Dark’a Kardeş Geldi: 1899
Netflix’in ilk Almanca orijinal dizisi Dark’ın yaratıcıları Baran bo Odar ve Jantje Friese yeni bir diziyle karşımızda. Bu kez kadronun Birleşmiş Milletler kıvamında olduğunu söylemek mümkün. Çokdilli dizide Danimarka’dan, İzlanda’dan, Portekiz, İngiltere, Fransa ve Hong Kong’tan oyuncular yer alıyor. 1899 adlı dizinin küresel vizyonunun tek kanıtı Nuh’un gemisi misali herkesi gemiye toplaması değil, dizinin hikayesi de evrensel sancımız “gerçeği bulmak” üzerine sorgular taşıyor.
Zaman yolculuğu, gerilim sekansları, paralel evrenler bekleyenlerin gözü aydın, tam olarak öyle olmasa da onları hayal kırıklığına uğratmayacak düzeyde fantastik öge dizide mevcut. Dönem dramı gibi başlayan dizinin ilk bölümü epey ağır. Hatta bir an Downton Abbey veya Titanic izlediğiniz hissine bile kapılabilirsiniz. Ama korkmayın, 2. bölüm itibarıyla o his yerini gerilime bırakıyor. Bulmacaların iç içe geçtiği dizi, mitolojiye ve felsefeye yaptığı göndermelerle metinlerarasılık örnekleri veriyor. Gelin, herkesin izle diye birbirini darlayacağı yeni hitimiz “1899”a daha yakından bakalım. (Yazı, hayati bir spoiler içermiyor.)
Buharlı gemiyle rafting heyecanı
1899 Dizisinin Konusu: Nasıl Anlatsam Bilemiyorum Gözlerim Kararıyor!
Gerçekten kararıyor, Dark kadar olmasa da 1899’da öyle pek aydınlık bir dizi değil. Küp gibi karanlıkta geçiyor. İnsaf edip karakterlerin eline arada meşale tutuşturdukları için yine de şanslıyız. Peki 1899’un konusu ne derseniz… Dört ay önce okyanusta kaybolan bir geminin (Prometheus) haberi ile hikaye açılıyor. Aynı gemi şirketinin bir diğer yolcu gemisi olan Kerberos mekanımız. Gemi New York’a varmak üzere yoldayken bir sinyal geliyor. Kayıp gemiden geldiğine inanılan sinyal sonrası Kerberos rotasını değiştiriyor. Gemidekileri kurtarmak için yola çıkanlar, beklediğinden çok daha farklı bir manzara ile karşılaşıyor. Artık hikaye iki geminin ortak noktasını çözmek, gemiden kurtulmak ve bu bulmacayı alt edebilmek üzere ilerliyor…
Şahsi fikrim 1899’un hikaye olarak Dark’ın gerisinde kaldığı yönünde. Zira 4. bölüm sonrası birçok izleyicinin benim gibi bölüm sonu sürprizlerini aşağı yukarı çözdüğünü tahmin ediyorum. (Dark’tan antrenmanlı olup küçük ipuçlarını bile not alarak izleyince gizem dağılıyor. Örneğin dikkatli izleyiciler yemek salonunda herkesin çay içtiği sahneden bile öngörüler yapmış olmalı) Bu tip bulmacaya yoğunlaşarak izleme deneyimi, ister istemez hikayenin büyüsünü kaçırıyor. 1899’un en büyük handikapı büyük kardeşinin Dark olması… Dark senaryo ve gizem açısından çok daha iyi olsa da 1899’un teknik olarak dünyada ilklere imza attığı ve bambaşka bir yerde konumlandığı aşikar.
Şu aydınlatmada hayırlı bir iş olması mümkün mü?
1899 Hakkında Bilmeniz Gerekenler
-
1899’un karanlık atmosferi sadece sahne ışıklarından ibaret değil. Her karakterin geçmişi ve gemide yaşadıkları bizi adalet aranan trajedilere sürüklüyor. Gülünebilecek en ufak bir an bile bulmak mümkün değil. İzleyici motivasyonunun sadece gerilim üzerinden sağlanması bir yerden sonra boğmaya başlıyor. Eğer TC simülasyonu zaten sizi depresyona sürüklediyse, daha iyi günlerinizde bu diziyi izlemeyi tercih edebilirsiniz.
-
Diziyi kesinlikle orijinal dilinde izleyin. Çok fazla dil konuşulduğu için bu farklara, zenginliğe ancak orijinal kayıtla ulaşabilirsiniz. İzlerken başka bir iş yapmak hevesiyle dublaj açacaksanız başka birini izleyin. Bu dizi full konsantrasyon gerektiriyor.
-
1899’da Lost izleyenlere nostalji yaşatacak birçok öge ve en önemlisi benzer bir kurgu var. Her bölüm bir karakterin odağında açılıyor. Ayrıca Matrix ile de nostalji yaşattığı kesin. White rabbit'i duyunca gözlerimiz bir yaşarmadı değil hani.
-
Dizide her karakterin tek bir kıyafetle tüm günleri geçirdiğini fark etmemek imkansız. Belgesele göre (8 bölümlük dizinin yapım sürecini anlatan bir de belgeseli var. Vakit ayırmayı unutmayın), bu detay dizide bir şeylerin “gerçeküstü” olduğunun işareti olarak kullanılıyor.
-
Dizinin neredeyse tamamı volume teknolojisi ile çekilmiş. Yani 350 metrekarelik silindir şeklinde bir stüdyoda, LED ekranlar ile dekor yapılmış. Anlayacağınız kandırıldık sayın izleyen.
Aldatıldık, aldatıldık… Dünya böyle değil.
1899 da Göndermelerle Dolu… Dolu da Bunları Kim Araştıracak?
Biz… 19. yüzyılın başlarında kaybolan HMS Erebus ve HMS Terror adlı gemilerin hikayeye ilham verdiği iddia ediliyor. Enkazları henüz birkaç yıl önce bulunan iki geminin uzun yıllar kayıp olarak arandığını kısa bir araştırma sonucu görebilirsiniz.
Allah’ın gemisinde bu ne sembolizm ya böyle
Gemilerin adı Prometheus ve Kerberos ise mitolojik göndermeler içeriyor. Prometheus insanlığın varoluşu ve tanrılara isyanı açısından ikonik bir titan. Zeus’un tüm insanlığı yok etme isteğinin, Prometheus’un engellediği varsayılıyor. Bu titanın insanlığa ateşi, hayvanlardan ayrılmasını sağlayacak üstün becerileri verdiği mitlerde yer alıyor. Ateşi çalarak insanlığa veren Prometheus’a karşı Zeus da intikam yemini ediyor ve ona işkence etmeye başlıyor. Bu işkencenin araçlarından biri de yarattığı ilk kadın Pandora oluyor. İşte kayıp gemiye adını veren Prometheus’un hikayesi bu.
Dizide de otoriteye başkaldırı, her karakterin hakkı olmayanı elde etmeye dair geçmiş hikayeleri ve Maura'nın mukadderata karşı Prometheus misali nafile çabası yer buluyor. Belli ki Prometheus’un binlerce yıllık başkaldırısı dizide tüm hikayenin etrafında örüldüğü kadınla (Maura) somutlaşıyor.
"Aaa küçük Hüsamettin lan bu!" diyen oldlar burada mı?
Kerberos ise yeraltı dünyasının ve ölüler ülkesinin bekçisi. Dirilerin ölüler ülkesine girmesini, girenin dışarı çıkmasını engelliyor. Çok başlı bir köpek olarak tarif edilen bu canavarın uyutularak yenik düştüğü mitolojik hikayelerde yer alıyor. Maura’nın içine düştüğü arayış Prometheus ile sembolize edilirken Kerberos ise bu arayışın cehennemine denk düşüyor. Üstelik dizi, ilk bölüm itibarıyla tüm karakterlerine "Uyan" çağrısında bulunuyor.
Biraz Tribünlere Oynamış Sanki
1899, yıllarca klasik olacak, bir devir açacak dizilerden değil. Karakterlerin derinliği az, anlatı tek duygu odaklı. Bulmacalar cazip ama dikkatli Dark izleyicileri için bir “devrim” değil. Haliyle izleyiciler “oha” desin diye atılmış kurşunlar ve anlık şaşkınlıklar vadediyor. Özellikle gerçek sinefiller arasında popülerliğinin çok uzun sürmeyeceğini tahmin etmek zor değil. Dizinin zaafları nelermiş bakalım,
Scarface Jack Dawson
Amerikan rüyası peşinde koşan binlerce Avrupa insanının bulunduğu gemi, göçmenliğe, sınıf sorununa, LGBT ayrımcılığına göz kırpsa da politik ortayolculuktan şaşmıyor. Sığ bir çeşitlilik ile konuyu geçiştiriyor. Oysa Dark’ta gördüğümüz Almanya’nın farklı dönemlerine dair kesitler ne kadar etkileyiciydi. Dizi, rotasını daha güvenli olan felsefe sularına çevirip, orada da ağzımıza bir parmak bal çalıp argümanını genişletmeden kapatıyor. Platon'un mağara alegorisinden esinlenildiği belli olan anlatıda, dizide de söylendiği gibi “Ya gerçeklik yaşadığımızın dışındaysa” ihtimali işleniyor.
Dizideki çocuk, korkunç gözleri ve Bendeniz saçları ile The Shining’teki çocuk kadar kabus. Yeşil kabuklu parlayan böcekler, bir anda basan sisler, her yanı saran toprak sembolü üçgenler hikayedeki korku göstergelerini oluşturuyor. Steampunk nesneler görsel açıdan yeni olsa da aslında göstergeler üzerinden klişelerin büyük bölümünü tekrar ediyor.
Doğum kontrolü kamu spotu gibi çocuk
Özellikle etkileyici diyaloglar, iz bırakan karakterler izlemeyi sevenlerdenseniz bu dizi size göre değil. Dizide diyaloglar tekdüze. Karakterler farklı dillerde konuşuyorlar ancak özgün bir üslupları dahi yok. Üstelik karakterlerin, hikaye ile evrimi büyük oranda es geçilmiş. 1899’un başrolünde senaryo, yönetmenlik ve kurgu var. Beklentinizi buna göre belirleyin. Bize etkileyici bir dünya sunuyor ancak bu dünya ile merak dışında bir duyguyla uzun süreli bağ kurmak neredeyse imkansız.
Çok katmanlı, merak uyandıran ve rubik küpü misali çevrilip duran bu bulmaca kümesi bir süre daha hit olacağının müjdesini veriyor. Biraz kasvetli olsa da 8 bölüm boyunca zihni meşgul ettiği ve gerçek dünyadan uzaklaştırdığı kesin. Karanlık dizilere ilgisi olanlardansanız 1899’un biraz tarihi bolca fantastik atmosferinden zevk alabilirsiniz. Ancak siz siz olun delicesine bulmacalara odaklanmayın, neticede bu Dark değil. Dizinin büyüsü baya kaçıyor… 1899, 8 bölümü ile Netflix’te.
(gizemkaboglu Brüksel'den bildirdi)
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et