Röportaj: Bize Yeniden ''Yananı Görür Allah'' Söyleten Kadın... Lin Pesto ile Sizin İçin Konuştuk
Lin Pesto, son dönemin en güzel, orjinal ve bir o kadar gizemli keşiflerinden. 90’lardan aşina olduğumuz fantezi-pop türündeki şarkıları, bambaşka (tam ne diyeceğimizi bilemedik... Buğulu? Uykulu? Saykodelik? Garip?) bir tarzla yorumladığı şarkıları ve VHS kasetlerden fırlamış fantastik videolarıyla bu aralar Youtube'da ve bilumum sosyal medya mecralarının timeline'larında arz-ı endam eden Ankaralı bir müzisyen kendisi.
Coverladığı şarkılar arasında Bülent Ersoy’dan ‘‘Yananı Görür Allah’’ da var, Yıldız Tilbe’den ‘‘Delikanlım’’ da…Biz de, tanımlanması zor ama garip ve şahane olduğu kesin bu cover’ların yaratıcısı ile Ankara Zaytung Zone’da buluşup merak ettiğimiz ne varsa sorduk. (İçeri girin, dümdüz ilerleyip arka bahçeye çıkın. Tam köşedeki masadayız. Hah gördük sizi, el ediyoruz!)
Lin Pesto'yu siz değerli Zaytung okurları için alçıya aldık.
Merhaba Lin Pesto. Öncelikle nasılsın?
İyiyim, çok teşekkür ederim. Siz?
Sağolasın, iyidir bizden de. Mekanı kolay bulabildin mi?
Yok ilk defa geldiğim için biraz sıkıntı ol...
Neyse tamam anladık... Hemen konuya girelim, Lin Pesto bir müzik grubu mu yoksa tek başına mısın?
Yalnızca benden oluşuyor. Belki vakti geldiğinde bir müzik grubu da olabilir ama şu anda tek başımayım. Müziği kendim kaydediyorum, videoları kendim hazırlıyorum. Artık teknoloji de geliştiği için evinde kendi bilgisayarında bir programla kaydedebiliyorsun. Ses kartı, mikrofon, bir tane de midi klavye ile istediğim şeyleri yapabiliyorum.
Nasıl başladın bu cover’lara?
Tamamen evde kendi başıma gitar çalarken başladı her şey. Bahar Candan’ın ‘‘Dondurma’’ şarkısının sözleri aklımda kalmış, kendi kendime söylemeye başladım. Sonra ‘‘Ya ne kadar güzel oldu, ben bunu kaydedeyim.’’ dedim. Düzenlemeleri yaptım, ‘‘Hadi Youtube’a koyayım’’ derken bir arkadaşım devam etmemi söyledi. Peşinden Ebru Gündeş, Bülent Ersoy geldi…
Lin Pesto’nun yaptığı müziği nasıl tanımlayabiliriz? Ne tarz bir müzik bu?
Synth-Pop, Darkwave olarak adlandırabiliriz.
Neredeyse müziğin kadar videolarında kullandığın görüntüler de ilgi çekiyor. Görüntüleri nereden buluyorsun? Neye göre seçiyorsun?
Eski zamanlarda çekilmiş görüntüleri bulmaya çalışıyorum. Genellikle youtube ve archive.org, bazen de vimeo'dan. Vhs, 8 mm’lik görüntüler filan… İçlerinde o kadar güzel şeyler var ki! Hatta bazılarını kullanmıyorum, kendime saklıyorum. (Gülüyor.) İnsanlar onları kendileri için çekmişler, biri bulmuş, dijital ortama yüklemiş ve sen izliyorsun. Hepsi insanların gerçek anıları. Bu çok güzel! Onları kullanarak yeni bir hikaye oluşturmak hoşuma gidiyor.
Seda Sayan - "Ah Geceler Cover" Video’sundan bir görüntü... Bu kimin ne biçim bir anısı lan?
Kaan Sezyum, Gonca Vuslateri derken en son Cem Yılmaz da seninle ilgili bir tweet attı ve takipçilerine seni önerdi. Bu kadar hızlı bir ilgiyi bekliyor muydun?
Gerçekten hiç beklemiyordum. Kendim için yaptığım bir şey olduğundan insanların paylaşmasını, ilgi göstermesini, özellikle de sevmelerini beklemiyordum. Çünkü çok değişkenlik gösterebiliyor bu işler. Bazı insanlar ‘‘Şarkının içine etmişsin!’’ yazabiliyor. Tabii ki kendi fikirleri, saygı duyuyorum. Sevilmesi zor mu kolay mı bilmiyorum ama insanlar dinlediği için mutluyum.
Sence neden sevdiler?
Mesela Bülent Ersoy- ‘‘Yananı Görür Allah’’ Cover’ı... Sanırım insanlar bu şarkının böyle bir düzenlemeyle söylenmesini, video’nun ‘‘garip’’ olmasını, bu müziğe ait olmayan seslerden oluşmasını, synth kullanılmasını ilginç buldu. Daha elektronik bir şeyler çıktı ortaya. Belki insanların ilgisini bu çekmiş olabilir.
İnşallah bu düzenlemesiyle de görür...
Ağırlıklı olarak fantezi pop türünde şarkıları kendine göre yorumluyorsun. Bahar Candan Cover’ını saymazsak hepsi de bambaşka şekilde hafızamıza kazınmış eski şarkılar. Bu şarkıların hayatındaki yeri nedir?
90’lar çocuğu olduğum için bu şarkılar zaten hep hafızamdaydı. Kendi kendime söylüyordum. İçimden hep ‘‘Ya aslında bu şarkılarla garip bir şeyler yapılsa çok hoş olur.’’ düşüncesi geçiyordu. Çünkü sözlerini dinleyince gerçekten çok farklı hissediyorsun. Mesela Seda Sayan’ın ‘‘Ah Geceler’’ şarkısı… Sensizliği yaşarken / Nerelere gideyim? / Herkes gülüp oynarken / Ben senin derdindeyim... İnanılmaz bir söz! Gerçekten derdi olan bir insan için dert artırır bu sözler. Bunlar küçüklüğümden beri hafızamda olan şarkılar olduğu için dinlediğimde ‘‘Tamam!’’ diyorum, ‘‘Ben bunu söyleyeceğim.’’
[Söyleşinin bu kısmında kan şekerimiz düşüyor. Lin Pesto’nun önündeki tatlıdan bi çatal alıp ‘‘helal et’’ diyoruz. Lin Pesto helal ediyor.]
Seni yalnızca sesinle tanıyoruz. Yüzünü, gerçek ismini merak eden insanlar var. Neden saklanmayı tercih ediyorsun?
Aslında tek nedeni, ben sadece müziğin ön planda olmasını istiyorum. ‘‘Aaa bak işte böyle bir kız var, adı da şu, şuna benziyor…’’ gibi şeylerin müziğin içinde yer alması, bilemiyorum, bence çok doğru bir şey değil. İnsanların sadece müziğe ve videoya odaklanıp o an neler hissettiklerini öğrenmek istiyorum. Sırf müzik ön planda olsun diye yapıyorum yani. Bazıları ‘‘Bu bir pazarlama stratejisi mi?’’ diye soruyor. Hayır, hiçbir şekilde öyle başlamadım. Hatta sonradan düşündüm, çok güzel bir pazarlama stratejisiymiş aslında diye. (Gülüşmeler.)
Yani özellikle ‘‘Bak ben kimliğimi gizliyorum, suratımı göstermiyorum, gizem yaratmak istiyorum’’ gibi bir niyetin yok. Zaten senden aldığım izlenim de bu şekilde...
Tabii tabii… Zaten yakın çevrem biliyor Lin Pesto olduğumu. Saklamak için özel bir çabam yok, yalnızca tercih etmiyorum. Müzik ön planda olsun, ben geri planda durayım ve Pestocuğumla şarkılar kaydedip videolar hazırlayayım istiyorum.
Peki bir fotoğrafını çekebilir miyiz? Arkadaşlara göstereceğiz de?
(Gülüyor) Hayır…Haayır! (Bu kez gülmüyor)
[Söyleşinin bu kısmında önceden tembihlediğimiz bir garson arkadaş çaktırmadan fotoğrafını çekiyor. En ufak bi şekilde fark etmiyor. Kafamızı bozarsa yayınlarız diye bir kenarda tutuyoruz.]
‘‘Lin Pesto, benim olmadığım her şey gibi. Çok daha mutlu, daha memnun…’’
Sanki sen ve Lin Pesto iki ayrı karaktermiş gibi bahsediyorsun. Mesela, müziğinle ilgili konuşurken ‘‘Pestocuğum’’ diye hitap ediyorsun. Başka biri mi Lin Pesto?
Benim için öyle. Çocukların hayali arkadaşları olur ya, benim için Lin Pesto öyle bir karakter. Onunla beraber müzik kaydediyorum, video yapıyorum. Daha eğlenceli, pek bir şeyleri takmayan, kendi yolunda ilerlemeye çalışan biri gibi Lin Pesto. Ben onunla birlikte olduğum zaman daha rahat hissediyorum kendimi.
Ama sen de eğlenceli ve komik birine benziyorsun, ortak noktalarınız da var Lin Pesto ile sanki?
Tabii ki. Sonuçta aynı kişiyiz ama işte bazen onun yanımda olmasını istiyorum. Çok yakın arkadaşım, kardeşimmiş gibi… Beni sanki koruyor. Ağlıycaz di mi şimdi? (Gülüşmeler.)
Popüler olmak gibi bir kaygın yok sanki. Belli bir kitleye ulaşayım yeterli mi diyorsun?
Kesinlikle. O beni mutlu edebilecek bir kitle olacaktır, eminim bundan. Zaten küçük bir kitle olduğunda daha tatlı oluyor.
‘‘Kendi bestelerim bu kadar ilgi görmedi...’’
Peki kendi bestelerin var mı?
Evet, var. Ben zaten kendi kendime yaptığım besteleri zamanında Youtube’a, Soundcloud’a yükledim ama kimse dinlemedi. (Gülüyor.) Şimdi bir anda Lin Pesto cover yapıyor, Cem Yılmaz paylaşıyor filan… Evet, çok güzel bir ilgi ama aynı zamanda şu da var: Benim bestelerim bu kadar ilgi görmedi. Bülent Ersoy, Sibel Can olunca sanırım işler birazcık değişiyor.
Kendi bestelerinde ne tarz bir müzik yapıyorsun?
Lin Pesto’nun çok dışında diyebilirim. Daha akustik, daha gerçek seslerle yapılan bir müzik. Synth kullanmıyorum kendi şarkılarımda. ‘‘Kendi bestelerini paylaşacak mısın?’’ diye soranlar oluyor. Umarım insanlar severler bilmiyorum, ben çok isterim paylaşmayı. Tamam cover yapıyorum ama beste de yapabiliyorum, daha doğrusu ‘‘benim gözümde’’ yapabiliyorum. Siz neler düşünüyorsunuz, şarkıyı beğendiniz mi, nasıl buldunuz? Bunları öğrenmek istiyorum açıkçası.
Albüm teklifleri geliyor mu? Albüm yapmak istiyor musun?
Teklif geliyor, aynı zamanda cover’ları spotify’a koy deniliyor. Ben bunu isterim tabii ki ama şarkılar benim değil. Yapabileceğim bir şey yok bu konuda. Kendi bestelerim olursa o zaman her yere koyabilirim. Şu anda çok özgür hareket edemiyorum teliften dolayı. Beni ne zaman avlayacaklar korkusu var şimdi. (Gülüyor.) Umarım hiçbir zaman peşime düşmezler çünkü ben zaten bundan bir para kazanmıyorum.
Hangi mecralarda bulabiliriz seni?
Öncelikle Youtube tabii ki. Onun dışında Twitter kullanıyorum. Instagram şu an yok ama benim adıma açılan bir tane Instagram hesabı var, Lin Pesto Cover ismiyle. O ben değilim, yani ben açmadım; ama kalabilir tabii, benim için hiçbir sıkıntısı yok.
Youtube’daki yorumlarda yaptığın müziği ‘‘Olağanüstü saçmalıkta mükemmel’’ olarak tanımlayan insanlar da var. Sen nasıl buluyorsun bu yorumları?
Bence en azından bir kısmı çok doğru. Gerçekten olağanüstü saçma yani. Bülent Ersoy’un ‘‘Yananı Görür Allah’’ Cover’ı mesela. Bulduğum görüntülerle birlikte izleyince ‘‘Bu ne ya?!’’ diyor insan, ‘‘Nasıl bir şey bu?’’. "Mükemmel" kısmını ise... Bilmiyorum ya, insanlar seviyorlar sanırım. Yorumları takip ediyorum, okuyorum, cevap vermek istiyorum çoğuna. Bazıları çok çok güzel şeyler yazıyorlar, o zaman bir şey yazamıyorum çünkü hani utanıyorum da böyle bazen.
Utangaç bir yönün var sanırım?
Kesinlikle. Çok mutlu oluyorum ama fazla güzel şeyler yazılınca ekrana bakarken kızarıyorum.
[Söyleşinin bu kısmında Lin Pesto gerçekten de kızarıyor. Hep bir ağızdan ‘‘yaaa, çok tatlı!’’ diyoruz.]
Sırada hangi cover'lar var?
Mustafa Sandal Bey’den "Araba" adlı şarkı var. Twitter’dan da tanıdığımız ‘‘gubarwave’’ adlı topluluk yapacak bu kez videoyu. Çok heyecanlıyım, ilk defa kurgu aşamasında video’yu tek izleyen kişi ben olmayacağım. Nasıl bir şey olacak çok merak ediyorum. Zaten onların işlerini de takip ediyorum ve beğeniyorum. Güzel olacağını düşünüyorum. Bakalım, insanlar beğenecek mi? Bu sefer öncekilerden çok daha farklı bir şey olacak. Buluntu görüntü yok, nostaljik bir havası olmayacak.
Heyecanla bekliyoruz.
Uff, ben de öyle! Gerçekten çok heyecanlıyım!
Çok teşekkürler Lin Pesto!
Ben teşekkür ediyorum. Sevgilerimi saygılarımı herkese gönderiyorum buradan. Bilmiyorum kime gönderiyorum ama? Ya kestiiiik, bunları yazmasanız da olur. (Gülüşmeler.)
[Röportaj sona erince Lin Pesto ‘‘Ben artık gideyim.’’ diyor. Israr kıyamet evine bırakmayı teklif ediyoruz. Teşekkür edip kendi gidebileceğini söylüyor. ‘‘O zaman sen bizi bırak, şurası zaten’’ diyoruz. "Tamam" diyor. Gizlice çektiğimiz fotoğrafını yayınlamamaya karar veriyoruz. Ayıp neticede çünkü...]
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et