Herkesin Ayrı Bir Ruh Hastası Olduğu Yerli ve Milli Leydi Diana Masalımız: Camdaki Kız
Başrollerinde Burcu Biricik ve Feyyaz Şerifoğlu’nun üstlendiği Camdaki Kız, perşembe akşamındaki “psikolojisi bozuk” karakterlerle dolu dizi boşluğunu doldurdu. Yapımcılığını Kırmızı Oda, Doğduğun Ev Kaderindir ve Masumlar Apartmanı gibi “ruha dokunan” dizilerde imzası olan OGM Pictures’ın üstlendiği dizi, sezonun modası Gülseren Budayıcıoğlu’nun kitabından uyarlama. Camdaki Kız adlı kitaptan ekrana uyarlanan eserin yönetmenliğini, geçen sezonların “göğsümüze öküz oturtan dizisi” Kadın’ın yönetmeni Nadim Güç yapıyor. (Zoom ile bizlere Binbir Gece nostaljisi yaratan rejiye vertigolu bir teşekkür.) Senarist ise Seda Altaylı Turgutlu.
Çam ağaçları İstiklal’e geri dönüyor!
Dizinin konusuna gelirsek, zengin züppesi, sado-mazonun kralı (sırtındaki izler Cana’nın kırbaçları herhalde, ya ne olacaktı!) Sedat, kendinden yaşça büyük ve evli sevgilisi nedeniyle ailesinden baskı görüyor. Pintilerin efendisi babası onu evlendirmeyi kafaya koyuyor. Bekaret kemeri ile dolaşan viktorya döneminden günümüze ışınlanmış prensesimiz Nalan ise mimarcılık oynarken yolu görümcesi Seren ile kesişiyor. (Serengil olan değil). Seren, kardeşini baş göz etmek için babasının aradığı gelini bulduğuna inanarak evliliğe giden yolun taşlarını döşüyor. Nalan beyaz atlı prensini bulduğuna inanarak yıllardır beklediği mürüvvete doğru koşarken, Sedat da babasının prangalarından kurtulup yasak aşkı Cana ile gününü gün edeceği hayatın hayalini kuruyor. İlk bölüm Türkiye’nin en zengin bekarlarından Sedat’ın kameralar önünde Nalan’a ilk görüşmede evlenme teklif etmesi ile bitiyor.
Okundu mu?
Sedat rolündeki Feyyaz Şerifoğlu’nu görür görmez “Seviyorum, saklıyorum, özlüyorum” diye sayıklamayanınız var mı? Sanmıyorum, Kırmızı Oda’da dedelerin büyük başarısı olarak ekranlara armağan edilen yeni başrolümüz, partner uyumunda turnayı gözünden vuruyor. Burcu Biricik’in zarafeti, güzelliği ve asaleti yine hayranlık uyandırırken, insan her an bir yerden “sütlaç yok mu” diye uzanacak bir kafa arıyor. Sadık kalbimizdesin…
Ama biz unutmadık: Hayri castı için önerimiz (Karma is a bitch)
Camdaki Kız, ilk kez bu denli muhafazakar yetiştirilmiş genç kadın karakteri, kent soylu ve yüksek eğitimli göstererek diğer dizilerden ayrılıyor. Açıkçası kişisel başarı beklentim de buraya dayanıyor. Ayrıca, hikayenin geleceği de buram buram reyting kokuyor. Kitapta Nalan’ın hikayesi Leydi Daina’ya benzetiliyor, boşuna değil izledikçe siz de onun altın kafesteki trajedisini iliklerinize kadar hissedeceksiniz.
Dizi aslında yaşanmış bir hikayeye dayanıyor. Camdaki Kız kitabını okuyan biri olarak anons ediyorum, kemerlerinizi bağlayın. Nalan hayatının büyük sırrını evlendikten 1 sene sonra öğreniyor, o dönemde yaşadığı art arda kayıplar onu yeni bir limana sürüklüyor. Zira Nalan’ın hikayesi, Sedat-Nalan evliliği ile bitmiyor. Hatta asıl bu evliliğin sonrasında başlıyor. Aynen Doğduğun Ev Kaderindir’de olduğu gibi, bu dizide de gelecek bölümlerde yeni bir jön kazanacağız. Hayri gelecek, hem de gümbür gümbür. Kitap zaten Hayri’nin gidişine odaklanıyor. Kırmızı Oda’da da benzeri işlenen Nazlı ve Recai’nin hikayesi zaten Nalan-Hayri aksından esinlenme… Anlayacağınız bu dizinin anlatacak çok hikayesi var, mendillerinizi hazırlayın. Yasak aşk, aldatma, çokeşlilik, sosyete skandalı, sınıf farkı, kadın dayanışması neler neler işlenecek.
Dizinin psikolojik alt metni ilk bölümden bolca merak uyandırdı. Nalan’ın annesi, nam-ı diğer Derin Devlet Feride’nin geçmişin yükleriyle kızını erkeklerden korumaya çalışması hayret vericiydi. Evde kazanlarda beyaz don yıkayan, kızına adeta bekaret kemeri gibi korse giydiren, telefonla an be an onu takip eden anne, “gene adımız elalemin diline düşmesin” repliğiyle geçmişin sırlarla dolu olduğunun ipucu verdi.
Sevgilisinin mürüvveti için çırpınan yüce gönüllü Milf, aile kurumunu zedeler mi?
Dizide biriktirdiği cam kürelerle kırılganlığını, yalnızlığını, dokunulmazlığını ilan eden Nalan, kitapta hiç sevgi görmeden büyüdüğünü anlatıyordu. Öyle ki okula başladığında gelişim geriliği vardı, o kadar izole ve cam arkasında bir yaşamı olmuş ki uyarıcı noksanlığından dil gelişimi bile eksik kalmış… Kimsenin başını okşamadığı, sevmeyi bilmeyen bir kadın Nalan. Evin penceresinden izlediği kadar dünyayı tanıyan bir kadın. Ona sevmeyi öğretecek olan ise Sedat olmayacak, Sedat da bir başka çocuk ruhlu yetişkin. Hala annesinin tırnaklarını kestiği, babasına duyduğu öfkeyi kendine yönlendiren, aradığı ilgiyi yasak olanda bulan Sedat’ın Nalan ile evcilik oyunu ekrana taşınacak. Nalan’ın gerçek aşk hikayesi ise çookkk sonra, onun evliliğini sınayacak…
Kitap ile Dizinin Farkları
- Bir şeylerin kitapla aynı olmayacağı şimdiden belli. Zira kitapta Sema 13 yaşındaydı, yanılmıyorsam ekrandaki fotoğrafta daha büyük yani ekranda gösterilmesi sakıncalı olabilecek mesele “çocuk” üzerinden anlatılmayacak demek. Muhtemelen bu travma, aile içinden değil, dışarıdan biri üzerinden işlenecek, belki bir komşu, belki de uzak akraba travmanın başrolünde olacak.
- Kıtapta, Sedat’ın iki erkek kardeşi vardı Suat ve Muzo. Ancak köşk tarafı fazla erkek dolu olduğundan olacak, Suat’ı Seren yapıp Levent diye bir de damat getirmişler. Suat karakterinin eti kemiği farklı ama doğası aynı Seren.
- Kitapta Suat’ın iki kızı var ve karısı yeniden doğum yapamayacağı için Sedat’ın babasının gözüne girme gayesiyle erkek çocuk isteme meselesi mevcut. Dizide Seren’in çocukları yok, ancak zaten gerek de yok. Seren kadın olduğu için soyadının devamı meselesinden ötürü Sedat tarafında bu çatışma zaten işliyor.
Nalan’ın Montrö’den çıkmak gibi bir niyeti yoktu...
- Muzo, ilk bölümde görünmedi, gizem yaratıldı. O kamburluğunu ailenin tüm yükünü metaforlaştırırcasına sırtında taşıyacak. O karaktere kim can verecek merak içindeyim açıkçası, sürpriz bir oyuncu çıkabilir. Zira Muzo, Nalan’ın hayatında da çok önemli bir sırdaş olacak.
- Feride’nin iç çamaşırlarını kaynatıp poşetlemesi cinselliğe ve cinselliği çağrıştıran her şeye karşı koruduğu kirlilik inancı nedeniyle. Kitapta dışarıya karşı güler yüzlü, ancak evde soğuk bir kadın olarak resmedilse de belli ki dizide biz hep nemrut Feride’yi göreceğiz
Birbirinden şık korse çeşitleri için kaydırın!
. - Kitapta Sedat’ın ilişkisi olan, kendinden büyük kadının Rum veya Ermeni olduğundan bahsediliyor, dizide böyle bir etnik kimliğe yer verilmiyor.
- Kitapta biz Nalan’ın dizideki halinden 15 sene sonrasını görüyoruz. Hikayeyi bize Nalan, Hayri ve Hayri’nin karısı Türkan’ın terapi seansları anlatıyor. O yüzden en bulanık kısım Nalan’ın Sedat ile evliliği aslında. Dizi de hikayedeki bu boşluğu tamamlayacak.
- Camdaki Kız, ilk bölümde biraz karanlık bir izlenim uyandırdı. Kitapta Nalan’ın deli dolu halası gibi eğlenceli tiplerde vardı oysa. Bunca karanlığa biraz renk katabilirdi, inşallah gelir.
“Ben karabasan gibi çökmüşüm ailemin üzerine” diyen, Nalan’ın hikayesi ile daha yeni tanışıyoruz. Onun sevgi açlığını, çocukluğunu, kimsesizliğini uzun uzun izleyeceğiz belli ki. Camdaki Kız, zaten eve kapanacağız bari ağız tadıyla kederlenelim diyenlere Hint Dizisi çekiciliğinde, Yeşilçam melodramı tadında bir alternatif oluşturuyor. Camdaki Kız’ı izlemek isterseniz Perşembe akşamları Kanal D’de bulabilirsiniz.
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et