Videolarla Reklamlarla Yeterince Gaza Geldiyseniz: 8 Mart’ta Keşfetmeniz Gereken 8 Yazar...
Merhabalar sevgili Zaytung Kitap okurları! Bu hafta 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle güzel bir liste hazırladık. Güzel ama iyi anlamında tabii burada, şekilci bir şey yok. Şimdi en yakın kitapçıya gidip kardeşinize, annenize, arkadaşınıza bu muhteşem yazarlardan birinin kitaplarından hediye alın. Bu arada, dikkat ettiyseniz, 8 kadın yazar değil, SEKİZ YAZAR dedik. Biz bu işi biliyoruz ha...
1. Scarlett Thomas
Scarlett Thomas İngiliz yazar. Fazla kitabı var. Türkçeye Bay Y’nin Sonu ve Bizim Hazin Evrenimiz adlı kitapları çevrildi. Neden bilmiyorum ama İngiltere’de çok fazla hayranı varken buradaki hayranları ben ve okuduğum üniversitedeki dört kişiden ibaret. Ah. Halkımız kitap okumuyor ki :(
Scarlett Thomas’ı kimler sevebilir? Bilim ve felsefe meraklıları, ama gerçekten bilim ve felsefe meraklıları. Nietzsche’yi tek bir çırpıda yazabilenler, Baudrillard okumuşlar, DÖLÖZCÜLER… Kendisinin yazarlığı şu şekilde: Bestseller bir yazımı felsefe ve varoluşçulukla harmanla, bunu kaliteli bir biçimde yaz, aksiyon olsun heyecan olsun fakat boş bir aksiyon olmasın, felsefeden ve bilimden hiçbir zaman kopma. Buyrun size Scarlett Thomas. Elit bir kesime hitap ediyor yani Scarlett. Yani biz arkadaşlarımızla şu şekilde okuyoruz şahsen:
Instagram alıntısı: “Çoğu zaman düşünülecek her şeyi Derrida’nın zaten düşünmüş olduğunu fark ediyorum ki belki de bu çok büyük bir laf, ama aslında Derrida o kadar da sert değil; yoğun olan sadece yazdıkları. Ve artık o da bir hayalet. Belki de hep öyleydi; onunla hiç tanışmadım, gerçek olduğuna nasıl emin olabilirim ki?” #derrida #adammm #ensevdiğimfelsefeci
2. Margaret Atwood
“Bize Kanada'nın en meşhur yazarını mı öneriyorsun yahu?” diyenler çıkacaktır. Evet doğru. Haklısınız. Ama Margaret Atwood’un baskısı bile yoktu Türkiye’de. Yeni yayımlandı. Biz de bu vesileyle hatırlatalım istedik.
Margaret Atwood yetmiş yedi yaşında. Koca bir çınar. Feminist. Eleştirmen. E bu sayfada olduğuna göre haliyle de yazar. Şu aralar ABD dolaylarında tekrar gündemde. Sebebiyse Donald Trump. Trump’ın kadın bedenine -öteki bedenine- yönelik tahakküm kurma çabası neticesinde, yazarın Damızlık Kızın Öyküsü (The Handmaid’s Tale) adlı kitabı tekrar listelere girdi. Hem de yazılmasından tam 32 yıl sonra. Bu kitapla birlikte 1984 ve Cesur Yeni Dünya da çok satmaya başladı ama Orwell kadın olmadığından ona babalar günü listesinde yer vereceğiz.
“Bir kadın bir sabah kalksa, işe gitmeden önce her zaman sigara aldığı dükkâna uğrasa ve kendisine kredi kartının geçerli olmadığı söylense, ardından işten atılsa ve bunların sadece kadın olduğu için başına geldiğini öğrense neler hisseder?” Afa Yayınları’nın arka kapağı böyle başlıyor Damızlık Kızın Öyküsü kitabında. Şimdiyse Doğan Kitap tarafından yayımlandı. Okumayanlara yüzde yüz tavsiye ederim. Bu kitabı bizlere hatırlattığı için bu beyfendiye teşekkür ediyoruz:
3. Elena Ferrante
(Temsili Görsel)
Elena Ferrante Türkiye’de de çok sevildi. Napoli Romanları adlı dörtlemesi, sonrasında Belalı Aşk adlı kitabı, şimdiyse Karanlık Kız adlı kitabı. Ferrante çağımızın en iyi yazarlarından. ancak “Ah kitabım çıktı hemen Sivas’ın İmranlı kazasına imza vermeye koşayım” demiyor. Daha kim olduğu, nerede yaşadığı bile belli değil.
Ferrante’nin kitabında bolca kadın var. Güzel kadınlar, kıskanç kadınlar, evli kadınlar, kocasını aldatan kadınlar, anne kadınlar, birbirini seven kadınlar, kendini sevmeyen kadınlar, annesinin kızları, kızlarının annesi kadınlar… Yazarın dörtlemesine girmeden önce kendisini tanımak istiyorsanız, Belalı Aşk kitabını tavsiye edebilirim (Bunda da kadın var hatta emin olmak için kapağına da koymuşlar.):
Tamam kapağı pek bir şey vadetmiyor, fakat önyargılarınızı kırıp evinizde başlarsanız kitaba, sonrasında hiçbir endişe duymadan metrobüste, metroda okuyabilirsiniz. Bu arada bence güzel kapak, ama sevmemişler genelde. Ferrante’ye yakıştıramamışlar. Tabii yazar Ferrante olunca kimseler pek bir şey yakıştırmıyor ama elimizdeki malzeme bu. Bu kadar kadınlı kitapların herkesi etkilemesi ve herkes tarafından sevilmesi araştırma konusu olmalı. Alın Napoli Romanlarını, verin annenize hediye olarak, ertesi gün arayıp ikinci kitabı isteyecektir sizden. Zaten Ferrante de haddinden fazla annesinden bahsediyor. Ben bi yerden sonra anneli yerleri atlamaya başladım yani… Şöyle bir kitap yaz da kurtulalım Ferrante:
Tabii her şeye rağmen, kendisini çok ama çok seviyoruz. Bu yüzden güzel bir instagram alıntısıyla Ferrante’yi uğurlayalım: “Çünkü annem beni ölçüsüz, gerçeksiz, yalan sözler oyununu yalnız başıma oynamaya terk etmişti.” #Ferrante #BelalıAşk #ZaytungKitaptaGördümHarikaYazar #8MartKutluOlsun
4. Jeanette Winterson
Margaret Atwood’u, Elena Ferrante’yi duymuş olabilirsiniz ama Winterson sanıyorum Türkiye’de pek de “meşhur” değil. Neden bilmiyorum. Winterson genelde cinsel kimlik, cinsiyet gibi konulara değiniyor. Yani seks di mi? Çüşş! Değil tabii ki. Cinsel kimlikler, aidiyetler, kadın olmak, kadın seven bir kadın olmak gibi konular Winterson’ın işi.
Romanları otobiyografik romanlar olarak değerlendirilebilir. (Hangi roman otobiyografik değil ki üstadım?) Winterson hayatını, yaşadıklarını kendi diliyle aktarıyor bizlere. Normal Olmak Varken Neden Mutlu Olasın adlı, adı gibi güzel kitabında (kitabın kendisi instagram alıntısı resmen) evlatlık olduğunu öğrenme süreci, sonrasında yaşadıkları, kendi öz annesiyle tanışması gibi kesitleri aktarıyor hayatından.
Biraz daha farklı bir şey isteyen, belki Vişnenin Cinsiyeti’nin okuyabilir. Arka kapağında belirtildiği gibi hayal gücüne yazılmış bir güzelleme bu kitap. Fakat arka kapağın en güzel cümlesi, ki belki de Winterson’ı en iyi anlatan cümle şu: “Vişnenin Cinsiyeti’nde on iki prensesin hikâyesini anlatır; bu prensesler sonsuza kadar mutlu yaşamışlardır ama kocalarıyla değil...” DUR NİL KARAİBRAHİMGİL HEMEN BESTELEMEYE BAŞLA—
Çok geç…
5. Maya Angelou
Ah canlarım. Öyle Hidden Figures’tü, yok efendim Moonlight’tı gezinmeyi biliyorsunuz ama Maya Angelou desek suratımıza o kim diye bakarsınız. Söyleyelim. Maya Angelou bir şair. Bir dansçı. Bir şarkıcı ve aktris. Ömrünün sonuna kadar üreten, siyahiler, kadınlar, göçmenler için birçok kampanya örgütleyen ve sayısız ödül alan sembolik bir isim. (Türkiye’deki karşılığı kimdir acaba?). Bill Clinton’ın göreve başlama töreninde şiir okuyarak tarihe geçmiş, başkanın göreve başlama töreninde şiir okuyan ilk siyahi. (Şimdi böyle deyince Türkiye’deki karşılığı Uğur Işılak oluyor ama öyle değil.) Ve siz bu kadını hâlâ okumadınız?
Maya Angelou’nun değindiği konular, anlaşıldığı gibi genelde ötekiler. Beyaz toplumun içinde bir siyahi olmak, siyahi toplumun içinde bir kadın olmak, kadınların içinde boşanmış ve çocuklu bir kadın olmak gibi konulara değiniyor Angelou. Kafesteki Kuş Neden Şakır Bilirim adlı kitabı Everest Yayıncılık tarafından yayımlanmıştı. Angelou’nun kendi yaşam hikâyesinin ilk cildi olan kitapta, küçük Maya’nın siyah toplumdaki yaşamına, büyüyüp edebiyatla tanışmasına tanıklık ederiz. Bunun dışında, yazarın yine Everest Yayınları tarafından basılan, Annem ve Ben adlı bir kitabı da mevcut. Evet, yine anne…
Yazar 2014 yılında hayata veda ettiğinde üzülmüştük. Öte yanan Trump’ı görmedi, gittiğinde ABD başkanı bir siyahiydi. Her şeyde bir hayır vardır. Allah rahmet eylesin.
6. Patti Smith
Patti Smith’i dinleyenler aynı zamanda bir yazar olduğunu biliyorlar. Dinlemeyenlere de biz söyleyelim, evet kendisi aynı zamanda bir yazar. Ama böyle ek iş olarak yazarmış gibi olmasın. Yani bildiğimiz, güzel, iyi bir yazar Patti Smith. Çoluk Çocuk ilk çıktığı zamanlarda ne kadar da olay olmuştu, siz bilmezsiniz o zamanları. Tüm Kadıköy’ün elinde Çoluk Çocuk vardı. Kadıköylülerin çocuk konuştuğu nadir dönemlerdendi o dönemler.
Patti Smith kendi hikâyesini yazıyor aslında. Eksiği fazlası yok. Neyse o. İlk kitabı Çoluk Çocuk’ta bizleri yer yer güldürmüş yer yer hüzünlendirmişti. İkinci kitabı da bekleneni karşıladı. Ben şahsen yenisini bekler oldum. Sizlere de M Treni’ni ve Çoluk Çocuk’u tavsiye ediyorum. Okumadıysanız önce Çoluk Çocuk’u okuyun, sonra M Treni’ni de okuyun ama. Okumamazlık etmeyin.
7. Han Kang
Tanıdığımız en meşhur Koreli yazar Han Kang’ı bu listeye dahil etmesek olmazdı. Han Kang’ın sadece bir kitabını okuduk, Vejetaryen. Ama şimdiden çok sevdik. Okurlar da sevmişe benziyorlar ki kitap üçüncü baskıyı yaptı. Kitaba Zaytung Kitap’ta da yer vermiştik.
Yazarı nasıl tarif edeceğimizi ise tam bilemiyoruz. Tuhaf ve zor şeyler yazıyor Kang. Ele aldığı konular kolay konular değil. Alayım bir kadın erkek aşkı oturup efendi gibi yazayım demiyor. Bir şeyleri irdelemeden duramıyor. Kadını irdeleyeyim, ilişkileri irdeleyeyim, akrabaları irdeleyeyim, aa doğa insan ilişkisi dur onu da irdeleyeyim hemen şu köşede diyor ve insanın kafasını allak bullak ediyor. Şöyle notlar alırken buluyorsunuz kendinizi:
Han Kang takip edilmesi gereken, kitabı okunası, sonraki kitapları beklenesi bir yazar. Biz de bekliyoruz napalım.
8. Judith Butler
Ve evet. En iyisini en sona sakladım. Judith Butler. O bir feminist. Aktivist. Yazar. Romancı olmasa da yazar yani. Cinsiyet Belası, Kırılgan Hayat, Bela Bedenler, Savaş Tertipleri… Bunlar sadece bazıları. Biraz önce gördüğümüz kadın yazarları Butler’ın kitaplarıyla okuyunca daha da aydınlanıyorsunuz. Han Kang’ın Vejetaryen’indeki kadının sadece bir bedeni olduğu için maruz kaldıkları, Kırılgan Hayat’ta birebir anlatılıyor. Ya Butler bunları yazdı arkadaşlar. Bunların hepsini yazdı. Kadınlar gününde herkes gidip kendine bir Judith Butler kitabı alsın ve okusun. Bir kadına verilecek en güzel hediye, Butler’ın Bela Bedenler kitabıdır.
Hepinizin kadınlar günü kutlu olsun. Haftaya haftanın yeni kitaplarıyla görüşmek üzere… Hoşçakalın.
(Gürcan Çalı Brüksel'den bildirdi)
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et