Klasik Türk Müziğine İyiden İyiye Giriş... (Level: Pre Intermediate)
Hiçinci Klasik Türk Müziği festivallerinin bir yılını daha geride bıraktığımız şu günlerde, bir önceki Türk Müziği’ne giriş yazısını artık geliştirelim dedik. İlk yazıdaki eserlerden bir tık daha sersemletici olan bu eserlerin bazıları yüzyıllar öncesinden…
(Dikkat: Bu yazıdaki ses, saz, güfte ve besteler Şampiyonlar Ligi kalitesi içerir…)
1. Sazlar Çalınır Çamlıca’nın Bahçelerinde…
Eğlence müziğinde sıkça denk geldiğiniz bu şarkı, büyük usta Kani Karaca’nın yorumuyla sizleri eğlenceden uzaklaştıracaktır. Ayrıca iyisiniz, usta bir de gazel sıkıştırmış içine. Bırakın kendinizi, bi’ salın… Beste ve güfte, Yesâri Âsım Arsoy’a ait. Usulü ise Aksak. Evet son derece kurallı, gelenekli bir kültür…
2. Âb ü Tâb ile Bu Şeb Hâneme Cânân Geliyor (WTF?)
Sûzidilârâ makamı… İşte içinde cânân, hane falan geçiyor. Anladınız, sevgilinin gelişine, kavuşmaya güzellemeler, Sultan III. Selîm naif besteciliğiyle birleşmiş (Evet padişah olan). Bir de bunu büyük usta Alaeddin Yavaşça seslendirince, bize böyle incelikle sunulmuş bir miras kalmış, daha ne olsun! Beste Sultan III. Selim’e, güfte: Esâd Efendi’ye ait… Usulü Yürüksemâî…
3. Mahur Beste | Ey Gonca Dehen Hâr-ı Elem Cânıma Geçdi… (OK Boomer)
Aslında “Ağlaşılan” Mâhur Beste bu minvaldedir. Bu güfteyle şair, “parça pinçik oldum..”u söyleyiş tarzıyla çığır seviyesine getirmiştir. Beste de zaten Türk müziğinin kilometre taşlarından İsmail Dede’ye ait… Koro desen net Şampiyonlar Ligi: Melihat Gülses, Filiz Şatıroğlu, Mustafa Doğan Dikmen, Timuçin Çevikoğlu, Selma Sağbaş, Necmettin Yıldırım, Emre Ömürlü.. Usulü ise Hafif’tir efendim… Vay Dedem vay…
4. Bülbül Gibi Pûr Oldu Cihân Nağmelerimden… (Whatever)
Bir başka “Dede”miz olan Zekâi Dede’nin bu şaheseri ise… Özetle bize “Olmuyor… olmuyor… Daha ne edelim!” diyor ama tabi kendi üslubuyla, müthiş bir Hicazkâr Yürüksemâî ile.. Olmuyor, etmiyor ama içinde hala bir inceden, şık bir çağrı da yok değil… Yazı uğruna ince hastalığa tutulmazsak iyidir… Ne oluyor ya (!)
5. Feryâd ki Feryâdıma
Nigâr Hanım’ın güftesinin notayla ifadesi Tanbûrî Cemîl Bey’in notalara üflemesiyle birleşince, bize olan oluyor... Eserin usülü senginsemâîdir. Özge Altıntaş Özcan’ın sesiyle...
6. Acıyaydı bana & Seni hükm-i ezel
Muallim İsmâîl Hakkı Bey’in iki Nihâvend eserini Özlem Elitaş’ın sesinden dinliyoruz. Önce “Ulan azcık acısa, onun içindeki kavuşma hevesi bile yeter be….” Diye kendimizi kandırışımızı “Beste” formunda; ona bağlı olarak da; Nihâvend Ağırsemâî ile de… isyan halinin doruklarında intihara sürükleneceğiz. Yazı hiç iyi bir yere gitmiyor… Yayınlanmasa mı acaba (?)
7. Dün Gece Ye’s ile Kendimden Geçtim (NP)
Yaşayan büyük solistlerimizden Münip Utandı’dan dinleyeceğimiz bu Hicâz eserde, umut, kavuşma, mutluluk gibi duygular özenle işlenmiş yazsak yalan olur… Nerde o duygular, kim kaybetmiş ki? Neyse daha fazla melankoliye kaymadan işin özüne gelelim; mevzu yine yanış, yakarış ama özenli bir isyan hali… Beste Suphi Ziya Özbekkan’a, güfte Rıza Tevfik Bölükbaşına aittir. Usülü ise düyektir.
8. Ne Olur Bir An Bana Olsan Vefakâr! (How dare!)
Ehh işte bizim atarımız da ancak böyle naif olur. Bizi daha çok üzerler söyleyeyim! Büyük usta Bekir Sıtkı Sezgin, Paris’teki bir konserinden dinleyeceğimiz eserde dikkat ederseniz hocanın elinde mendil var ve büyük ihtimalle hasta ama sesteki eşsizliğe mani değil… Hatta sonlara doğru yaptığı kontra sonrası sazlara bakıp gülmesi de efsane… Bu nottan sonra yeniden atar dediğimiz mevzuya dönersek, isyanın şık bir Hicazkâr hali… “Be hey zalim!"... Beste, Mildanzâde Niyazi Bey’e aittir. Usülü ise aksaktır. Bunlar önemli!
9. Gönlüm Özledikçe Görürdüm... (Cool)
Evet, millet ikili deyince meşhur stoper ikililerini bilir, Süheyl-Behzat’ı bilir vs. vs. Ama Sadettin Kaynak&Vecdi Bingöl birlikteliği eşsizdir. Zira onlar ikiliyken futbol o kadar da futbol olarak oynanmıyordu. İkili bu eserde Muhayyerkürdî makamında bir araya gelmişler. İcrası yeni dönem, biraz cafcaflı olsa da Mine Geçili ile kendini bulmuş. Müzik bize varyeteli umutlar sunuyor ama son cümlede yine golünü atıyor: “Gönlünde yaşayan duygu olsaydım...”Dağılalım bence. Usülü ise aksaktır.
Kültür elçiliği şey değil miydi ya? Hani başka bir ülkede kendi kültürüne ait “şey”leri tanıtmak vs. Ama kültürün ait olduğu topluluğa kültürel elçiliği yapmak da kadere dahil demek ki. Bir önceki yazıda Klasik Türk Müziğine inceden bir giriş yapmıştık. Burada biraz daha zor soralım istedik ama biraz daha… daha binlerce eser var. Bir daha ki yazıya takatiniz kalırsa Türk müziğinin zirvesi olarak kabul edilen Mevlevî Âyin eserleri var. Belki onlardan bir demet sunabiliriz. Sevgiler bizden..
Bir önceki yazıyı da Yahya Kemal Beyatlı'dan şöyle bitirmiştik, bu da öyle olsun:
"Çok insan anlayamaz eski mûsikîmizden
Ve ondan anlayamayan bir şey anlamaz bizden."
Twitter: @frdsh
(kulakmidas Brüksel'den bildirdi)
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et