Son Düzlüğe Girilirken: Referandumdan Önce Mutlaka İzlemeniz Gereken 7 Film
Gündemde 'çift başlılık' tartışılıyor, "Yıllardır iki kafalı mitolojik bir yaratık mı yönetiyor bizi" diye düşünüyoruz. Meclisi fesh etme tartışması dönerken ilgili maddeyi inceliyor, ışığa tutuyor, anlamaya çalışıyoruz. İşte bu yorucu süreçte, biraz kafa dağıtmak isteyenler ama tutup da romantik komedi izlemek istemeyenler için Zaytung Sinema dev bir hizmet sunuyor: Referandum gündemine uygun, birbirinden güzel 7 filmi kapınıza kadar bırakıyor! İster kendiniz izleyin, kararınızı gözden geçirin; isterseniz çekimser tanıdıklara izletin, içlerine kurt düşürün.
Hadi o zaman, aşağıdaki sahneyi izleyip mesajımızı aldıktan sonra hemencecik geçelim listemize:
1. No - Gael Garcia Bernal'dan Zeki Müren'e, hayır kampanyası
Tabii ki ilk filmimiz No... Son 2-3 aydır bu filmle yatıp bu filmle kalkıyor; "Keşke TRT 1'e de hayırcılar çıksa, piknik yaparken parende atıp 'hayır' deseler, at üstünde dört nala giderken 'hayır' biçiminde göz kırpsalar" diye düşünüyoruz. Şilili yönetmen Pablo Larrain'in daha bu sene vizyona giren Jackie ve Neruda filmlerini unuttuk bile ama 2012 yapımı bu film, referandum öncesi kılavuzumuz oldu:
Film, Şili 1988 referandumunda, hayır kanadının kampanyasına odaklanıyor: 1973 darbesiyle iktidar olan Pinochet’nin yönetimde kalmasını istemeyenler, devlet kanalında ilk kez, 15 dakika da olsa, seslerini duyurabiliyorlar (15 dk. yine iyiymiş yav:/). Kampanyayı yöneten bir reklamcı var (Gael Garcia Bernal), propaganda görüntüleri sıkıcı olmasın diye uğraşıyor, “Arkadaşlar Pinochet şiddetinden milletin içi karardı, az neşeli olalım da insanlar Erkan Yolaç'ın Evet-Hayır yarışmasına zaplamasın” diye müdahale ediyor.
Bu reklamların Şili referandumunda hayır çıkmasına etkisi nedir, bilinmez ama film hem güzel hem düşündürücü: Peki neşeli videolar yapıp biz de hayır çıkarabilir miyiz? Gael Garcia Bernal kadar yakışıklı olsak belki. Bi ihtimal...
Profil resmi yapmak için sağ klik, save as...
Film, sinematografik olarak da başarılı; her filminde farklı sinematografik anlayışlar geliştiren Larrain 1988’in teknolojisi video kameralarla çekmiş No'yu... Lakin bizi ilgilendiren şey, filmin içeriği: No izleyip etkilenen hayırcılar olarak durmadan dans edip şarkı söyler olduk burada. Bir araya gelip bedenlerimizden HAYIR yazısı yaparken kendimize yabancılaştık. İşçiler şirin R harfi oluşturmaktan çocuklarına karşı otoritesini kaybetti, "Hadi ordan şirin R" diye sözü dinlenmez oldu.
A'dakilerin de durumu pek parlak sayılmaz aslında...
Böyle güzel, umut verici bir etkisi var işte filmin... Doğrusu bir anayasa referandumunda hiç bu kadar eğlenmemiştik! O zaman şimdi, filmden aldığımız gazla bir şarkı da biz patlatalım:
“Tek adam mek adam geride kalsın. GERİDEEE GERİDEE
Yetkiler metkiler mecliste kalsın. MECLİSTEEE MECLİSTEE
Birden ben ona yetkimi verdim. HAYIR DEEE, HAYIR DEE
Bittim eridim mum gibi söndüm. HAYIR DEEE, HAYIR DEE
…. …. ….
Hayır DEEEE... (Hazırladığımız eğlenceli klipte ise Yeşilçam görüntüleri dönecek: Sallanan salıncakta Emel Sayın, ardından halı taşıyan Kemal Sunal ve Halit Akçatepe… Sonra komik Uzun Adam görüntüleri ve hamur işinden HAYIR yapan teyze... Eğlenceli bir şekilde kurgulanacak bunlar)
Birileri bunu yapana kadar da 80'ler ve ''Hayır'' kampanyasını sanat güneşimiz Zeki Müren'le harmanlayan şu şahane işle oyalanalım. Kim yaptı ise eline sağlık, pek güzel olmuş...
2. 12 Öfkeli Adam (12 Angry Man) - 'On iki engri men' diye okunur
Tarihin en iyi filmlerinden biri olarak kabul edilen, Sidney Lumety’nin Reginald Rose'un oyunundan uyarlayarak yönettiği 1957 yapımı film, seçimle-referandumla alakasız gibi görünse de görmeyi bilen gözler için pek çok ibretler barındırıyor:
Babasını öldürmekle suçlanan genç bir adamın cezası jüri tarafından oylanır. Jüriden 11 Evet 1 Hayır oyu çıkar. Belli ki genç adamda bir star enerjisi görülememiştir. Hayırcı jüri üyesi (Henry Fonda), olayın iç yüzünü öğrenmek ister; “Durun hele bi düşünelim” diyerek diğerlerini yavaş yavaş ikna eder. Tek mekanda geçen ve o dar ortamda kameranın bir kelebek gibi süzüldüğü filmi izleyerek hayır oyu çıkarmak için bazılarının ne performanslar ortaya koyduğunu görüp etkilenebilirsiniz.
Siz de bir nargile kafede (çünkü 12 kızgın adam bir nargile kafeye yakışır) evet çoğunluklu bir masada muhabbet açılırsa şansınızı deneyin. Öncelikle sipsiyi değiştirip kendinizinkini takın, sonra soğukkanlı bir Henry Fonda yüzü takının. Doğrudan böyledir demek yerine soru sorun, sorgulatın. Arada ayağa kalkıp yürümek de karizmatik durabilir, daha naif ve olgun tiplerle ittifak yapılabilir...
- Kimler kivili oralet istiyor şimdi arkadaşlar...
3. İki Gün ve Bir Gece (Deux jours, une nuit) - 14-15 Nisan arasında izlenesi...
Gerçekçi sinemanın üstatları ve işçi dostu Dardenne Kardeşlerin filmi... Hizmet sektörü işçilerinden 'günaydın'larını, mavi yakalı işçilerden 'selamün aleyküm'lerini eksik etmeyen Belçikalı Dardenne'lerin İki Gün ve Bir Gece'si, 2014’ün de en iyi filmlerinden biriydi:
Konu, Sandra adlı bir güneş paneli işçisinin işini kaybetmesi... Sandra yokken patron, çalışanlara "Sandra'yı kovup size ikramiye vereyim mi " deyip oylama yapmıştır, Sandra'nın yüzü pusulanın kahverengi tarafına basılmıştır ve 1000 Avro tatlı geldiği için evet çıkmıştır. Tekrar bir oylama sözü alan Sandra ise hafta sonu kapı kapı dolaşıp işçileri 'hayır'a ikna etmeye çalışır. 12 Öfkeli Adam'daki olayın outdoor versiyonu...
Filmden çıkan fikir: Sanda'nın en hızlı ikna ettiği kişi Türk işçi Timur'du. O sıra futbol sahasında olan Timur, “Tamam bacım, sıkıntı yok” deyip idmana dönüyordu. Peki burada bi' turist bulup halı sahaları gezsek 'hayır' oyuna yarar mı? Cotillard'ın biraz zamanı olsa da onu gezdirsek...
Kırmızı Şeytanlar, Cotillard karşısında kuzuya dönerken...
4. Yıldız Savaşları: Bölüm III - Sith'in İntikamı (Star Wars: Episode III - Revenge of the Sith) - Darth Sidious'un fesih yetkisi var mıydı ya?
Işın kılıcı sallayan bebelerden daha politik bir anlama sahiptir Star Wars evreni... Serinin 6. filmi ve 3. bölümü olan bu filmde ise bir tanıdık göze çarpar. Bölüm I'de başkanlığa yürüyen, başkan olduktan sonra da olağanüstü hal bahanesiyle yetkilerini artıran Palpatine; yani Darth Sidious... Bu bölümde senatoyu feshettiğini göreceğimiz Palpatine üzerinden, filmi beraber izlediğimiz kararsız arkadaşı "Bak koca Galaktik Senato bile nasıl fesh oldu" diye fiştekleyebiliriz...
Yalnız, fragmanı Gece Gölgenin Rahatına Bak açarak izleyince ciddiye alamadım Karanlık Taraf'ı...
- Ağlama ya feshetmedim senatoyu, seçimi yeniliyoruz sadece...
5. Zübük - Şimdi Aziz Nesin'in de zamanında dediği gibi...
1984 romanının dünyanın bütün politik konjonktürlerine uyması gibi Aziz Nesin’in bu ölümsüz eseri de kuşkusuz Türkiye’nin bütün politikacılarına uyar. Aslında Ezel Akay, Eskişehir'de çekecekti yenisini, sonra yönetmen değişti, fon çıkmadı, bi’ şeyler oldu, çekilemedi. 2-3 yılda bir film seti görebilen biz Eskişehirli sinemaseverler de büktük dudağımızı, küstük…
Neyse, film eski (1980) ama karakterler güncel: Kemal Sunal’ın müthiş rolünü yine izleyelim, esnafı dolandırmasını, şapkalı yalanlarını, bakanlık için partisini satarken ihraç olmasını görelim. Sonra gerekli koşullara uyan politikacı fotoğraflarına Zübük bıyığı çizelim ve Zübük bıyıklı büyük resimi görmeye çalışıp düşünelim: "O filmde ihraç edebiliyorlardı Zübük’ü, şimdikinde o da yok. En azından bir Zübük seviyesinde kalmalıydı sistem… Evet, 'Yetmez Ama Zübük'..."
6. Life of Brian - Hasan Mezarcı'nın favori filmi, Sahte Mesih Brian'ın yaşamı...
1979 yapımı filmde İngiliz komedi grubu Monty Python üyeleri oynuyor ve filmde de oynayan Terry Jones yönetiyor. Müthiş bir absürt komedi olan ve Hıristiyanlık konulu Hollywood filmlerinin parodisi diyebileceğimiz film, hem Roma'yla hem Yahudilerle hem İsa’yla dalga geçerken (yanlış anlama, sevdiklerinden takılıyorlar İsa'ya) bize de bazı şeylerin şakaya alınmayacağı gerçeği kalıyor.
Filmin her döneme uyan mesajı ise, kitlelerin kendisine önder, başkan, Mesih arama deliliklerini göstermesi... Başkarakter Brian'ı İsa zannedip peşinden giden kitlenin bu adama nasıl delicesine bağlandığını görüyor, korkuyoruz. Bu kitle deliliği, Sezen Aksu’nun İkili Delilik şarkısına hiç benzemiyor. Örnek olsun diye şu sahneyi koyayım, delirmeye yatkın bir kitle bulursanız izletin:
Art arda NO ve YES tepkileri veren kitle, kararsız seçmen davranışına da örnek...
7. Lego Filmi (The Lego Movie) - Lego evreninde Lord Başkanlık Sistemi tartışmaları...
Legodan yapılmış kahramanların sağa sola koşturup sakarlık yaptığı bir animasyonda, "Nasıl olacak da ülkemizin geleceğine dair çıkarımlar yapabileceğiz eleştirmen bey?" demeyin! Zekice kurgulanmış bu lego evreninde yaratıcılığa tahammülü olmayan ve bütün legoları yapıştırıp dondurmak isteyen Lord Başkana karşı mücadele eden Batman'i, Batman'in sevgilisini, Kahin'i izleyip eğlenin. O sırada çocuğunuz “Başkanlay hep böyle mi davyanıy anne” diye soru sorarsa hazırlıklı olun. Aynı şeyi bi daha sormasını isteyip videosunu çekin ve "Bizimki yine çok bilmiş :))" yazarak Instastory'de paylaşın. Ne anlatacaksınız ki o yaştaki bebeye? Bari prim yapın.
Filmden sonra, 'ocağınıza incir ağacı dikilmesi keyfi'ni yaşamaya da hazır olun...
İşte, referandumla bir şekilde ilişkisini kurduğum, aklıma gelen filmler böyle. Bu filmleri bitirip oynak hayır şarkısı yapmaya motive olur, "Şu yetkiyi versene bi şey deniycem" diyenlere karşı çevremizi uyanık tutabilirsek ne mutlu.
Son olarak, evet verenin de hayır verenin de mutlaka tutarlı bir gerekçesi* vardır diyeyim ve yeni bir sinema yazısında görüşmek üzere müsaadenizi isteyeyim...
*
(iletisimcevahiri Brüksel'den bildirdi)
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et