Röportaj: Afşar Tuna "Pintipanda" Akşen'le Yayıncı Dünyasını, Hobiyi İşe Çevirmenin Yollarını Konuştuk
Streamer&Youtuber kavramları hayatımıza gireli bir 6-7 sene oldu. Aslında daha eskilere dayanıyor ama dünyada popüleritesi 2010 gibi artmaya başladı. Gündelik hayatta oyunlar oynarken "bunları neden insanlarla paylaşmayalım?" fikriyle ortaya çıkmış bir olay. Own3d ile başladı Twitch ile devam ediyor... Binlerce sunucusu var ama aralarında sadece birkaçı bunu iş olarak yapabiliyor. Hobiyi işe çevirmenin zor olduğu bir sektör. Velhasıl bu dünyanın en başarılı isimlerinden biri olan, Afşar Tuna "Pintipanda" Akşen ile yayıncı dünyasının detaylarını konuştuk. Söylenmedik bir şey komadık. Konuştukça konuştuk...
Adettendir soralım, Afşar Tuna Akşen nam-ı diğer Pintipanda kimdir?
Bir türlü büyümeyi beceremeyen 30 yaşında çocuğum sanırım. Vaktinde yaşayamadığım çocukluğun acısını şimdi çıkarıyorum. Uluslararası İlişkiler bitirdikten sonra, sektörde senelerce çalışıp hayal kırıklığına uğrayan bir adamım. Bu dönemde kaçışım olan oyunlar, şimdi mesleğim haline geldi. Şikayet edemem vallaha :)
Pintipanda nick’i nereden gelmektedir? Hakikaten bir pintilik durumu var mıdır?
Pandaları hep sevdim, zaten kim sevmez ki... Üniversite dönemimde Machiavelli ile ilgili bir ödevi yaparken, sözlüğe yazar olmak için nicke ihtiyacım vardı. İkisini birleştirip Maktavelist Panda yaptım. Sonra sözlük ekibi ile Quake oynarken nicki yazması uzun sürdüğü için Funkypanda, pembepanda, hindipanda derken bir baktım pintipanda olmuşum.
İlk ne zaman kamera karşısında çıkmaya karar verdin? Daha önce neler yapıyordun?
Hep diplomat olmak istedim, olamadım. Malum memleket halleri. 7 yıl kadar önce kendi şirketimde makine ithalatı, sonra kuru gıda ihracatı ve en son özel sektörde hazır giyim dış ticaret temsilciliği yaptım. Bu süre memleketin bütün illerini gezme, binlerce farklı insanla tanışma şansım oldu... Muhtarı, komutanı, köy öğretmeni, taşra savcısı, esnafı, serserisi herkes. O muhabbetler, şimdi de panda nın hikayelerini süslüyor gizli gizli :)
Sonra herşey ters gitti, bütün emeklerime rağmen özel sektörde karşılığını alamadım. Üzerine bir de baskı ve kötü muamele gelince aldım ceketi çıktım. Panda'nın yükselişi de üç aylık işsizlik dönemime denk gelir. Çünkü kaybedecek bir şeyim yoktu, kendimi videolara ve seyircilerime verdim.
Karşılaştığın zorluklar nelerdi? Nasıl aştın?
Bu işe soyunan herkesin yaşayacağı temel zorluk aynı. Fark edilememek... Onbinlerce içerik üreticisi var, siz kimsiniz ki onların içinden sıyrılıp büyüyebilesiniz. Ki izlenseniz bile gelen yorumlar çok yaralıyıcı, heves kırıcı olabiliyor. Sanırım yaşadıklarımın kazandırdığı bir özgüven ve insanlara samimi gelmem benim yolum açtı. İki yıl boyunca 100 aboneye zor ulaştım Starcraft 2 dönemlerinde ama vazgeçmedim. Ve yavaş yavaş kabul görmeye başladım.
Bir yayıncının günlüğü dersek, sıradan bir günün nasıl geçiyor?
Yayıncı dediğin geceleri yaşar. Yayını da, videosunu da, editlerini de verimli olduğu geceleri halleder. Haliyle 11'den önce hayır gelmez pek... Ben son bir yılda kahvaltı alışkanlığı geliştirdim, sektörden arkadaşlar ya da diğer yayıncılarla kahvaltı yaparım Beşiktaş'ta. Hem kahvaltı, hem toplantı misler gibi. Sonrasında kalan gündüz saatleri, toplantı, sosyal medya ve maillerle geçiyor. Hava karardığında Pintipanda tekrar ortaya çıkıyor ve yayınlar/videolar başlıyor...
Yayınların sırasında başına gelen en unutulmaz anın nedir?
Özel hayatımla ilgili sıkıntı yaşadığım dönemde, canlı yayın sırasında 3500 civarı izleyicinin keyifsiz olduğumu farkedip bir anda kalp atmaya başlamasıydı. Chat'e konuşmak için baktığımda ucu sonu olmayan binlerce kalp gördüm. Sanki futboldaki Meksika Dalgası gibi, herkes yanımda olduğunu göstermek için çabalıyordu. Sesimin titrediğini hatırlıyorum.
Streamer&Youtuber gibi kavramlar 6-7 yıldır hayatımızda. Bu kavramların dünyada ve Türkiye’de gelişimi nasıl sence?
Klişe olmak istemem ama biz çok gerideyiz Kore, Çin, ABD ve Batı Avrupa'ya göre. Çünkü bu ülkelerde içerik kıymetli ve maddi karşılığını görüyor. Bu reklam geliri ya da sponsorluk olabilir. Denetim mekanizmaları oturmuş ve suistmale izin vermiyorlar.
Türkiye'de çok yavaş ilerliyor bu iş. TV'deki durumun da bir yansıması şeklinde küfürlü içerikler, drama seyirci topluyor. Ama belli yayıncılar, youtuberlar sayesinde farkındalık oluşmaya başladı. Çok düşük yüzde de olsa okumuş, para kazanan, bilinçli izleyiciler geliyor artık. Sansürlerden, kapatmalardan sıyrılırsak önümüz açık vesselam.
“Oyun oynayarak tonla para kazanıyorlar” denilir hep. O kadar kolay mı ekran karşısında para kazanmak? Emeklerinin karşılığını aldığını düşünüyor musun?
Öyle bir şey yok... Tonla para yok, emek vermeden hiçbir şey başaramazsınız. Bugün Orkun, Pintipanda, Jahrein ya da diğerleri gibi ön plana çıkan insanlar günlerinin en az 16 saatini bu işlere veriyor.
Oyunu oynamak kolay. Zor olan insanların ilgisini çekip, o kitleyi tatmin edecek içeriği çıkarabilmek. Ve bu çok büyük fedakarlıklar, emekler ister. Ailen, sevgilin, çevrendeki dostların, hepsinden fedakarlıklar yapacaksın. Bunu göze alırsan, karşılığını alırsın.
Her zaman sevdiğin şeyleri mi oynarsın yoksa takipçilerin istiyor diye istemediğin oyunlarla alakalı içerik çıkardığın oluyor mu?
Bu konuda şanslıyım demem, çünkü ben beş yıl boyunca uğraştım izleyiciye farklı tatlar sunabilmek için. Tek istisnası CS:GO'dur herhalde. Nefret ediyorum ama yine de oynuyorum arada :) İzleyici istedi diye GTA, Minecraft ya da LoL oynarsan; kendine has özelliklerini kaybeder sıradanlaşırsın. Çünkü Youtube - Twitch bunlarla dolu. Ve sıradan yayıncı kitlesini kaybetmeye mahkumdur.
Şimdiye kadar oynadığın oyunlar arasında TOP 5 yapsak hangileri listeye girer?
Başta Sanitarium, Monkey Island serisi, Half-Life, Witcher serisi, Deus Ex serisi
Bugün ülkenin en çok sevilen ve takip edilen yayıncılarından birisin. İnsanlar seni çok doğal buluyor. Başarının arkasındaki basit ama etkili anahtar sözcükler neler?
Mahalle abisi, dert ortağı, dozunda argo, samimiyet, 80/90'lar kültürü, boru gibi ses tonu :)
Günümüzde streamer olmak isteyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Yola yeni çıkanlar için tavsiyelerin nedir?
İzleyici sayısına takılma, fazlası için sonradan utanıp pişman olacağın saçmalıklar yapma. Bırak 5 kişi izlesin, sen onlara kıymet ver. Sana 500 kişi getirecek olan onlar, kendimden biliyorum. Ve güzel insanlarla oyunlar oyna, hem seyircilerin hem de dostların güzel olsun.
Son olarak söylemek istediğin bir şeyler var mı?
Biz ailecek sizi takip ediyoruz. Acaip oldu şimdi röportaj vermek :)
Umarım önümüzdeki senelerde tekrar buluşur, şu röportajı bir anarız. Esen kalın efenim, saygılar...
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et