Cinayet, Zamanda Yolculuk, Kuantum, Bomba, Sevildiğini Bil: Bodies
Karman çorman zaman akışları içinde kaybolmanızı sağlayarak beyninizi yakacak bir dizi ile geldik. Birçok yönden Dark ile benzeşiyor. En çok da kendinin atası olmak, zamanda uçup kaçıp aile geçmişini düğüm etmek yönünden. Bodies dizisi, Netflix’in bilim kurgu sevenlere son armağanı.
Korkmayın bu kez karmaşa Dark düzeyinde değil, aklınızı korumanız daha kolay. Ancak işin içinde 4 farklı zaman dilimi var. 1890, 1941, 2023 ve 2053. Zorlasan 4 ayrı polisiye olacak diziyi tek diziye sıkıştırıp 8 bölümde anlatmışlar. Ayrıca Netflix’in atom bombası hikayelerinin, kuantum fiziği ile soslanmış filmlerin, zaman yolcusu kahramanların ve ardı arkası kesilmeyen distopyaların sürüme geçtiği bu dönemde, hemen hepsini içinde barındıran bir dizi çıkardığını görmek da ilginç. Dizide ne ararsanız var, bu konuya döneceğiz ama biraz mola… Adeta ziplenmiş dizinin konusundan, oyuncu ve olaylarından başlayarak gelin anlatalım. İlk dört bölümünü Marco Kreuzpaintner ve sonraki dördü Haolu Wang’in yönettiği dizinin yaratıcısı Paul Tomalin. Oyuncular arasında ise Jacob Fortune-Lloyd, Shira Haas, Amaka Okafor ve Kyle Soller var.
Gökten 4 çıplak adam düşmüş...
Bodies’de farklı dönemlerde aynı cinayeti araştıran dört dedektif karşımızda. Aynı dediysem gerçekten aynı… Hepsi aynı sokakta, onlarca yıl arayla aynı adamın cesedini buluyor. Bu gizemli cesedin gözünden vurulmuş, çıplak, bileğinde dövmeli ve isimsiz olması da hiç değişmiyor.1890'da Hillinghead, 1941'de Whiteman, 2023'te Hasan, 2053’te Maplewood adlı dedektifler olayı araştırırken bir öncekinin bıraktığı izlerden de yararlanıyor. Adeta farklı zamanlarda işbirliği içinde çalışan polislere en çok yardım eden ise senaryo kurgusu. Dizinin ilk 4 bölümündeki sürükleyicilik fantastik olaylardan ziyade anlatış sırasından kaynaklı. Gizemli cinayetler bölümler içinde her zamanki gibi bir siyasi lidere, Mannix’e bağlanıyor.
Netflix şu kızın saçlarından ne istiyorsun?
Bodies’e like Atmak İçin Sebep Çok
Dizi, Si Spencer'ın 2015 tarihli çizgi romanından uyarlanmış ama çizgi roman olduğuna inanmak güç. Kompleks kurgusu ile diziyi bitirdikten sonra çizgi romanı da okumak istiyor insan. Dizide de çizgi roman dünyasına göndermeler var zaten. Ekran bölünmesi, sahne geçişleri orijinal esere güzel bir selam göndermesi olmuş.
Karaktere tek ötekilik de yetmiyor artık, üçer beşer veriyorlar.
Merak uyandıran karakterler, iyi oyuncular ve uzun süre korunan gizem diziyi izlenebilir kılıyor. Özellikle Elias Mannix'in (Stephen Graham) güçlü karakteri hikayeyi alıp götürüyor. Keza dedektiflerin cinayetlerle karşılaştıklarındaki şokları, adım adım olayı çözme çabaları ve birbirlerine değen keşifleri mükemmel işlenmiş. Polisiye açısından izlemesi çok keyifli bir iş olmuş. Sanat, makyajda olmasa da dekorda ve kostümde iyi çalışmış, post prodüksiyon iyi, belli para harcanmış… Nefes nefese olayları izlerken bir yandan da detaylara hayran kalıyorsunuz.
8 bölüm zarfında normal bir diziden çok daha fazla karakter görüyorsunuz. Bu durum karakterlerin çoğunun birer tipten ibaret kalmasına neden olsa da, neticede temponun yüksek kalmasına destek veriyor. Uzun diyaloglar, bakışmalar, bir olay için dakikalar süren tartışmalar yok. Dizinin nabzının yüksek olması, bir bölüm daha diye diye sezonu bitirmeyi garanti ediyor. Ancak her şey Bodies içni toz pembe değil, “meh…” dediğimiz yanlarıda var. Şöyle ki…
Neydi o ince bıyıklı artist? Ayhan Işık!
Bunlar Bodies İzleyenlerken Canınızı Sıkacak! (Daha çok spoiler yükleniyor)
-
2053’teki Hasan’ın flash tv yaşlandırmasını andıran görüntüsü ve Elias’ın tüm dizi boyunca taktığı maviş lensleri tam anlamıyla korkunç. Dizinin henüz soy ağacına takla attırmadığı anlarda bile bu lensler şüphe uyandırıyor. “Bu çocuğa bu kötü lensi taktırdılarsa diğer karakterle bir bağ vardır” diye akıl yürütmeyen ancak kör olabilir. Diziye bug koymuşlar piiii…
Kuaförde göstermelik, bir türlü yapılamayan yeni bebek sarısı fotoğrafı geldi.
-
Polly’nin farklı kurgularda gerçeği öğrendiği sahneler, dizinin en kötü anlarıydı. Lohusa kadına yapılan açıklamanın sığlığı ve kadının bu söylenenlere hemen inanması… O saftirik Bihter bile Behlül’ün kendisini sevdiğine bölümlerce inanmamıştı be…
-
Bodies’de tünelin ucunun ucuz kişisel gelişim kitaplarına çıkması şokuna ne demeli? Osho gibi her şey sevgisizliğe bağlanmış, bir de son değiştirilen kurguda Polly ile Elias’ın ilişkisine bakınca “beklentinin gelecekteki gerçeği oluşturduğu” fikri işlenmiş. Sevgi pıtırcığı bir bilim kurgu izlediniz.
-
Dizide cevaplanmamış onlarca soru kalıyor. Mesela Hasan neden türbanını çıkardı? Tarikat sistemi nasıl kuruldu, büyüdü? Sorguda Elias’ın üvey annesi neden dilini ısırdı? Bu tip sorular, dizi bittiğinde hikayeyi karıştırmak için fazladan entrikalar çevrilmiş hissi uyanıyor.
Tüm karakterlere tiksinme bakışı otomatik mi yükleniyor?
-
Karakterler kendi trajedilerini tamir etmek için 2023’teki olayı engellemeye, Elias’ı ikna etmeye odaklıydı. Oysa dünyayı kurtarmak için değişen geçmişte yapacakları değişim de geleceği etkileyebilirdi. Yani neden geçmişe gittiklerinde kimse kötü adamın soyunu kurutma girişiminde bulunmadı? Veya Mannix’in kimlik değişimini ve dolayısıyla foyasını ortaya çıkarmaya çalışmadı?
-
Hikaye zamanlar arasında öyle hızlı ve düzensiz bir şekilde atlıyor ki duygu devamlılığı hak getire. İzleyici tam duyguya girecek, başka duyguda bir sahne akmaya başlıyor. Ancak dizinin en iyi becerdiği şey “merak duygusunu” lokomotif yapması. Çünkü üzüntü, sevinç veya aşk gibi diğer duygular kesinlikle izleyiciye nüfuz etmiyor.
-
Dünyada eşitsizliği, ötekileştirmeyi gösteren örnekler dedektifler üzerinden verilmiş. Homofobi, islamofobi, cinsiyetçilik, antisemitizm ile yüzleşen karakterler klişe sosyal mesajların nesnesi oluyor. Hatta Mannix’in dünyası ile bu düzene antitez oluşturma iddiasının, ilk bölümlerde sempatik gösterilmeye çalışıldığı belli. “Sevildiğini bil” diyerek herkesin birbirine öznesi meçhul bir sevgi armağan ettiği kabus gibi bu dünyanın, sonunda izleyiciye “halimize şükür” pastasından pay verdiği aşikar. Tarikat dedikleri de ahlaksızlığı yayma kürsüsü müydü acaba?
Hastane florasanı ölümsüzdür.
-
Cinayet soruşturması sırasında teknolojinin ve araştırma tekniklerinin gelişmesini de görüyoruz. Ama biraz anlamsız ögelerle… İnsanların jetgiller gibi uçmamaları iyi olmuş ama teknolojinin değişimini 2053’teki tuhaf buzdolabı ve ucuz bisiklet kasklarına benzeyen medikal başlıklar ile göstermeseler de olurdu.
Kısaca Bodies çok iyi bir hikaye fikri, genel hatlarıyla iyi bir prodüksiyon, süper oyunculuk ve bazı senaryo boşlukları ile bizimle. Kesinlikle zaman kaybı yaratmayacak kadar iyi, sürükleyici… Siz de izlemek isterseniz 8 bölümü ile Netflix Türkiye’de bulabilirsiniz. Ama izlerken öyle çok kafa yormayın, zira dizide cevabı olmayan tonla soru var. Beklentinizi buna göre ayarlayın.Dizinin sonunda ise soru işareti uyandıran ve 2. sezona göz kırpan bir nüans var. Merakınız tam bitmeden dizinin 1. sezon finaline geleceğinizi de bilin. İyi seyirler.
(gizemkaboglu Brüksel'den bildirdi)
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et