Yüksek Maliyetleri Nedeniyle Almanya ve Hollanda Seçeneklerinden Vazgeçen Dışişleri Bakanlığı, Geleneksel Seçim Öncesi Krizi İçin Liechtenstein'la El Sıkıştı...
Yaklaşan erken seçim öncesi AB ülkeleriyle yaşanacak olan geleneksel kriz için arayışlarını sürdüren Dışişleri Bakanlığı, bütçede yaşanan kesintiler nedeniyle bu yıl daha düşük maliyetli ülkelere yöneldi. Ekonomideki daralma ve Euro'daki artış yüzünden bu sefer Almanya, Hollanda, Fransa gibi devlerle kriz yaşamanın pek mümkün görünmediğini belirten Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ''Biz yine de ne olursa olsun bu geleneği yaşatma noktasında elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Neticede bir oy bir oydur." derken, bu doğrultuda Avrupa'nın şirin ülkelerinden Liechtenstein'la kriz için prensipte anlaştıklarının da müjdesini verdi.
"Minimum maliyet, maksimum kriz"
Bakan Çavuşoğlu, her seçim öncesinde düzenlenen "AB ülkeleriyle kriz yaşayıp bol bol atarlandıktan seçimin ardından bir daha o konuyu açmama şenlikleri"nden, yaşanan bir takım maddi sıkıntılara karşın bu yıl da taviz verilmeyeceğini ifade etti. "Sadece, zaten sallantıda olan ekonomimizin bir de Almanya'yla, Hollanda'yla falan yaşanacak ciddi bir krizi kaldırıp kaldıramayacağından şu aşamada emin olamadığımız için bu kez daha düşük maliyetli ülkelere yöneldik. Ayrıca Euro olmuş 5 lira, öyle 300 kişi toplanıp miting yapıcaz diye Hollanda'nın kapısına dayanmamız da çok mümkün değil zaten şu an. Neticede seçimden sonra da inşallah bu ekonomi bizim başımıza kalacak" diyen Çavuşoğlu, Dışişleri olarak 24 Haziran seçimlerine ''Minimum maliyet, maksimum kriz" parolasıyla hazırlandıklarını belirtti.
Bakan Çavuşoğlu, bu doğrultuda girilen "Kimle kriz yaşarsak ucu ekonomiye en az dokunur?" arayışları sonucunda bazı aday ülkeler belirlediklerini söyleyerek şöyle devam etti:
"İlk aşamada San Marino, Monaco Prensliği, Malta, Andora ve Liechtenstein'la bazı görüşmelerimiz oldu. Bunlardan Liectenstein'la da bu sabah itibariyle prensipte anlaşmış durumdayız. 'Biz zaten Haziran'da komple ülke olarak tatile çıkıcaz. Ağustos sonuna kadar yokuz. Gelin ortalığı fazla kırıp dökmeden takılın kafanıza göre' dediler. Sorduk, AB üyesiymişler de. Kendilerinin haritada tam nerede olduklarını bulur bulmaz bir heyet gönderip birlikte nasıl bir kriz çıkarabileceğimizi masaya yatıracağız. Bu sefer miting krizi olması pek mümkün görünmüyor çünkü anladığımız kadarıyla ülkenin miting yapılabilecek kadar yüzölçümü yok. Biraz ufak evet. Neyse en kötü ihtimalle 'Nazi artıkları' diye gireriz. Gerisi bi şekilde gelir..."
"Adı da Almanca gibi zaten"
Liechtenstein'ın hem aramızda herhangi bir ekonomik ilişki bulunmaması hem de 30 bin kişilik nüfusuyla Türkiye'ye turizm boykotu uygulamak istese dahi önemli bir maddi kayıp yaşanmayacak olması nedeniyle oldukça ideal bir aday olduğunun altını çizen Çavuşoğlu, "En önemli avantajı ise ismi dolayısıyla burayı Almanya'nın bir vilayeti zanneden çok sayıda vatandaşımız olacaktır. Açıkcası ben bile düne kadar öyle sanıyordum. Ayrı bir ülke olduklarını öğrenince şaşırdım. Dolayısıyla 'Eyy Liechtenstein!' dediğimizde bir nevi Almanya'ya da posta koymuş gibi olacağız. Şimdiden her iki taraf için de hayırlı uğurlu olsun. Allah utandırmasın" ifadelerine yer verdi.
facebook'ta paylaş twitter'da paylaş Allah'a havale et