Karşılaştırma: Sonbahar mı Yaz mı? (Tabii ki sonbahar lan manyak mısın?)
Koca bir yazı yedik; üstüne sonbaharın ilk dalgası olan Eylül dozunu da aldık. ( Eser miktarda gereksiz şiirsel Eylül güzellemeleriyle birlikte...) Okuldu, tatil dönüşüydü, koşuşturmaydı derken önce pek bir hissetmedik sanki ama sıcaklık düşmeye başladığında; hazin gerçekle yüzleşmemek de imkansız hale geldi... Napsak? İnceden kabullenip, gereksiz dramatize etmeden teslim mi olsak artık grili gökyüzüne; ne dersin?
1. Yaz evlenilecek mevsimdir, esas sonbaharda eğlenilir!
Yaz dediğin üç aydan ibaret. Hem vicdansız da; ne oldu falan demeden bırakıveriyor seni öylece. Sonra da neymiş efendim "Uzmanlar sonbahar depresyonuna karşı uyardı!" Kardeşim sonbaharın ne suçu var? Tam camış gibi yayılmaya alışmışken, seni mal gibi ortada bırakan yaz değil mi allasen!?
Şey gibi böyle 7-8 yıllık bir evliliğe musallat olmuş genç ve güzel bir metres gibi! Evet eğlenceli, evet çok güzel ama gelip geçici bir heves be annecim. Hem şu üç ayda saçtığın paraya bir bak gözünü seviyim. Yılın geri kalanı boyunca ödeyeceğin tatilin taksitlerine alt tarafta değineceğim ama ona çeyrek; buna yarım derken doğmamış çocuklarının rızkını, hurharca erik dalı oynadığın düğünlerde heba ettin. Yazık günah değil mi?
2. Yaşasın göbüş bırakabilme özgürlüğü!
Hiç birimiz denize girerken ya da uzanmışım kumsala modunda güneşlenirken simitlerimizin, göbüşümüzün lömbür lömbür sallanmasından haz etmiyoruz. Bakın işte! Bu da yaz mevsiminin bize bir dayatması. İlla fit olmak; bikiniyle salınmak, baklavaları kasım kasım kasmak gerekiyor. Ama kış öyle mi? O bizi her halimizle sever, paşalar gibi bağrına basar. Hatta bunla da kalmaz, o lömcük lömcük yağlarınızı kamufle eder. Kış var ya kış, adamdır adam!
3. Yaşamak mı zor, yaz dizisi izlemek mi?
Haziran baş gösterir göstermez mis gibi diziler haklı olarak sezon finaline yürüdüler. Ha bir de illa yeni sezona heyecan yaratıp, gericekler ya insanı; yok o öldü mü? Yok o, bilmem neyin üvey eltisi miymiş? Elimiz böğrümüzde koyup gittiler bizi. Tabii her yaz olduğu gibi bu sezonda oldukça orijinal senaryolara sahip onlarca dizi girdi hayatımıza. Kaslı ve spor arabalı holding sahipleri, geçen senenin Miss Turkey tacına sahip, fakir ama gururlu kenar mahalle kızlarına aşık oldular. Ailesi falan ilk başta karşı çıktı, kızı istemediler falan ama; helal olsun çocuğa hepsine resti çekip aşkının elinden tuttu. Ay bi de bunun eski bir nişanlısı var; çırpıbacak! Ay neler etti bunlara sorma! Şimdi böyle anlatınca pek olmadı tabii ama heyecanlıydı baya aslında. Neyse ki tıpkı yaz gibi onlar da çabucak gelip geçtiler işte...
4. Tarhana çorbası / Ihlamur / Kestane
(Böyle sıralayınca iğrenç bir ekip oldular ama ayrı ayrı baya iyiler, kabul edin!)
Ya kusura bakmayın da limonataya, karpuza deli gibi abanıp tüm gece çişe kalmaktan size de gına gelmedi mi? Kurban olayım artık bitki çaylarına, kestaneye, mandalinaya falan dönelim nolur ya... Hem valla ben 40 derece sıcaklıktan, eve gelince baygınlık geçirmekten, hiç mi hiç esmemesinden ve günde 12 kere duş almak zorunda kalmaktan da yıldım! Şöyle hafiften üşümüş halde eve geldiğimizde ocakta kaynayan mis gibi tarhana kokusu falan daha sevimli değil mi gözünüzü seviyim?
5. Bu soğukta çıkılır mı g*tümüz donar!
Hava güzel, etraf cıvıl cıvıl, her yer açık, insanlar deli dürtmüş gibi sokaktalar. Yiyip, içip, paso geziyorlar... Peki ya sen? Üç ay boyunca her evde takılmak zorunda kaldığın akşam " Ulan herkes gezip eğlensin, ben bu koltukta story izleyerek can veriyim!" diye geçirmedin mi aklından? "Amma gezdiniz ulan, millet bu kadar parayı nerden topluyor; gözünüze dizinize dursun!" diye sövmedin mi? Ama bak, şimdi öyle mi? Yarın sabah herkesin okulu, mesaisi var. Havalar da soğuyor iyice; kombisiydi falan derken masraflar da arttı.. Hadi şimdi çıksınlar da görelim! Gün senin günün canım okuyucum; kıymetini bil. O yüzden kışı sevelim, kardan adamları koruyalım...
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et