Kışkırtıcı, Bağımlılık Yapıcı ve ''Millet ne kafalar yaşıyor'' Dedirtici: Euphoria ile Tanışın
El mahkum, HBO yaptıysa izleyeceğiz diye ant içtiğimiz doğru. Euphoria’nın hakkını verelim, pişman etmedi. “Gençlerin ahlakını bozuyor.”, “Aslında hedef kitle gençler değil, yetişkinler” veya “Bu kadar çıplaklık gerekli mi” tartışmalarını bir yana koyuyor, sizi diziye daha başka bir perspektiften bakmaya davet ediyoruz.
Öncelikle hiç bilmeyenler için Euphoria hakkında dikkat uyandıracak birkaç not: ilk sezonu 2019 yılında yayınlanan Euphoria, Succession dizisi gibi pandemi rötarı yaşayanlardan. İkinci sezon ancak geçtiğimiz günlerde yayına alındı. “Kısmen az sayıdaki” izleyicisiyle dikkat çeken ilk sezonun ardından, adeta yıldırım gibi geri dönü. Dizinin başrolünde yer alan Zendaya'nın, şaşırtıcı derecede iyi performansıyla Emmy kazandığını da hatırlatmakta fayda var.
Öyle ki ilk sezonda, bölüm başına ortalama 6. 6 milyon izleyiciye ulaşan Euphoria’nın 2. sezon izleme rakamları konuşulurken 20 milyon gibi rekor bir sayıdan bahsediliyor. Pandemide evde geçen zamanda, jenerasyon farkından sıtkı sıyrılanlar anlaşılan soluğu Euphoria’da almış. Sam Levinson tarafından yaratılan Euphoria’nın başarısını gençlerin ilgisine indirgemek veya onu sadece bir gençlik dizisi olarak görmek ise doğru değil. Bir grup lise öğrencisinin travmalarını, kimlik arayışlarını, uyuşturucu, arkadaşlık ve seks üçgeninde yaşanan entrikalarını anlatan dizi, yetişkinler tarafından da rağbet görüyor. Hollywood Reporter’a göre, Euphoria izleyenlerin %40’ı 35 yaşın altındaki yetişkinler. 18-34 yaş arasında olan izleyiciler, diziyi izleyenlerin üçte ikisini oluşturuyor.
Beyler herkes bizi konuşuyor üstünüze bi şey giyin
Variety’e göre, HBO'da son 18 yılda, Game of Thrones'un ardından, en çok izlenen ikinci dizi sezonu Euphoria S2 oldu. Yakın zamanda 3. sezon onayını alan dizi, Amerika Birleşik Devletleri'nde son 10 yılda hakkında en çok tweet atılan yapımı oldu. Öyle ki, 2. sezonla birlikte Euphoria hakkında atılan tweet sayısı 30 milyondan yüksek. Bu da 1. sezondan %51 daha fazla olduğunu ortaya koyuyor. Dizi hakkında atılan tweetlerin birçoğunun Euphoria karakterlerinden Fezco (Angus Cloud), Rue Bennet (Zendaya) ve Nate Jacobs (Jacob Elordi) hakkında olduğu açıklandı. Fezco ve Lexi için oluşturulan #FexiHive etiketinde yaklaşık olarak 270 bin tweet paylaşıldı. Henüz ilk sezonu izliyorsanız, iki karakterin de ilk sezonda bu kadar gündem olmadığını fark edersiniz. Zaten ikinci sezonun sürprizlerinden biri de bu. Ön plandaki bazı karakterler (McKay, Kat gibi), ikinci sezonda neredeyse yok. İlk sezonda kısmen geride kalan Lexi ise ikinci sezonun en büyük sürprizini yapıyor. S2’nin son bölümlerini bekleyin. Havalı biri olmamanın pek de kötü bir şey olmadığına ikna olacaksınız.
İdeal Yemekteyiz yarışmacı kadrosu
Ergen Dizisi Deyip Geçme, Tanı
Euphoria, rehabilitasyondan çıkmış bütün çevresi tarafından uyuşturucuyu bıraktığı düşünülen Rue ekseninde hikaye anlatıyor. Uyuşturucu bağımlısı Rue'nun hayatındaki karakterler arasında, transseksüel bir birey olan Jules; öfkeli popüler sporcu Nate; futbol yıldızı Chris, ilgi açlığı çeken güzeller güzeli Cassie ve gizli fenomenlik Kat var. Ergenlik döneminde yaşanan sorunlara ayna tutan dizi, bir yandan da eski formüllerin artık bu denklemde işlemediğini gösteriyor. Sonuçlara değil nedenlere odaklanıyor. Elbette her sorunun altından, yalnızlık çıkıyor.
Bu şekil bir çift gördüğümüzde hepimizin aklına aynı soru geliyor evet
Euphoria’yı farklı kılan noktaların ilki ekran temsiliyeti ile ilgili. Dizide, ekranda belli bir kalıp içinde yer almasını alışkın olduğumuz, hatta yerli yapımlarda hiç görmediğimiz kimi karakterleri etiketlerden bağımsız izliyoruz. Marjinal olarak adlandırabileceğimiz karakterler belki de ilk kez bu kadar çok boyutlu olarak ekranda. Dizinin ana karakteri uyuşturucu bağımlısı, bir diğeri cinsiyet yaftalarını kabullenmeyen ve izleyicinin de herhangi bir etiket koyamadığı bir trans birey. Karakterler, ergenlik sancıları içinde “ben kimim” sorusunu kendilerine sorarken izleyici de eşzamanlı olarak aynı soruyu onlara yöneltiyor, sen kimsin? Cevapları da yargılamadan alıyor. Her bölümde karakterlerin öğrenilen yeni yönleriyle, hem onlar hem izleyici kendine yanıt buluyor.
Bu sahnenin tekrar canlandırılmadığı dizi bulursanız haber verin
İzleyiciyi Rahatsız Etmeye Yeminliler
Bir bölümde 30'un üstünde penis görseli gördük. Dimağımız genişledi sayesinde, sağ olsun. Bölümler içinde çok sayıda pedofili göndermesi, yoğun çıplaklık, uyuşturucu kullanımı bulunuyor. Üstelik tüm bunlar henüz reşit olmamış insanların hikayesi içinde geçiyor. Pornografik bir anlatım tercih edilmiş. Hatta dizinin başrollerinden Zendaya, 2. sezonu duyururken Euphoria’nın birçok kişi için tetikleyici ve izlemesi zor bir deneyim olabileceğinden bahsetmiş.
Seksin Euphoria’daki önemini anlamak için kadroya bakmak yeterli. Ekipte bu sahnelerin koreografisinden sorumlu olan, Amanda Blumenthal tarafından koordine edilen bir grup var. İkinci sezonda seks daha az. Hatta cinsellik içerikli sahnelerin çok daha fazla olduğu, fakat oyuncuların talebi ile defalarca yeniden yazılan senaryodan bu sahnelerin birçoğunun çıkarıldığı da biliniyor. Henüz ilk sezona başlamadan, cinsel içerikli sahnelerin yoğunluğu nedeniyle diziden ayrılan oyuncular bile olmuş. Anlayacağınız dizideki vurgular, sadece izleyiciyi değil, belli ki oyuncuları da rahatsız ediyor.
Konuşmadan "Kafam t...k gibi oldu" deme challenge
Adına da Derler Sex
Evet dizinin ana çatışmaları cinsellik üzerinden şekilleniyor. Hikayede cinsellik bir iktidar alanı olarak tarif edilmiş durumda. Örneğin henüz lise çağındaki gençler, birbirleriyle skor yarıştırıyor veya biri ötekini cinsel birliktelik yaşamadığı için “80'lerde değiliz” diyerek uyarıyor. Ancak kadınlar ve erkekler arasında, cinsellik paydasında bir eşitsizlik de söz konusu. Dizideki en büyük trajediler, kadınların seks içerikli görüntülerinin internette paylaşılmasına bağlanıyor. Bunun üzerinden yapılan şantajlar, yayılan videolar, fotoğraflar hep kadınları hedef tahtasına oturuyor. Dizi de zaten bunu eleştiren bir noktadan bakıyor olaylara.
TikTok'ta gül bekleyen ablalar bunu beğendi...
Ancak bunun yanıda, seks görüntüsü internete düşen genç kadının seksi videolar çekerek fenomenleşmesi de işleniyor. Aslında eleştirilen mahremiyet ihmali, bu kez kadın için bir silaha dönüşüyor. Bir trans birey olan Jules, toplumsal kimliği için erkekler tarafından onaylanmaya ihtiyaç duyuyor. Bunun için kendinden yaşça büyük erkeklerle yatıyor. Bir yandan da bir kadına ilgi duymasını izliyoruz ve izleyiciye “kadın olmanın yolu erkekleri arzulamak mı” diye soruyor. Cassie kendini değerli hissetmek için bedenini nesneleştiriyor. Henüz ilk bölümlerde duyduğumuz “Çıplaklık aşkın para birimidir” hepsinin trajedisini özetliyor. Sevgi alabilmek, ilgi görebilmek için cinselliğin, bedenin bir takas nesnesi haline geldiği bir dünya anlatılıyor. Uyuşturucu bağımlısı Rue ise ilgi görebilmek için bedenini öldürme tehdidi ile rest çekiyor. Yani cinsellik de uyuşturucu da dizide aynı işlevde. İlk bakışta, “iğrenç”, “pornografik”, “ahlaksız” görülen ne varsa, diziyi izledikçe birer simgeye dönüşüyor.
Euphoria gözlerdeki ışıltıdır...
Bir yandan internet üzerinden sürekli pompalanan güzel ve seksi olma gerekliliği, diğer yanda ise hayatın olağan akışı içerisinde bunların duygusal olarak asla hiçbirine yetmemesi gençlerin girdabı. Euphoria, izleyiciyi birçok noktada röntgenci konumuna çekerek, gençlerle özdeşim kurulmasına yol açıyor. Çünkü birçoğu internet dünyasında başkalarının hayatı için sadece birer seyirci ve gerçek hayattaki yalnızlıklarıyla internet dünyasındaki gördükleri idealize yaşam birbirinden çok farklı. Yeni dünyada değerli olabilmek için en işlevsel araçlar ise bedenleri.
Evet Euphoria, tetikleyici olabilecek ve küçük yaştakiler tarafından izlenmesi sakıncalı bir dizi. Ancak yetişkinler tarafından izlenmesi gerekiyor ve gençlerle konuşulması gereken konuların ne olduğunu çok iyi gösteriyor. Modern dünyanın gösterdiği çözüm yollarının artık geçersiz olduğunun altını çiziyor. Çevrimiçi doğan ve gücünü bu sınırsız erişimden alan yeni nesli, içine sıkıştırdığımız karanlığı gösteriyor. İzlerken insanın göğsüne öküz oturulabilecek kadar karanlık olan bir hikaye, ekrana yansırken simli makyajlarla, rengarenk kıyafetlerle süsleniyor. Gerçeğin nasıl bir illüzyon halinde çevrimiçi dünyada var olduğunun göstergesi gibi… Dizinin birinci sezonu Blu TV’de, ikinci sezonu ise internetin dikenli ve VPN'li yollarında...
(gizemkaboglu Brüksel'den bildirdi)
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et