerinde kotarmışlar çekimleri... “Basit konuşmaların üzerine bir anda ortaya çıkan aksiyonlar” hikayesini de iyi yazmışlar.
Keşke beni de alsalar GAİN'e, ben de böyle güzel güzel şeyler yazsam... Başarılı içerik üreticilerini tutup pazar arabasına atar gibi toplayan GAİN yöneticileri, keşke burayı da okusa... (Bana DM'den yaz.)
Boyut: 10 bölüm, 100-110 dk. filan
Puan: 75
Son not:
Şu an yazının nihayet sonuna gelip "Neden bu değişik herif, Chernobyl ve Queens Gambit dizilerini önermemiş" diye düşünüyor olabilirsiniz. İşte tam da bu yüzden sevgili okuyucu! Bu dizileri bilmeyen mi kaldı yav? Onları izlemeyen yazıya gelmeysin zaten! Tamamsa, anlaştıysak, çok öpüyorum. İyi karantinalar hepinize!
Twitter ve Instagram: @duraladam
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et