Halı, Kilim, Travel, Sex: La Pasion Turca
Farklı milletlerden iki insan evladının çoğu İstanbul topraklarında geze geze seviştiği bir dizi ile geldik. Adeta “gel bir burada şaaapalım” tadında sahnelerle dolu olan La Pasion Turca, cringe atmosferi ile 94 yapımı filminin izinden emin adımlarla yürüyor.
Üzerindeki oryantalizm örtüsü ile Tilda Swilton’ın Üç Bin Yıllık Bekleyiş filminin kardeşi gibi görebileceğimiz diziden, Türkiye belgeseli temasını çıkarınca da geriye seks sahneleri ve üçüncü sınıf bir kaçakçılık hikayesi kalıyor. Dizinin en güzel yanı ise kesinlikle oyunculukları… Başrollerinde nam-ı diğer Poyraz Karayel’imiz İlker Kaleli’nin ve Vis a Vis, Cable Girls gibi dizilerden anımsayabileceğiniz Maggie Civantos’un yer aldığı dizi, yayınlanır yayınlanmaz İstanbul manzaraları ve erotik İspanyol esintisi ile Netflix’te listelerin üst sıralarına ilerledi bile…
Hamamcılar odası şikayeti yükleniyor
La Pasion Turca’nın İspanyolca çekildiğini de belirtmeliyiz. Ancak dizi duyduğumuz küfürler ile dünyaya Türkçe ana avrat sövmeyi de öğretmekten geri kalmıyor. İspanyolca’nın Türkiye’de ana dil gibi konuşulduğuna şahit olduğumuz La Pasion Turca’yı izlerken, “lan yoksa ben de mi biliyorum” diye kendinizi boşuna yoklamayın, kolektif hafızanın bu kısmında belli bir kesinti yaşanmış, bizde yok. Ancak falcısından antikacısına, kaçakçısından polisine maşallah dizi akıcı İspanyolca’nın beşiği.
Özellikle İlker Kaleli’nin yabancı dildeki performansı takdir-e şayan. Yalnız bir gaflete düşüp de Türkçe dublaj açmayın. Kaleli’nin yatak odası sesi ile konuştuğu birçok sahne, dublajda “doblocu dayı” sesi ile seslendirilmiş. Zaten vasat olan dizi, dublajla hiç çekilmez hale geliyor. Güzel güzel alt yazı okuyun bir zahmet.
Ne demek kaplumbağaların sırtına mum dikmeyi unuttum
Gelelim hikayeye… Aşkı meşki kenara atıp kendini Bizans sanatına adamış İspanyol kızımız, tarihi geçmiş aşk hikayelerinin peşinde kendini antikacılara vuruyor. Eski aşkı onu Pierre Loti’nin ekose masa örtüleri eşliğinde çay içerek çaresizce beklerken o aşkı Türk erkeki Yaman’da buluyor. Antikacı görünümlü tarihi eser kaçakçısı olan Yaman’ın da zaten görevi yabancı yenge ihracatı.Yaman, Olivia’yı hain emellerine alet ederken Olivia, Yaman’ın hayatını temize çekebileceğine inanıyor.
İlk bölüm itibarıyla Olivia’nın tutuklandığını gördüğümüz dizide, beynini seks sırasında kaybettiği anlaşılan genç kadın “Yaman’ım da Yaman’ım” diye diye eski güzel günlerini anlatıp bizleri flashback’e davet ediyor. Flashback dediysem adeta bir “burada da seviştik” albümü… Birbirinden cringe bu sahnelerde İlker Kaleli’yi kimi zaman Edirne’de yağlı güreş yapan bir pehlivan olarak, kimi zaman hamamda tellak rolünde izliyoruz. Vapurdan hamama, antikacıdan banyoya uzanan geniş yelpazedeki sahneler ile “Türk tutkusu”na şahit oluyoruz. Evire çevire çekilmiş sahneler, ülkemizin yalnız güreşteki değil, döner konusundaki uzmanlığı hakkında da ipuçları veriyor.
Bu sahnede cami, nargile veya bayrak yok, hemen giydirin duvarı!
La Pasion Turca aslında yabancı olduğumuz bir hikaye değil. Antonio Gala’nın erotik romanı La Pasion Turca, 1994 yılında Vicente Aranda rejisiyle uzun metrajlı filme uyarlanmıştı. 2024 İspanya yapımı dizi ise La Casa De Papel’in ve Elite’in de senaristleri arasında yer alan Esther Morales ve Dos Vidas’da imzasına rastlayabileceğiniz Irene Rodriguez tarafından kaleme alındı, dizinin yönetmeni ise Iñaki Peñafiel..
Bunca uluslararası ismi buluşturup nasıl olduramamışlar, cenabetlik İstanbul’da mı diye düşünmeden edemiyoruz ama izlediğimiz erotizm soslu alışıldık bir kaçakçılık dizisi olmaktan öteye geçemiyor.
Ee hiç gelir misin İstanbul’a falan…
La Pasion Turca’nın kesinlikle izlenmesi gereken sahneleri de yok değil. Türkiye’nin nasıl ilginç bir ülke olduğunu görüp gözlerinize inanamayacaksınız. Mesela,
-
Olivia, Yaman’a “İstanbul’un en güzel semtinde oturuyorsun” derken yandaki çöp tenekesinde “Fatih Belediyesi” yazması kayda değer. Karagümrük için turizm çanları çalıyor gençler…
-
Dizide gecenin bir yarısı kaldırımın üstünde gözleme açan teyzeler ve kıraathane masasında ekmek-simit satan amcalar var. Bu arada La Pasion Turca evreni Sims gibi, bir anda yanınıza pamuk şekerci, 70’li yılların İstanbul’unda görebileceğiniz bir salıncakçı ışınlanıyor mesela… İşportacı castı ana casttan geniş.
-
90’lı yıllardan “iş kadınlarının” altın varaklı koltuklardaki magazin pozlarını ve tarihi eser kaçakçılığı skandallarını hatırlayan oldlar, dizideki kaçakçı karakterinin karısına yabancılık çekmeyecektir. Altın varaklı koltuklarda nargile “içen” abla, fonksiyonel rolüyle aynı zamanda Orta Doğulu dekorunun da bir parçası.
Hanımefendi ne yapıyorsunuz?
-
Ezan sesinin, minare ve cami görsellerinin olur olmadık her yere serpiştirildiği dizide, kapalıçarşı çatısı görmekten de gına geliyor. Hastane odasında bile duvardan duvara cami var, keşke gelmişken kapısını falan da yeseydiniz!
-
Sanat sergisinde led ışıkla yapılmış Türk bayrağı görerek, sanatın ülkemizde hangi seviyelere ulaştığına dizi aracılığıyla şahit olabilirsiniz.
-
Diyaloglar arasında Atatürk’ün Dolmabahçe Sarayı’nda öldüğü, 23 Nisan’ın Atatürk tarafından çocuklara armağan edildiği gibi didaktik bilgilere rastlamak mümkün. Senaristler belli ki insan anatomisinin yanı sıra inkılap tarihine de hakim. Şimdi sokak röportajcıları düşünsün…
Bana Türk erkekleri uyumuyor dendi
-
Sahnelerde “kameraya bakmadan geçen” figüranlar öyle karikatürize ki, cami çeşmesinde ayak yıkayan dayılar, takkeli şalvarlı amcalar, örgü ören teyzeler ve mütemadiyen çay içen insanlar her an “burası Türkiye” diye bağırıyor. Dizide yerli ve milli İstanbul kedileri de oynamış…
-
La Pasion Turca’da Mabel Matiz kliplerinden bile daha çok kilim göreceğiniz garanti. Hatta bir sahnede, arabanın üstüne serilmiş iki kilim ve üzerinde didiklenen 5 martı bile gördü bu gözler…
-
Birbirine nazar boncuğu hediye edenler, tuhaf giysilerle fal bakanlar gibi çeşit çeşit spiritüel de dizide. Keşke Palu ailesi gibi duvarlara arapça yazan üfürükçüleri de ekleseler, daha egzotik olurmuş.
Satayım bunu sana?
6 bölüm boyunca alev alan Olivia ve Yaman çiftinin ilişki dinamiği, “Karşı konulmaz Türk erkeği” kültünden beslenip ilk bakışta adeta 2024 model bir Sarah ile Musa hikayesi gibi görünüyor. Ancak Türkiye’deki genel “erkek” yargılarına ters çıkış noktaları da buluyor.
Yaman’ın hayatı ile ilgili ortaya çıkan gerçekler onu kronik bir kadın avcısı konumuna çekiyor. Dizi, Türkiye’deki yerleşik kıskanç, otoriter, maço olan geleneksel Türk erkeği imajının aksine manipülatif, özgür ve profesyonel bir “Türk erkeği” şekillendiriyor. Dizideki tutku kaynağı olan Türk erkeği, sevdiği kadının başkaları ile birlikteliğini izlemek isteyecek kadar “deneyim odaklı” çizilirken bunu, “bizim tutkumuz bedenlerimizi aşıyor” diyerek meşrulaştıracak kadar manipülatif.
Ülkemizdeki yaygın “Avrupalı kadın” yargılarının aksine kadın ise bir yandan Yaman’a olan tekinsiz tutkusu ile sınanırken diğer taraftan kendi sınırlarını test etmenin gerilimini yaşıyor ve bumerang misali hep kendi çeperine geri dönüyor. Bu da aslında dizinin çizdiği Türkiye portresi komik, hikayesi sıradan olsa da ülkemizde bir hayli ilgi çekmesinin nedeni oluyor.
1 çay 2 Euro mu? Bitmişsiniz abi siz...
Aşklarını “Beni cennetin 7. katına çıkardı” diyerek tanımlayan Olivia’nın Yaman ile girdiği çatışma, ona cehennemin dibini gösterek, tutkuyu ihanet ile takas pazarlığına oturtuyor.
Daha açık spoilerlar vermeden izleme ihtimali olanları küstürmeyelim ama La Pasion Turca’nın zaten öyle pek de heyecan verici ve merak uyandırıcı bir yanı da yok. Bol bol darbukalı kanunlu tema müzikleri dinlemek, cami, nargile ve altın varak görmek, gündüz kuşağı magazin masalarında ahlaksız ilan edilecek çeşit çeşit seks sahnelerini izlemiş olmak isterseniz, daha fazlasını ummadan La Pasion Turca’yı Netflix’te bulabilirsiniz. İyi seyirler…
(gizemkaboglu Brüksel'den bildirdi)
facebook'ta paylaş twitter'da paylaş Allah'a havale et