Tanrısı, Yaratığı, İti-Uğursuzu İle Unutulmaz 5 Oyun Sonu Boss’u
Bugün, genellikle RPG oyunlarında karşımıza çıkan bizden kat be kat büyük “bunun nasıl keseceğiz birader” dedirten bazı oyun sonu canavarlarını hatırlayacağız. Bu arkadaşlarla anısı olanların içinden “ne uğraştırmıştı oç” diye saygıyla yad edeceğini biliyorum. Nitekim bazıları gerçekten çok zordu…
1. Mael Radec – Killzone 2
Killzone FPS ve TPS dalında pek çoğumuzu etkilemeyi başarmış özel oyunlardan birisi. Grafikleri, dünyası ve kurgusu ile oldukça başarılı bir oyun. Oyunda uğraşmanız gereken pek çok düşman vardı ama biz aralarından Mael Radec’i seçtik. Hayatını askeriyede çürütmüş, dünyanın en hızlı rütbe atlayan askeri. Radec akademisinin kurucusu, scolar Visari’nin kişisel koruması ve Helghan şehrinin koruyan güçlerin lideri…
İlk olarak öncü birlikleri ile bi 10-15 dk savaşıyoruz. Kendileri teşrif edene kadar bir dizi askeri öldürüyoruz. Bitmeyen askerler, bitmeyen mermiler ve rol gereği ölmeyen bir kahraman… Velhasıl Radec konuya dahil oluyor. Zaman zaman görünmez olup canımızı sıkarken, ustalaştığı silahlarla da bizi epey zorluyor. Yarım saate kadar süren bir mücadelenin içinde bulabilirsiniz kendinizi. Pek çok oyuncuya “mikerim böyle bölümü” deyip oyun sildirmişliği vardır. Ama yok kesenlerdenseniz bravo vallahi…
2. Zeus – God Of War 3
Yunan mitolojisinin asi çocuğu, yarı tanrısı, en yüce boss’ların katili, rivayete göre Prometheus’u zincirleyebilen yağız delikanlı… Karizması ve gücü ile yedi düvele nam salmış Kratos, God Of War serisi boyunca kesmedik yaratık, dövüşmedik tanrı bırakmadı. Bunların arasında ise en güçlüsü Zeus’tu. Normalde boss’lara pata küte girer altından çıkar ama Zeus’u kesmek için biraz vur kaç yapmak kuralına göre oynamak gerekiyor. Ayrıca Zeus’un sayısız yeteneği, klonları ve dövüştükçe artan seviyesi ile başa çıkmak bir hayli zor. Bir tanrıyla dövüştüğünüzü hissediyorsunuz yani. Tüm bunlarla mücadele içindeyken Gaia’nın kalbinin yanında olduğumuzu da hatırlatalım. Bir taşta iki kuş vurma şansımız var yani. Velhasıl yaklaşık 20 dklık bir savaşın ardından aşırı özel kılıcımız ile çifte zaferin tadına varıyoruz ama bir dk… Zeus tam öldü derken bir posta da ruhu ile uğraşıyoruz. Kısa bir astral seyahatten sonra onunda icabına bakıyoruz. Artık en son sıradan bir bağcılar kavgasına dönen dövüşte kazanan biz oluyoruz ve tanrıların tanrısını alt etmiş oluyoruz…
3. Ugh-Zan IV - Serious Sam 3
Listemizin en görkemli savaşlarından birini geride bırakık Serious Sam efsanesine geçiyoruz. İlk çıktığı yıllardan çok uzakta bir yapıya bürünen Serious Sam’in değişen silahları olduğu gibi bir sürü yeni gelen güçlü boss’u da var. Bunlardan en heybetlisi ve en can sıkanı Ugh-Zan. Bu savaşta bir takım absürtlükler görmeniz mümkün. Fakat çok da şaapmamak lazım.
Karakterimiz çizgisini bozmuyor ve çölün en büyük, en güçlü boss’una karşı kot pantolon gözlükle çıkmayı ihmal etmiyor. 2 tane jetpack tarzı ateşleme sisteminin yardımı ile uçan adama dönüşüyor ve Ugh-Zan’ı sırtından mızraklamaya başlıyoruz. Çünkü bu boss’la başka türlü baş etme şansınız yok. En azından ben bilmiyorum. Sırtına bir dizi patlamaya hazır çubuk sapladıktan sonra elimizde tuttuğumuz koca top mermilerini fırlatmaya başlıyoruz. Hem de uçarken… Başımızda koca bir bela yokken etraftaki onca tehlikeden de korunmak lazım tabii. Hızlı, çevik ve ahlaksız olursak kazanabiliriz. Yoksa please try again…
4. Senator Armstrong - Metal Gear Rising
Boss savaşları listesinin en tuhaf karakterlerinden birine geldik. Öyle yaratık gillerden değil, çok büyük de değil. Tuhaf tuhaf salyaları da akmıyor… Bildiğin adam gibi adam. Traşlı jilet gibi bir beyaz yaka. Ama ne olduysa kendini farklı konularda yetiştirmiş. Senatör olmuş ama maaşı yetmiyormuş. Velhasıl kendisi şahane bir boss. Karakterimiz Raiden ile usta kılıç ve dövüş yeteneklerimizi Armstrong üzerinde göstermek istesek de sürekli bir dayak yeme halindeyiz. Günün sonunda dayak yemesi gereken o mu biz mi bilmiyoruz ama dövüşüyoruz işte. Yaklaşık 10 dk yenen dayağın ardından “şimdi çok kızdım” diyerek allah ne verdiyse giriyoruz. Yarım saate yakın dövüşüyoruz ama Senatörün gözlüğünü kırmayı başaramıyoruz. Normalde 15 dk sürecek dövüş diyaloglar yüzünden uzuyor da uzuyor. Tam ızdırabını derken Raiden süper özel kılıcı ile Kratos stili dövüş teknikleri Senatörü köşeye sıkıştırmayı başarıyor. Sonrasında ise Armstrong’un biraz canını acıtıyor ve kalbini söküyoruz. Yoksa öleceği yok yani…
5. Clayface - Batman: Arkham City
Arkadaş ne şehirmiş, adamın uğraşmadığı düşman kalmadı ya. İpsizi sapsızı yetmemiş gibi bir mutantlarla uğraşmaya başladı… Normalde başarılı bir aktör olan Basil Karlo’nun bir maske ile kilden oluşan bir yaratığa dönmesi ile başladı. Yeteneklerini kötüye kullandığı için de karşısında şehrin savunucusu Batman abi çıktı. Artık Clayface adıyla anılan arkadaş epey yetenekliydi. Joker’in desteğini de alınca Batman için işler zorlaştı. Türlü türlü huyu ve yeteneği olan Clayface karşısında durmak oldukça zor. Batman karakterini iyi yönlendiriyor olmak ve oyuna hakim olmak gerekiyor. Tabii boss’un da bir zayıf noktası var. Sonuçta kilden yapılmış… Başlıyoruz üstüne soğutucu kapsülleri atmaya. Boss’un hücresel yapısını bozarken bir yandan da donduruyoruz. Sonra birkaç kesici aletle yankesici misali yakına giriyor ve arkadaşın icabına bakıyoruz. Tabi tam bu anda “biz daha ölmedik” şeklinde bir kez daha geliyor. Bu defa yavru killer ile. Tabii hazin son onu bir kez daha karşılıyor. Batman serisindeki en yaratıcı ve en güçlü boss’lardan biri diyebiliriz kendisine. Tabii daha iyilerini de gördük ama Clayface unutulmaz…
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et