Rehinelerin Kurtarılmasına İlişkin Süreci IŞİD de Doğruladı: ''Yaptığımızın yanlış olduğunu anlattılar, ikna olduk...''
11 Haziran'da Türkiye'nin Musul Konsolosluğu'nun basılarak Konsolosluk görevlileri ve yakınlarının IŞİD örgütünce rehin alınmasıyla başlayan süreç, 101. gününde mutlu sonla neticelenirken, 49 rehinenin kurtarılmasıyla ilgili ayrıntılar da yavaş yavaş netleşmeye başladı. Konuyla ilgili olarak Türk yetkililer tarafından yapılan "askeri operasyon düzenlenmedi, fidye verilmedi, konuşarak diplomasi yoluyla halledildi" şeklindeki açıklamalara, IŞİD yönetimi de "Bize, başka bir ülkenin konsolosluğunu basıp içindekileri kaçırmanın diplomatik olarak yanlış, ayrıca ayıp sayıldığını anlattılar. İkna olduk. Neticede yeni kurulan bir devletiz, bazı şeyleri bilmiyor olmamız doğal" ifadeleriyle destek verdi.
Türkiye, 101 günlük sıkıntılı bekleyişin ardından IŞİD'in elindeki rehinelerden gelen mutlu haberle sevince boğulurken, rehinelerin neye karşılık olarak serbest bırakıldığı ile ilgili soru işaretleri de yetkililerden gelen açıklamalarla giderilmeye çalışılıyor. Konuyla ilgili olarak şu ana dek Türk yetkililerden gelen açıklamalar, IŞİD'in diplomasi yoluyla ikna edildiğine işaret ederken, IŞİD tarafı da bu akşam saatlerinde yayınladığı bir video ile Türkiye'yi doğrular yönde mesajlar verdi. Videoda Türk kamuoyuna seslenen ve IŞİD'in Musul bölge sorumlusu olduğu iddia edilen Rahman Ebu-Bakir adlı bir militan, olayın tamamen kendilerinden kaynaklanan bir bilgi eksikliğinden kaynaklandığını belirterek şu ifadelere yer verdi:
"Biz de ilk defa konsolos görüyoruz"
"Musul'a girdiğimiz gün Türkiye'nin orada Konsolosluğu olduğunu öğrendik. 'Türk Dışişleri gerizekalı değil ya, heralde çoktan boşaltmışlardır konsolosluğu' diye düşünürken sürpriz bir biçimde konsolos dahil herkesin tam tekmil içeride olduğunu farkettik. Daha önce böyle bir durumla karşılaşmadığımız için önce kendi aramızda 'konsolos kimdir, ne yapar, kafasını kessek bir sıkıntı çıkar mı' diye bir süre müzakere edip, 'madem bu adam diplomat, bari diplomatik temas kuralım' gibi bir sonuca vardık. Bir süre de diplomatik temas nasıl kurulur onu tartıştıktan sonra en iyisi bildiğimiz yoldan gidelim diyerek kapıyı kırıp içeri girdik. Gerisini zaten biliyorsunuz... Şimdi size garip gelebilir ama bizde işler böyle yürüyor. Kültürel fark yani başka bir şey değil..."
Ellerindeki konsolosluk çalışanlarıyla ilgili olarak "Biz şimdi bunları napalım"ı konuşmak için Türk tarafıyla temasa geçmeye çalıştıklarını ancak tam kaçırılmanın ertesi günü Dünya Kupası'nın başlaması nedeniyle görüşmelerin sekteye uğradığını belirten IŞİD sözcüsü, "Biz arasak orada kimse çıkmadı telefona, onlar aradığında biz anteni ayarlamaya çalışıyorduk falan derken öyle öyle 1 ay geçti zaten. Bir kere temas kurduk, o da şu meşhur Brezilya-Almanya maçının olduğu akşam. Maçtan konu bir türlü rehinelere gelemedi" diyerek çarpıcı iddialarda bulundu.
Gün gün müthiş operasyonun öyküsü
Türk ve IŞİD'li isimlerden gelen açıklamalarla rehinelerin kurtarılmasıyla ilgili sürecin ayrıntıları da giderek netleşirken, konsolosluğun basıldığı 11 Haziran'dan rehinelerin serbest kaldığı 20 Eylül'e kadar yaşanan önemli gelişmeler ise gün gün şu şekilde:
1. Gün: Musul'daki Konsolosluğumuzun şehri bir süredir abluka altına almış olan IŞİD güçleri tarafından basıldığı haberi Dışişleri tarafından MİT'e iletildi. MİT'te "Musul'da konsolosluğumuz mu var?" şaşkınlığı...
2. Gün: Genelkurmay, MİT ve Dışişleri Bakanlığı'ndan yetkililerin katılımıyla Başbakanlık'ta kriz masası kuruldu. Masaya "lan şimdi bir şey söylesem yarın youtube'dan dinleriz" gerginliği damga vurdu. 3 saat kadar tedirgin bir biçimde birbirlerine bakan yetkililer, görüşmeye facebook chat üzerinden devam etme kararı alarak dağıldılar.
3. Gün - 30. Gün: Dünya kupası nedeniyle görüşmelere 1 ay kadar ara verildi. Bu süreçte sadece Brezilya - Almanya maçının ardından Türkiye ve IŞİD arasında "abi oha Almanlar naptı adamları ayıptır ya" başlıklı bir konuşma gerçekleşti. IŞİD tarafının "sizin bu Almanlar'dan çekindiğiniz kadar varmış ha" esprileriyle neşeli bir atmosferde geçen konuşma, taraflar arasındaki ilk yumuşamanın da sinyallerini verdi.
37. Gün: Rehinelerin kurtarılması için uluslararası platformda, diğer ülkelerle istihbarat ortaklığına giden Türkiye'de kritik zirve... Nijer, Cibuti ve Kongo istihbaratlarının katıldığı dev toplantıda "Kim dediniz? IŞIK mıydı?" sorularını yanıtlandıran Türk heyetinin zor anları...
39. Gün: Türkiye'nin tavrının henüz netleşmemesinin ardından kendi aralarında toplanan IŞİD yetkilileri, "Daha bunlar burada heralde ya" kararına vardı. Rehinelerde ilk banyo coşkusu...
42. Gün: IŞİD'den gelen "Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce salalım da, seçime güçlü girin" teklifi, ihtiyaç olmadığı gerekçesiyle reddedildi...
44. Gün: Gönüllülerden oluşan bir grup, rehinelere yardım malzemesi ve erzak götürmek için Gazze'ye gitme önerisiyle Dışişleri'nin kapısını çaldı. Bakanlık öneriyi "lan ne alakası var? Öğrenmişiniz bi Gazze..." diyerek geri çevirdi...
48. Gün: Dışişleri Bakanlığı Uzman Yardımcısı Murat Yurdakul'un "Ya ben bi filmde görmüştüm, böyle borsanın etrafını sarıyolardı polislerle, sonra kovalamaca falan oluyodu ama kurtuluyodu rehineler" önerisinin ardından bakanlık personeli gece mesaiye kaldı. Önemli ipuçları yakalamak adına saat 8'dan sonra projeksiyondan Batman - The Dark Knight Rises'ı izleyen yetkililer, keyifli anlar geçirdi...
52. Gün: Türkiye'nin gündeme getirdiği "Annan Planı+iki taraflı federe bağımsız ada yönetimi" önerisi, "Abi ayrılmayın, sizi Kıbrıs'a aktaralım biz burdan" sözleriyle karşılandı...
57. Gün: Yanlışlıkla İran'ı arayan yetkililer, İran'dan gelen sert "ne rehinesi arkadaşım" tepkisi üzerine "Irak, İran küçükken de çok karıştırıdık biz ya ehehe" diyerek olayı tatlıya bağladılar...
62. Gün: IŞİD militanlarının ayda 400 USD + primle çalıştığını öğrenen hükümet, maaşlarda iyileştirme içeren düzenlemeyi, Ekim ayında görüşülecek torba yasaya dahil etti. Hükümetin hamlesini rehine yatırımı olarak yorumlayan IŞİD'in "öyle üç kuruşa satılacak adamlar değiliz" yanıtı iplerin bir kez daha gerilmesine neden oldu...
63. Gün: Türkiye'nin "Hep biz arıyoruz abi, biraz da onlar arasın" yaklaşımı olumsuz sonuçlandı: 0 cevapsız çağrı, 2 AVM SMS'i...
66. Gün: IŞİD'la görüşmek için yola çıkan 3 kişilik MİT heyetinin Urfa'ya varışı ve sıra gecesi...
69. Gün: IŞİD'den saat 17:00'da teslim olmak şartıyla çarşı izni. Rehinelere "Alkol almak, şehir merkezine inmek yasak. Vahid El-Muhra Astsubay nöbetçi, skertir valla" uyarısı...
77. Gün: Film çekme bahanesiyle Musul'a girmek isteyen MİT ekibi, IŞİD militanları tarafından "ARGO'yu biz de izledik canım" sözleriyle geri çevrildi...
81. Gün: Şanslı 3 IŞİD militanına Kurtlar Vadisi'nin yeni sezonunda 1 bölüm oynama sözü verilmesi karşılığında örgüte tüm rehineleri serbest bırakması teklifi yapıldı. Teklif, "Abdulhey'den sonra Vadi bozdu yaa" gerekçesiyle reddedildi...
87.gün: "Abi bi de sen konuş, seni dinlerler" denilerek ikna edilen Nihat Hatipoğlu'yla IŞİD militanları arasındaki telefon konuşmasında duygusal anlar yaşandı. Karşılıklı olarak sahabelerden bahsederek uzun uzun ağlayan iki taraf, yarın yine aynı saatte görüşmek üzere konuşmayı noktalandırdı.
91. Gün: Hatipoğlu ile diyalogda cep telefonunun iyi çekmemesi nedeniyle grup rehinelerle birlikte Musul'dan ayrılma kararı aldı. IŞİD tarafı bu süreci "Muhabbetin en tatlı yerinde telefon kesiliyordu. 'Aloo aloo sesimi duyuyon mu abi ben seni duyuyom sen beni duyuyon mu' falan derken öyle çok zaman kaybettik. Şebeke düzgün olsa bu kadar sürmezdi zaten bu iş" sözleriyle anlatıyor...
100. Gün: Hatipoğlu tarafından yumuşatılan IŞİD'e konsolosluk basıp diplomat kaçırmanın kul hakkına girdiği kadar, uluslararası ilişkilerde de sorun çıkarabileceği uygun bir dille anlatıldı. 2 dakika süren diyalog sonucu IŞİD'den "Nası yani? Kafa kesmesek bile öyle mi? E abi baştan söylesenize. Ne bilelim, kaç tane devlet kurduk? Tamam bırakıyoz hadi, Gelin alın..." yanıtı alan Dışişleri'nde bayram sevinci...
facebook'ta paylaş twitter'da paylaş Allah'a havale et