Yine Bir 24 Haziran, Yine Gözlerde Yaş: Ebediyete İntikalinin 12. Yıl Dönümünde Bihter Ziyagil Efsanesi...
Tüm yurtta tweetlerle anılan, setten mezar taşı bile çalınan, hepimizi her 24 Haziran'da kederlere gark eden Bihter Yöreoğlu Ziyagil, ölümünün 12. yılında yine kalbimizde. İki sezon, 79 bölüm boyunca aşkına tanık olduğumuz Bihter, “beni beni Bihter’ini” son sözleriyle bizim de kalbimize kurşun sıkmıştı. Yıllar geçse de acısı hep taze kalan karakterin topuklu ayakkabıyla yürüyüşü, düğün maşası saçları, yıkandığı parfümleri hala aklımızda. Onlar tıpkı, Kıvanç Tatlıtuğ’un tombik yanaklı halleri, Hazal Kaya’nın Nihal’li ergen tripleri, Bülent’in Bihter’e aşkı gibi bize Aşk-ı Memnu’dan hatıra kalan birkaç unutulmazdan biri…
Asıl Survivor o yıllarda başlamıştı…
Bihter, Aslında 120 Yaşında!
Bihter, aslında 120 yaşını aşmış bir karakter. Halid Ziya Uşaklıgil’in Aşk-ı Memnu hikayesi, 1899-1900 yıllarında önce o meşhur Servet-i Fünûn dergisinde, 1901'de kitap olarak yayımlanmış. Anlayacağınız Bihter’in ölümsüz olduğunun kanıtı, son dizi falan değil. Kendisi yüzyıllara meydan okumuş. Üstelik Aşk-ı Memnu’nun tarihimizdeki önemi de bununla da sınırlı değil.
Hala Riva deyince akla gelen, milli yasak aşk yuvamız
Aşk-ı Memnu, TRT’nin ilk yerli dizisi!
Daha önce Dallas, Hanedan gibi yabancı dizileri seyirciyle buluşturan TRT, dizi yapmaya Aşkı Memnu projesiyle başladı. (TRT’de İsmail Cem dönemi diye bir gerçek var.) Halit Refiğ’in kadrajından anlatılan hikaye öyle ses getirdi ki, 1975 yılında Müjde Ar’ın canlandırmasıyla Bihter, o yılların tüm gençlerinin düşlerini süslemişti. Siyah beyaz dizinin yeni nesil Aşk-ı Memnu gibi tartışma yaratan yastıklı sahneleri yoktu tabii. Tam bir aile melodramı olarak resmedilen hikaye, yine de erotik gerilimi doruklarında yansıtıyordu. Fragmandan da anlayacağınız üzere, dizide Halid Ziya Uşaklıgil’in romandaki diyalogları neredeyse birebir kullanılmıştı. “Gözlerin dudakların alev alev çağırıyor yangınlara” demese de kaytan bıyıklı Behlül’ün de bir cazibesi mevcutmuş efenim.
Ece Yörenç ve Melek Gençoğlu’nun Halid Ziya Uşaklıgil’in efsane karakterine yeniden can üflediiği zaman ise 2008 yılına denk geliyor. Beren Saat, yeni Bihter olarak karşımızda arz-ı endam ederken, aslında kendi bile muhtemelen bu denli bağımlılık yaratacak bir karakter yarattığını farkında değildi.
Dizi, Kanal D ekranlarında 2010 yılında final yapmasının ardından, gündüz kuşağında defalarca yayınlandı. Yıllar içinde RTÜK, ahlak bozduğu gerekçesiyle öpüşme sahnelerini bile makasladı ama yine de kalan haliyle hala ekranda boy gösteriyor. Bir efsane olan Aşk-ı Memnu hala izleyiciyi çekiyor, tartışma yaratıyor, oyuncularının yeniden birlikte bir proje çekme ihtimali her gün gazete sayfalarını meşgul ediyor. Elbette her yıl 24 Haziran’da Bihter, ağıtlarla anılıyor.
“Biraz önce ateşe uzattım elimi, alevin tam ortasına. Yanıyorum ama acıyı hissetmiyorum.”
Bihter Ziyagil Ölmedi, Kalbimizde Yaşıyor... Peki Neden?
-
Yasak aşk her zaman ilgi çeker evet! Ama tek neden bu olsa, yasak aşklı her dizi tutardı. Bugün taklitlerinin aksine adını andığımız sadece Aşk-ı Memnu. Çünkü hikaye aslında odağını arayış üzerine kurmuştu. Karakterler “kötü” veya “ahlaksız” olduğu için değil, duygusal ihtiyaçlarından dolayı aldatıyordu. Tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi… Örneğin Bihter baba acısıyla annesi gibi olmama ve ona ders verme hedefiyle evleniyor ve aslında bu acele kararın sonuçlarını yaşıyordu. Behlül onu aldatmaya doğru sürüklerken bir yandan da annesini anlama fırsatı veriyordu.
-
Dizide cinsellik, doğurganlık amaçlı değil, iki taraf için de haz odaklı bir aktivite olarak ekrana gelmişti. (Şimdi düşününce, kulağa devrimci bir eylem gibi geliyor)
Tabii bazı libidolar coşmasa daha iyi olurdu ama…
-
Aşk-ı Memnu efsanesinin efsane olma nedenlerinden biri de kuşkusuz karakterlerin mükemmel psikolojik derinliği. Her karakter duygusal motivasyonla ilerliyordu. Örneğin, Nihal’in anne acısı, doyumsuz bir sevilme ve şefkat isteği yaratmıştı. (Bowling labutu gibi her an bayılıp ilgi çektiğini unutmadık herhalde, Öss’de bile bayılmıştı.)
Nazif sen misin?
Nihal’in Behlül’e çekilmesinin nedeni de herkese mavi boncuk dağıtan ancak kimsenin olmayan bu adamın onu sevebilme ihtimaliydi.
-
Firdevs Hanım’ın müthiş entrikalarından hayat dersi çıkarmayan var mı? Dizide adeta mantığın sesi olan Firdevs, entrikanın ve hikayenin esas lokomotifiydi. Başına ne gelirse gelsin “show must go on” kahkahalarıyla aklımıza kazınan kadın, her birimizin içine mantık ve entrika uzmanı küçük firdevscikler hatıra bıraktı.
Firdevs Hanım ve yenilmezlik pelerini kahkahası
-
“Kadınlar serseri erkek sever” tezini doğrularcasına güvenli limanından ayrılan Bihter, mutsuz evliliklere, ilişkilere hapsolmuş milyonlarca kadına bölümlerce umut verdi ve sonunda gerçeği yüzümüze vurdu: Serseri erkeklerden bir halt olmaz kızlar :) Yaşadığı hiçbir şeyin sorumluluğunu alamayan Behlül’e karşın, aşkının arkasında duran Bihter’in heykeli dikilse yeri ayrıca…
Serada saksı kıran kediyi, trafoya giren kedilerden daha çok merak ettik
-
Buna rağmen, içten içe “genel ahlak”la sınırlandırılmış herkes gibi Bihter’in mutsuzluğunu da iple çektik. Beklediğimiz hazin son da geldi, hikayede kadının (kutsal) anne olamamak (kürtaj olmuştu hatırlarsınız) ve canından olmakla bir nevi cezalandırıldığını hatırlamamız gerek.
Aşk-ı Memnu aslında yaşam tarzına referans veren bir romandı. Fethi Naci’nin “Yüz Yılın 100 Türk Romanı” kitabında detaylarıyla anlattığı gibi “dönemi için zengin kesimin bir anlamda ahlaken yozlaşmasını ve geleneksel ailenin çözünmesini” ele alan roman, bugün hala güncel. Ancak daha farklı bir şekilde… Şu an içine sıkıştığımız, hatta zaman zaman ait hissetmemiz beklenen geleneksel sınırların içinde, çıkış yolları arayan birçoğumuz için aşk romanı gibi görünse de aslında daha fazlası...
Ancak bir yandan isyankar bir mesaj taşıdığı açık olsa da, sonunda isyankarın kellesini alan ve teslim bayrağını taşıyan bir anlatı Aşk-ı Memnu. Geleneksel kodlarda olduğu üzere kadını cezalandıran, çatışmanın “sorumlusu” Behlül’ü hayatta bırakan ve boyun eğen bir yerde. Aslında hala bir anlamda “ailecek” izlenir olmasının, kabul görmesinin altında bu var. Elbette Bihter karakterinin bir arzu nesnesi olarak ikonikleşmesinin de… Çünkü, her şeye rağmen tutkuyla aşkın peşinden koşan kadın, geleneksel kodlarda gerçek olması istenmeyecek kadar tehlikeli, ancak bir o kadar çekici. Bu bağlamda, Bihter’i anmak sadece romantik bir eylem değil, aynı zamanda bir başkaldırının parçası… Bu yüzden ölümsüz, aradan bir yüz yıl daha geçse de muhtemelen hatırlanacak.
Fotoroman Tadında Aşk-ı Memnu Sahneleri ve Unutulmaz Replikler
Bırak millet sadece mücevherlerimizi konuşsun
Sen Bihter Ziyagilsin, aptallık etme!
Ölüyorum anlasana! Gözümün önünde birbirlerini seviyorlar
Tabi siz anneleri tarafından size emanet edilen çocuklara her bakımdan yetersiz gördüğünüz bir kadının annelik etmesine şiddetle karşısınız ama…
Bihter neyi itiraf edecek Firdevs Hanım, Behlül’le ne ilgisi var?
Sen benim oğlumdun!
Behlül kaçar…
(gizemkaboglu Brüksel'den bildirdi)
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et