Fantastik Canavarlar: Grindelwald'ın Suçları (Yargılanacaksınız!)
Bu hafta sanki sinemada yolunu kaybetmiş de, tesadüfen filme girmiş gibiydim. Filmde gösterilen olaylar, aksiyonlar öyle anlamsız geldi ki uzun süre boş boş baktım perdeye... Sanki torununun oynadığı bilgisayar oyununa bakıp bakıp anlam veremeyen bir dede, sanki ihaleli batak oynamaya geldiği ortamda zorla FRP öğretilen biriydim. Fantastik Canavarlar'dan bahsediyorum... Hani Harry Potter'dan sonra çekip "Bu işte büyücülük olaylarının bir süre öncesi. Yine büyü var!" dedikleri...
Fantastik canavar filan demişken şu geldi aklıma, çok düşünmeden "Koy gitsin" dedim, isteyen izlesin. Sonra Fantastik Canavarlar anlatmaya devam edeceğiz:
Fantastik Canavarlar: Grindelwald'ın Suçları (Fantastic Beasts: The Crimes Of Grindelwald) - Yargılanacaksınız!
Filmi, ilk filmi yöneten David Yates yönetiyor; Harry Potter'ı 5. filmden sonra alıp seriyi piç eden adam... İlk filmin başrolü Eddie Redmayne yine birtakım garip tiklerle sempatiklik-naiflik peşinde koşuyor. Bir de önceki filmin sonunda pudralara bürünmüş hâlde seyirci karşısına çıkıp ceee yapan Johnny Depp bu filmde baş kötü oluyor. E, kimin yazdığını söylemedik! Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerede Bulunurlar'da senaryoyu pek kötü yazan, ama ayıp olmasın diye kimsenin "Sen yazma abla" diyemediği Harry Potter yazarımız J.K. Rowling.
Bu çocuğa kesin büyü yaptılar Hacer...
Scamander (Eddie Redmayne) hem başkarakterimiz hem de bu Fantastikler evreninde yaşananların yazarı... Hatta derler ki, sonradan Harry Potter da okuyacakmış bu kitabı... Yani muhtemelen Harry Potter'ın bir gecede bitireceği kitabın hikayesini bize 5 film olarak izletecekler. Çakallaaar! Çakallarla Dans ettiniz iyice evreni be! Neyse... En son Scamander fantastik canavar peşinde New York'a gelmişti, bu filmde de yolu bir şekilde Paris'e düşüyor. Büyücüler aleminin karanlık tarafında bir yükseliş var ve bunu durdurmak lazım ve de evet, bunun için Paris biçilmiş kaftan!!
Aslında ben hiç anlamadım ya, neden Paris'e gidiliyor, neden tüm karakterler bi kaybolup bi geliyor, n'oluyor? Girişte de dediğim gibi dikkatim dağıldı çok... Anlayabildiğim kadarıyla çok karanlık bir büyücü olan Grindelwald (Johnny Depp) çok karanlık bir şeyler yapıyor.
Hayatın çocuklara soytarılık yapmakla geçti be Johnny ağabey...
Beslenir mi?
Aaaahhh! Durun bi saniye, çayı elime döktüm, yandı çok! Bir yumurta akı sürüp geliyorum...
Sürdüm, iyi geldi. Yumurta akını koklayan kedimin canavara dönüşüp elimi yemeye çalışması haricinde iyiyim, eyvallah sağ olun...
Ne diyorduk; filmde bu şekilde hayatın içinden acılar yok. Varsa yoksa CGI büyüler, kasvetli ortamlar! Geçenkinde en azından bir sürü şirin canavar gördüydük onlar çok gösterilmemiş bu sefer. "Sevimli sürüngenler görücem” diye düşünüp gelenler sıkıldı zaten. Ben de sıkıldım. Kitabın evrenini genişletmişler, izleyiciyi daraltmak için filmin atmosferini karanlık tutmuşlar iyi hoş da -yani şimdi affedersin ama- bi s.ke benzememiş. Belki bir dizi olsa 10-15 karaktere ayrıca zaman kalır, ilgi çekici bir şey çıkabilirdi. Bu hâliyle bir an önce sihirli bir sürüngen gelsin de şunlar sussun istiyoruz.
Yaş mamayı görünce bizim kedi de böyle oluyor...
Madde madde saydırmak gerekirse:
* Harry Potter hayranı olmayanı saracak bir film değil. İlk Harry filmlerinin gerisinde... O filmlerde daha çekici şeyler vardı. En başta biz izleyenler, kafası çalışmayan 14-15 yaşında ergenlerdik, kötüyse de anlamıyorduk (sonradan izlemedim hiç).. Bir de o filmlere iyi uğraşılmıştı, ses tasarımları için bile apayrı emek veriliyordu (ve zaten 7 tane tuğla gibi kitap vardı arkasında). Bunda ise her şey dümdüz.
* Öykü çok zorlama olduğu gibi kurgu da kötü. Şöyle ki hiçbir karakter ilgi çekmiyor ve film dümdüz bir anlatım seçmesine rağmen olaylar bir bütünlük hissi bırakmıyor. Devamlılık kurgusu bile kötü...
* Johnny Depp'in yine maskeli bir şeyler oynaması izleyende "Ne güzel suratın var, çıkarsana şu maskeyi be adam" duygusu bırakıyor. Alıştık da aslında... Ama filme ismini de veren Grindelwald karakteri kötü yazılmış. İnsanları manipüle eden, özellikle de kadınları büyüsü altına alan bir adam bu... Bu hâliyle Adnan Oktar’ı, iğrenç esprilerini, fantastik canavar kedicikleri getiriyor akla...
Fantastic Beasts: The Kediciks Of Adnan...
* Politik olarak gerebiliyor film... İyiler ve kötüler birbirine sürekli "Tarafını seç tarafını seç" deyip durdukça, iyi-kötü arasındaki ayrımın keskinliği canınızı sıkıyor. Ayrıca durduk yere ne politize ediyorsunuz insanı, ne diye kutuplaştırıyorsunuz lan insanları? Zaten ortalık karışık!..
* Kalabalık seyirciyle film izlemek de geriyor. Biz sinema yazarları bu aralar çok şikayet ediyoruz bundan. Sinema kurallarına uymayan seyirciye salonda ses çıkaramayıp sosyal medyadan yardırıyoruz. Ben de belli etmedim ama çok rahatsız oldum. Mesela yanımda bir kadın vardı, her fantastik canavar gördüğünde AAAY CANIIIM diyordu. Çok özgün ve kuralsız bir izleyiciydi. Filmdeki kara kaplanlar kediye dönüşünce "AAAUUV" diye bir ses çıkardı, neredeyse miyavlayacaktı yani...
Salonda kalabalık seyirciyle karşılaşan sinema yazarı (temsili)...
Puan: 45 (üzerine biraz daha düşünsem 30'a kadar inerim)
Her Şey Seninle Güzel - Çağan Irmak sen misin?
Film, En İyi Arkadaşım Evleniyor filminden uyarlama. "Hep Hollywood mu re-make yapacak, yeniden evirip çevirecek, biraz da biz re-make'leyem" anlayışıyla uyarlayıvermişler Hollywood'dan. İki erkek iki kadın, dört şirin oyuncuyu koymuşlar, romantik-komedi türünde sunuyorlar. Burcu Biricik ve Hazar Ergüçlü, Cameron Diaz ve Julia Roberts'çılık oynuyor. İlker Aksum son 20 yıldır olduğu gibi yine komiklikler yapıyor, Mert Fırat da paylaşılamayan bir jön olarak karşımıza çıkıyor.
İyi güzel duruyor da, Cinemaximum haftalardan beri çok reklamını yapıyor bunun, kıllandım. Onların çok reklamını yaptığı filmden hayır gelmez gibi geliyor bana. Öyle yani...
Diğer:
Prenses ve Ejderha: Haftanın animasyonunu Marina Nefedova yönetiyor, 7 yaşındaki kız annesini bulmaya çalıştıkça filmi izleyen bebelerin analarına sarılmaları amaçlanıyor.
Cin Tepesi: Bu yerli korku, gerçekçiliği yakalamak adına kötü kamera görüntülerinden oluşuyor ve görüntülerin gerçek olduğu iddia ediliyor. Çünkü mesnetsiz iddialar yerli korkunun temelidir. Filmde paranormal olayları araştıran bir Youtuber'ın başına gelenler inceleniyor. Bi Ruhi Çenet yakışırmış filme...
Dul Kadınlar: Oyuncu kadrosu parlıyor, en çok 12 Yıllık Esaret filmiyle bidliğimiz Steve McQueen yönetiyor. Diziden uyarlanıyor ve 4 kadın anlatılıyor. Bunların ortak noktası; ölen eşlerinin yasa dışı işlerden kendilerine borç bırakmaları... Ve bir şekilde işbirliği yapıp aksiyona atılıyorlar... Valla ilginç. Fragman da fena değil:
Çift'lik Bank: Tosun Firarda: Fragmanına 20 saniye dayanabildiğim bir yerli komedi. Geçtik...
Koyver Gitsin: Bunun fragmanının tamamı bir şekilde izlenebiliyor. Ama bu filmin izlenebiliyor olduğu anlamına gelmemeli...
Whitney: Kevin Macdonald'ın yönettiği bu müzik belgeseli, prömiyerini Cannes'da yapmış. Müslüm'de, Bohemian Rhapsody'de müzisyene doymayan gidebilir. Evet, yıldızımız yine çok ünlü olmasına rağmen yine aşırı yalnız, yalpalıyor ve evet, yine bağımlılığı var. Galiba hepsi böyle bunların...
SONUÇ - Bu hafta ne çabuk bitti yav...
Eveet, iyice soğuyan havaların aslında film izlemeye müsait olduğu, ama filmlerin hiç de izlenmeye müsait olmadığı bir haftanın sonuna geldik. Tam emin olamasam da belki Whitney'e ve Dul Kadınlar'a şans verilebilir. Yok derseniz ki, "Ben zaten işi gücü olmayan bomboş bir insanım, evden çıkacağıma açarım Amazon Prime'dan Homecoming izlerim, BluTV'den Bartu Ben izlerim" siz bilirsiniz tabii. Ben şimdi şehrimin festivaline gidip kendimi bi güzel festival filmlerine boğayım inşallah.
Haftaya görüşürüz...
Twitter: @duraladam (Kullanıcı adımın isim babası Duran Adam'a da yeri gelmişken, selamlar)
-BİTTİ (Hafta bizim deli Onur Ünlü'nün bir filmi ve Deliler diye başka bir film var)-
(iletisimcevahiri Brüksel'den bildirdi)
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et