Biraz Yamyamlığıyla Seri Katilliği Var Ama Çok Efendi Bir Çocuk: Dahmer
Netflix’in seri katil hikayeleri sevdasının son örneği Dahmer – Monster: The Jeffrey Dahmer Story, başarısı ile “ürkütüyor”. Yayınlandığı 5. günde 196.2 milyon saat, 12 günde 496,05 milyon izleme saatine ulaşan yapım, en popüler diziler arasında onlarca ülkede ilk sıraya yerleşti. Ve bu başarı tesadüf değil…
Başrolünde Emmy ödüllü Evan Peters’ın yer aldığı Dahmer, yapıma imza atan Ryan Murphy’nin de antrenmanlı olduğu bir alanda top çeviriyor. OJ Simpson ve Gianni Versace gibi ünlü cinayetleri milyonlarca izleyici toplayan anlatılara dönüştüren Murphy, Dahmer ile ürkütücü anlatılarda bir uzman olduğunu kanıtlıyor. Ancak bu kez daha farklı bir anlatım tarzı sergiliyor. Daha vahşi, detaycı, soğuk ve renksiz bir dünya yansıtan dizi, tam anlamıyla kan donduruyor. Ancak dizide anlatıyı bir korku filmi haline getirecek korkunç müzikler veya efektler yok. Onu bu denli ürkütücü yapan sıradanlığı, olduğu gibi, süslemeye gerek duymadan verilmesi.
Dizi, 1978 yılından başlayarak 1991 yılına dek 17 kişiyi öldüren bir seri katili ekrana taşıyor. Ölü bedenlere tecavüz ve çocukları istismar eden, öldürdüğü insanların etlerini yiyen ve kemiklerini saklayan gerçek bir suçlu, Jeffrey Dahmer’ı… Üstelik kurbanlarını gece kulüplerinden, sokaklardan, komşuları arasından, hayatın içinden, sıradan insanlar arasından seçiyor. Onlarla flört ediyor ve öldürüyor.
“Sen kalacak mısın bu gece?”
Dizinin bu denli ilgi görmesinin nedenlerine geçmeden atmosferini anlatmakta fayda var. Kanı, vahşeti ve katilin soğukkanlılığını göz önüne seren dizi, bugün ismi unutulan 17 kurbanın hikayelerine, olayın tanıklarının ifadelerine de yer vererek izleyicinin bam teline dokunuyor. Üstelik tüm bölümler boyunca katilin bunca yıl yakalanmaması alttan alta “beyaz, eğitimli bir ailede yetişmiş, temiz yüzlü ve sıradan” bir Amerikalı olmasına dayandırılıyor. Kurbanların azınlık halklarından seçilmiş ve en önemli tanığın siyahi olması gibi göstergeler, bu temelin en net delili.
- Biz olsak daha ilk cinayette yakalarlar Müge Abla
“Çoğunluk gibi” olan bir katilin herkesi kendine kurban seçebileceği paranoyası ise izleyicilerin hayat gerçekliği içinde tehdit oluşturuyor. Öyle ki şu an Tinder’a adli sicil kaydı yüklenebilse sevinecek milyonlarca izleyici olabilir… Müge Anlı ile güne başlayan bir ülke için çok da fifi ama neyse… Bu riskin yanında, bir de suçun kuşaktan kuşağa aktarıldığı, belli bölgelerde yuvalandığı, suça eğilimli gruplarda bu tip sapkınlıklara rastlanabileceği gibi avuntular da elbette boşa çıkıyor.
"Your honor", "objection" sevdalıları ekran başına
Aslında Dahmer dizisinin gündeminde suçun ve suçlunun niteliğinin yanı sıra medyanın da payı var. Hikayenin vahşeti bir yana, “Dahmer – Monster: The Jeffrey Dahmer Story” dizisinin gerçek hayatın trajedilerine iliklenmesi yayınından da önce başladı. Günümüzden onlarca yıl önceyi anlatan dizideki ırkçılık gündeminin bugün hala var olduğu, bizzat diziyle ilgili haberlerle parlatıldı. Dizinin henüz yayınlanmasına kısa bir zaman kala, set çalışanlarından Kim Alsup’un çekimlerde ırkçılığa maruz kaldığını açıklaması sütun sütun haber oldu. Bunun bir PR girişimi olduğunu düşünmek oldukça acımasız ancak hiçbir şeyin geçmişte kalmadığının, hala yaralarımızın açık olduğunun delili gibi.
Bir anda gelen vejetaryen olma isteği
Peki Jeffrey Dahmer’in hikayesinin bu denli izleyici çekmesinin nedeni ne olabilir? Geçtiğimiz yıllarda “suç neden işlenir” sorusuyla polisiye yapımlara yeni bir bakış açısı getiren Mindhunter’ı hatırlarsınız. İşte Dahmer dizisi de izleyiciye net yanıtı olmayan bu soruyu soruyor. “Bu insan neden seri katil olabilir?”
Kalıtsal yatkınlık, travmatik geçmiş, çocukluk çağında taciz dedikoduları, akıl sağlığının yerinde olmadığı izlenimleri veya vahşet içeren çizgi romanlar, dizinin 10 bölümü boyunca olası nedenler olarak karşımıza getiriliyor. Ama bunların yetersizliği de vurgulanıyor. Dizi boyunca ırkçı Amerikan polisi imgesi, düğüm haline gelen yerel yönetim sistemi, bürokratik sorunlar belirginleşirken, ezbere alınan “canavar seri katil” imgesinin silikleşmesi ile yetiniliyor. Sorunun sadece bireyden kaynaklanmadığı ima edilse de, sistemin, toplumun, hepimizin bu vahşette payı olduğu yüzleştirmesi teğet geçiliyor.
Dizideki sahneler izleyici için dahi travmatize edici nitelikteyken bunu neden izlediğimiz de ayrı bir soru. Hemen hemen 10 yıl önce okuduğum bir makalede bir uzman, çocuklar için canavarlı hikayelerin yerini bugün seri katillerin doldurduğunu söylemişti. Gerçek değilmişçesine dinleyenler için “heyecan verici” olan olayların bu denli gerçekçi anlatımı ise en hafif tabirle huzursuz ediyor. Onlarca uyarıcının olduğu, maksimum düzeyde duyarsızlaşma yaşadığımız günümüzde, belki de huzursuzluk dahi olsa bir şeyler hissedebilmenin tadı izleyiciyi çekiyor.
İbrahim Tatlıses misali, azraile kafa atan teyzemiz
Başlı başına bir tabuya dönüşmekte olan dizi, kategorizasyon konusunda da sorunlarla haberleşti. Yayınlandığında etiketleri arasında LGBTQ ifadesi konulduğu için gelen haklı eleştiriler sonrası bu ifade kaldırıldı. Ateşten bir top misali kimsenin elinde tutamadığı, herkesi rahatsız eden ama izlenmeye de devam eden bu Dahmer dizisi, yarattığı gündem ile popüler kültür anlatısında değişimin de habercisi olabilir. Dünyanın 100’e yakın ülkesinde en çok izlenen ilk 10 diziden biri olması izleyicinin talebinin en net göstergesi. Elbette bu başarı Netflix’e rekor getiriyor, Ryan Murphy filmografisine ödül olarak geri döneceğe benziyor. Üstelik ticari başarı bunlarla sınırlı değil, ünlü katilin gözlüklerinin yüzbinlerce dolara internet üzerinden satıldığı haberlerde yerini aldı. Anlayacağınız seri katil ekonomisi gitgide büyüyor. Bunun yarattığı huzursuzluk ise yine bu çarkı döndürmeye yarıyor.
Dahmer gözlüğü gelmiştir
Dipnot: Dahmer dizisinin 6. bölümü diğer tüm bölümlerden daha farklı bir yerde ve dizinin çıtasını çok daha yukarı çıkaran nüanslarla izleyiciyi kurban ile empati kurmaya davet ediyor. Kanımca en rahatsız eden bölüm de bu. İzlerken özellikle bu bölümdeki sessiz sahnelerin kışkırtıcılığını fark edeceğinize eminim. İyi seyirler.
(gizemkaboglu Brüksel'den bildirdi)
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et