11 Dalda Oscar Adayı, Roller Coaster Gibi Film: Her Şey Her Yerde Aynı Anda
Sinefillerin merakını çoktan cezbeden, Golden Globes, BAFTA ödül/adaylık performansı ve 11 dalda Oscar adaylığı ile film izlemeyi seven her izleyicinin ilgisini cezbeden Her Şey Her Yerde Aynı Anda, “tuhaf” formuyla izleyene yeni bir serüven vadediyor. Epilepsi nöbeti, Roller Coaster macerası gibi bir film olan Everything Everywhere All At Once, tür açısından ise tam bir sınıfa giremiyor. Öyle ki Netflix kataloğundaki filmi, “Dövüş Sanatı Filmleri, Bilim Kurgu Filmleri, Aksiyon ve Macera, Komediler, Dramalar” sınıflarının hepsine iliştiriyor.
Durumu daha iyi anlatabilmek için filmin bir nevi “tiktok” videosu izlemek gibi hipnotize edici olduğunu söylemek gerek. Başta skeç gibi onlarca sahne izleyeni kendine çekerken ilerledikçe bir anlam ifade etmeye başlıyor. İlk bakışta film için pek olumlu şeyler düşünmeyeceğinizi garanti ediyorum ama sabredin, dişinizi sıkın, valllahi değecek. Son 1 saatte ise her şey değişiyor. Bu ilginç çoklu evren hikayesi, kafa karıştıran anlatısıyla sinema tarihimizde yer edineceğini çoktan müjdeliyor. En prestifli ödüllerde onlarca adaylık bu nedenle sürpriz değil…
Gelin filmi künyesinden başlayarak detaylandırmaya geçelim. Bu ilginç seyirliğin altında Daniel Kwan ve Daniel Scheinert imzaları var. Oyuncular ise Michelle Yeoh, Ke Huy Quan, Stephanie Hsu, Jenny Slate ve James Hong.
Ünlü bir düşünürümüzün dediği gibi “Daldan dala hoooppp daldan dala” atlayan Her Şey Her Yerde Aynı Anda, Çin’den Amerika’ya göç etmiş sıradan bir aileyi merkeze alıyor. Ana kahramanımız ise Evelyn. Vergi borcuyla boğuşan, bir çamaşırhane işleten ailenin annesi olan Evelyn bir yandan da hasta babasının bakımını üstleniyor. Ailenin en büyük sorunlarından biri de aykırı kızları. Bu sıradan hayat içinde Evelyn, çoklu evrenlerdeki bir savaşın kurtarıcısı olabileceğini keşfediyor. Büyük düşmana karşı zaman ve mekanlar üstü bu kavganın başrolüne yerleşen karakter, diğer evrenlerdeki versiyonlarının güçlerini de alarak tüm ihtimalleri ile tanışıyor. Komedi ve aksiyon üzerinden ilerleyen hikaye sonunda ise bizi kişisel gelişimin kıyısına sürüklüyor.
Film, aynada yansıyan yuvarlak aynadan karaoke yapan mutlu aile ile başlıyor. Sonra bir kırılma sesiyle görüntü yerini boşluğa bırakıyor. Kırık camlar filmin geçişlerini somutlaştırırken bir yandan da evrenler arasındaki geçirgenliği vurguluyor ve katı gerçekliği kırıyor. Filmin farklı karelerinde ekrana gelen yuvarlak objeler, bir anlamda döngüsel zaman düşüncesinin, boşluk, sonsuzluk vurgusunun karşılığı oluyor. Adeta bir kara delik gibi kullanılan bageller, hemen her sahneye yerleştirilen daireler (aynalar, çamaşır makinesi tamburu, vergi memurunun kağıdı daire şeklinde karalaması, büfe üstünde duran heykel, göz vs.) içten içe bir The Ring göndermesi beklentisini de doğuruyor.
Film o kadar çok gönderme ve sürpriz barındırıyor ki, tek hayal kırıklığım Samara oldu diyebilirim. Hakikaten bir o kaldı çıkmayan… Lipstick yiyen, bel çantasıyla dövüşen hatta mabadına farklı objeler sokmak vasıtasıyla evrende kırılma yaratan insanlar filmin absürt havasını pekiştiriyor.
Al kırdın, kırdın…
Birden çok kez izlenmesi gereken filmlerden biri olan Her Şey Her Yerde Aynı Anda’nın başında gördüğümüz karakterler sonra başka şekillerde, ilerleyen sahnelerde de yer alıyor. Tabii bunları ilk izleyişte yakalamak mümkün değil. Film komedi, aksiyon, dram türlerinin arasında mekik dokurken seyirciye de saçma bulduğu ilk sahnelerin aslında ne anlama geldiğini ikinci izleyişte kavratıyor. Karakterlerimizin küçük dünyasındaki ailevi dertlerini, vergi sorununu bir çerçeve olarak çizip, kendi karmaşık zaman çizgisinde kutup yıldızı olarak takip ettiriyor. Aslında bu film sıkışma, patlama ve dinginleşme hikayesi anlatıyor. Fırtınanın öncesi, esnası ve sonrası geliyor ekrana. Çok katmanlı, hızlı ve enerjik bu anlatı, ruhani bir yolculuğa çıkıyor.
Kişisel gelişirken yanlışlıkla göz çıkarmak
Az mekanda, az karakter ve çok aksiyonla hikayesini anlatan filmin bütçesi, benzer çoklu evren anlatılarının yanında çerez parası kalıyor (25 milyon dolar). Öyle ki, gelecekteki yüz milyonlarca dolar harcanan bol efektli, sanal gerçeklik ile katmanlanan film beklentisini yeniden sorgulatacak kadar yaratıcı. Sinema sektöründe DIY filmmaker olarak anılan yönetmenlerin, filmin etkileyici efektlerini küçük bir ekiple “hallettiklerini” not düşmek gerek.* Hatta film hakkında düşülen notların birçoğundan “youtubedan öğrendikleri After Effects’te film yapmış adamlar” tadında olduğunu görebilirsiniz. Birazcık abartı ok ama pek de yalan değil şimdi…
“Biz de sürekli CG yapmıyoruz abi” özetinde bir röportaj veren filmin görsel efekt süpervizörü Zak Stoltz, alameti farikalarının hız olduğunu kabul ediyor.** (Laf aramızda 5 kişilik efekt ekibinin YouTube eğitimleri ile filmin efektlerini geliştirdikleri söyleniyor.) Filmde her şey o kadar hızlı akıyor ki, hipnotize ediyor. Her Şey Her Yerde Aynı Anda’nın ardından tüm dizi ve filmleri hızlandırarak izleyeceğinizden eminiz. Tek seferde izlenmesi zor olan “eseri” hemen herkesin ilk bakışta son derece “aptal” bulması da anlaşılır. Ama sabredin, vallahi de billahi de youtubedan öğrenilen bir efekte yenileceksiniz! Yok bu o değildi pardon ama söz seveceksiniz.
Rock’n Roll Diyorum Aşko
Filmin nihilizmden temel aldığına dair yorumlar ise bana fazlasıyla eksik geliyor. Hikayedeki karşıt kutuptaki çaresizliğin ve varoluş sancılarının temelinin nihilistik bir bakış açısı olduğu yorumlanabilir. Ancak hikaye ilerledikçe Her Şey Her Yerde Aynı Anda’nın felsefesi budizme yaklaşıyor. Dini temelinden ayrışarak günümüz dünyasının hızına yetişen ve dönüştürülen doğu öğretisi, filme kabul, farkındalık temelinde bir bakış kazandırıyor.
Kafamda dairesel dönüşümler
Her Şey Her Yerde Aynı Anda, kaybetme korkusuyla yaşamak yerine kaybetme ihtimalini kabul ederek onunla barışma hikayesi. Öğretilerde gördüğümüz örneğiyle, “Sadece acı çektiğinin değil, acı çekmenin acısını çektiğinin” farkına varan Evelyn, bir başka ihtimalin soru işaretleriyle savaşmak yerine kabul ederek yaşamayı seçtiğinde durduğu yer, verdiği yanıt ve perspektif değişiyor. Yaşamına dair mesafe kazanan karakterin dönüşümü ise Evelyn ve Joy’un kanyondaki kaya sahnesi ile somutlaşıyor. Etkileyici bu sahne, kaçınmaya, korkmaya, cinsiyet, ırk ve jenerasyon farkına karşı verdiği çok yönlü mesajlarla beklenmedik duruşun da karşılığı oluyor.
Çinli Sıdıka, anneye söylediği laflar sonucu taş olmuştur
İlk kez izlemeye çalıştığınızda yılmayın ve bu filmi bitirmek için gayret gösterin. Pişman olmayacağınıza emin olabilirsiniz. Onlarca adaylık ve yılın tüm ödül törenlerindeki görkemli başarının tesadüf olmadığından emin olacaksınız. Hayata dair edindiğiniz öğrenmeler ise yanınıza kar alacak. :) Film Netflix’te, Oscar’dan önce, daha fazla geç kalmadan seyredin. Şimdiden iyi seyirler…
*: Filmdeki bu efektlerin nasıl yapıldığına dair şu detaylı blog yazısını okuyabilirsiniz.
(gizemkaboglu Brüksel'den bildirdi)
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et