Vizyonda Bu Hafta: Birdman Uçuyor, Hawking Duruyor, Asteriks Direniyor, Esra Uyuyor...
Yazımıza güzel bir haberle başlayalım sevgili sinemaseverler: AKP tarafından "paralel komplo" türünde yaptırılan Kod Adı K.O.Z. filmi, bu hafta "IMDB'nin en kötü 100 filmi" listesine girdi ve tersten zirveye oturarak Yeni Türkiye'nin gururu oldu. Çok kısa bir zaman önce de sonunculuktan sondan ikinciliğe yükselmiş. Filme hakkını vermek için lütfen sandığa gidelim. Unutmayın, 1 oy 1 oydur...
Gelelim vizyona: Dağıtımcıların totemi tuttu ve aylardır bekleterek bu haftaya bıraktıkları Birdman ve "Her Şeyin Teorisi" taze Oscar heykelcikleriyle vizyona girdi. Asteriks animasyonu ise haftanın en heyecan veren filmi (ölçtük). Bakalım neymişler:
Birdman veya Cahilliğin Umulmayan Erdemi (Birdman or The Unexpected Virtue of Ignorance) - Kısaca 'Atmaca' desek olur mu?
Yönetmeni Iñárritu'ya üç (senaryo, yönetmenlik, film), görüntü yönetmeni Lubezki'ye de bir (sinematografi) Oscar heykelciği kazandıran bereketli bir yapımla karşı karşıyayız.
- Bu ne ya? Mecidiyeköy'e kadar durmuş trafik...
Konuya gelince: Stresli bir adam var, ismi Riggan (Keaton'ın oynadığı). Gençken Birdman isminde bir süper kahraman canlandırmış. Şimdi ise kimse tanımıyor onu; BBG'deki Melih, Eray gibi olmuş. Riggan artık Broadway tiyatrosu için önemli bir tiyatro eseri uyarlıyor ve bu oyunun başrolünde de kendisi oynuyor (o kadar kasmasaydın, Arkadaşım Hoşgeldin'de Tolga Çevik'in yanına doğaçlama karakter oyuncusu olsaydın keşke). Riggan için bu oyun çok önemli, ama aksilikler bitmiyor işte. Çok bilmiş rol arkadaşı Edward Norton, eski uyuşturucu müptelası kızı Emma Stone, dötü kalkık tiyatro eleştirmeni, çakal mı çakal menajeri... Uğraş dur!..
Filmin en büyük numarası: Tüm film tek çekim halinde, yani kameranın pause tuşuna basmadan çekilmiş gibi, hiç makas yememiş, kurgu masasından geçmemiş gibi... İşte bu tek çekim olayı sayesinde Broadway'in kulislerinde, koridorlarında geziyor gibiyiz. Yarın bir gün Broadway'e yolumuz düşse kaybolmayız.
Ukalalık: Çekim-mekim, hikaye-mikaye güzel de senaryo dağınık. Oyuncular bir radyo tiyatrosu icra ediyormuş gibi teklemeden, uzun ve yapmacık dialoglar gerçekleştiriyor. Yani tüm karakterler birbirine karşı dolmuş, birikmiş de bi' denk getirip yüzüne saydırmak istiyor, hep buna hazırlanıyor gibi. Neyse...
Ortam meleği: "İnarritu'nun Ölüm Üçlemesi falan enteresan ama son filmi Biutiful'da bozduydu biraz" diye söze başla, sonra da Birdman'e benzeyen filmleri sırala. Sunset Bulvarı'nın unutulmuş yıldızı Norma'dan bahset, Sahne Işıkları'nın zamanı geçmiş komedi oyuncusunu canlandıran Chaplin'e övgüler düz ve milleti fazla sıkmadan bırak. Uçacaksın...
Puan: Heykelcik + film = 82
Asteriks: Roma Sitesi (Astérix - Le Domaine des Dieux) - Her Yer Galya Her Yer Direniş...
Yaşı tutanların 70'lerin çizgiromanlarından hatırladığı kahramanlar bunlar: Asteriks, Oburiks... Tabi o zamanlar Oburiks'in "Hopdediks" olduğu güzel zamanlardı. Yine yaşı tutanlar haberlerden hatırlar Oburiks'i: 90'larda Bergamalı köylüler siyanürlü altın arayan şirkete direnmiş ve pijamayla yarı çıplak eylem yapan Bayram amcamıza "Hopdediks Bayram" denmişti. İşte böyle... Sinemaya defalarca uyarlanan bu sevimli ve direngen karakterler şimdi de 3D animasyon olarak karşımızda...
Roma İmparatorluğu zamanı... Jül Sezar'ın, Galya köyünde yaşayanlara dair hain bir planı vardır (maksat kötülük olunca koca imparator köyle uğraşıyor işte). Galyalıları asimile ederek Roma kolonisi haline getirmek isteyen Sezar, köyün yakınlarına Roma Sitesi (bkz. TOKİ) kurdurur. Galyalılar alışık değildir, kentsel yaşam beraberinde stres, diyet, anksiyete, "kalabalık içinde yalnızlık" gibi kavramlar getirir. Peki kendileri de birer Galyalı olan Asteriks ve Oburiks n'apacaktır? Köy halkını bilinçlendirip direnecektir tabii. Bakalım Sezar puştu, bu dirence karşı senatodan iç güvenlik paketi falan geçirecek mi?
Film insana Gezi'yi, HES'e direnen Karadeniz teyzesini, Yırca köylülerini hatırlatıyor da duygulandırıyor valla. Götürün çocuklarınızı, ardından da evde bi Wall-E çakın, gözü gönlü şenlensin...
- Komşu köyden "halay" diye bişey öğrendim… Deneyelim mi?
Puan: 81 (Oburiks'e 90)
Her Şeyin Teorisi (The Theory of Everything) - 'Astrofizikçinin Karısı' bu akşam yeni bölümüyle Fox TV'de...
Belki teorilerini yarım yamalak anlayabilsek de kendisini çok sempatik bulduğumuz Stephen Hawking'in hayatını anlatıyor film. Eddie Redmayne ise "O heykelciği ter dökerek kazandım" ben dercesine muhteşem oynuyor Hawking'i.
Film nasıl? Bir Akıl Oyunları Yapar mı?
Öncelikle film, Hawking'in ALS hastalığına (buzlu kovayı hatırladın mı?) ve geçirdiği sancılı süreçlere dair fikir vermesi açısından iyi. Hawking'in ilk eşi Jane Wild Hawking'in ikinci kitabından uyarlanmış film (serinin üçüncü kitabında evrenin sırrı çözülür umarım). Stephen, eşine teoremlerini çok anlatamamış olacak ki filmde bizim astrofizikçinin dehasına, kara deliğe, uzay- zamana dair bir şey göremiyoruz. Daha çok nasıl tanışmışlar, çocuklarını nasıl beslemişler, bizim "gün yüzü görmemiş" Jane neler çekmiş vs. vs. görüyoruz. "Jane'in gönlü başkasına mı kaymış", "Hawking'in bakıcısı niye böyle iyi davranıyor" sorularının cevaplarını ararken de birden Fox TV dizisine dönüşüveriyor film.
Puan: 60 (Pi'yi 3 alıyoruz)
8 Saniye - Afilli isimmiş. Hanginiz buldu bunu?
Film, Berlin'de doğup büyümüş Esra İnal isimli bir kadının gerçek hayat hikayesini anlatıyormuş. Filmin senaryosunu da o yazmış, başrolünü de o oynamış (Esra İnal'ı, Esra İnal'lara, Esra İnal'la anlatmak)... Uykusunda kendisini geliştiren, rüyası gerçek olan, rüyalarındaki adamı arayan ve bazı psişik güçleri olan biriymiş bu hikmetinden sual olunmaz Esra İnal... Yani film, Esra İnal diye birisi olduğundan bihaber olanların ihtiyaçlarına cevap vermek üzere kurulu.
Cem Yılmaz ve Yılmaz Erdoğan filmlerinden tanıdığımız Ömer Faruk Sorak ağabey çekmiş. Kendisi aynı zamanda klip ve reklam yönetmeni de olduğundan (Metin Arolat gibi düşün) işi biliyor; güzel geçişler, görüntüler falan da izlettiriyor bize...
Filmin ayrıntılı analizi: Hepsi birbirinden pislik heriflere rağmen ayakta durabilen bir kadının hikayesini anlatması güzel. 8 Mart Kadınlar Günü'ne ramak kalmışken 'pozitif ayrımcılık kontenjanı'ndan izlenebilir... Ama bu kadar psişiklik, bu kadar spiritüalizm, bu kadar uhrevilik sıkıyor bir süre sonra. Kendisine fragmanda da rastladığımız Yılmaz Erdoğan ise derviş rolüyle filmin uhreviliğini pekiştiriyor.
- Bu fani dünyada oğul, herkese lazım bir Finansçı
Ivız zıvır bilgi: Güneş'in Samanyolu Galaksisi içerisinde dönüşü 255 milyon yıl sürüyormuş. Yani, Güneş'in perspektifinden Dünya'ya baktığımızda, insan ömrü 8 saniyeye tekabül ediyor. Filmin ismi de oradan geliyormuş. "Yüce Güneş için bir vine süresiyiz hepimiz, fazla ciddiye alma kendini" diyor yani. "Meksikalı bir spiritüellik hocası tut ve ünlü bir yönetmene film çektir" diyor.
Puan: 50 (Güneş'in perspektifine göre kaç acaba?)
Eveet, bunun dışında 3 yerli komedi var sinemalarda. Yerli komedi deyince hepinizin tüyleri diken diken oldu değil mi? Buradan fark ediliyor... Yine de önyargılı yaklaşmayalım, çok kötü sayılmaz bu haftakiler: Çarşı Pazar, Manda Yuvası ve Karaman'ın Koyunu. Leman dergisinden Can Barslan ve Atilla Atalay'ın senaryosunu yazdığı Manda Yuvası tercih edilebilir hatta, Entelköy Efeköye Karşıvari bir hikayesi var. Filmdeki köylüler kendilerini oynuyor, fikir de mandalardan çıkmış (dolaylı olarak yani)...
- BİTTİ (O değil de haftaya vizyon çok güzel olacak. Bekleyin...) -
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et