Yurt Dışına Taşınan Kalburüstü Beyaz Yakalılar, Aslında Fakir Olduklarını Fark Etmenin Şokunu Yaşıyor...
Son dönemde iyice yoğunlaşan yurt dışına beyin göçü, Türkiye’nin en varlıklı 1%’ini temsil eden üst düzey rollerdeki genç beyaz yakalıların kimlik bunalımı yaşamalarına yol açıyor.
İstanbul’da özel bir şirkette ürün müdürü olan Batu Arcan, aynı şirketin Londra’daki ofisine geçtikten sonra hayatında ilk kez fakirliği tattığını belirterek şunları kaydetti:
“Bana Türkiye’deki maaşımın çok daha fazlası teklif edildi, uçarak kabul ettim. İstanbulda net 2500 dolar alıyordum. Londrada net 4 bin dolar alacağım diye koşa koşa taşındım buralara. Ama buraya taşınınca gördüm ki artışın yarısını kiraya, yarısını da hayat masraflarına gidiyor. Tam manasıyla bir orta direk oldum. Gelir dilimi olarak değil İstanbul'daki gibi ilk 1%, ilk 10%’te bile olduğumu sanmıyorum”
İstanbul’un en iyi mahallelerinden Londra’nın varoşlarına sert geçiş yapan Arcan, FMCG sektöründe ürün müdür olmasının Türkiye’de kısmen havalı iken, Londra’da kimsenin sallamdığı bir meslek olduğunu fark edince yaşadığı bunalımı da gözleri dolarak anlattı. Sosyal Statüsündeki bu sert düşüşü kabullenmekte zorlanan Arcan, acilen finans sektörüne geçmenin, ya da medya/eğlence sektöründe bir girişim yapmanın yollarını arıyor.
“Ya biz Türkiye’de 1 milyon doları olan adamı zengin sayarız. Burada o para iyi bir mahallede stüdyo daireyi zor alıyor. Kıçı kırık üniversitelerden mezun tembel İngilizlerle ayın işi yapıyorum. Benim Türkiye’deki statümdeki kişiler burada çoktan milyoner olmuş. Venedik dükünün Osmanlı vezirine denk sayılması gibi, kimse sallamıyor bizi burada”
Özel arabayla Çeşmeye kaçma dönemi bitti
Özel bir şirkette medikal müdür iken Amsterdam’a taşınan Selin Gürelce de şirket arabasını kaybetmiş olmaktan şikayetçi.
“Bu Hollanda’lıların hayatı yemin ediyorum hayat değil. Baya bildiğin orta sınıf oldum burada, işe metroyla gidiyorum. Kadınlar çocuklarına kendileri bakıyor, evleri kendileri falan temizliyor. Ama bana en çok koyan şirket arabamı kaybetmem oldu. Eskiden şirketten benzinle haftasonu Çeşme yapardım. Şimdi Güney Fransa’ya tatile senede bir zor gidiyorum. Kıyafet de ayrı dert. İstanbul’da 30 euroya fıstık gibi elbiseler varken burada giyilebilir şeyler 200 euro’dan başlıyor. Maaşı artışı yeterli olur diye geldim, hayat kalitem fersah fersah geri gitti”.
Önümüzdeki günlerde de Türkiye’den dünyanın farklı yerlerine dağılan kalburüstü gençlerimizin fakirliği tattıkları, bundan dersler çıkardıkları günler olacak gibi görünüyor. Bu mücadelenin onların karakterlerini daha güçlü kılacağını ve gelecekteki başarılarının yolunu daha da açacağını umuyoruz.
facebook'ta paylaş twitter'da paylaş Allah'a havale et