Bir Nesli Avuç İçi Su Toplamış Halde Eve Yollayan 10 Arcade Oyunu
1980'li yıllarda başlayan ve 90'lı yıllarda patlama yapan Arcade oyun hastalığı, kısa sürede tüm dünyayı sarmıştı. Japonlar durmayıp, oturmayıp oyun şirketi açıyor ve dünyayı ele geçirircesine Arcade oyunlar üretiyordu. Pek çok öğrencinin harçlıklarını boğazına değil de jetonlara harcamasına ve akşam eve avucunun içi su toplamış halde gelmesine neden olan oyunların bazılarını sizler için derledik.
1. Street Hoop
Daha ortada oyuncunun döktüğü teri dahi molekül molekül görebildiğiniz grafiklere sahip basketbol oyunları yokken o vardı. Data East tarafından 1994 yılında çıkarılan oyun, basketbol tutkunları için oldukça keyifliydi. Her ülkenin kendine has avantajları var idi. İyi zıplayan, iyi üçlük atan, iyi defans yapan vs… Her şeye rağmen, Taiwan’da basketbol potası olduğundan şüphe edilen dönemlerde oyundaki en iyi takımın Taiwan oluşu oyunu üreten şirket sahibinin nereli olduğunda ufak tefek fikir veriyor şimdiki kafayla bakınca… Fransa’da, oyunun en iyi ikinci takımı olarak sömürgeci politikasının meyvelerini teknolojik anlamda ilk bu oyundan almaya başladı… Ya da azıcık gıybete kayarsak Taiwan’lı zengin bir oyun firması sahibine kaçan Fransız bir kadından da bahsedilebilir, bilmiyoruz. O dönemde oyunun açık ara en kötü takımının Amerika olmasını sindiremeyen Kobe Bryant, Allen Iverson, Lebron James gibi isimlerin başını çektiği bir grup Harlem’li atari salonu tutkunu ise sonradan o hırsla çok acayip şeyler yaptı…
2. Street Fighter
Bunu oynamayan kaldı mı allasen? Bir nesil neredeyse bu oyunla atari salonlarının bağımlısı oldu. Atari salonundaki o herkesin eline veren bücür piçi yenicem diye atılan jetonların ardı arkası kesilmedi. Oyundan hırs alınamadıysa, bakkaldan pet şişe su alıp çocuğa dönemin imkanlarına göre “aduket” çekildi. Aduket ile de uslanmayanın hakkı kötekti… Hala daha sırıttığı için o çocuk ne dayaklar yedi… Oyun, Capcom tarafından 1987 yılında çıkarıldı. Oyun çok tutunca hemen ardından yenileri geldi… Street Fighter 2, 2.5, 2.75, 3 derken, CapCom’un gözünü para hırsı bürümüştü… Yenisi geldikçe geldi, geldikçe geldi… O ara da biz “2.5 bu değil olm bu 2.75 bak burada aduket hareketli gidiyor” diye tartışırken farkında olmadan ve daha ilkokul 5’e varmadan kesirli sayıları iyi kötü öğrenmiştik. İyi oldu…
İlk çıktığında 8 karakter bulunuyordu. Her biri geldiği ülkeyi temsil eden karakterlerin kendine has dövüş stilleri ve yetenekleri vardı. Pek çok şeyden ilham alınarak yaratılmış bu karakterlerin arasında en popüler olanı Ryu ve Ken, en sinir olunanı "Dhalsim" (halk arasındaki adıyla "ibne Dalsım!"), en bacaklarına ve memelerine hasta olunan ise Chun Li idi. Çünkü oyundaki tek kızdı… Bize azla yetinmeyi öğretti…
"Perfect çekmek" kalıbını da dilimize kazandıran oyun, aradan geçen 28 seneye rağmen hala bir şekilde popüler hala büyük bir zevkle oynanıyor. Nostalji sohbetinden henüz kız düşürüldüğü kayıtlara geçmedi… Aklınızda olsun.
3. Mortal Kombat 2
Zamanının en önemli dövüş oyunlarından biri, pek çok kişiye göre en iyisi hatta. Onu diğerlerinden ayıran özelliği ise karanlık atmosferi ve özellikle rakibe son darbeyi vururken kullanılan vahşi yöntemler. (Bir kısmının IŞİD'e ilham verdiğinden bile şüpheleniliyor.)
İlk olarak Atari için 1992’de çıkan Mortal Kombat serisinin 2. oyunu 1993 yılında atari salonlarına girdi. İlk oyunda 7 karakter bulunurken ikinci oyunda 12 karakter vardı. Oyunun en popüler karakterleri Sub-Zero ve Scorpion. Tıpkı Street Fighter’daki Ryu ve Ken gibi, bu iki karakterin arasındaki mücadele ve benzer görünüşleri her zaman ön planda olmuştur. Karakterlerin kendilerine has dövüş stilleri bulunurken, diğer dövüş oyunlardan farklı olarak round bitiminde “Fatality” adında özel bir bitirici vuruş yapabiliyorlardı. John Cage ile çift kafa koparıcaz, Raiden ile kafa patlatıp yanımızda bizi seyredene artislik yapıcaz diye ne hale geldik, o ayrı bi yazı konusu…
4. Metal Slug
Yine 90’lı yıllardayız ve Japonya’da peşi sıra kurulan oyun şirketlerinden biri olan SNK, Metal Slug adında piyasa güçlü bir oyun sürüyor. Arcade makinelerinin vazgeçilmezi olması çok uzun sürmüyor.
Oyunda 2 büyük güç vardır. Muvazzaf ordu ve isyancılar. Hikayedeki 4 farklı karakterin yanı sıra, bir de General Donald Morden bulunmakta. Bizim baş düşmanımızın ta kendisidir. Biraz nazi, biraz Saddam havasında bir görünüşe sahip olan bu generalin oluşturduğu isyancılara karşı savaşmaktayız. Rehineler kurtarıp silahları güçlendirirken, oyun modlarına has yeni özelliklerle de savaşı adaletsiz kılabiliyorduk. İlerlemeli olarak pek çok bölüm vardı. Her bölümde farklı oyun sonu boss’ları ve her bölümün kendine has dünyası... Bu avuç içinin su toplamasına neden olan oyun sınıfına girmezdi; bu eve geç kaldıran “hava ne ara karardı la” sorusunu sorduran oyundu. İlk jeton yiyicilerden… Zamanında bu oyunu tek jetonla bitirebilenler “cool” atari müdavimlerinin hala kapalı kapılar ardında gizlice toplanıp, o günleri yad etmek için evebeynlerinden gizli sigara içtiği rivayet edilir. Biz bitiremediğimiz için davetiye bize gelmedi maalesef…
5. Tekken 3
Geçen yine Japonya’dayız... İnanır mısınız bir şirket daha kurulmuş ve o da bir oyun yapmak istemiş. Evet, yıl yine 1994 ve Namco Bandai tarafından bambaşka bir dövüş oyunu daha sahnede. Tekken serisi, hikayesi ile de ünlü bir oyundur. 3 nesil babadan oğula kin, nefret ile devam eden koltuk kavgası onları birbirine düşürmüştür. Sen iyisin, ben iyiyim, yok şirketi ben yönetecem, dünyanın yarısı benim elime bakacak falan derken hırs yüzünden koca bir dövüş kulübü ortaya çıkmış. Nice jetonlar helak olmuş… Özellikle küçük kasabalarda, çocukların 3 boyutlu olarak gördüğü ilk şeydir. Ufuk açmıştır… İlk uzay merakı… İlk soluc… Ne uzayı ya, baş döndürüyo bu oyun… Para tuzağı, yine siz Haggar’lıya gidin…
Oyunun ana karakterleri; Jin Kazama, Kazuya Mishima ve Heachi Mishima’dır. Siz de okumadınız di mi isimleri? Öyle oluyor Japon mevzubahis olunca… Neyse.. Bunun dışında oyunda 73 farklı karakter bulunmaktadır. Her karakterine kendine özgü dövüş stilleri ve comboları vardır. Diğer oyunların aksine Tekken’in en özgün özelliklerinden biri; combolar üzerine kurulu müthiş görsel efektli dövüş mekanikleridir. Tekken’de diğer akranları gibi hala oynanmaya ve modern çağda nefes almaya devam ediyor. Yalnız oyun tekken hiç çekilmiyor, bir arkadaş bulun kendinize… meh meh.
6. King Of Fighter 98
SNK’nın çıkardığı en özel oyunlardan biridir KoF. SNK tarafından üretilen oyunlardaki en iyi karakterlerden bir yıldızlar karması oluşturularak yapılmış bir oyundur. Fatal Fury ve Art of Fighting karakterlerini aynı potada eriterek, o dönemin atari salonu müdavimlerine aslında şimdilerde pek de ilginç gelmeyen bir şey sunmuştur. Ancak o dönem işler başka, işin içinde başka işler var… Bogard kardeşleri ve Ryo Sagazaki’yi aynı ekranda gören hipnotize olup atıyordu jetonu. Ortam, bunu gören salon sahibi eşref abinin şuh kahkahaları ile daha da şenleniyordu… E bir de oyuna özel ana karakter ve Superstar’ı Kyo Kusanagi olunca… Değme keyfine…
Hikayeye göre oyunun en güçlü karakterlerinden Rugal, bir yer altı mafyasıdır ve dünyanın en iyi dövüşçülerini davet edip bir güzel pataklar. Yendiği her dövüşçüyü taşa çevirip kendisine bir müze yapar. Hobiye bak arkadaş… Neyse…
94 versiyonunda 3’lü paket takımlar seçilebiliyorken; ilk kez bu versiyonda tek tek kendi takımımızı oluşturabiliyorduk. Bu anlamda dünyanın en vizyonsuz yerleri olan atari salonlarına takım oluşturma ve strateji yapma vizyonunu getirerek çocukların iyi kötü düşünmesini sağlamış ve IQ’larına yarım puanlık katkı yapmıştır. Yaptığından fazlasını da geri almıştır ya neyse…
95 versiyonunda, oyunun son adamı olan Rugal’ı bir kombo yaparak çıkarabiliyorduk ve bu inanılmaz karizmatik ve zor bir hareketti. O dönem Rugal ulaşılmazdı, bambaşkaydı… Rugal çıkarma ücreti bir dal sigara idi. Dünya Sağlık Örgütü bunun böyle olduğunu fark edince şirketi uyardı ve Rugal diğer karakterler gibi kolayca seçilebilen bir karakter haline geldi… O da bozdu…
7. Sunset riders
Ünlü oyun şirketi Konami tarafından geliştirilen Sunset Riders, 1991 yılında piyasaya sürüldü. Oldukça eğlenceli bir kovboy oyunu olan Sunset Riders, doğası gereği vahşi batıda geçiyordu… At üstünde, trende, variller arasında, orada, burada… Bildiğin vahşi batı işte… Çocuk bu oyunda kol çürütürken, baba da evde iyi kötü çirkin seyrediyordu… Bu bakımdan baba-oğul ilişkisine yaptığı katkı da tartışmasızdır.
Oyun Steve, Billy, Bob ve Cormano adında 4 ana karaktere sahip. Karakterlerine kendilerine özel silahları var. Steve ve Billy tabanca kullanırken, Bob ve Cormano tüfek kullanırdı. O yüzden gerçek kovboy olan Steve ve Billy’den ziyade Meksika asıllı Cormano’ya yönelip bütün ekranı mermi ile kapladık. Kolaya kaçtık evet, ama ekonomiyi de burada öğrendik. Çünkü jeton değerliydi ve Steve ve Billy’nin bir attığı aya, bir attığı fezaya gidiyordu. Pisagor’u çağırsan bunların o atış açısını hesaplayıp, ilk bölümün sonuna tek jetonla gelemezdi. O hırsla Geometri’den kazandığını da atariye yatırırdı… Yazık olurdu…
8. Crazy Taxi
İlk olarak 1999 yılında hayatımıza giren oyun tam bir çılgın sürücü oyunuydu. Onun türevi oyunlar daha sonraları çıktı fakat her zaman tadı damağımızda kalan oyunu Crazy taxi oldu. Bir nesile taksiciliği farklı anlatan bir oyun olmuştur kendisi.
Şehir içinde bir taksi şoförüsünüz ve amacınız en kısa zamanda yolcuları çok da sarsmadan varacakları yere götürmek. Sarsmadan mı dedik? Bu oyunda bir yolcuyu sarsmadan bir yerden bir yere götürmek neredeyse imkansız. Arabanızın hızlanma-zıplama gibi tuhaf özellikleri var ve yer yer çıkan engelleri bu sayede çok rahat ve hızlı atlatabiliyorsunuz. Ne kadar erken götürürseniz müşteriyi o kadar fazla puan kazanıyorsunuz. Sürekli bir geri sayım sürekli bir yarış ve sürekli bir aksiyon. Müşteri tipleri ve sayıları duruma göre değişiyor ve onların mutlu olması çok önemli. Kimisi bu hızdan oldukça keyif alırken kimisi de “bu ne biçim taksi durdur mınakoyum” diyerek sıkıntı yaratabiliyordu. Eğer bir çocuk bu oyunu oynadıktan sonra taksici olmaya karar verdiyse çok büyük hayal kırıklığı yaşamıştır.
9. Snow Bross
Dönemin en özel oyunlarından birisi de elbette ki Snow Bross’tu… Müdavimi de vardı, nefret edeni de… 1990 yılında Capcom tarafından çıkarılan oyun, gönlünü atariye kaptıracak kadar mal olan 7-12 yaş kitlesi için gerçekten zordu. Kat kat oluşan koridorlardan o kadar bokun böceğin arasında yukarı çıkmaya çalışma, aşağı inememe… Her birisinin farklı bir güç verdiği Sarı-Mavi-Kırmızı iksirler derken… Çocukları “ya ben bu işleri pek beceremiyorum galiba ya” diyerek oyundan soğuttu. İlk travmalar, ilk içe dönüşler, ilk “galiba benden bir bok olmayacak, babam haklı”lar bu oyunda başladı. Özgüvensiz bir nesil yetişmesine vesile oldu. Snow yüzünden oyundan soğuyan ve kendisine bir hobi edinemeyen yüzbinler, her hafta sevdiği dizinin torrent’e düşmesini bekleyerek ömür çürütüyor.
10. Pac-man
Pac-Man, arcade oyunları tarihinin en yaşlı üyelerinden birisidir. 1980 yılında Namco tarafından piyasaya sürülmüş ve efsaneleşmiş bir oyundur. Öyle kocaman hikayesi ve dev animasyonlu mekanikleri yoktur. Amacı; sıradan bir şekilde labirentleri dolaşarak küçük sarı diskleri toplamak ve meyveleri yiyerek kendisini yemeye çalışan rakiplerini alt etmektir. İzlediğiniz yollar ve konsantreniz oyunda sizi başarıya götüren en büyük etmenlerdir. Nesilden nesile aktarılmış bir kültür mirası haline gelmiş bir baş yapıttır. Bugünün kafasıyla aslında anlamsız, saçma sapan bir oyun da diyebiliriz. Çünkü yeterince övdük yukarıda… Yani… Şarkıcı yokluğunda ünlü olmak durumunda kalan Madonna gibi, oyun yokluğunda çıktığından bugünlere kadar gelmiştir. Ne diyelim, yaratıcılarının mirasçıları hala bir şekilde ekmeğini yiyordur. Dededen bize düşen 3 dönüm patates tarlasından evladır diyip geçelim.
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et