Geçmişten Günümüze: eSpor Neydi Ne Oldu?
Ne olacak, hobiydi iş oldu! Evet, 16 senedir tüm dünyada gelişimini kaybetmeden kitlesiyle birlikte büyüyen bir zamanların hobisi, şimdi iş olarak yapılan, baya bildiğin para falan kazandıran bir spor dalı. eSporu yeni bir trend sananlar, kaçıranlar ve tekrar izlemek isteyenler için için şööööyle bir geçmişe gidelim ve o zamanlardan bu zamanlara neler olmuş birlikte bakalım.
Herşey 56K modemin başının altından çıktı
Bilgisayar denen kutucuklar üzerlerindeki commodore, amiga, ibm gibi logolarla birlikte uzun yıllardır aramızda idi fakat o kutucukları birbirlerine bağlayan, bir şeyler paylaşmalarını sağlayan internet'in hayatımıza girmesi ile beraber oyunların da seyri değişti.
Artık oyunları insanlar karşılıklı oynayabiliyor ya da takım oyunu gerektiren hallerde mahalleden adam toplar gibi belki adını bilmedikleri diğer oyuncularla ittifak yapabiliyorlardı. Bu durum haliye beraberinde rekabeti getirdi, rekabet de diğer her konuda olduğu gibi hızla büyümeyi ve gelişmeyi...
İlk büyük organizasyon: DreamHack
eSpor kavramını ilk olarak Counter-Strike ile tanıdık. Oyun öylesine detaylı ki; takım olarak yapman gerekenler var, bireysel yeteneklerin önemli, kazandığın tecrübeler, harita bilgin, silahların kullanım alanları, oyun için hassasiyet, ekipmanlar bla bla…
E durum böyle olunca bir oyunda iyiyi kötüyü ayırt etmek gerekir diyen İsveçli bilim adamları Dreamhack adında bir organizasyon yapmaya karar verirler. Organizasyon 2004 yılında bir hangar içinde 5.852 oyuncuyu bilgisayarları ile birlikte bir alana toplayarak resmi bir rekora imza atar. ”Vaay be! O yıllarda bile ne kadar büyük bir kitleye sahipmiş eSpor” dedik içimizden. Ardından zaten WCG, ESWC ve KODE5 gibi organizasyonlar peşi sıra bu tutkuyu sektöre çevirmek için çalışmaya başladılar.
Bizim led ekranlarımız, lazer Mouse’larımız, mekanik klavyelerimiz olmadı delikanlı!
Hadi “Anne okulda basket takımına giricem bana havalı ayakkabılardan lazım alak mı?” diyebiliyorduk da “anne Plantronics DSP500 diye bir şey çıkarmış bir de Microsoft MS 1.1 al diyor arkadaşlar, güzel headshot attırıyormuş” demek biraz kasıyordu. Dediysek de pek anlamadılar zaten (Onlar da haklı). Biz de el mecbur, turnuvalara girdik kazandık, para biriktirdik aldık. Gerçek ses kalitesinde kulaklıklar, onlarca ayar yapılabilen Mouse’lar ya da saniyede şu kadar tepkime hızlı klavyeler yoktu ama iyi oyuncular her zaman farkını koyabiliyordu. Hatta şimdi baktığımızda o iyi oyuncular onca yıl sonra yeni arenada hala iyiler ve hala sahnedeler.
Yayıncılar sahneye lütfen
eSporun gelişiminde markalar yıllarca çok büyük katkıda bulundu fakat en büyük ivmeyi internet televizyonculuğu atılımı ile Own3d, JustinTV ve Twitch gibi yapılar kattı. Geçmişte çok büyük organizasyonlar yapılıyordu ama bunu alandaki izleyenlerden öteye taşıma imkanı yoktu. İlk zamanlar bu tür organizasyonları onbinlerce insana ulaştırabiliyorken şimdi milyonlarca insan aynı anda ekranlarının karşısında ve kaliteli sunucular eşliğinde rahat rahat izleyebiliyor.
eSpor’da bir devri kapatıp farklı bir devri açan Twitch, hem oyuncular, hem oyun şirketleri hem de reklam veren markalar için müthiş bir platform oldu. (online yayınlar, eSpora faydaları, ne kadar milyon dolarlar kazanmış çocuklar falan onları ayrı bi yazıda anlatıcaz)
Katılım ücretli turnuvalardan, rockstar yaratan turnuvalara
Tüm dünya bir yana Türkiye bir yana. Dünyada uzun yıllardır büyük para ödüllü turnuvalar kaliteli organizasyonlar yapılırken Türkiye’de oyuncular turnuvaya katılmak için para öder ve karşılığında cüzi miktarda para ödülleri ya da ekipmanlar ile nefislerini köreltirlerdi. Tabii bunların nedeni Türkiye’de bu konuların pek ciddiye alınmıyor olması ve biz daha o konulara gelmedik diyen markalarla iletişim kopukluklarıydı. Yatırımın olmadığı yerde yerel turnuvalar ve bireysel çabalarla etkinlikler organize ediliyordu..
Dünyanın en büyük oyun firmalarından biri olan Riot Games’in eSpora ve eSporcuya verdiği değer ile sektör bir anda tüm dünyada değişti. Oyuncuların görünürlüğü arttı, kalitelerinin artırılması sağlandı, uygun şartlar masrafdan kaçınılmadan sağlandı ve bir de işin içine yayıncılık girince oyuncular birer rockstar, kulüpler, büyük şirketler ve markalar verimli reklam verebilecekleri alanlara kavuştu.
Bu hareketlilikle beraber Blizzard, Valve gibi şirketler de kendi oyunlarının eSpor arenasındaki yerini bir kez daha gözden geçirip harekete geçmekte gecikmedi. Her şey önemli bir vizyon ve biraz yatırımla halloldu. Onca yıl boşa can sıkmışız :/
eSpor sıradan oyuncularda ne uyandırdı?
Mahallede futbol oynarken bir duran topla gol attığımızda “Zidaaaaane vurdu ve gol oldu Zidane!” diye hangimiz kendi maçımız sunmadık? Yeri geldi kalede Schmecihel (şımaykıl), ileri de Ronaldo olduk. İşte eSpor tam da bu duyguları insanlara oyun dünyasında yaşatıyor.
Evde otururken izlediğin yayını kapatıp, “dur ben bi el Zed oynayım” dedirten şeydir eSpor. Çünkü o an izlediğin Zed senin oynadığın Zed gibi değil, yapılan hareketler senin benim pek yapabildiğimiz hareketler değildir. Bu da duyduğun heyecanı bastırmak için oyuna girmeni sağlar. Küçük küçük eSporcular aslında bu şekilde doğuyor ve oyunlar devamlılığını bu şekilde sağlıyor. Dev arenalar, milyonlarca dolarlık para ödülleri, şan şöhret. Evet bunlara henüz 17-18 yaşlarında sahip olabiliyorsun. İşte bir nesil eSpor sayesinde oyunlarla tanışıyor ve hobilerini işe çevirmeyi öğreniyor artık.
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et