YGS Sonuçlarının Açıklanmasının Ardından Kütahya, Erzurum ve Konya'nın Aslında O Kadar da Kötü Şehirler Olmadığı Fikri Hızla Yayılıyor
Yaklaşık 1,5 milyon genci yakından ilgilendiren YGS’nin ilk etap sonuçlarının açıklanması ile beraber Türkiye çapında birçok eve ateş düştü. Yaşanan ilk şokun ardından ülke haritası ve gidilebilecek iller konusu masaya yatırılırken, Boğaziçi, Odtü, İtü gibi hayallerde Nisan’ı göremeyen adaylar da bugüne dek "köpek bağlasan durmaz" kategorisinde değerlendirdikleri şehirlerin o kadar da fena olmayabileceğine kendilerini ikna etme sürecine hızla geçiş yaptılar. Uzmanlar, önümüzdeki günlerde “Tam bir öğrenci şehri”, “Asıl ortam ordaymış” ve “Doğu’nun Paris’i” gibi adlandırmalarda önemli artışlar olabileceğini kaydediyor.
YGS sonuçlarının dün itibariyle öğrenilmeye başlanmasının ardından bugüne dek iyi kötü “Matematikten 14 net yapsam, tarih bi boş, Türkçe full gelir” gibi iyimser tahminlerle ayakta kalmaya çalışan adaylar da acı gerçekle yüz yüze geldiler. Oluşan dramatik tablo karşısında mikrofonlarımızı uzattığımız Rehberlik ve Psikolojik Danışmalık Uzmanı Özgü Ağırca öncelikle kamuoyunu metanetli olmaya davet etti.
Memleket sevdalıları artıyor
Türkiye genelinde ortaya çıkan durumun her yıl tekrarlandığına dikkat çeken Ağırca, özellikle yaz aylarında "Hayatta Konya'ya gitmem abi, odun gibi gide gele 4 sene mi geçer?" şeklinde atıp tutan nice adayın bu dönemlerde tam bir memleket sevdalısına dönüştüklerine dikkat çekti. Büyük şehirler dışındaki okullara gitme konusunda direnen küçük bir azınlığın dışında, hatırı sayılır bir kitlenin bugüne dek en fazla cağ kebabı, porseleni ya da köftesiyle tanıdığı şehirlere hızla sempati beslemeye başladığını kaydeden deneyimli rehberlik uzmanı, "'Aslında o kadar da kötü olmayan' şehirlere sürekli olarak yenilerinin ekleneceği, en sonunda Maraş'ın, Kırıkkale'nin ve hatta Yozgat'ın bile yaşanabilir yerler olduğu yönünde iddiaların ortaya atılacağı bir süreçle karşı karşıyayız" şeklinde konuştu.
Kimse kendini kandırmasın
“Arkadaşlar yaşadığınız hayal kırıklığını anlıyorum, anlıyorum ama bir şehir iki bilardo salonu, bir Play Station cafesi var diye öyle yaşanacak yer olmaz hemen… Bugün ‘Olum bi sürü sote yeri varmış memleketin, anlarsın ya’ denilerek umut beslenen kimi şehirlerin o sote yerlerinde net bir biçimde adam kesildiğini eklemek durumundayım.” sözleriyle adayları uyaran Ağırca, sürecin bundan sonrasında yaşanabileceklerle ilgili adaylara önemli bilgiler aktardı:
"Psikolojide 'Erken Stockholm Sendromu' olarak adlandırdığımız bu dönemin sonunda bir çok öğrencimiz ister istemez kendilerini bahsettiğimiz bu şehirlerde bulacaklar. İşte tam bu noktada biz ne kadar uyarsak da bu arkadaşlar yine 'Ya ilk sene kasar, yatay geçiş yaparım', 'Okurken tekrar sınava girer, aldığım dersleri de kazandığım bölümde saydırırım' gibi hayallere kapılmaktan kendilerini alamayacaklar. Biz, rehberlik uzmanları olarak şuna inanırız ki öğrenciyle diyalog kurarken mutlak suretle onlarla aynı dili konuşmak, onlara kendimizi net anlatmak gerekir. O nedenle ben bu durumda olan arkadaşlara şöyle seslenmek istiyorum: Nah yaparsınız!"
Ağırca, son olarak kendisinin de Konya Selçuk Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü'nden mezun olduğunu belirterek "Ben bile Konya'nın hiç de öyle yaşanılası bir yer olmadığını, mis gibi üniversite yıllarını bozkırın ortasında heba ettiğimi ancak seneler sonra kendime itiraf edebildim. 2 sene öncesine kadar bana da sorsanız 'ya aslında Konya tam öğrenci şehri, ortamını bulursan şahane eğlenirsin' falan diye sallardım size. Şu an karşınıza çıkıp net bir şekilde 'etli ekmeği batsın oranın' diyebiliyorsam bunu biraz da aldığım eğitime borçluyum..." ifadelerine yer verdi.
facebook'ta paylaş twitter'da paylaş Allah'a havale et