Vizyonda Bu Hafta: Aşırı Makyaj Johnny Depp'i, Aşırı Şöhret Amy Winehouse'u Bozuyor...
Katliam, yalan, sansür ve rezalet dolu bir haftalık aranın ardından tekrar merhaba Zaytung Sinema takipçileri! Bu haftanın vizyonunda, "Yok be ne Oscar'ı" şeklindeki cool tavırlarını bozmasa da Oscar alabilmek için bürünmediği sıfat kalmayan Johhny Depp'in en yeni filmi ve şöhretin bedelini çok fena ödeyen Amy Winehouse'un belgeseli dikkat çekiyor. Buyrun bakalım:
Kara Düzen (Black Mass) - FBI ne iş yapar?
Boston'da çocukluğunu geçirmiş eski dost iki İrlandalı, mafyabaşı James Whitey Bulger ile FBI memuru John Connolly'nin gerçek hikayesini anlatıyor film.
Ama önce fragman:
James Whitey Bulger'i, nam-ı diğer Jimmy arkadaşı, Johnny Depp canlandırıyor. İki kilo makyajı basmışlar buna, bayâ bi' yapaylaşmış maalesef. Makaseller rolündeyken bile daha doğaldı bu adam, siz n'aptınız ya!? Makyajdan dolayı film boyunca jest-mimik yapamıyor Depp'ciğim, donuk donuk bakıyor, belli ki mavi lens de gözüne batıyor... Rahat değil yani, çok belli. Film boyunca biriktirdiği enerjisini dışarı bıraksa, Oktay Kaynarca'nın Ustura Kemal dizisinde İngiliz askerini etkisiz hale getirmek için attığı uçan tokat çıkacak belki içinden! Zaten bayâ bayâ Atatürk'le T.C. Oktay Kaynarca arasında bir şey olmuş bu haliyle...
Gözlerden yukarıya bakınca insanın bi Onuncu Yıl Marşı'nı okuyası geliyor evet...
Lanet olası (fucking) konusu nedir filmin!?
Şimdi şöyle ki, iç açıları toplamı 180 derece olan (belki 360) bir üçgen var: Mafya-FBI-senatör. FBI'daki eleman bizim Jimmy ile işbirliği yapıyor. Boston senatörü de Jimmy'nin kardeşi olduğu için bunun arka bayâ sağlam... Öyle olunca mahalle abiliğinden başbelası bir mafya babası statüsüne kadar yükseliyor kendisi. Ve anladığımız kadarıyla ülkenin gidişatına etki eden kararlar Jimmy, Jimmy'nin iki yancısı, FBI'daki 4 herif tarafından veriliyor! Bütün alavereler dalavereler bunlardan çıkıyor.
Alavere-dalavere: FBI'daki John birader, İtalyan mafyasını bitirme bahanesiyle Jimmy'e işbirliği teklif ediyor, bunu da FBI'ya kabul ettiriyor. Ama işte, 70'lerde Amerika'da İtalyan mafyası bitirmek kolay iş mi? Don Vito Carloene'ye kafa tutmak çocuk oyuncağı mı?
-Mavi lensli biri sizi bitirecekmiş efendim... -Gelsin...
Film neyi vurguluyor?
Fuck sözcüğünü... Filmde topu topu 3 tane kadın karakter olduğu için ortam erkeklere kalıyor ve küfürler havada uçuşuyor. Yani ortalık 'fuck'tan 'fucking'den geçilmiyor... Her lafın başına fucking, sonuna da fuck getiriyorlar. Bunu saymışlar: Toplam 254 kere fuck geçiyormuş. Bir nakarat gibi yani: Fucking (3x)...
Neyse ne, aman: Bi' Godfather bi' Scarface değil. Malzeme iyi olmasına, hikaye gerçek olmasına rağmen tat vermiyor. Yani bu adamı 20 küsür senede anca bulsun FBI, sen mavi lensle işi bitirmeye çalış!... Adama karizmatiklik basalım derken Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz etmişler senaryoyu...
Hızır Çakıroğlu ve tesbihi (temsili)
Puan: Yine 65 eder ya...
Amy - Winehouse söylüyor: 'Tanrım kötü kullarını sen affetsen ben affetmem...'
Amy Winehouse'un hayatından çeşitli kesitler sunan ve onu ölüme götüren süreçleri tek tek önümüze seren bir belgesel Amy. Winehouse'un kadife sesli cazı ve hüzün kokan gülüşüyle birleşince bir acayip sonbahar melankolisine sürüklüyor... Instagram olmadığı için paparazzilerin hala iş yapabildiği yıllarda magazin dediğin şeyin insan hayatını nasıl karartabileceği de anlatılıyor...
Ozan Güven gibi insanı "Kaç yaşındasın lan sen" şeklinde delirtmiş insanlar bunlar sonuçta...
Şunları instagram'da paylaşabilse belki şimdi hala aramızda idi...
15 yaşındaki hallerinden başlayarak daha önce açığa çıkmamış görüntülerini görüyoruz Amy'nin. Özellikle babasına ve sevgilisine uyuz oluyorsun ister istemez. Babası bunu 10 yaşındayken bırakıyor, sevgilisi en mutlu zamanlarında ayrılıyor... Sonra ne oluyor; bakıyorlar ki bu kız meşhur oldu iyice, peşine takılıveriyorlar. Bununla da bitmiyor anam: Menajerler kadını uyurken turneye taşıyorlar, talk show'cular arkasından uyuşturucu esprisi yapıyorlar... İnsanlar ne kötü ya, nasıl pislikleriz di mi!? Şöyle hepimizi yatırıp bi' elektroşok tedavisine soksalar anca kendimize geliriz.
İşte bütün bunlara rağmen az ömrüne çok başarı sığdırıyor Amy Winehouse. Listelerde hep zirvede, Grammy'e Grammy demiyor...
"Çünkü Grammy ödüllerinin nasıl verildiğini zaten çoğunuz biliyorsunuz. Sipariş üzerine Grammy ödülü veriliyor"
Son söz: Tertemiz belgesel. İşini görür...
Puan: Sesine 100, gülüşüne 90, belgesele 80
Kızıl Tepe (Crimson Peak) - Hayaletli şato tasarımını geline beğendirememek
Yönetmen, Pan'ın Labirenti gibi bir başyapıtın yönetmeni: Guillermo Del Toro. Oyuncular desen, Alis Harikalar Diyarı'ndaki Mia Wasikowska, NASA filmlerinin vazgeçilmez aktristi Jessica Chastain, Thor'un kötü kalpli kardeşi Tom Hiddleston... Sonra efendim, filmdeki beyazlı-sarılı kostümler özenle hazırlanmış, görüntü yönetmenliğinin-sanat yönetmenliğinin eline su dökemiyorsun. Filme ismini veren kil madeninin kızıl toprağı süper sinematografi sağlıyor, karizmatik gotik mimari, tablolar, mumlar, merdivenler... Kısaca filmin her unsuru, kızına çeyiz hazırlayan anne özeninde.
Ama işte, İngiliz'e gelin giden Amerikalı kızımıza beğendiremiyorsun bunları. 2-3 hayalet var diye koskoca şatoya kulp takmaya kalkıyor beğenmez!
Hayaletli mayaletli! Dayalı döşeli köşkü kim bulmuş bu devirde!
Bi' sorun mu var?
Yazar olmak isteyen Amerikalı bir genç kadının genç bir İngiliz iş adamı ve onun kız kardeşiyle beraber İngiliz şatosunda yaşamaya başlamasını, orada çeşitli hayaletler ve canavarlarla tanışmasını anlatıyor film. Gerilim dolu hikayenin atmosferi bambaşka, harbiden diyecek bir şey yok. Ama bi' sorun var ki, film "ortamlı gerilim"den "canavarlı (transparan et) korku"ya dönüşüyor aniden ve bu çok inandırıcı olamıyor.
Puan: Tepede 60
Yaktın Beni - Yüceller A.Ş. yerli komedi sektöründe...
Yaklaşık 10 tane sempatik ünlüyü bir afişe toplarlar. Uğur Yücel başrolde, oğlu Can Yücel de yönetmenliğini yapar (Pardon filmindeki Ferhan Şensoy-Mert Baykal olayı gibi, çaktın)... Uğur Yücel, çoğu ailede en az bir tane olan serseri dayı rolünde. Kendisi yangın çıkarmayı hobi edinmiş bir manyak! Bunun yeğeni de (Sarp Apak) ateşten korkan bir itfaiyecidir ve buradan komiklik çıkarmaya kasılır... Bir de kocasının yerine mafya olmak zorunda kalmış Antepli ev kadını (Hasibe Eren) vardır -ki böylece karakter cümbüşüne dönsün film... Bu yaratıcı karakterlere rağmen senaryo şaşırtmayı ve akıcı olmayı başaramaz. Bir yerli komedi daha güldüremeden son bulur.
Puan: Söndürürse 50 söndüremezse 55
Öyle ya da Böyle - Yerli komedi yersiz fazla...
İçeriğinde hafif bir Yeşilçam kokusu barındıran, çok hafif de sektör eleştirisi bulunduran bir filmde sıra. Yönetmenin tabiriyle kahkaha attırmayı değil gülümsetmeyi amaçlıyor. Şimdi böyle gördüğü her filmi gömmeyi iş edinmiş eleştirmen gevşekliği gibi olmasın ama "Gülümsetmeyi başarıyor mu o bile tartışılır"... Belki en fazla ayıp olmasın diye bi' tebessüm ediyorsun, o... Konu da açıkçası sürüklemiyor! Hah konu konusunda bayâ kasmışlar yaratıcı olmak için, en azından bu konuda tebrik etmek gerek senaristi!
O değil de yılların usta komedi oyuncusu, kirli sakallı tontiş Erdal Tosun'a da yazık oluyor böyle ortalama vasat işlerde. Nuri Bilge şu adama yeni filminde bir yan rol verse de emekli olmadan iyi bir film görse be...
Puan: Öyle 50, böyle 40...
Şöyle bir animasyonumuz var bir de. Şu tiplere bakıp da filmine gidesim gelmedi, gitmedim. Bunun televizyon dizisi de varmış ve onu izlemeden çok anlaşılmıyormuş film diyorlar. Boşver gitsin, çocuğa animasyon arıyorsan internetten Minyonlar'ı bul onu aç derim...
Yerli komedi kulvarı en azından farklı yaratıcı senaryolar üzerinde çalışıyor, en azından bu şekilde bir takdiri hak ediyor. Ama yerli korku öyle mi? İçine cin girmiş kadınların sesi de aynı, ortam da aynı, konu da benzer... Lanetli Ev Müdürlüğü'nün Korkulu Köy Evi Şubesi çekmiş filmi. Şu da fragmanı:
SONUÇ - Belgesel-kurmaca? Yerli-yabancı? Komedi-korku-mafya üçgeni?..
Güzel kardeşim, güzel belgesel dediğin 40 yılda bir gelir, Amy'i kaçırmaman özellikle önerilir: Televizyondan izlediğin marjinal ünlülere karşı önyargılarını kırmak, ağlayarak boşalmak (deşarj olmak) için birebir. Eğer ortam peşinde bir sinefilsen, yani atmosfer "sevenlerdensen" Kızıl Tepe tam sana göre. "Hayır ben Johnny Depp'in Oscar yarışına Türkiye'den destek vereceğim, arkasında duracağım" derdinseysen de Kara Düzen'e gidebilirsin. Yerliler kulvarı aynı: İki komedisi bir korkusuyla maalesef tat vermiyor. Alternatif olarak, Suruç ve Ankara katliamlarının anısına aylardır vizyon bekleyen Ayhan Hanım filmini Youtube'a veren Levent Semerci'nin bu son yapımını izleyebilirsin... Farklı bir tarzı var, bi' dene derim.
-BİTTİ (Haftaya tek parça halinde görüşmek dileğiyle)-
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et