Öteki Taraf (Yönetmen Özcan Deniz’den ‘iki kadın bir adam’ gerilimi. Bilin bakalım adam kim?), Yabancı (63 yaşında adam döven, işte benim Jackie Chan)
Bu hafta Özcan Deniz, dram/romantik, fantastik/romantik, romantik/komedi filmlerinden oluşan kariyerine bir tür daha ekleyerek, 'Özcan Deniz'e kim sahip olacak gerilimi' olan Öteki Taraf filmiyle karşımıza çıkıyor. Bunun dışında 63 yaşında hâlâ sempatik tekmelerle adam döven Jackie Chan'ın rol aldığı İntikam, izleyicisine huysuz-yaşlı bir Jackie Chan gösteriyor. Ayrıca George Clooney'in, Coen Kardeşlerin ıslak imzalı bir senaryosundan yola çıkarak yönettiği Suburbicon da göze çarpıyor.
O zaman Coen Kardeşler, George Clooney filan demişken, Clooney'in bir Coenler filmindeki şu eğlenceli performasına bakalım, şarkılar türküler eşliğinde filmlerimizi yorumlayalım:
Öteki Taraf - Tarafını seç, gerilime başla...
Özgün adı La cara oculta olsa da daha çok İngilizcesini bildiğimiz The Hidden Face'den uyarlanmış film... Biliyoruz ki Özcan Deniz izlediği filmleri uyarlamayı seven bir insan. Bizim gibi değil yani, biz bir film izledikten sonra en fazla Twitter'da görselli gif'li paylaşımını yaparız. Bu adam üşenmeden, "Güzel filmmiş bu, ben gidip bi çekeyim" diyor ve yönettiği çoğu film gibi, yine karizmatik başrol oyuncusu ararken "Benden iyisini mi bulacağım ya" diyerek enbaşrole kendisini koyuyor. Meryem Uzerli ve Aslı Enver de ona eşlik ediyorlar.
Nereye gitti bu kadın? Daha demin buradaydı...
"Koskoca Aslı Enver'i nasıl kaybettin ya, kendini niye kaybetmedin?" şeklinde Özcan Deniz'e sitem ettiğimiz filmde, sevgilisi Ece'nin (A. Enver) bir mesaj bırakıp ortadan kaybolmasıyla feleği şaşıran Çetin'i (Ö. Deniz) izliyoruz. Sonra, iş arkadaşı ve aynı zamanda eski yavuklusu olan Sara (Meryem Uzerli) devreye giriyor, Çetin'i ayartmaya çalışıyor, Çetin'in tam ne istediği belli değil gibi ama Ece ya da hayaleti birden çıkacak, kendisine trip atıp gerilim yaratacak diye korkuyor gibi...
İki tür gerilim var filmde: Biri, evde garip şeylerin döndüğü, seyircinin ve karakterlerin "Ne oluyor lan" dediği tipteki gerilim. Diğeri Hitchcock ustanın sevdiği türden: Seyircinin ne olduğunu bildiği ama karakterlerin bilmediği, "Lan işte orda şey var, o şeyi şapsanıza salaklar" diyerek kıtı kıtı tırnak kemirdiğimiz gerilim...
Kamera arkasında, Özcan Deniz hayranı taklidi yaparak ortamı geren Aslı Enver...
Nesini paylaşamıyorlar?
Filmin konusuna dair çok şey söylemeyelim ki şaşırtmacabozan (spoiler) olmasın. Uyarlandığı filmle küçük farkları belirtilebilir ama: Çoğunlukla La cara oculta'ya bağlı kalınsa da özgün filmdeki Ece (aynen, özgün filmdeki Ece) biraz daha suratsız; yani bizim Ecemiz rolüne daha bi' yakışmış, daha bi' güzel kaybolmuş bence... Bir de o filmdeki aşk ilişkileri az daha karmaşıktı, en azından bu filmdeki gibi 'paylaşılamayan karizmatik erkek' vurgusu pek yoktu; ama Özcan Deniz'in de imzası bu... Ortada bir Özcan Deniz varsa herkes ona bayılmalı!
Heh, bir de özgün filmdeki asıl adam ile minnak göğüslü sevişmesi tarzında bir sahne çekmemiş Deniz; çoluk çocuk da gerilecek buna diye düşünmüş olacak ki, en fazla atlet görebiliyoruz.
Atletin salı pazarından alınmış olduğu ortaya çıkınca sevişmekten soğuyan çiftler...
Geriliminden yönetmenliğinden haber et:
Gerilim başarılı... Hatta filmi beraber izlediğimiz liseli kuzenim (evet, kuzenimi eleştirmenliğe ve Özcan Denizli hayata hazırlıyorum) korku filmivari ilk sahnelerde montunun yakası ve kapşonu arasında kayboldu gitti, yazık... Ben tabii 29.5 yaşında sağlıklı bir eleştirmenim, o kısımlardan çok gerilmedim, sıkışık tek mekan gerilimi bölümlerinde gerildim daha çok. Bana da bu yakışırdı!
Yönetmenlik de gayet başarılı... Özgün filmi aratmadığı gibi, özellikle iç mekanlardaki karanlık atmosfer iyi kurulmuş, bazı sahneler de çok iyi kurgulanmış, kamerasının hakkını vermiş Özcan Deniz... Evet, oyunculuğu tartışılır, hatta muzip seyirciler olarak biz yine duramadık, Deniz'in ağladığı sahnelerde ehiehi diye biraz güldük. Ama yönetmenlik yaptığı yerlerde gıkımızı çıkarmadık valla...
Diyebiliriz ki Aslı Enver filmin en başarılı oyuncusu, ağzına burnuna sağlık! Meryem Uzerli de, sarı saçlı mavi gözlü şımarık kötü kadını fena oynamıyor. Uzerli'nin turist Türkçesi telaffuzu, ilginç bir şekilde gerilimi artırıyor ve tek nefeste söylediği bazı replikler olaydan daha dehşet verici gelebiliyor: "Garipseslerduydumduvarlardanlavabonuniçindengeliyordudahaöncededuydum..."
- Sert adam olduğumu söylemiştim di mi?
Puan: 70 (Özgünü de 70. Bi tane de Bollywood uyarlaması varmış, o da 70'tir bence)...
İntikam (The Foreigner) – "Bi intikam durumunuz olursa Jackie Chan amcanıza gelin" temalı film...
Yönetmen, en çok Casino Royale filminden bildiğimiz ve en son 6 yıl önce Green Lantern'i çeken Martin Campbell; oyuncular ise gençliğinde birçok kez James Bond'luk yapmış olan 64'lük Pierce Brosnan ve 63'lük Jackie Chan... Galiba başka bir oyuncu saymaya gerek kalmadı.
Niye dövdü yine?
Adamımız Quan (Chan), zaten hava sürekli kapalı olduğu için iç sıkıntılı iç sıkıntılı gezdiği Londra'da gerçekleşen bir terör saldırısı sonucunda kızını kaybediyor. E zaten daha önce de Vietnam Savaşı’nda kayıplar yaşamış ve artık o kaybedecek bir şeyi olmayan bir dövüşçü, hemen hemen bir Kadir İnanır... Yakışır Jackie Abi’ye... Quan'ın peşine düştüğü olayın failleri Kuzey İrlandalıların bir teşkilatıyla ilişkili ve Quan da kendisine bir sorumlu buluyor: Eski IRA'lı olan, içimizdeki İrlandalılardan bir kişi; politikacı Liam Hennessy (Pierce Brosnan)...
Ya önce bi döv, bi patakla, hemen silaha sarıldın be adam!
Entrikası dövüşü:
İki önemli abinin yaşlanmış hallerini izlediğimiz için ve daha önce de Al Pacino ve Antony Hopkins'in bir araya geldiği çok kötü bir filmini gördüğümüzden ötürü az beklentiyle izliyoruz filmi… Zaten Chan, birkaç figür sergilese, aynı anda 3 kişi yumruklarken kıç üstü bir yerlere düşse yeter bizim için. Tabii yaşlanmış artık; yine bir yerlerden fırlıyor, hiç şikayet etmeden camların içinden filan geçiyor fakat tek tek dövebiliyor adamları. Onlar da saygıda kusur etmeyip tek tek geliyorlar üstüne...
Entrika ise fena örüşmemiş aslında; devlet, örgüt ve aracı durumdaki Hennessy arasında bir şeyler dönüp duruyor. Ama arkadaş, bütün pislikler de dönüp dolaşıp Hennessy'nin kuzenine, yeğenine, karısını kızına bağlanması gereksiz duruyor, "Ne pis, ne görgüsüz sülaleymişsiniz be" dedirtiyor.
- Ben gelmeden sufleleri bitirmeyin demiştim size!
Nasıl başladı, nasıl bitti?
Film stilize başlıyor, öyle de devam ediyor ama senaryo bir yerden sonra yetersiz kalıyor. Quan’ın amatör bomba düzenekleriyle, masum kişilere zarar vermemeye çalıştığı mücadelesini takdir ediyoruz ama eksiksiz kusursuz halleri bayıyor. Kimi yerlerde filmin yargısız infaz ve işkenceyi haklı göstermesini de cıkcıklıyor, onaylamıyoruz. Gözlerini kısarak oynayınca ciddi olduğunu düşünen sert adamlar tat vermeyince, "Jackie 30 kişiyle dövüşürken biraz komiklik yapsa da havamızı bulsak" diyoruz; tıpkı 90'lardaki gibi, hani Barış Manço'nun 30 tane popçuyla şarkı söyleyip klip çektiği yıllar...
Koca Jackie Chan'im ama bi sorun çıktığı zaman ben de levyemi kapıp çıkıyorum...
Puan: O kadar etmez ama 63 yaşında hâlâ adam dövebilen Jackie Chan hatrı var 50’si
Suburbicon - Filmin doğru okunuşunu çalışıyoruz: Saa-böör-bii-kaan
Oo bakıyoruz da kimler gelmiş: Matt Damon, Oscar Isaac, Julianne Moore... Coen Kardeşler, George Clooney ve Grant Heslov beraber yazmış, Clooney de 6. sinema filmini yönetmiş. Filmde, ABD'deki bir taşrayı gösterirken 50'li 60'lı yılların ırkçılığından dem vurulmuş. Suburbicon isimli banliyöye siyahi bir ailenin taşınması ve ırkçılığın başgöstermesini dile getiren film, yer yer karanlık bir distopya, yer yer kara komedi, hafiften de kara film türüne yaklaşmış. Başına 'kara' getirip bir tür söylerseniz yanılmazsınız herhalde...
Clooney'in, pek sevdiği Coen Kardeşler'de yatıya kaldığı bir gün komodinin üstünde bulduğu senaryoyu alıp "Ben bunla bi şey çekerim ki" diyerek yönetmeye karar verdiği filmi (bence böyle olmuştur) iddialı yani; Coenler eleştirelliğine, Julianne Moore oyunculuğuna doyacağız gibi...
Diğer:
Korkusuzlar: 2013 yılında Arizona'da gerçekleşen büyük yangın ve 19 itfaiyeci... Bu gerçek olaydan yolan çıkan film, bol bol itfaiyeci özverisi gösterirken "Bunlar da ağzından su fışkırtan Pokemon değil sonuçta" düşüncesiyle gereksiz kahramanlaştırma yapmıyor. Joseph Kosinski yönetiyor.
- Yangın mangın yok ya, pazar günü mangalına denk geldik...
On Adım: Fatih Hacıosmanoğlu'nun yazıp yönettiği On Adım, yeni filmini tamamlamaya çalışan yönetmen Tina ile Ayvaz'ın öyküsünü anlatıyor. Ayvaz'ı da yönetmen Hacıosmanoğlu oynuyor zaten; film içinde film, oyuncu içinde oyuncu, yönetmen içinde yönetmen...
Genç Pehlivanlar: Mete Gümürhan'ın yönettiği belgesel, Amasya'da yaşayan ailelerin çocuklarının güreşte elde edecekleri başarı ile kendilerine yeni bir yol çizmeye çalışmalarının öyküsüymüş. Yeşil donlu çocuk pehlivan izlemeyi sevenler kaçırmasın.
Delil.com: Philippe Lacheau'nun yazıp yönettiği ve başrolde olduğu film, zenginlerin kaçamaklarını organize ederek bunların gizliliğini koruyan bir şirket kuran üç arkadaşı ele almış. Hovardalık-terbiyesizlik komedisi...
Maide'nin Altın Günü: Haftanın en çok salon bulan ikinci filmi olan yapım, fragmandan anladığımız kadarıyla kaba karakter komedisinin kadın hali gibi duruyor ama Deliha kadar da değil deniyor. Altın günlerine odaklanıyor. Altın günlerinde istenmeyen çocukları sinemaya bırakmak için ideal duruyor.
SONUÇ - Sürpriz sonuçlara hazır mıyız?
Popüler yerli yapımların art arda geldiği şu günlerde, yerli film sevenler için hafif komedi türünde Maide'nin Altın Günü, yüksek gerilim filmi tercih edenler için Öteki Taraf uygun gibi... Ben de uzun uzun bahsettiğim Öteki Taraf'a gitmeniz için referans olabilirim, İntikam'ı ise çok öneremeyebilirim, Suburbicon için de yani yani yani... diyebilirim. İtfaiyeci filmi Korkusuzlar ile pehlivan belgeseli Genç Pehlivanlar'dan sürpriz çıkabilir derim; bu filmler ileride muhtemelen üniversite mezunu işsizler olacak çocuklarınız için alternatif meslek özendiricileri de olabilir.
Haydi en kısa zamanda görüşmek üzere, öperim hepinizi...
Twitter: @duraladam
-BİTTİ (Haftaya bu saate bırakmayalım, Star Wars'ın erken gösterimine yetişisebilirsek erkenden konuşalım)-
(iletisimcevahiri Brüksel'den bildirdi)
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et