3 Saat 17 Dakika'lık İleri Seviye Nuri Bilge Ceylan Sınavı: Kuru Otlar Üstüne...
Nuri Bilge Ceylan’ın en yenisi Kuru Otlar Üstüne, beyazperdede yerini aldı. Tam da Altın Portakal üzerinden gerçekleşen güç savaşı ile sinemanın “politika yeri” olmadığı mesajının başa kakıldığı dönemlerde, Ceylan kendince cömert politik altyapısıyla üzerinde durduğumuz zemini şöyle bir sarsıyor. “Umut etmekten yorgun” izleyiciye, coğrafyanın bizlere layık gördüğü kaderleri hatırlatıyor. Sinemadan çıktığınızda uzun süre aklınızda kalacağını ve içinizde bir yerde Samet’i, Nuray’ı Kenan’ı yaşatacağınızı müjdeliyor. İçinizde karakterlerin tartışmaya devam edeceğini de…
Kış uykusunda olduğu gibi beyaz bir örtü manzaraları oluşturuyor. İzleyici adeta bir leke gibi aydınlığı gölgeleyen karakterlerin hikayedeki izini takip ediyor. 3 saat 17 dakika ilk bakışta ürkütse de; sınavı veren NBC, sabrı da veriyor…
Fragman da kes kes bitmemiştir tabii...
Kuru Otlar Üstüne birçok yönden Nuri Bilge Ceylan sinemasının alışıldık dinamiklerinden farklı. Çeşitli anlatım yöntemlerinin iç içe kullanılması, akışın fotoğraflarla bölünmesi, dördüncü duvarı kaldırması, siyasi mesaj yoğunluğu filmi kardeşlerinden ayırıyor. Benim gibi birçok kişi için onu en iyi NBC filmlerinden biri haline getiriyor. Üstelik filmin kendi çapında ironik bir komedi anlayışı da var, yer yer salondan "filmi en iyi ben anlıyorum" kahkahaları bile duyuluyor...
Başrollerinde ise Deniz Celiloğlu, Merve Dizdar, Musab Ekici ve Ece Bağcı var. Elbette Türkiye sinemasına Cannes’da ilk kez “En iyi kadın oyuncu” ödülü getiren film olması da not düşülmeli.
Atom bombasının icadı bile daha kısa sürdü ama sen bilirsin.
Kuru Otlar Üstüne, merceğine taşrada öğretmenlik yapan orta yaşlı insanları alıyor. KPSS yorgunu gençler, zorunlu hizmette Anadolu İrfanı ile iyice yoğrulmuş. Meşhur “Yolun yarısındayım, ne yaşadım ki ortasında olayım hayatın” tiradını atabilecek yılgın Y kuşağının hayat yorgunluğuna bir de ülkenin umut kırıklığı eklenmiş.
Herkesin payına düşen bir acının olduğu senaryoda tüm karakterler kendi değerini ispat etmek için yarış halinde. İstanbul’dan, nefret ettiği bu köye öğretmenliğe gelen Samet, dışarıdan bakarak fark etmeden bir parçası olduğu bu hayatı eleştiriyor. Hayata dair tutkusunu yitirmiş, bu boşluğu ise öfke ve hırsla doldurmuş. Resim öğretmeniyken hayalin izdüşümü olan resimler yapmak yerine gerçeğin gölgesi olan fotoğraflar çekmesi Samet’in kendisine bu kaybı sık sık hatırlatması gibi. Filmin akışını bölen kareler de onun kadrajına takılanlar.
Spoiler: Bu otlar kuruyana kadar film bitmeyecek...
Diğer tarafta “oralı” olan Nuray ve Kenan var. Tam açıklanmasa da Ankara Gar’ı patlamasında bacağını kaybettiğini anladığımız Nuray, bacağını verdiği ideolojiye olan bağlılığını kaybetmemeye, hayatla barışmaya çalışıyor. Umut ediyor, resim yapıyor. Samet’in kaybettiği tutku Nuray’ın aksayan ayağında, bir protez gibi vücuduna ilişmiş durumda. Kenan ise sıradanlığın vücut bulmuş hali. Pek de radikal olmayan anne babasının dünyadaki son ürünü. Derdi evlenip yuva kurmak. O bir tutkuyu kaybetmenin veya ona tutunmanın ne demek olduğu ile değil, hayatın getirdiklerine uyumlanmakla meşgul biri.
Sanat filmi, her türlü sanat var
İşte bu üçlünün arasında, Samet’in önyargıları, Nuray’ın “kendini yeniden var etme çabası” ve Kenan’ın evlenme isteği sonucu bir “aşk” üçgeli oluşuyor. Aşk demek de yanlış belki, her biri aşk borsasındaki değerini tayin etmeye çalışıyor desek daha doğru olur. Samet için Nuray’dan önce bu ilkel arzu Sevim ile tatmin ediliyor. Öğretmenine duyduğu hayranlıkla Samet’e adeta yaşam destek ünitesi görevi gören bu genç kız, rahatsız edici ikili “ilişkinin” besleyen tarafı. Ne zaman ki Sevim, Samet’e dev aynası tutmaktan vazgeçiyor, Samet için asıl kırılganlık o zaman başlıyor.
Sevim koş, Samet gidiyor!
Nuri Bilge Ceylan’ın Kuru Otlar Üstüne’de çizdiği ataerkil dünyada kadın karakterler oldukça cüretkar. Hesap soran, yüzleşme cesareti olan, savaşan ve her şeye rağmen umut etmek için dirayet gösteren yalnızca onlar. Küfreden, oturduğu yerden dünya ile kavga eden, eyleme geçemeyen, teslim olan ve kötücül bir hırsla kendini yiyip bitirenler ise erkek karakterler.
Samet ve Kenan’ın kendilerine iftira atan öğrencileri öğrendikleri öfke dolu sahnenin sabit bir tek plan olarak çekilmesi de bu yerinden kımıldama cesaretsizliğinin göstergesi. Oysa Nuray’ın Kenan ve Samet ile yüzleştiği, dinamik ve yakın planlarla dolu sahne, diğerinin antitezi gibi. Kanepede yine aynı yerde oturan Samet ve Kenan, Nuray’ın cesareti ile eziliyor bu kez…
Hobbitler'in Anadolu İrfanı ile imtihanı
“3.5 saate yakın süren bir sanat filmi” dediğimizde tüyleriniz diken diken olabilir. Ancak Kuru Otlar Üstüne kesinlikle karakterlerinin gücüyle su gibi akıp gidiyor. Sadece ana karakterler değil, filmin yan karakterleri Firdevs, Tolga, Kevser, Fettaz, Bekir de hikayeye fark ettirmeden yön veriyor. Her biri farklı insan hallerini göz önüne seriyor. Dedikoduları, ihtirasları, arzu ve doğruları ile Samet tarafından yargılanırken, aslında onu da eleştirdiği “şeye” dönüştürüyorlar.
Kuru otlar ve ben. Ortadaki ben.
Kuşkusuz Kuru Otlar Üstüne’nin en iyi sahnesi ise Nuray ve Samet arasındaki düello. Silahların çekilip dünya görüşlerinin hedef alındığı bu ikili mücadelede, Ceylan’ın taraf tutmadığı aşikar. İkisi de haklı, ikisi de doğru, ikisi de tutarlı… Yönetmen ikisinden birinin yanında yer almadığı için sahne bu denli başarılı. İzlerken izleyici de anbean fikir değiştiriyor, cepheler mahallemizin sokağı kadar bildik. İkisinin de hayatla kavgası “savaş” diyen yanımız ile “bıktım” diyen diğeri kadar bizden.
Hem Deniz Celiloğlu hem de Merve Dizdar bu sahnede hipnotize ediyor. Sahnenin hemen arkasından gelen romantizm ile izleyici tam büyülenmişken yönetmen izlediğimizin bir film olduğunu hatırlatarak Samet’in fotoğrafları gibi bizi hayal etmekten alıkoyuyor. Neyse ki ülke dolayısıyla hayal kırıklıklarına karşı iyice mayalıyız da yıkılmadan devam ediyoruz izlemeye.
İşte o Altın Palmiye'lik bakışlar
Filmin sonundaki uzun dış ses monolog, Samet’in günah çıkarması olarak hikayeyi “son” yazısına taşıyor. Bana kalırsa filmin en eksik hissettiren kısmı olan bu sonun tercih edilmesi, Samet’in çatışmalarına dair cevabın Ceylan’da da olmamasının sonucu…
Evet film bitiyor ama eksik kalıyor. Samet, filmin başında olduğundan daha aciz durumda, üstelik yalnızlığını ilan edip karşısına dikilebilecek kadar kibirli. Mekan olarak Nemrut Dağı’nın seçilmesi de ilginç. Kibrin anıtı diyebileceğimiz Nemrut kalıntılarının Samet’in kuru otlar üzerindeki yürüyüşüne eşlik etmesi çok manidar değil mi?
Kuru Otlar Üstüne 29 Eylül itibarıyla sinemalarda. 3 saat 17 dakikalık süresi sizleri korkutmasın, sürükleyicilikten ödün vermiyor. Zaten seans sonrası saatlerce, günlerce hikaye zihninizde tekrar etmeyi sürdürüyor. Etkileyici ve kült olacak bir film izlemek isterseniz sinema salonlarında… Sonu biraz hayal kırıklığı yaratsa da, ona da alışkınız nasılsa, izlemeden geçmeyin.
(gizemkaboglu Brüksel'den bildirdi)
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et