Make Türkiye Great Again! Yıllar Sonra Barışan Hepsi Grubu ve Bir Nesli Peşinden Sürükleyen Öyküsü...
Bir ponçik nesli şarkılarıyla 4’e bölüp, aralarında unvan fitnesi çıkartan Hepsi grubu sonunda barıştı! İtiraf edin, bu 2. Sayfa manşeti sizin de içinize gereksiz bir mutluluk saldı. Alakasızsanız bile “O sarışın kız niye ayrılmıştı yaa?” ya da “Kimdi onlar, güne açanlar çiçekler mi? gibi soruları bir kez sormuşsunuzdur, yemeyin beni.
Ben de hazır grubun barışmasına cümbür cemaat bir yükseliş yaşarken, gereksizce hafızamda tuttuğum kariyer serüvenlerini bilgilerinize sunmak istedim. Hangi vasıfla hemen açıklayayım; yaş 12, böyle grubun hayran sayfasını deliler gibi yönetiyorum. Rekor ziyaret sayıları, binlerce konu başlığı.. Eskiler bilir, o fan club forum senin, bu +rep’ler benim; mecranın minik kalbi az atmadı bizde. Ee eskiden Story mi vardı?
Hepsi, 2005’te müzik kariyerine Türk enstrümanlarıyla harmanlanan, azıcık ucundan pop saund’u serpiştirilmiş bir r&b tarzla giriş yapmıştı. Daha 18-19’larındaki 4 konservatuarlı dansçı kızın birleşimi, ortaya cıvıl cıvıl bir sahne görseli çıkarmıştı. Büyüdüğünü zanneden punk bir kesim, ‘çocuk şarkıları yeaa’ diye burun kıvırsa da Türkiye’nin alışık olmadığı girlband örneğini, en gereken prodüksiyonda temsil etmişlerdi. Hepsi-Kalpsizsin klibinden bir tane daha gelmedi mesela, ya da Sezen Aksu’lu ‘Tempo’ kadar anarşist bir şarkı.. Tabii toplama grup değil çocukluk arkadaşı olmaları, manken değil disipline edilmiş bir bale hayatı yaşamaları bu şöhreti doğal olarak arşa taşıdı o zamanlar.
2005’te herhangi bir okul koridoru
İlkokulda herhangi bir Hepsi kızını ismen sahiplenmeyen nadirdi. Jenerasyonun o dönemki bomba polemiğiydi Cemre olmak. Koridorda crush’ın karşısında Hepsi-Yalan koreografisi yapma fikri filan, küçük ortamların büyük ihtiraslarıydı bakmayın.
Bu popülariteye bol hitlisinden bir 2. Albüm eklenince, klipsiz şarkıları (İki Kelime, Saklambaç, Olmaz Böyle Şey, Mum) bile okul servislerine marş olmayı başardı. Jeneriği ağza takıldı mı kurtulamadığın Hepsi 1 adında bir gençlik dizileri yayınlanınca bir de çiçeği burnunda tv yüzü oldular. Talihsiz senaryoya rağmen ‘iyi günde, kötü günde’ online olan hayran kitlesi, neyse ki diziyi reyting listesinde zirveye taşıyarak lig maçlarına bile yedirmemişti. Yiğidi öldür hakkını ver...
Tarih 2007. Gülçin’in ‘we got the power’ kükreyişiyle kutlanan ödüllerden biri. MFÖ, Gece Yolcuları, Duman gibi grupların, zamansız şarkılarını patlattıkları bir yıl. Cemre zafer konuşmasında, “Biz MFÖ’yü örnek alıyoruz” gibi geleceğe aktarmakta zorlanacakları söylemlerine devam ederken Eren oradan yapıştırıyor espriyi; “Bu kategoride hepsi ödülü hak ediyordu ama ödülü ‘Hepsi’ aldı.”
Hepsi’nin 2005’ten başlayıp 2009’a uzanan teenage hakimiyeti, 3 albüm + 2 sezon dizi, Winx Club saundtrack’leri, duayenlerle düetler ve sayısız konserle yolunu buldu. Korkanın yerinde saydığı o vakitler; her şarkının ayrı koreografisi, her konserin farklı görsel şöleni mevcuttu. Sahnede içinden çıktıkları dev inci kabuğu dekorları, tasarım sahne salıncakları ve ufak mapping şovlarla prodüksiyonun sınırları zorlanmazsa olmazdı.
2000’lerin başı için umut vadeden bu vizyon, bilet satışlarıyla da az karaborsaya düşmedi. Şimdilerde doldurmakta zorlanılan Bostancı Gösteri Merkezi’nde, haftanın tam 4 günü konser programları olmuştur, boş geçeni duymadım. Şimdilerde elin markaları “ayakkabıyı al, bileti kazan” gibi ucuz kampanyalarla koltuk doldurmaya çalışıyor. Hep derim, ne varsa eski dinleyicide vardı diye..
Katıldıkları tüm ödül törenlerinden eli boş dönmeyen kızlar, ardından Pepsi’nin yüzü olarak 2006’da Sezen Aksu’yla turneye çıktılar. Kendileri şehirlerimize gelmekle yetinmemiş, inatla şişelere ve bardaklara konarak soframıza kadar sızmışlardır.
%100 gerçeklik, arkadaşlık bağı ve hayallere ulaşma mottosunun bize yansıdığı en etkili reklamlardandır. Şimdinin Aleyna’ları işine baksın..
İzdiham, listeler, televizyon, turne, şan, şöhret falan fıstık derkeeen Şaka adlı 3. albümle birlikte 4 yıllık yükselme dönemine veda ediyor Hepsi. Hatta daha duraklamaya fırsat vermeden 2009’da direkt parçalanma yaşıyor. Bitişin patlak verdiği kişi ise ekibin gırtlak şovu Gülçin.
‘Hepsi dağıldı’ haberleri önce küçük bir dedikoduyken, kısa sürede sert bir gerçeğe dönüştü. 2009 konserlerine 3 kişi çıkıp programlarda Gülçin’siz yer almaları ayrılığın resmiyetini açıklarken, basın bu polemiğe çoktan oltasını atmıştı. Bir gala çıkışında kurnaz bir muhabirin Gülçin’i sormasıyla panik ataklar geçiren Cemre, “Gülçin yurt dışında, evleniyor” gibi talihsiz bir özel hayat açıklaması yapıvermişti. Hay Allah, Aşktan sarhoş olsa da söylemeyen Gülçin ise basın toplasında evlilik yapmayacağını, mutsuz olduğu için ekip yolculuğuna son verdiğini sözlerine eklemişti.
Bu ayrılık sorusu nedense farklı başlıklarla her yıl trend olur. Bilmiyormuş gibi yaparak, aynı zevkle sorgulamaya devam ederiz hep. Neyse şimdi biraz daha guilty plasuare ateşinizi yükseltip yıkım fermanını maddeler halinde toparlıyorum;
- Gülçin’in sık sık stüdyoya çağırılıp gereksiz mesai yaptırıldığı iddiası
- Cemre, Eren ve Yasemin’in, Gülçin’in gruptan ayrılışını eve gelen mahkeme kağıtlarından öğrenmesi ve yarattığı kırgınlık
- Gülçin’le iletişim kopukluğu yaşayan Cemre’nin “sevgilisiyle Dubai’de evleniyor” açıklaması (iki ayağı bir pabuca girmesiyle alakalı bi durummuş, valla bizzat Cemre’nin yalancısıyım)
- Gülçin’in ilk yapım şirketleri Stardium’dan alacaklarını tahsil edememesi
- Güya Gülçin’in stüdyoda sigara içilmesinden rahatsız oluşu ve uyarılarının dikkate alınmayışı (Cemre bu iddiaya son canlı yayınında şu cevabı verdi: ‘asıl benim astımım var yav!’)
- Cemre’nin annesinin grubun menajeri olması ve taraf tutma durumu (bu madde kulislerde konuşulan desteksiz iddialardan biridir, çok şeyapmayın)
- Gülçin’in her single çıkarışında 2. Sayfa ablalarımıza bağlanıp ‘el mahkum’ Hepsi sorularına verdiği pasif agresif yanıtlar. (O mikser ikili de single’dan ekmek çıkmaz diye az hırpalamadı kızı.)
- Gülçin’in Ntv’ye konuk olduğu tatsız bir programda, kızların başkasına çekmiş olduğu video kendisineymiş gibi lanse edilince, “kafaları iyi herhalde” şeklindeki ofansif tepkisi. Bunun üzerine Cemre ve Yasemin, belindeki silahı göstererek “Konuşma, biz konuşursak kötü olur” karanlığında bir racon kesmişti.
- Basının 4’lü Hepsi fotoğraf kullanması üzerine, Gülçin’in kızlara ihtar çekmesi iddiası. (Anayasal kanunlarını bile çaresiz bırakan bu çaba takdire şayan gerçekten.)
- Grup olarak bazı işlerden tahsil etmeye çalıştıkları haklarını tam kazanacakken, Gülçin’in topuklaması. (Davalar paket olmuş tabi.)
Günün sonunda irtibatsızlık, yanlış anlaşılmalar ve birçok of the record meselelerle Gülçin ve Hepsi, 2009’da ayrı yollara gitmeyi tercih etti. Ardından Gülçin yeni albüm sözleşmesi imzalarken, Hepsi yoluna 3 kişi devam ederek yeni turne ve albüm çalışmalarına start verdi.
Gruptaki sarı rengin elenişiyle 1 ton düşen kızlar, elde ne varsa zorlayarak meydana 1 single ve 1 albümle çıktılar. “Geri Dönüşüm” albümleri, atık bezlerden yapılan elbiseler ve gazete kağıtlarından tasarlanan bir Greenpeace dünyasıydı. Yüksek frekans Eren’in önderlik ettiğini düşündüğüm ‘dünyamızı koruyalım’ mesajıyla da hafif farkındalık saldılar üstümüze. Sosyal sorumluluk vizyonu yükselilrken ana akım medya reytingi düşen 3’lü, piyasanın değişimi ve konsantrasyon kaybı karşısında müzikte de geri adım atmaya başladı.
Adaptasyon zorluğuyla karışık başka isteklere yönelme duyguları, kitlenin bölünmesi ve azalan inanç gibi faktörler, her birini ağır ağır erteledikleri özel alanlarına yöneltti. Cemre, sosyetik camianın pırıltılı event’lerine “Influencer” olurken; Eren, tası tarağı toplayıp Bursa’da bir köye yerleşti. Onu o kadar iyi anlıyorum ki, sektörün toksiklerini atmak için bol toprağa ihtiyaç olacağını biliyordu kız… Yasemin ise bu kopuş evresinde kaslarına kas katarak birden personal trainer oluverdi. İtiraf edeyim orayı kaçırdım. Gözüm naklen yayınlanan görkemli turnelerde kaldıysa demek..
Sezen Aksu’nun bile ayağını kaydırmışlıkları vardır..
2015’lerde bireysel yaşamlarıyla müzik arasında ikilemler yaşayan Cemre, Eren ve Yasemin aniden İşte Benim Stilim’e katılarak random dönüş müjdesi verip geri kaçmıştı bir ara. Yeni fotoğraf çekimlerine heyecan yapıp büyük resmi göremeyen emektar fanlar, bir türlü grubu silip adlarının üstünü karalayamadı. E haliyle “of ne zaman dönüosunz?” sorularıyla baş edemeyen Yasemin ise, “müzik flan yok!! Bizi rahat bırakn!!” gibi aynı akran sıcaklığında bir tweet atmıştı muhataplara. Hahahaha güldüğüme bakmayın benimki sadece sinirsel…
Hepsi 1 Korkut’un arabasıyla kaza yaptığından beri hiçbir şey yolunda gitmiyor Yoshy..
Efenim bol deneyselli karşı cephede ise zemin engebeliydi. Bireysel yolculuğuna, cover’larına ek olarak 1 albüm + 2 maxi single ve 2 single ile devam eden Gülçin, ‘Ara Ara’ adlı pop şarkısıyla solo kariyerine ilk adımı 2010’da atmıştı. Ardından “Bir Tanecik Aşkım” gibi bir hite kavuşsa da pop camiasında patinajı bitmedi ve saçları küt kestirerek direksiyonu arabesk albüme çevirdi.
Baya o Star tv’nin meşhur “Staaauoar” jeneriğindeki acapella vokali, “Beni benden alırsan seni sana bırakmam” mazoşistliğine bile hizmet ettiği oldu. Yani, hayret edilesi bir karardı doğrusu, diyecek bir şey yok. Allahtan “Beyonce de Destiny’s Child’dan çıkma sonuçta” gibi iyimserliklerini tıklanma kaygılarıyla birlikte rafa kaldırdı da paşa gönlü ne isterse onu yapıyor artık.
Gülçin Ergül’ün ‘bunu da yapayım” deneyimine bir yenisini eklediği arabesk albümü, cover parçalardan oluşuyor. Yazı fontu ise yanılmıyorsam Murat Övüç imzalı.
Kapana sıkılınca, o lay lay lom zamanlarımızın figürleri de bir bir gündemimiz oldu. Bu koza hesaplaşmaları geçtiğimiz günlerde Gülçin’i de dürtmüş olacak ki, “o da üzgün yapma, herkes de üzgün” felsefesiyle nihayet Eren’i Instagram’dan takip etti. Dağlar kızı Reyhan’ımız domates ekmekten fırsat bulduğu molasında takibe takip yaptı ve olay, “Hepsi değil yarısı barıştı” manşetlerine anında başlık oldu. Bu gelişme de işsizliğimize denk gelince ne Twitter gündemi kaldı coşturmadığımız, ne iTunes. Resmen müjdeyi duyunca dirilip Yüzüklerin Efendisi Aragorn’a yardıma gelen ölüler ordusu gibi dahil olduk olaya. 2020’nin ayaklanması da bu fantastiklikte olabilirdi zaten..
Meğer hiç bu yoldaşlıktan vazgeçmemiş vefalı Grup Hepsi askerleri. Tozlu sandıklarından mühimmatlarını çıkararak bu barış mücadelesinde ön safta yerlerini aldılar...
Planlı bir organizasyon değil, içgüdüsel bir hareket yaratılarak bir devrin ayrılık travması aşılmak isteniyordu belli ki. Çeşitli 15 yıllık video kayıtlar, şarkı indirmeleri ve viral ‘hepsicilik’ paylaşımları bu geri dönüş furyasını köpürtükçe köpürttü. Bir nesli zaman tüneline sokan bu barış havası, inadından sual olunmayan Cemre karakterine bile gerekli adımı attırdı. Instagram yayınında Gülçin’in yeteneklerine övgüler yağdırırken, ararsa hemen konuşabileceğinin göndermesini bile yapmaktan çekinmedi. Daha ne olsun..
Ce-e diye birden ortaya çıkan koca koca fanlar ise, arabuluculukta kendine düşen görevi yerine getirdi ve çok geçmeden durumu nihai amaca ulaştırdı; Gülçin tam 1 gün sonra Cemre’ye Instagram’dan yazdı! Aralarında geçen ses kayıtlarının ekran görüntüsünü story atan Cemre, barışın sağlandığını yorgun savaşçılarına böylece ilan etti. Ve bir nesil, içinde kalan o son konser için her gün yeni hayaller kurmaya devam ediyor…
Make Türkiye Great Again!
Güncel timeline’larda Kavak Yelleri ekibinin karantina videosu dönerken, bir yandan çaresizce ‘Avrupa Yakası yeniden çekiliyor’ gibi fake dedikodulara bile prim verir bulduk kendimizi. Yeninin bütün boşluklara sızdığı bu tempo, zamanla üstümüze konan eski ve anlamsız etiketlere şöyle bir baktırmış olsa gerek. Öze dönmek, çocukluğa inmek, hayatın ve Türkiye'nin daha güzel, daha şenlikli olduğu zamanlara özlem, adı her ne ise artık, imkanı olanlar dönüp hatıralara sarılmış bulundu işte. Geyiği bol ama pek ciddili bu dönüş talepleri, ne kadar yeni bir Hepsi getirir bilmem ama asıl mesele barışmaktı sanki, geçmişimizin hepsi’yle.
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et