7 Adımda Kolay ve Zevkli Kendini İşten Attırma Rehberi
En iyi ihtimalle sabah 9’dan akşam 6’ya kadar “acil” konulu emailler ile boğuşuyor, hiçbir şeyin sonuca bağlanmadığı saatler süren toplantılarda ömür çürütüyor, “esnek çalışma saatleri” nedeniyle telefon ya da bilgisayarlarla seviyeli bir ilişki yaşıyor, gece rüyanda bile excel’ler ve timesheet’ler görüyorsun. Bütün bunlar yetmezmiş gibi direktörünün birbirinden anlamsız taleplerini yerine getirmek için yaşadığın stres yüzünden günden güne parlak kafalı bir Mustafa Keser olma yolunda hızlı adımlarla ilerliyorsun.
Yine de beklediğin terfiyi bir türlü alamadın; Ocak ayından beri beklediğin zam da yapılmadı.Hayatı sorguladığın şu günlerde istifa mektubunu direktörün suratına atıp kendine Kaş’ta yeni bir hayat kurmanın hayaliyle avunuyorsun. Ama seni engelleyen bir şey var: Yanması muhtemel binlerce liralık tazminatın. Aslında tazminatını alarak işten ayrılmak ya da hadi şöyle diyelim; kendini kovdurmak, o kadar da zor değil. “Ne şiş yansın, ne kebap” özdeyişini şiar edinen başarılı bir taktiksel çalışma ve iyi planlanmış bir süreç sonunda, hem sıdkını sıyıran işinden kurtulabilir hem de ananın ak sütü gibi helal olan o tazminatı alabilirsin. Üstelik bu yola bir kere girdikten sonra kariyer hayatının en eğlenceli günlerini yaşayacağını da garanti ediyoruz. O halde buyurun size, kolay ve zevkli kendini işten kovdurma rehberi...
1. Adım: Fizibilite Çalışması
Kendini kovdurma sürecine alacağın tazminat miktarını hesaplayarak başlayabilirsin. Kovulmak için uğraştığın iş yerinde yedi aydır çalışıyorsan, sonuç biraz hayal kırıklığı olabilir. Alacağın miktarın, harcayacağın efora değer olması ise motivasyonunu artırır.
Ayrıca işin hukuksal boyutunu da atlamamak gerekiyor. Avukat bir tanıdık falan varsa ona mutlaka danış, sınırları nereye kadar zorlayabileceğini, aleyhine delil olarak kullanılabilecek aksiyonların hangileri olduğunu iyice kafana yaz. Ofisin delisine bağlayıp tam bir ruh hastası gibi davranırken, işverene çalışanı tazminatsız işten çıkarma hakkını veren o ince çizgiyi asla geçme. Örneğin toplantı sırasında burun tatağını masanın altında yapıştırmak, işverenin malına zarar vermekten suçlanmana sebep olabileceği gibi, yayılacak dedikodular nedeniyle ofiste gözüne kestirdiğin manitayı da sonsuza kadar unutman anlamına gelecektir.
- 8 oradan gelse, 3 de ihbardan... İşe bu kadar çalışsam ceo olurdum lan...
2. Adım: Bir Üst Yöneticiyle İlişkiler
Direktörünle aranda hali hazırda devam eden bir soğuk savaş varsa 1 – 0 öndesin demektir. Sana gıcık olan bir üste sahip olmak, bu süreçte işini kolaylaştıracak en önemli faktör. Bu avantajı iyi kullanıp buradan kanırt. Gereken her durumda aptala yat. Söylediği her şeyin tersini yap, sonra da “ay ben o bahsettiğiniz konuyu tamamen yanlış anlamışım” de. Acil koduyla gönderdiği bayraklı emaillere cevap verme. Akıbetini sorduğunda ise anlamsız bir ifadeyle suratına bakıp “mail derken?” de. Bazı durumlarda sadece toplantı sırasında o konuşurken, yüzüne karşı esnemek bile adamı delirtmek için yeterli olabilir. Unutma, bu süreçte yapman gereken en önemli şey, üstünün nefretini kazanmak, ki gidip insan kaynakları departmanına senin hakkında yaldızlı bir rapor sunsun.
3. Adım - Zaman Yönetimi
Eski fakat etkili bir yöntemdir. Bundan sonra deadline, zaman yönetimi gibi kavramları hayatımızdan tamamen çıkarıyoruz ama mümkün mertebe çıkarmamış gibi yapıyoruz. Üzerimizdeki işleri olabildiğince sallarken çalışma masamızı “en büyük ilham kaynağı teslim tarihidir” gibi anlamlı sözler yazan not kağıtları ile donatmaktan, teslim tarihi geciken projeler için ekip arkadaşlarımızı suçlamaktan gocunmayalım. Ekipten her an ayağımızı kaydırmaya hazır birkaç düşman edinmek krizi fırsata çevirmek için iyi bir yöntemdir.
4. Adım: İşe Geliş Gidişler
Bulduğun her fırsatta işe gitmemek, gittiysen de erken tüymek için bahaneler üret. Apartmanın tesisat boruları patladı, noterde işim var, teyzem hakkın rahmetine kavuştu, eniştem prostat ameliyatı oldu, dayım cinsiyet değiştirdi, çocuğu okulundan çağırdılar, yediğim bir şeyden zehirlenmişim, hep o paralel yapı falan gibi sebepler bul. Metabolizman uygunsa 'regl sancılarım var' diyerek iki gün rapor al. Ayda bir kez bir sebepten sana serum bağlanmış olsun. Yaratıcılığının sınırlarını zorla...
- 3 gündür iğne yiyorum...
5. Adım: Kılık Kıyafet
Kılık kıyafet kurallarına sıkı sıkıya riayet edilen bir iş yerinde çalışıyorsan hayat senin için daha eğlenceli hale gelebilir. Takım elbisenin altına parmak arası terliklerle işe gidip işi dalgınlığa vurmak ile başlayabilirsin. Devamında komik parti gözlüklerini güneş gözlüğü olarak kullanmak ya da tatil modundan henüz çıkamadım bahanesiyle bermuda şort ile işe gitmek, muhafazakar tabiatlı bir şirkette çalışıyorsan dekoltenin sınırlarını zorlamak, tersi bir durumda işe başında hacı takkesiyle gitmek vs. Bu bölüm biraz medeni cesaret istiyor açıkcası ama hızlı sonuç almak istiyorsan aklında bulunsun. Zira hepimiz biliyoruz ki bir çalışanın ofiste nasıl göründüğü nasıl çalıştığından her zaman daha önemlidir. Bunu kullan.
- Yok, ben çıkışta eyleme gidicem...
6. Adım: Ofis İçi İlişkiler
Pek çok iş yerinde tolerans gösterilmediği halde bir türlü önüne geçilemeyen şey çalışanların dedikodu yapmasıdır. Bugüne kadar çeşitli gerekçelerle dedikodu ortamlarından uzak durmuş olsan bile hiçbir şey için geç değil. Unutma: Dedikoduyu herkes sever ama dedikoducuları kimse sevmez. O yüzden dedikodu kazanının kaynadığı her ortamda hazır ve nazır bulun. Sigara molalarının, tuvalet seanslarının gediklisi ol. Bu yolla edindiğin istihbari bilgileri iş arkadaşlarını birbirine kırdırmak için kullan. Motton “Benden duymuş olma ama...” olsun. Kısa sürede bütün şirket senden tiksinecek, yarın öbür gün kovulman söz konusu olduğunda bir Allah'ın kulu bile senin için iyi bir şey söylemeyecektir.
7. Adım: Ofis Araçlarının Etkili Kullanımı
Madem ki artık köprüleri attık, o halde ofisin etinden sütünden göstere göstere faydalanma zamanı. 4 cilt "savas_ve_baris.pdf"yi printerden çıktı almak olsun, hatta ne zamandır yapmak istediğin gibi o nalet printer'ı ilk verdiği hatada tekmelemek olsun, "aaa ne zamandır evde böyle bir kağıt delgecine ihtiyacım vardı" deyip türlü zımbırtıları cebe indirmek olsun, ofisin süpersonik internet'inden indirdiğin Breaking Bad sezonlarını yine ofis bilgisayarından izlemek olsun artık aklına ne gelirse. Şirket seni daha fazla subvanse edemeyeceğini, tazminatı verip yollarsa kara geçeceğini fark edene kadar uğraş. Sayın Devlet Bahçeli'nin de dediği gibi: Ekmek Bedir'in, Su Hıdır'ın; Yiyin kudurun, için kudurun!
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et