İstanbul Kitap Fuarı'nda Hayatta Kalma ve Başarıyı Yakalama Rehberi...
Eveeet sevgili Zaytung Kitap okurları. Heyecanlıyız çünkü İstanbul Kitap Fuarı zamanı geldi. Peki fuara nasıl gideceğiz, imza kuyruklarında nasıl hayatta kalacağız, ne yiyip ne içeceğiz, hangi kitapları satın alacağız? Sakin olun. Bütün bu soruları sizin için aşağıda tek tek yanıtladık. İyice okuyun, anlamadığınız, kafanıza takılan bir yer varsa hiç çekinmeden sorun (nasılsa yanıtlamıycaz). Hadi şimdiden kolay gelsin, Allah utandırmasın...
1. Ulaşım
İstanbul Kitap Fuarı’na gitmenizin önündeki en büyük engel mesafeler, o mesafeleri aşmanın en pratik yolu ise... Evet maalesef metrobüs. Fakat iyi bir okur hatta bir entelektüel olmak istiyorsanız, bu çileyi çekecek, “lan hafta sonu da mı metrobüs?!” demeyip bineceksiniz o alete, Beylikdüzü yönüne doğru gidip, son durakta inip, üst geçidi ekarte edip, kitap fuarına doğru yürüyeceksiniz. Unutmayın, eskiden Metrobüs de yoktu. Bugünün entelektüelleri, zamanında kitap fuarına gitmek için elli kilometre yol yürüyerek şu anki konumlarına ulaştılar.
Zamanında kitap fuarına ulaşmak için bu çileyi çekmiş fakat sonunda başarıya ulaşmış birkaç isim şu şekilde: Umberto Eco (Allah rahmet eylesin), Orhan Pamuk, İlber Ortaylı, Harper Lee, Tolstoy. Unutmayın, dünyanın her bir köşesinde kitap okuyanlar eziyet gördü. Hitler zamanında da bu böyleydi, Kenan Evren zamanında da, Melih Gökçek zamanında da...
“Schindler’in Kitap Fuarından Alınacak Kitaplar Listesi”
Bunun dışında kitap fuarına giden servisler de var. O hizmetten yararlanmak için şunları bir yere iyice not edin:
BAKIRKÖY DENİZ OTOBÜSLERİ İSKELESİ OTOPARKI
Gidiş : 09.00-15.00 (Her yarım saatte bir.)
Dönüş : 14.00-19.00 (Her saat başı)
2. Fuara giriş
Kitap fuarına iki saatin sonunda sağ salim vardınız. Fakat o da ne? Biletiniz yok! Merak etmeyin. Öğrenci ya da öğretmenseniz ya da engelli ya da emekli ya da vali, büyükşehir belediye başkanı, önemli bişeyler genelmüdürü falan, fuara ücretsiz giriş yapabiliyorsunuz. Bunların hiçbiri değilseniz ve davetiyeniz de yoksa, fuarın önünde check-in yapıp selfie'nizi de çektikten sonra yine metrobüsle geldiğiniz yere geri dönebilirsiniz. O da yarı fuar ziyareti sevabı kazandırır size. Ya da sadece 5 (yazıyla beş) TL karşılığında kapıda satılan biletlerden alabilirsiniz. 5 lira ya! Bugüne neye vermiyosun...
3. İmza kuyrukları
Eveeet, uzun bir uğraş sonucu kitap fuarına giriş yapabildiniz. Şimdi hemen koşup sevdiğiniz yazardan imza almalısınız. Hatta kendisi daha evvel gözünüze kestirdiğiniz bir insansa asılabilir, değilse de sohbet edip arkadaş olabilir, bir dahaki sene kendinizi tanıttığınızda “Aaa evet, sen osun!” cevabını alabilirsiniz. Kesin yaşanır bu. Fakat öncesinde küçük bir sorun var: Yazarın önündeki devasa kuyruk!
Napacağız peki? Vaz mı geçeceğiz? Ya da enayi gibi kuyruğa girip sıra bize gelene kadar yazar ölmesin diye dua mı edeceğiz? Tabii ki hayır. Çözüm çok basit. Elinize bir tomar, tercihen üzerinde yazılar olan kağıt alın ve kuyruktakilerle hiç göz teması kurmamaya gayret ederek kararlı adımlarla direkt yazarın bulunduğu yere doğru ilerleyin. Sanki yazar size kredi için başvurmuş, başvurusu onaylanmış da sıra 50 sayfalık sözleşmeyi tek tek paraflama aşamasına gelmiş gibi o kağıtları yazarın önüne koyun. Yazar size şaşkın şaşkın bakarken imzalanacak kitabı çıkarıp aşağıdaki cümleyi tek seferde ne nefes almadan söyleyin:
“Bunlarıfuarorganizasyonundanyolladılaramaneyseacelesiyokşuanmeşgulsunuzzatenemadem gelmişkenbirkitabınızıimzalarsanızçoksevinirim”
Şu şekilde bakan, belli bi yaşın üzerindeki yazarlarda başarı şansınız daha yüksek
Yazar dediğin zaten kafası dolu bir insan, o şokla ne olduğunu da tam anlamayacak ve 50 sayfalık sözleşme imzalamaktan yırtmanın sevinciyle tek soru bile sormadan kitabı imzalayıp sizi sevgiyle uğurlayacaktır. Bunu mutlaka deneyip sonucu bize bildirin lütfen.
Hangi yazarın imzası ne zaman, ben bu imzaları nasıl takip edeceğim diyorsanız sizi şöyle alalım:
http://www.istanbulkitapfuari.com/imza-gunleri
4. Yeme-İçme
Salon 2 ve Salon 3 arasında kafeler var. Bunun dışında ana girişte de restoranlar var. Ama size kitap fuarının tüyosunu veriyorum: 10. Salon. 10. Salondan tekrar girmek üzere arkadaki otoparka çıkıyorsunuz, orada minik bir kulübede çok güzel tost yapan bir abi var. İçine saçma sapan şeyler koymuyor. Hatta bazen hiçbir şey koymadığı da oluyor. Ama fiyatı uygun. Çay da var.
Tostçu Erol, Kitap Fuarı 10. Salon’da tostlarını imzalıyor
5. Peki hangi kitapları alacağım?
Öncelikle Zaytung Almanak'lardan eksiğiniz varsa onu bir tamamlayacaksınız. Haftaya tek tek bakıcam. Onun dışında da size daha evvel önerdiğim diğer harika kitapları alacaksınız. O kadar yol gittiniz, kendi kafanıza iş yapıp da pişman olmayın. “Hangileriydi onlar?” dediğinizi duyar gibiyim (hiçbirini almadınız di mi lan doğru söyleyin?). En son şunlardı işte:
Bir de önemi bir not olarak şunu söyleyeyim: Kitap listesi yaptıysanız, kitabın yayınevini muhakkak not alın. Stant stant dolaşıp “Ayşe Kulin var mı?” “Ayşe Kulin var mı?” diye soran insanlar görüyorum. Tübitak standına Ayşe Kulin soran bile gördüm. Yapmayın. Kitabın yayınevinin standına gidin, kitabınızı indirimli alın ve çıkın. Bunu beceremiyorsanız kitap okumayın zaten yani herkes okumak zorunda değil kimisi de film izlemeli dizi peşinde ömür tüketmeli falan...
Şimdiden hepinize iyi fuarlar diliyorum. Sakin olun, kitaplarınızı stantlarda unutmayın, kitap listelerinize iyice çalışın. Unutmayın, kitap fuarından kitap alamamak dünyanın sonu değil: internet diye bir şey de var. Oradan alırsınız. Kitap fuarında görüşmek üzere hoşçakalın ve unutmayın: HAYIR AYŞE KULİN YOK KENDİSİNİ EVEREST YAYINLARI YAYIMLIYOR!
(Gürcan Çalı Brüksel'den bildirdi)
facebook'ta paylaş twitter'da paylaş Allah'a havale et