Vizyonda Bu Hafta: Küçücük Fıçıcık, İçi Dolu Kostümcük (Ant-Man)
Vizyon haftasının bayramla çakıştığı şu günlerde, filmler de konsepte uygun: Marvel'dan çocuklara emmeli bayram şekeri tadında bir film geldi mesela: Ant-Man... Kadınlara da bayram baklavası tadında bir erkek striptizci sürprizi var: Magic Mike XXL... Gerisi çok iç açıcı değil, limon kolonyası kokusunda sıkıcı dönem filmimiz (Immigrant), toplu akraba ziyaretlerindeki haylaz çocuklar çekilmezliğinde korku filmlerimiz mevcut...
Böyleyken böyle... Hadi vizyonun mübarek olsun...
Ant-Man - Dötü yere yakın olandan korkacan
Marvel evrenini diye bi şey var. Bizim paspal evrenimizden çok daha renkli; saf ağaç adamlar, baltalı şaşkın ilahlar, tersten öpüşen örümcek kostümlüler, iyi kalpli goygoycu işadamları falan yaşıyor orada. Ant-Man'de de boyu karınca, yüreği dağlar kadar bir kahraman mevcut: Kırmızı kostümlü Scott Lang...
Konumuz basit: Senden zeki olmasın, dahi bir profesör var. Atomlarla, kuarklarla oynaya oynaya insanları karınca boyutuna küçültebilen bir kostüm icat etmiş. Bunun asistanı ise hırslı, "Önce Doçent olup maaşımı artırmalı sonra da dünyayı ele geçirmeliyim" derken deliriyor (Şu dünyayı ele geçirmeye çalışan profesör yardımcılarından da ne çektik be)... Bu herif, bizim kurt profesörün kırmızı kostümüne karşı, kendi kötü emellerinde kullanmak üzere, aynısından bir sarı kostüm icat ediyor.
Kırmızılar biz...
Neyse ki Scott Lang karakteri imdada yetişiyor. Robin Hoodvari bir hırsız olduğu kadar, iyi kalpli bir baba ve kötü bir koca. Yani anlayacağın, tam Marvel evreninde kahraman olacak adam (Kahramanlık olayını eşine anlatamazsın işte, ille "sigortalı iş" ister)... Bakalım bu yürekli genç, bir yandan laubali espriler yaparken diğer yandan dünyayı kurtarabilecek mi? Profesörün kendisini layık gördüğü kostümü sonuna kadar terletebilecek mi?
-Şu kostüm artık kurusa da temiz temiz dünyayı kurtarsam...
Filmin en etkileyici kısımları karınca boyutlarına küçülen Scott Lang ve emrindeki karıncaların su tesisatında, oyuncak trenler arasında, tabanca üstünde savaşma sahneleriydi... Dünyalı kurşunlayan uzaylıdan, gökdelen tırmanan kahramandan sıkılmışken süper oldu bu, "Böyle efekte-CGI'ya can kurban" deyiverdik... Bir de adamımızın karıncalarla kurduğu duygusal bağ çok etkiledi bizi: Bir nevi yoldaş oldular, kah birbirlerine lakap taktılar, kah "girilmez" denilen yerlere girdiler...
Aaaa Mahmut Hoca... Çocuklaarr, sakın gelmeyin. Tünelin ucu bombok bi' yere çıktı...
Film izleme uyarısı: Bazı salon çalışanları var. Filmin jenerği akarken LAP diye kapatıyorlar filmi. Bilmezler ki Marvel filmlerinin sonunda çeşitli sürpriz görüntüler, bi' sonraki filmlere dair ipuçları olur... Yine de görevli arkadaşa bi' Marvel jeneriği için kafa atmaya değmez. Hem bunun çalışan başka arkadaşları var, AVM güvenliği falan var...
Puan: Kostümlü 80, kostümsüz 70...
-Ye kürküm ye
Ve ev yapımı baklavalar:
Magic Mike XXL - Striptizciyi soydum, başucuma koydum...
6 baklavadan oluşan karın kaslarıyla, slip donlarıyla, seksi erkekler filmi olarak hayatımıza girmişti Magic Mike... Striptizci ekibin önemli bir pozisyonundaki Mike, inşaattan keşfettiği bir gence striptizci olması için akıl hocalığı yapmış ve onu alemin kralı yapmıştı (Amerikalı'nın inşaat işçisi öyle tabii. Kaslı falan. Bizde keşfedilen en iyi ihtimalle türkücü oluyor...)
Denilebilir ki filmin taş striptizcileri; erkekleri gıybete, kadınları şehvete sürüklemişti.
İkinci filmin seçmelerinden: Baklava sayımı kuyruğu...
Bu alemleri bırakmaya tövbe eden Mike, ikinci filmde şaşâlı bir dönüş yapıyor. Son büyük gösteri için toplanan striptizci ekip yola düşüyor, çeşitli alemlerde gününü gün ediyor. Filme lezbiyenler, travestiler ve siyahiler de eklenince 18+ bir Cennet Mahallesi cümbüşü oluşuyor.
İşin goygoyu bir yana, filmin alt metinlerinde kadınların cinsel tatminsizliğine dair toplumsal tespitler bulmamız isteniyor. "Kadınlar baklava izlerken erkekler de psikolojik iç gözlem yapsın" diye de anlaşılabilir...
Puan: Baklava başına 12
Geçelim 1921 ABD'sinde geçen dönem filmimize -ki içimiz kıyılsın artık yüzeysel dönem filmi izlemekten...
Bir Zamanlar New York (Immigrant) - Göçme turnam...
Çaresiz-utangaç rollerinin güzeller güzeli Fransızı Marion Cotillard, masum göçmen bir seks işçisini canlandırıyor. Yakın zamanda Her ve İnherent Vice'daki unutulmaz rolleriyle aklımızda yer eden Joaquin Phoenix ise ona eşlik ediyor. Evet, bir filmde güzel kadın varsa filme ismini o verir, erkek oyuncu da ona sadece eşlik edebilir.
Neyse, olay şöyle: Marion Cotillard Polonya'dan New York'a göçen bir kadını canlandırıyor. Tam sınırdışı edilecekken bunu bir pezevenk (Joaquin pezevengi) kurtarıyor. Bakıyoruz ki, iyi kalpli pezevenk bu kadına aşık olmuş. Bizim kadın, kendisini pezevenklerin elinden kurtaracak bir Amerikan İbo'su mu arasın, yoksa Joaquin'le iyi geçinerek hayatını mı kazansın, napsın? Bakalım göreceğiz...
Dönem filmi dedin?
Evet, senaryoyu derinleştirmeden basmışlar koyu sepyayı, fırfırlı kostümü, iç mekan dekorunu, karakter oyuncusunu... dönem filmi olmuş. Tek sezonluk dönem dizisi olsa izlenirdi o ayrı. Onun tadı başka...
Puan: Cotillard'a 30, Phoenix'e 20
Şimdi kameralarımızı helikoptere bindirip Avustralya'ya götürelim, bakalım n'olacak:
Fırtınanın Ortasında (Strangerland) - Avustralya sıcağında sevişememe gerilimi
50 yaşına yaklaşsa da güzelliğini hala koruyabilen, Avustralya'nın doğa harikası Nicole Kidman en başrolde... Bu, kocası ve iki çocuğuyla beraber taşraya göçüyor. Zaten Avustralya'yı da kıta şekinde bir taşraya benzetirim ben zaman zaman...
Çocuklar demiştik: Büyüğü 15 yaşında bir asi (I'm fucking prisoner) ergen kızı, diğeri ise bunun küçük erkek yancısı... Baba baskısından dolayı tüyüyorlar evden, Zeytinli Rock Kampı'na mı gideceklermiş neymiş... Sonra ilginç bir şekilde, bu kayıp arama sürecinde Nicole Kidman'ın sevişme isteği başgösteriyor. Hadi çocukları boşverdik diyelim ama 45 derece çöl sıcağında sevişmenin sırası mı ya?
Sevişirken kızaranlar...
Filmin yönetmeni ablam, eski belgeselci olduğundan olacak, sürekli helikopter kamerasından Avustralya kırsalı gösteriyor bize. İstiyor ki o tekinsiz coğrafyayla aile bireylerinin psikolojilerinin çıkmazlarını benzeştirelim... Valla bu sıcakta zor ablam. Söz, kış gelince birtakım alt metinler bulacağız, hatrın için...
Puan: Gölgede 40
Seni romantik filmsiz bırakmayacağız:
Aşkın Dili (Gemma Bovery) - Çilli bom bom bom (Gırtlaktan)...
Klasik bir eser olan Madam Bovary'i okumasak bile, Travel Pursuit oyununda, üniversiteye giriş sınavındaki çoktan seçmeli edebiyat sorularında bir şekilde rastlamışızdır. Taşra sıkıntısını yasak ilişkiler yaşayarak atmak isteyen kitaptaki Emma Bovary'nin (bkz. Wikipedia) uyarlamasını yapmışlar. Tek harfle Emma Bovary'i kaçırmış olan çilli güzel Gemma Bovary, kocasıyla beraber naif bir kasabaya taşınıyor ve hikaye başlıyor...
Naif bir Fransız olduğu için kruvasan yapmak gibi küçük şeylerden fazlasıyla zevk alan bir fırıncı amcayla tanışıyor Gemma... Amcam ekmeklere olduğu kadar edebiyata da tutkun ve bu çilli "edebiyat uyarlaması güzeli"ne abayı yakıyor...
-Sana kasabadaki En İyi Kruvasan yarışması plaketlerimi göstereyim mi?
Velhasıl, şu yaz günlerinde absürt, naif ve romantik bir Fransız filmi bulmuşuz, daha ne isteyelim? Ne güzel bir yaz filmi şeysi işte...
Puan: Romanına 90, çilli Gemma'sına 80, filmine 70
Biraz tatil libidosu, biraz yanma korkusu... Sırada yaz korkularımız var:
Kanlı Tatil (Indigenous) - Fazla libidolu gençlerin ibretlik dramı
"Hatun götürürüz" diye tatil yolculuğuna çıkıp üç buçuk atan erkeklerden oluşuyor filmimiz. Filmin büyük bir bölümü libidolarını tutamayan gençlerin sevişmeleriyle geçiyor. Yönetmenimiz burada sevişmeli tatillere özenen erkeklere sesleniyor. Sonra da bunlar ormana dalıyor, orada bir takım yaratıklar bunların dötünü kesiyor. Yönetmen burada da çocuklarını tek başlarına tatile göndermek istemeyen ebeveynlerine sesleniyor... Sana bana pek seslenmiyor yani...
Puan: Libidosuna 20, korkusuna 20
Sevişirken iyi de gerilimi zor...
Dehşet Gecesi (Exists) - Hanzo tatilde...
Bazı korku ve komedi filmlerinde kullanılan bir yöntemdir: Bir grup genç (genç grup olduğu için en az üçü sevişirse makbuldür) bir efsanenin peşine düşer ve taşınabilir kameralarla yaşadıklarını çeker. Biz de bu kameradan görürüz olanları...
Olanlar: Teksaslı Koca Ayak'ın (Şekil 7.1) peşine düşen gençler, cep telefonları kameralarıyla ormanda dolaşıp kelimenin tam anlamıyla "aranırlar"... Başta gırgır şamata derken Koca Ayak'la karşılaşırlar. Zamane gençliği de oldukları için Koca Ayak bunları ham yapmak üzereyken bile çektiklerini Youtube'a koyma derdine düşerler...
Şekil 7.1. Yurdumuzda yetişen bir Koca Ayak
Bizimkiler de Oflu Hocayı Aramak filminde kullanmıştı bu "macera yaşayanların kamerası" yöntemini, o iyiydi. Ama umarım çakal bir yapımcının aklına Çılgın Dersane tayfasını, bir Kemal Sunal efsanesi Hanzo'nun peşine takmak düşmez, bak o kötü olur...
Puan: Koca 20
Bir de Dünya Kupası'sız bir yaza iyi gelecek olan furbollu bir animasyonumuz var:
Altın Gol (Metegol) - Pırpır yok beyler...
Çocukların mahallelerde ArdaTurancılık oynadığı şu güzide zamanlarda vizyona sokmayı uygun bulmuşlar, bu iki senelik filmi. Futbol yıldızları ile amatör futbol ruhu arasındaki gerilimden-çatışmadan yürüyor bu animasyonumuz. Kasabayı satın almak isteyen şımarık yıldız futbolcuya karşı yöre halkı "kasabasına" bir maç teklif ediyor, yenen alır... Kasaba eşrafı yetmeyince minnak langırt futbolcuları da canlanıp mücadeleye katılıyor (Bi' de Ant Man lazım bunlara)....
Filmin en güzel yeri: Kubrick'in A Space Odyssey filmindeki ünlü kemik-uzay sahnesinin taş-toplu bir versiyonunu yapmışlar. Göndermeyi anlayan çocuk olursa Torino'daki Sinema Müzesi'ne çırak olarak gönderin, biraz iş öğrensin...
Puan: Amatör ruhuna 70 senin
SONUÇ - Bayram harçlıklarımızı sonbahar festivallerine mi saklasak?
Önümdeki notlara bakıyorum: Öncelikle yaz günü kasvetli-gerilimli şeyler izlemen önerilmez: Immigrant ve Strangerland'lerden uzak durabilirsin. Onun yerine, çoluk-çocuk, kuzen-enişte gidebileceğin bir Ant-Man ve sevgiliyle, çift kankilerinle gidebileceğin Gemma Bovery filmleri uygun olabilir. Ayrıca neden kız kıza bir Magic Mike XXL yapmayasın? (Hep kadın bedeni mi metalaşacak!) Son olarak, çevrendeki ergenleri tatil korkularından uzak tutmanı ve çocukların ulaşabileceği yerlere Altın Gol bileti bırakmanı tavsiye ederim. Bir vizyonun daha altını üstüne getirdikten sonra slip mayomu da alır kumsala giderim...
-BİTTİ (Nuri Alço'nun konuk oyuncu olduğu bir yerli komedi de vardı sanki, kaynattık onu. Ya da yoktur öyle bi' şey, belki hiç olmamıştır)-
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et