Timuçin Esen Hasreti Çekenlere Yerli ve Milli AntiKahraman Hikayesi: Ben Gri
Ben Gri, nam-ı diğer “Timuçin Esen’in yeni dizisi” Disney Plus’ta yayına girdi. Yakışıklı desen mehh, karizma desen allah boy yiğidimiz aslanımız, oyunculuğuyla baştan hepimizi ekran başına taşıdı zaten. Bir de yanında dünya ahiret ship’i Ebru Özkan olunca, ver coşkuyu Disney… Halay başı olmaya hazır başladık Ben Gri izlemeye… Ülkemiz gençliğinin bir dönem kabuslarının mimarı olan Taylan Biraderler imzalı olan dizinin senarist koltuğunda ise TV dizilerinden tanıdığımız Banu Kiremitçi Bozkurt oturuyor. (Hekimoğlu kadrosu yine toplanmış yeap.) Hadi gelin spoiler vermeden, çevresinden dolana dolana diziye yakından bakalım.
Şunu bir izleyiver:
Dizi, yargı dağıtmakta ve mansplainingte uzman bir avukat olan Fuat Akıncı’nın hikayesini anlatıyor. Adaleti hukuk zemininde inşa etme konusunda bayrak taşıyan Fuat’ın ve eşi Hülya (Ebru Özkan)'nın kızı (Selin) tecavüze uğruyor. 17 yaşındaki genç kızın acısını yaşayan Fuat, bu sırada faustvari bir teklif ile karşı karşıya kalıyor. Telefonuna gelen bir bildirim ile “Onu öldürelim istiyorsan bir gülücük gönder” mesajını alıyor. Gözlerinin önünde kızına tecavüz eden adam vuruluyor. Kameradan olayları izleyen avukat, daha sonra kendisine gelen bildirimlerle bir sürü olayın içine sürükleniyor. Ondan yapılması istenenleri yaparken, eski statükocu kravatlının yerini bir antikahraman alıyor. (Oğlak burcundan Yay burcuna transfer olmuş resmen.)
Küçük Eyşan da buradaymış…
Hikayeyi renklendiren öğelerden biri, kızının onların evinde kalan cilveli arkadaşı oluyor. Fuat’a kur yapan genç kız (Ceyda) henüz nedenini anlamadığımız bir şekilde karakterimizi meşgul ediyor. Ayrıca senaryo bizi Fuat’ın ortağından (Arda) şüphelenmemiz konusunda dolduruşa getirip duruyor. Gerçekten işim içinden o çıkmaz umarım, fazla beklendik.
Oya - Bora, Scully - Mulder, Marx – Engels, Timuçin - Ebru
Ben Gri’yi izlerken “Ben bunu nereden biliyorum ya” diye uzun uzun duvara baktım. Konu tanıdık da nereden diye sendelerken google’da “tecavüze uğrar tehdit eder film nicolas cage” araması ile ulaştığım sonucu aktarıyorum.
Bir de şunu izleyiver:
Nicolas Cage’in korkunç saç boyası ve evlerden ırak oyunculuğu ile aklımızda kalan Seeking Justice’ı al, üstüne Black Mirror’ı koy al sana Ben Gri. Elbette yan çatışmalar, olay akışı farklı ve emek var, yazanların yapanların eline sağlık. Ancak temel çatışma, dünyada örneklerini gördüğümüz bir yerden bize sesleniyor. Anlatım da bildiğimiz bir yapıyı bu kez yerli dizi içinde sunuyor. Dizi, izlerken yer yer Nick of Time’ı, bazen de Three Days of the Condor’ı anımsatıyor. Zaten Neo noir aşkıyla yapıldığı her halinden belli oluyor. En çok da küp gibi karanlık atmosferinden. Zira insanlar vampir gibi gece geziyor. 3 bölüm içinde aklımda kalan tek gündüz sahnesi cenaze. Dizi değil yarasa belgeseli gibi…
sis atma o.ç.
Ben Gri’nin üzerinde en çok durulması gereken özelliği ile suçun tanımını, suçlu kimliğini ve adaleti sorgulatması. Breaking Bad gibi efsanelerde, Babil gibi yerli dizilerimizde gördüğümüz bu anlayış, “normal” karakterlerin fail olmasını adım adım izletiyor. Meşru gerekçelerle adalet arayışına başlayan antikahramanlar, sıradanlığı ile izleyiciye “senin gibiyim” diyor. Diğer yandan da “senden daha cesurum” dercesine hep daha ileri gidiyor. Adaletin saraylarda bulunduğunu inanan, belki de inanmak isteyen veya inanmamasına rağmen susan izleyiciye, elini çamura bulayarak başkaldırmayı gösteriyor.
Stüdyonun demirbaşı Mehmet Metiner’i unutmuşlar…
Hatırlarsınız Breaking Bad Amerika’da yayınlandığında suçun ve suçlunun kimliği üzerine gündem yaratmıştı. “Öğretmen, yaşlı başlı, aile babası ve hasta” bir adamın baron olması tartışılıyordu. İzleyicinin bu serüveni takip etmesine rağmen başkaldırmaması ise Walter White’ın her şeye rağmen mutlu olmamasına bağlanıyordu. Eğer buradan Ben Gri’ye dönersek, sonunda varacağımız yerde karakterin adalet ararken adaletsizliğin bir parçası olacağını tahmin etmek zor değil. Elbette sonunda varacağımız yerde karşılaşacağımız soru da şimdiden belli, kötülük yapan herkes kötü mü? Kötü görünen her şey kötü mü? Düzene karşı açılan savaşın bir neferi olan Fuat, son 10 yılda örneklerini daha fazla görmeye başladığımız antikahraman hikayeleri zincirinin halkalarından sadece biri. Not düşelim, Ben Gri’nin ilerleyen bölümlerinde Fuat’ın bir tür psikiyatrik rahatsızlıktan muzdarip çıkması da şaşırtmaz. Neticede Fight Club çocuğuyuz.
Tantuuuunici erken kapatmış, Hekimoğlu kızgın
Bu projelerin bir diğer sonucu ise kötülüğün, adaletsizliği, suçun yanı başımızda olduğunu hatırlatması (gerçi TC simülasyonunda farkında olmamak için mal olmak gerekiyor da neyssss...). Bu da eleştirdiği yapılara daha çok tutunmamız gerektiğinin alt mesajını vermek demek aslında. Bu hikayeler çoğunlukla, “Öfkene yenilme, adalete güven, sisteme biat et yoksa cıs” diye hayat dersini duvarımıza asıyor. Ayrıca herkesin kötü olacağının, sana şantaj yapabileceğinin, teknolojinin tehlikeli bir medium olduğunun da altını çiziyor. Ki bu da zaten sadece artık yemek tarifi paylaşabilmenin risksiz olduğu sosyal medyaları “hiç kullanma bacım” demek gibi bir şey. E bu da normal tabii, neticede Das Kapital falan okumuyor Disney dizisi izliyoruz…
Gerçek kesit ekibi efektleri biraz geliştirmiş ama çok değil
Peki Ben Gri başarılı mı? Yerli olarak pek örneği olmadığı için kesinlikle alkışı hak ediyor. Gerilim sağmayı iyi bilen yönetmenleriyle de işin rengini tutturmuş. Ancak Black Mirror öykünmesi efektler biraz eğreti kalmış… Bir de dizide bir görünüp bir daha ortaya çıkmayan karakterler var ki sormayın. Fuat müvekkillerini Hannibal misali yiyor mu diye bile düşündüm. Herhalde ilerleyen bölümlerde bu tuhaflığın da nedeni açıklanır. (Dizinin sonradan açılıp muazzam bir başarı gösterme ihtimali de saklı olsun. Neticede Timuçin Esen’in 11 bölüm sürünüp sonradan arap atı gibi açılan Hırsız Polis dizisini ezbere bilenlerdenim. Bu işe inandıysa bir bildiği vardır.)
Dedeleri alt eden Sütlaç reis emojilere karşı!
Bu kadar kusur olur diyerek gözümüzü kapatıp, böyle bir projeye yatırım yapan yapımcıya, platforma tebrik gönderiyoruz. Elbette daha özgün bir konu oluşturulabilirdi, efekt kullanımı gözden geçilebilirdi. Ancak yine de ortaya izlenesi bir iş çıkmış. Özellikle henüz bu tip suç ile gerilimin iç içe geçtiği türe aşina değilseniz, severek izleyebilirsiniz. Ancak seri katil, antikahraman dizileri benden sorulur diyenlerdenseniz büyük olasılıkla diziyi sıradan bulursunuz. Ancak izlemeniz için yine de bazı nedenler var… Bir kere casting oldukça iyi, oyunculuklar bekleneni sunuyor. Karanlığın da başlı başına bir rolü var dizide ve gerçekten hakkını veriyor. Ayrıca müziklerde de Hedonutopia imzası ışıl ışıl parlıyor.
Ben Gri her çarşamba yeni bölümleri ile Disney Plus’ta. İlk 3 bölümü yayında, toplam bölüm sayısı ise 8 olacak. Şimdiden iyi seyirler…
(gizemkaboglu Brüksel'den bildirdi)
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et