Amerika, Feriha Teyze'nin New York'ta Doktora Yapan Oğlunu Konuşuyormuş
Dün öğlen sularında, Avcılar-Zincirlikuyu hattında faaliyet gösteren metrobüs seferine 64 yaşındaki Feriha Sevinç'in açıklamaları damgasını vurdu. Küçük oğlunun yanına gitmek için Bahçelievler'den bindiği metrobüste kendisine yer verilmesiyle beraber konuşmasına başlayan Feriha Teyze, yaklaşık 30 dakika süren yolculuk boyunca İstanbul'un trafik probleminden, küçük oğlunun sorunlu evliliğine, sürekli düşüp çıkan tansiyonundan, dahi Türk olarak nitelendirildiğini iddia ettiği Amerika'daki büyük oğluna kadar çok önemli olduğunu düşündüğü konulara değindi.
Kendisine yer bulması uzun sürmedi
Saat 14.30 civarında Bahçelievler'den bindiği metrobüs seferindeki konuşmasına "Bisssmmm..." diyerek başlayan Feriha Sevinç (64), ayakta başladığı yolculuğuna 15 yaşındaki lise öğrencisi Özer Bilgin'e yönelik "Evladım, hiç mi bir şey öğretmedi aileniz sizlere. Tövbe tövbee.." şeklindeki sözlerle uyguladığı psikolojik baskının ardından oturarak devam etti. Daha sonra kendisine ancak bir durak boyunca yol arkadaşı olabilen üniversite öğrencisi Sinem Çipil'e (22), "Evladım bu soğukta üşümüyor musun öyle? Mazallah böbreklerini üşütürsün, derslerinden de geri kalırsın. Ne okuyorsun sen güzel kızım?" sözleriyle müdahale eden Feriha Teyze, hem Çipil'e hem de otobüsteki diğer yolculara önemli mesajlar verdi:
"Bizim yaşımıza gelin de anlarsınız"
"Tabii şimdi siz üşümezsiniz, daha gençsiniz. Hele bir bizim yaşımıza gelin de, o zaman anlarsınız. Bakın ben de gençken böyleydim, yaz kış dinlemez entari ile gezerdim ama şimdi öyle mi? Dün bütün gece gözüme uyku girmedi; bizim komşunun kızı var Gülcan, tıbbı kazandı bu sene, sağolsun bir 5-6 kere aradım da geldi sonunda tansiyonumu ölçtü gecenin bir köründe. Gerçi pek bir şey yokmuş tansiyonumda, kızcağıza da ayıp oldu ama belli bir yaşa gelince insan kendini dinliyor evladım. Bir ayağımız çukurda ne de olsa. Rahmetli Sadi Bey gittikten sonra hele, tek başına yaşayınca daha da zor. Oğullarım yanımda olaydı, yine iyiydi de... Büyüğü Amerika'da doktora yapıyor, küçük desen onu da iki sene önce evlendirdik. Aman evladım, siz siz olun evlendiğiniz kişinin soyuna sopuna iyi bakın. Seviyor olabilirsin ama aile de çok önemli, öyle değil mi canım benim?"
Gelininden şikayet etti
Konuşması sırasında sık sık dışarıdaki trafikle ilgili belirsiz konularda "cık cık"lamayı da ihmal etmeyen Feriha Teyze, Sinem Çipil'in yerinden kalktığını fark etmeyerek yanında oturan Zeynep Çelebi'ye(30) cüzdanından çıkardığı küçük oğlunun eşiyle beraber çekilmiş bir fotoğrafını gösterdi. Evlendiğinden beri Mesut'u zar zor gördüğünü söyleyen yaşlı kadın, gelini olacak o kadından, "Ne zaman evine gitsem suratı beş karış. Öyle yapmacık yapmacık gülümsüyor arada ama ben anlarım kızım. Ancak işte napıcaksın, evladım yuvasında mutsuz olmasın diye çok da gitmiyorum artık. Ha eski Feriha olacak o kadının altından girer, üstünden çıkardı da işte benim de uğraşacak halim kalmadı. Hayır, oğlanı da bana karşı dolduruyor. Eskiden her gün arayan çocuk..." bir şeyler bir şeyler diyerek şikayet etti.
"Büyük oğlum bir tane"
Her şeyin yine de erkekte bittiğine değinerek açıklamalarını sürdüren Feriha Teyze, "Tabii Mesut istemese bunlar olmazdı; azcık beni düşünse, 'Perihan, sen anneme nasıl davranıyorsun' dese, bakalım napıyor o gelin? Ama bizimki de karıköylü çıktı işte... Halbuki abisi öyle mi? Ah canım Yiğit'im benim. Amerikalara gitti de, oralarda doktora yapıyor şimdi..." şeklinde sürüp giden cümlelerle konuyu sonraki 15 dakika boyunca bahsedeceği büyük oğlu Yiğit'e getirdi.
Yiğit'in çok şükür halinin vaktinin yerinde olduğundan, her ay kendisine para yolladığından, küçük kardeşi gibi hayırsız çıkmadığından ve tabii ki Amerika'da dahi Türk olarak anıldığından ama hala kendisine göre helal süt emmiş bir kız bulamadığından metrobüsteki herkesin haberdar olmasını sağlayan Feriha Teyze'nin bir sonraki hamlesi de, beklendiği gibi cüzdanından çıkardığı Yiğit Sevinç'e ait bir vesikalık fotoğrafı yanında oturan Zeynep Çelebi'ye göstermek oldu.
"Bakma şimdi biraz alnı açıldı da küçükken sapsarıydı bu, lüle lüele saçları vardı... Eee kaç senedir okuyor yavrum. Evladım sen ne hanım hanımcık bir kızmışsın öyle; ben dedim diye hemen sıkı sıkı da giyinmişsin maşallah... Cık cık cık, bak nasıl fren yaptı gördün mü?... Ne diyordum kızım, hah, sen şu kağıda bir adını, soyadını, numaranı yaz da, Yiğit'im geldiğinde arasın... Canım benim..." şeklindeki atağıyla bir şekilde gerçekten de kızın telefon numarasını almayı başaran yaşlı kadın, Mecidiyeköy durağında metrobüse şu sözlerle veda etti:
"Zor evladım zor, yalnızlık da zor... Yani Amerika'da o kadar okuyor ediyor ama... Bak bana, şu yaşta bile insan yalnız kalamıyor... Para da mühim ama... Her şey de para değil tabii.... Ah bu İstanbul'u hep bitirdi bu adamlar... Saat de ne çabuk geçmiş yahu... Evladım, kapının önünde ne dikeliyosun?.. Zor zor... Yaşl...zor...bisssmmii..."
facebook'ta paylaş twitter'da paylaş Allah'a havale et