Memleket Ziyaretini Mümkünse 72 Saatten Uzun Tutmamak İçin 6 İyi Neden
Metropollerin çaktırmadan yalnızlaştırdığı her insan, biraz kafasını ve ruhunu dinlendirmek için doğup büyüdüğü küçük şehre kaçma fırsatını joker hakkı olarak kullanır. Siz de kendi çevrenizde biraz gözlem yaparsanız, eskiden uzun bayram tatillerinde güneye göç edenlerin, şimdilerde tatili ikiye bölüp bir kısmını memleketlerinde değerlendirdiklerini fark edersiniz.
Faturalar, ev sahibi, müdür, dosyalar, rakamlar, trafik, sevgili kaprisi derken o kadar bunalırsınız ki; annenizin sesi kulağınızda çınlar, burnunuza aniden sıcak ev keki kokusu gelir. Babaannenizin şu an kendi odasında bangır bangır kadın programı seyrettiğini düşünür, hatta Mücella teyzenizin saatlerce katarakt ameliyatı macerasını dinlemeye bile gönüllü olursunuz. Babanız da bir süredir sizi arayarak “bana 6 tane rakam söyle” demediğine göre, arayı epey açmışsınız. Fırsat bu fırsat, hafta sonuna iki üç gün de senelik izinden ilave ederek memlekete yola koyulduğunuzda tam olarak neyle karşılaşacağınızı asla kestiremezsiniz. Yakın zamanda ziyarete niyetli olanlar için karşılaşılması muhtemel durumları şöyle bir derledik...
1. Cenaze, düğün, doğum, sünnet, yeni ev, hasta, yaşlı ziyaretleri
“Gitmezseniz çok ayıp olacak yerler” cenneti memleketinizde ne evlenen biter, ne doğuran, ne de ölen... Dünyanın en politik canlısı olan anne için bu gezme listesindeli en önemli yer ise düğünlerdir. Çünkü ona göre en iyi kısmet düğünde çıkar. Neden? Bir kere gelini/damadı kesin soyunu sopunu bildiği biri çıkacak. Cenaze, yaşlı, hasta ziyaretleri anne için tamamen prestij meselesidir. Sizin ne kadar hayırlı evlat olduğunuzu cümle aleme kanıtlamak için daha uygun ortam yaratılamaz. Bebek görme ya da anlamsız yeni ev ziyaretlerinin tek amacı psikolojik baskıdır. Bu ziyaretlerin hepsini sigara içme bahanesiyle sık sık ortadan kaybolarak geçirdiğiniz için notunuz eksi.
- Ölücem, sırf sen memlekete gel diye bekliyorum...
2. Evde bitmeyen tadilat
Hatırlarsanız son gelişinizde sizinkiler mutfak dolaplarını değiştiriyorlardı. Sizden sonra salonun parkelerini değiştirdiler. Bu gelişinizde de bir usta ziyaretinden mahrum kalmayacaksınız. Anneniz biriktirdiği gün paralarıyla koridora kocaman gömme dolap yaptırmaya karar verdi. Bahara doğru da badana inşallah. Matkap sesine mi uyandınız? E kalkmışken bir silin süpürün ortalığı bi' zahmet...
- Hoşgelmişsiniz... Otobüsten indiğinizi duyduk, direkt daldık mutfağa...
3. “Halan seni sordu!”
İlk ritüeli atladınız ve cenaze mevlüdüne gitmediniz. Gitseydiniz, bütün aileyi bir arada görüp, bu işten yırtacaktınız. Şimdi tek tek çeşitli diplomatik temaslarda bulunmanız gerekecek ve fakat ne yazık ki bu temasların sonu gelmeyecek. Küçük amcanız sizi soracak, annenizin ikinci dereceden kuzeni Ayşen Teyze “gönül koyarım” diye haber gönderecek, kredi çekmeyi düşünen Nezih amcanız size bir şey danışacak, Leman Teyzenin torununa İngilizce çalıştırılacak.. Siz turu tamamlayana kadar biri kesin yine doğuracak... Haydi bebek sevmeye! (Bu bebek sevmeye gitme nedir Allah aşkına! Oyuncak mı,kedi mi, kaniş mi bu!?)
Bu fare gibi şeyin adı Ege. Yeni altına sıçtı ve son 4 saatttir ağlıyor. Ama mecburen: "Ayy çok tatlıı maşallah..."
4. Tam zamanlı şöförlük hizmeti
Arabanız varsa, aileniz bunun konforunu doya döke yaşamak isteyecektir. Bitmeyen hısım akraba ziyaretlerinden fırsat bulup üç beş arkadaşınızla bir araya gelmeye niyet ettiniz. Tam kapıdan çıkarken salondan gelen “dur o zaman bizi de dayınlara bırak” sesi, sizi en az bir saat geciktirecektir. Zira annenizin hazırlanması, tam kapıdan çıkarken geri dönülüp kombinin kısılması, boş elle gitmemek için akşam akşam pastane aramak, kapıdan dayılara merhaba derken bütün enerjiniz tükendi gitti zaten. Aile arası ziyaretler kısa olur. Öyle konuşacak mühim bir konu yoksa hep birlikte susup Muhteşem Yüzyıl'ı izleyecekler. Dolayısıyla siz uzun zamandır görmediğiniz arkadaşlarınızla muhabbeti koyulaştırdığınız anda o telefon acı acı çalacak: “Gel bizi al...”
“Ben bizimkileri bırakıp, yarım saate dönerim” diye düşünürseniz yanılırsınız. Zira anne baba haricinde arabaya bir de Müzeyyen Teyze ve gelini bindi. Ne farkeder demeyin! Almanya'dan emekli olan Müzeyyen Teyze, ikramiyesiyle köye ev yaptırdı. Dağın başında oturuyor. Aynı bahçede evi olan gelininde ise annenizin borcamı kalmıştı önceden. Hazır aklına gelmişken onu yıkayıp, size teslim edecek. E yol boyunca arka bahçeye ektikleri salatalık domatesten o kadar bahsetmişken toplayıp vermemek olmaz. Arayın arkadaşlarınızı boşa beklemesinler sizi...
(Temsili resim)
5. Hatay'dan aniden çıkan kısmet
İşte bekarlar için zurnanın zırt dediği yer. Sizi çok özlediği için bir gece çaya gelen Şükran Teyze yeni bir kısmetle karşınızda. Kendisinin yazlıktan komşusu olan bu zengin ailenin iyi eğitimli, işinde gücünde, bir ayağı yurtdışında, iyi görünümlü ancak bu kadar vasfına rağmen kendine hayrı olmayan evladı teee Hatay'dan beri sizden elektrik almış. Annenizin tek ümidi olan Şükran Teyze'nin portföyü geniş. Hatay uzak derseniz, Balıkesirli matematik öğretmeni ve bilinen en büyük vasfı babasının subay olması ile sınırlı Kayserili süpermarket işletmecisi... Bunların hepsi iyi eğitimli, hepsinin bir ayağı yurt dışında!... Yok mok derseniz sizde bir sorun var demektir!
- Merhaba, 34 yaşındayım, bir ayağım yurt dışında, erken boşalıyorum ve annemi çok seviyorum. Evlenelim mi?
6. Anneanne ile tıp ilmi üzerine yeni keşifler
Günde 7 tane ilaç alan, o ilaçların da 5 tanesinin ne işe yaradığını bilmeyen anneannenizin dünyada henüz hiçbir doktorun bulamadığı, beter bir hastalığı var. “Bunlar beni doktora götürmüyor” serzenişindeki anneanneyi, “ulan ölür kalır sonra vicdan azabından deliririm” düşüncesiyle doktora götürmemezlik etmediniz, aferim. Hayırlı torun. 3 tane doktor gezdikten sonra bile, şurdan aşşaa doğru inen, burdan böööyle böğrüne doğru çıkan, en son da sırtına vuran ağrının gaz olduğuna ikna olmayan anneannenizin doktorları nasıl azarladığını görmek, şu tatil boyunca yaşayacağınız en eğlenceli anı olacak.
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et