Finallerden Önce Son Çıkış: Bahar Şenlikleri...
Finaller öncesi, sırf siz eğlenin, coşun, stres atın diye üniversitenin ön ayak olduğu, genellikle okulun kampüslerinden en bağlık bahçelik olanında yapılan ve Şebnem Ferah’ın konser verdiği kalabalık eğlentilere bahar şenliği denir. Bahar şenlikleri, öyle ya da böyle bir şekilde eğlendiğiniz ama prensip gereği hakkında asla olumlu konuşmayacağınız etkinliklerdir ve okuldan okula çok da fazla değişmeyen bir takım standart ritüeller barındırırlar. Bu yazıda dilim döndüğünce sizlere o ritüelleri anlatmaya çalışacağım…
Bahar şenliklerinde, içki ya satılmaz ya da çok pahalıdır. Zaten satılsa da içkiye kolay yoldan ulaşmak hiçbir zaman dışarıdan gizlice içki sokmak kadar eğlenceli değildir. Gizli gizli içki sokarken yaşayacağınız macerayı, önümüzdeki 10 yıl boyunca Güneydoğu’da askerlik anısı anlatır gibi anlatıp kafa ütüleme şansınız var ne de olsa. Okulun karşısındaki büfeden elinizde siyah poşetlerle çıktığınızı nasıl kimse görmedi, çantanıza sakladığınız şişeler şangırdamasın diye aralarına nasıl gazete tıkıştırdınız, ön kapıda kontrol var diye arka duvardan atlamaya çalışırken düşüp nasıl çamur içinde kaldınız ve herkes nasıl gül gül öldü… Anlatın anlatabildiğiniz kadar…
Şenliğe içki sokma (temsili resim)
Bahar şenliklerinin diğer bir önemli fonksiyonu da, hoşlandığınız kıza açılmak için gerekli gevşeklik ortamını sağlamasıdır. Gün bu gündür der ve bir miktar alkolün de yardımıyla açılırsınız. Ne var ki, kız da tam o sırada bir sene boyunca hoşlandığı çocuğa açılabilmek için yeterli sarhoşluk eşiğini geçme çabasındadır. Ta ki siz görüş alanına girip, çocuğu rahat rahat kesebildiği açıyı kapatana kadar. Ama kız yine de bir yolunu bulur ve sizi dinler gibi görünürken hoşlandığı çocuğun da başka birine açılmakta olduğunu görür. O sıcağın altında iki birayla yeterince çarpılmışken, kader sizi bütün gece “Eren” muhabbetini dinlemeye mahkum eder. Eren şöyle Eren böyle…Hani olaya “kafası epey güzel, bu gece bana buradan bi iş çıkabilir” gözüyle bakmasanız, gidip “len sen benim hoşlandığım kıza nasıl yüz vermezsin” diye Eren’e kafa atasınız gelir. Neticede ne siz kıza, ne kız Eren’e kavuşamadan biter gece…
- yaa işte böyle selin... ben de sene başından beri sana açılmayı düşü...
Başka bir üniversitenin bahar şenliğine davet edilmişseniz, o şenliği kaybolmadan tamamlayamazsınız. Arkadaşlarınızla bir şekilde buluşur, ilk tuvalet ziyaretinden sonra yine kaybedersiniz. Köfte standına kadar gidip gelen arkadaşınızı beklerken bir saat geçer, bu sefer o nerede oturduğunuzu unutur, birbirinizi yine bulamazsınız. Buluşma yeri olarak seçtiğiniz alengirli stanttan kampüsün farklı yerlerinde dört tane daha vardır, siz belki bilmezsiniz ama arkadaşınız sizi bulana kadar hepsini öğrenir. Şenliğin sonunda eve lanet ederek ve yorgun dönersiniz. Ev sahibiyseniz ve dışardan misafiriniz gelmişse, sanki konser evinizde veriliyormuş gibi havanızdan geçilmez. Zaten adam kendi şenliğini bırakıp size misafirliğe geldiyse büyük ihtimalle Boğaziçi, Odtü, Bilkent gibi bir yerde okuyorsunuz demektir. Arkadaşınızın “ya ben geldim ama güvenlik beni içeri almıyor, sen bir gelsene dışarı” demesinden bile gururlanırsınız. (Çok da haksız sayılmazsınız. O kadar çalışıp girdin, bir farkın olsun şimdilik. Özel sektörde eşitlenirsiniz.)
- abi biz sağ taraftayız... el sallıyorum bak...
Şebnem Ferah, Emre Aydın, Gripin, Yeni Türkü, Ezgi’nin Günlüğü, Bulutsuzluk Özlemi… Bunlardan en az birini karşınızda görmeden şenliğe gittim demeyin. “Sözlerimi geri alamam heeeeeeey hooooo” demeden şenlik şenlik olmaz. Özel üniversitelerin bahar şenliği düzenlenebilecek bir kampüsü olanlarında ise Murat Boz, Murat Dalkılıç, Tan, Sıla, Atiye gibi daha Powerturk isimler şenliklerin vazgeçilmezleri arasındadırlar...
- sözlerimi geri alamaaaaaaaöööoooogghhhhhh
Şenlik tipleri de ayrı bir ilginçtir. Kafanızı bir çevirin bakın, oralarda bir yerde kesin jonglörlük yapan vardır. Bak salağa bak! Yan tarafta rüzgara rağmen inatla atletle oturan ibiş yeni dövme yaptırdı ve o dövmeyi bütün kampüse göstermezse ölür. Onun arka tarafında ayakta dikilen elbiseli kızları gördün mü? Heh onlar kesin birinci sınıf ve elbiseleri kirlenmesin, otururlarken oraları buraları açılmasın diye bütün gün kazık gibi dikilecekler. Ormanlık tarafta çoğalıp, yavaş yavaş önlere doğru gelen grup ise yeterli çoğunluğu sağlamak için bekliyor. Hazır olduklarında “kapitalist sermayeye hayır, şenlikte sponsor istemiyoruz” diye bağırmaya başlayacaklar. Ay ne şekeeeer. Canlarım. Bu arada yanınızdaki arkadaşı arıyorsanız, merak etmeyin. Sırf stanttaki kızlar mini etekli diye iki kat fiyatına sigara almaya gitti, birazdan boynunu büküp dönecek.
- resmen bi winston'a 20 kaat verdim lan...
Sanatçılar geç kalır, ses sisteminde illa ki bi bokluk olur, yerde oturuyorsanız üzerinize en az bir kere bira dökülür, en az altı kişi tarafından da çantanıza basılır. Pek tanınmayan yüzlerden bir kaçı sarhoş olup maymuna dönerek bir gecede okulun diline düşer. O geceden sonra herkes onu “Melis’in üstüne kusan çocuk” olarak hatırlar. Şenliğin çatal ve dekoltesi bol olur. Ama bunun cinsiyet ayrımı yoktur maalesef; her şeyi görmek zorunda kalırsınız.
şenlik çatalı... neye niyet, neye kısmet...
Ha ben bunları niye anlatıyorum? Bunları da bilin… Bilin ki hocanız tam da şenlik günü ve ertesine final koydu diye fazla üzülmeyin. Hadi şimdi hep birlikte: “Sözlerimi geri alaamaaaam hoyyyy…”
- beyler araya giriyorum ama calculus finali yarın 08.40'da onu hatırlatayım dedim. herkese iyi eğlenceler...
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et