Zaytung.Com
Zaytung
Uzun uzun yaz
SİNEMA

Yazın Yediğin Hurmaların Kışın Kitap Olarak Karşına Çıkması: Disclaimer

-> Yükselişe geçen altın kaçakçılığı sayesinde Türkiye'nin yer üstü altın zerevlerinin, yer altı altın rezervlerini geçtiği açıklandı...
-> İstanbul için yapılan kar yağışı uyarısı yine Beylikdüzü'ne düşen 3 santimetre kar olarak gerçekleşti...
-> Dünya tatlı su kaynaklarının % 0,02'sinin Türkiye'deki TOMA'larda taşındığı açıklandı...
-> Sert mizacı yüzünden aile mesleği yufkacılığa veda eden Şerife Ç.(26)...
-> Yapacağı açıklamalarla haftalık gündemi belirlemesi beklenen Devlet Bahçeli'den, sabah 08.30 itibariyle henüz ses seda yok...
FOTOHABER

Altın kaçakçılığını değil, altın kaçakçılığının haberinin yapılmasını suç olarak gören Adalet Bakanı Tunç, ne idüğü belirsiz milyonlarca sığınmacı konusunda da çizgisini bozmadı...

Erdoğan: ''Türkiye’deki hayvanları öldürmemek için hayvancılığı öldürdüm…''

BLOG

''Biraz da Amerika'nın Sapığına Dertleneyim'' Diyenler İçin: A’dan Z’ye Puff Diddy Dosyası

VİDEOHABER

Çorum Valiliği: ''Olaya 2 Suriyeli eksildi olarak bakıyoruz...''

ASTROLOJİ

KOÇ (21 Mart - 20 Nisan)

Süleyman Soylu'nun oh çektiği videolara telif atmasının ardından zam haberlerine üzülmek zorunda kalacağınız bir döneme giriyorsunuz... devam...

Belediyenin Almanya’ya eğitime gönderdiği 45 kişiden 43'ü geri dönmedi...

"Aslında dönecekler ama orada kurulu düzenleri var. Yoksa vatanımız cennet..."

Hay Allah, Canınız mı Çekti? İşte Size Birbirinden Keyifli Öykü Platformları...

Olimpiyat Oyunları için Paris'e Giden Milli Takım Kafilesi, Kaldıkları Otelin Yemek Dağıtım (Catering) İhalesini Alarak İlk Başarıya İmza Attı...

2024 Yaz Olimpiyatları için Paris'te bulunan Milli Takım kafilesi, kaldıkları 5 yıldızlı otelin yemek dağıtım (catering) ihalesini alarak henüz turnuvanın ilk gününde önemli bir başarıya imza attı... devamı...

N'olmuş n'olmuş?

Zaytung Zone

''Amaaan şimdi eve gidip kim yemek yapacak?'' şeklinde düşünen takipçilerimizi diğerlerinden bi tık daha fazla seviyoruz, dürüst olalım...

Popmundo: Maceralar

''Kombiyi mi yoksa elektrik sobasını mı açsam?'' Mücadelesinin Kazananı Yine Yün Hırka Oldu...

Kışın kendini iyiden iyiye hissettirmesiyle birlikte artık klasikleşen ''Kombiyi mi  yoksa elektrik sobasını mı açsam?'' mücadelesinin kazananı bu akşam da yün hırka oldu.   devamı...

Kaçakçılık, Kara Para Aklama, Yasadışı Bahis Gibi Sektörlere Girebilecek Kadar İktidara Yakın Olmayan Cem Tuzel(32), Yarın Sabah Mecburen Kalkıp Yine İşe Gidecek...

AKP-MHP cenahına yeterince yakın olmadığı için suç işleme özgürlüğünden muaf olup namusuyla çalışarak para kazanmak zorunda kalan milyonlarca kişiden biri olan Cem Tuzel(32), yarın sabah 07:00'de alarmı 4 kez erteledikten sonra küfrederek uyanıp yine mecburen işe gidecek...devamı...

Blog

Israrla Hatırlamak İsteyen Ruh Hastaları İçin: 14 Maddede 2020'ye Bakış...

Virüs, ekonomik kriz, deprem, yangın, çığ derken "Uzaylı Naziler bir göktaşının üstüne binip dünyayı işgal edebilir artık" diyerek eşiği en yükseğe çektiğimiz bir yıldı 2020... "Dünya ne kadar küçük" diye düşünürken evimizin ne kadar büyük olduğunu fark ettiğimiz, hiç gereği yokken 'pandemi', 'plazma', 'antikor', 'filyasyon', 'T hücresi', 'stokin fırtınası' terimleriyle içli dışlı olduğumuz değişik bir seneydi. Peki hatırlamaya değer hiç iyi bir şey yok muydu? Tabii ki de hayır!

Ama yine de "Nasılsa 3 gün eve kapanıyoruz, vaktimiz bol" diye düşünerek 2020'yi uzun uzun özetledik, dinlene dinlene okursunuz artık (başka ne işiniz var sanki?). Şöyle buyrun, eklemeleriniz varsa yorumlara yazıverin...


Tam olarak şöyle bir yıldı...
 

1. Seneye başlarken... "HANGİ VİRÜS BİZİ ENFEKTE EDECEKMİŞ ŞAŞARIM!"

11 Mart'ta DSÖ bu yeni tip koronavirüs arkadaşı pandemi ilan eder etmez ülkemizdeki ilk vaka haberi geldi. Gelir gelmez de tıpkı Yavuz Dizdar ve türevleri gibi gereksiz Türk öz güvenini temsil eden Oytun Erbaş, bu virüsün bizim taraflarda yayılamayacağını, bizim ırka etki edemeyeceğini, burnumuza 3 kere su alıp sümkürürsek hiçbir şey olamayacağını söyleyerek "Hayt bee, bilime bak" dedirtti. Belki başka konular hakkında fikrini sorsaydık LDP'nin 3 seneye kadar iktidar olacağını, Çaykur Rize'nin 2021'de şampiyon olacağını da dile getirebilirdi. Biz de sormadık artık...


- Beşiktaş'ta lokmacı açanlar köşeyi fena dönecek...
 

2. İş hayatı: Evden çalışamamaca, görüntülü konuşamamaca

Bir kısım şanslı insanlar olarak bu süreçte evden çalıştık. Yani çalışabildiğimiz kadar... Toplantının ortasında laptop'ın üstüne zıplayan kediye, kamerada donsuz çıkan sevgiliye, tam da "call" yaparken zırlayan çocuğa rağmen, üstte gömlek altta pijama kombiniyle çalışmaya çalıştık. Herkesin arka planında kitaplık vardı ve Celal Şengörmüşçesine bağlanıyorduk görüşmelere. Gerçi daha Zoom'da, Teams'te sunumu yansıtmayı bile beceremiyorduk. Videonun sesi niye gitmiyordu ya?.. Sahi IT'nin cep numarası kaçtı?

Bir yerden sonra ise hepsine alıştık ve saldık. Hatta öyle bir saldık ki, yani kelimenin tam anlamıyla saldık. #evdesaldık. Görüntülü konuşmalar görüntülü olduğu kadar sesliydi de maalesef!


Soylu'nun istifasına yapılabilecek en mantıklı yorumu izledik...
 

3. Minik fenomen 'Filozof Atakan' ve o kadar da dahi olmayan çocuklarımız

Senenin başında üstün zekalı olduğunu düşündüğümüz 10 yaşındaki felsefe sevdalısı Atakan Kayalar'ın kitapçıdaki videosuyla karşılaşıp hemen işi gücü bıraktık. Bir yandan "PROJE BU ÇOCUK, NARSİST MİNİK, HAYIRSIZ VELET!!" sözleriyle niyeyse çocukcağızı linç ediyor, diğer yandan "Ayy kıyamam kocaman gözleriyle nasıl da Jan-Jak Russo diyor" deyip seviyor ve Aleyna Tilki ile aralarını yapmaya çalışıyorduk.

Sonra kendi çocuğumuzla 24 saat başbaşa kalıp yüzleşerek çocuk kavramından beklentiyi baya bi düşürdük, öğretmenlerin bunlara nasıl dayanabildiğine şaşırdık. Yavrucağımız eğitim alsın diye internette "EBA yı nasıl şikayet edebilirim?" "EBA'da son durum: Bilgisayarı olan da giremiyor" başlıklarıyla boğuşurken şundan bir kez daha emin olduk: Çocuk dediğin şey ya okulda ya annnanesinde falan olmalıydı. Bu arada karantina meyvesi çocuklar da aralık sonunda aramıza katılmaya hazırlanıyordu... 


2020 Atakan ve yeleğiyle bitseydi keşke...
 

4. Sağlık tedbirleri: Maske-Mesafe-Temizlik-Luppo…

Sıkıntı ve çaresizlikten ne yapacağımızı bilemiyorduk. TV'de, dijital plaformlarda eski yeni demeden ne kadar dizi varsa izliyor, Instagram'da canlı yayın açan ünlü, az ünlü, ünsüz kim varsa tuzlukla koşuyor, evde kaç çeşit ekmek yapılabilirse hepsini yapıyor, isot'tan schewepps'e koronavirüse iyi geldiği söylenen ne varsa oramıza buramıza sürüyorduk. 

10 Nisan gecesi dahice bir fikirle 2 saat önce ilan edilen ilk sokağa çıkma yasağı sayesinde marketlere akın ettik. O gecenin yıldızı ise hiç şüphesiz milyon dolarlık reklamı 2 dakikda sıfır bütçeyle halleden Luppo oldu. Bir süre de "O adam fakir mi yoksa Luppo düşkünü mü" tartışmaları yaptık. Hiçbir şeyi tam bilemiyorduk. Bir virüsün havada ne kadar asılı kalabileceğini, nereye kadar zıplayabileceğini, metal, ahşap, cam, alimünyum yüzeylerde ne kadar yaşayabileceğini hesaplamaya çalışıyorduk. Her şey "30 Büyükşehir ve Zonguldak" sözü kadar anlamsızdı.

Bu, belirsizlik ve anksiyete dolu ortamda aceleyle evden çıkan maskesiz vatandaşın eliyle ağzını kapatması, otobüste uyuyan adamın maskeyi gözüne takması da normal geliyordu.


O zaman o da amatördü. Şu an D vitaminini kaç mg alması gerektiğini öğrenmiştir...

 

5. Spor: Bi topun peşinde koşturan 22 adamdan kaçı pozitif?

Spor sektörü ise bu yıl neredeyse durma noktasına geldi. Koca olimpiyatlar, Euro 2020'ler ertelendi, 1. lig maçı bulamayan futbol sevdalıları Almanya 2. Lig maçlarını izleyip "Ulan Zolinski ne kazma adamsın!" diyerek deşarj olmaya çalıştı. Diğer yandan "Evde otur otur hamlamayalım" diyenler salonlarda 1,5 litrelik su şişelerini, bağışıklık olsun diye aldıkları kefirleri dambıl gibi kullanarak spor yapmaya çalıştı. Yoga, meditasyon, pilates videoları izlenme rekorlarını kırdı, ayağını kafasına değdirmeyi başaran koşa koşa story attı. Yaza doğru ligler tekrar başladı ve sezonun dandikliğine uygun bir şekilde Başakşehir (a.k.a Şahsımın takımı) şampiyon oldu. E başka kim olacaktı...

Sonbaharın ortasında da Formula 1'in İstanbul ayağı yapıldı ama izlemedik. Bize göre değildi. Birbirlerinin tamponlarına vurup arabadan bağırarak inseler izlerdik. Yıl sonuna doğru ise tatlı bir haber geldi: Ritmik cimnastikçi milli kızlarımız ve artistik cimnastikçi milli erkeklerimiz Avrupa'da altın madalyalar aldı, sevindik. Branşların ne olduğu hakkında ise hiç fikrimiz yoktu!


Altın fiyatları düşünce madalya alan kızlarımız başarılı finans kararlarıyla da göz doldurdu
 

6. Uzaydan haberler: Dünya ile araya sosyal mesafe koymak 

Bu yıl çok çok umutsuz geçtiği için "Ay'da su izleri bulunması" gibi gündelik hayatımızla pek ilgisi olmayan bir haberi güzel gelişme olarak değerlendirdik. Uzay konusundaki en önemli gelişme ise elektrikli ve otonom araç ağası, SpaceX patronu Elon Musk'ın 30 Mayıs'ta uzaya iki tane astronot fırlatması oldu. Otomobili uzaya bile sürücüsüz gönderen adamın, herkes evden çalışırken işçilerini uzaya göndermesi biraz ayıp oldu... 


Şu videoyu izlerken "E bunlar niye sarılıyor" diye
NASA'ya trip yapmışlığımız da var...

 

7. Reklam klişeleri: Özledik, sarılcaz, kavuşcaz...

Markalar "Virüsten kırılsanız bile ürünümüzü almanız lazım" diyemedikleri için duygusal reklamlara yöneldi. Ve yaz aylarına kadar hepsi şu kalıpları kullanarak hemen hemen aynı şeyleri söyledi: “Yine kavuşacağız Türkiye, yine sarılacağız Türkiye, şimdi yeter ki sabredip elimizi yıkayalım ve sıvı sabuna yüklenelim Türkiye...Bu arada ödemeleri aksatmıyoruz di mi Türkiye?”


Bak aynen böyle olacağız Türkiye...
 

8. Yeni normalleşememek: Tatil yapmak ve yapmamak 

Yaz aylarının gelmesiyle beraber bir anda her şey normalleşmiş gibi oldu, tatil, bayram ve düğün sezonu açıldı. "YENİ NORMAL" kavramıyla beraber tıpkı reklamlardaki yine kavuştuk, yine sarıldık... "Bi sene de tatile gitmeyiver halk" diye tweet atanlar sırtını halka dönüp bronzlaşırken Instagram'ına tatil fotoğrafı yükleyiverdi.

Bu arada baharda ertelenen düğünlerin de eklenmesiyle birlikte adeta bir düğün patlaması yaşandı. Millet pandemi falan demeden çatır çatır evlendi. Araya altın fiyatlarının fırlamasını fırsat bilen uyanık çiflerin de eklenmesiyle neredeyse haftada 2 düğüne gitmemiz icap etti. Maskesi duvağıya uyumlu gelinlere gram altınlarını takıp içimiz kan ağlayarak sosyal mesafeli halaya durduk.


Gram altın 435 TL hatırası...
 

9. Sosyal medya: TikTokçular, Acun, Murat ve Mücbir Sebepler...

Bu noktada 2020'nin yıldızı "Dalga Dalga" performansı, neftliş sevdası ve eve adam çağıran tiktokçulara verdiği ayarla tartışmasız Murat Övüç olurken, 2.'lik ödülü ise Mücbir Sebepler'le Bartu-Melikşah ikilisine gitti. Yılın esas kazanını ise 2020'de 1 milyara yakın indirilen TikTok'tu.

O sırada Dominik'te 'az ünlü' ve 'hiç ünsüzleri' kapıştırmaya doymayan Acun da, dünya Instagram canlı yayın rekorunu kırıyordu. Bir işi olmayan 3 milyon kişi, aynı canlı yayında buluştuğumuz için büyük gurur duyuyorduk. Boş durmayan Zuckerberg de, reels, alışveriş, messenger özellikleri derken Instagram'ın içine sıçtıkça sıçtı. Belli ki onun da canı çok sıkılıyordu.

2020'de etkileşime doymayan sosyal medya devleri ise birbirine benziyordu. LinkedIn, Twitter, Spotify derken her mecraya story geliyor; biz de çalar saate, tost makinesine, akbil okutma turnikesine story gelmesini bekliyorduk.


Bir hayalim var... 

 

10. Dünya siyaseti: Trump gider... Yani gider inşallah artık...

ABD-İran gerilimleri, ABD-Çin ticaret savaşları, #BlackLivesMatter gösterileri derken dünya siyasetinin başlıca konusu yine bu ABD'liler idi. O nedenle, 3 Kasım'daki seçim öncesi ABD seçim sistemini anlamaya çalıştık, eyaletlerin sosyo-ekonomik yapısını çözümleyip Trump'ın çoğunluk çıktığı yerlere "Müstehaktır" dedik ve nihayetinde turuncu adamın kaybetmesine sevindik. 

Trump yenildi yenilmesine ama, protesto zamanında kameralara İncil göstermek gibi Uzun Adam metotlarına seçim sonrasında da başvurdu. "Çünkü çaldılar" filan deyip yargılara gitti. Sökmedi! İnşallah artık 20 Ocak'ta görevi kuzu kuzu devredip Mecidiyeköy'deki AVM'sinin başına geçer.


"Suuuretiyle" mi diyor o...
 

11. Türkiye siyaseti: Best of Bakans...

Psikolojik olarak felaket durumlarında insanlar güvenecek bir figür aradığı için "adam süreci güzel yönetiyor" tezahuratları eşliğinde Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'ya da övgüler düzdük. Bıyığı, zaman zaman kan çanağına dönen enteresan gözleri ve turkuvaz grafikleriyle adeta ailemizden biri olmuştu. Sonrasında ise gerçek vaka sayılarını vermediklerini itiraf edince övgüleri bir kısmını geri aldık. Şu aşı olayını çözemezse geri kalanı da alıcaz gibi duruyor. 

Keza Cumhurbaşkanlığı Kabinesi ilk açıklandığında "Kaliteli adammış bu ya" şeklinde övülüp duran Örtmenim Böğün Canlı Ders Var mı Bakanı Ziya Selçuk da bir türlü erişilemeyen EBA için "Twitter bile çöküyor, bu da çöker" sözlerini sarf ettiğinde fav'ımızı geri çektik.


"Bana yaklaşma" derken bana da bi sempatik gelmişti, kabul...
 

Bu arada ülke olarak alışık olmadığımız bir şekilde art arda istifa haberleri aldık. İlk sokağa çıkma yasağındaki fiyasko nedeniyle istifa eden "Oh Ooh" İşleri Bakanı Süleyman Soylu "İyi madem, kimse oturmuyorsa oturuyorum ben" şeklinde görevine çabucak dönerken eski "Hiç Oraya Bakmıyorum" Bakanı Berat Albayrak ise dünyada bir ilki gerçekleştirerek Instagram'dan "affını istedi". Zuckerberg'den istifaya yönelik bir tepki gelmeyince istifayı Cumhurbaşkanı bu kez af talebini kabul etti.  Ne de olsa affetmek büyüklüktü...


Başı sıkışınca yüzüğü bozdurur herhalde... 

 

12. Filmler ve Diziler: Nekşflikş? Next Filiz?

Christopher Nolan'ın uzun zamandır beklenen Tenet filmi 3-5 kere ertelenip ağustos sonunda vizyona girdi. Yıllardır her hafta sinemaya giden ben, aylarca sinemasız kalıp sevine sevine gittim, salonda dönen fragmanları bile maskenin içindeki ağzım açık izledim ama o Tenet neydi la öyle?! Bilimkurgu süsü verilmiş, bilimsiz, kurgusuz, kardeşi Jonathan Nolan'ın kaleminin eksikliği de hissedilen senaryodan bir şey anlaşılmıyordu. O kadar paranın bu filme harcanması düpedüz yolsuzluktu! (Evet, çok kızmıştım.)


- Okey okey okey, gömmeyin daha fazla...
 

'Gelir gider akıllı' olduğu için influencer olmaya yatkın biri olan Murat Övüç'ün "Nekşfliş" diyerek andığı Netflix, sinemaların kapalılığını fırsat bilip Türkiye'de de yıldızını parlattı. Dark dizisinin final sezonu çokça konuşuldu, normalde bi bakıp geçeceğimiz Platform filmi karantinaya denk geldiği için olduğundan daha süper algılandı. Baya da süperdi aslında bence, beğenmeyen gitsin Kanal D izlesin (yine bir şeylere kızdım ben).

Netflix'te 12 Kasım'da gösterilen Bir Başkadır dizisi ise Şahsiyet ile beraber yaptığımız en iyi dijital platform dizilerinden biri olarak dizi tarihimizdeki yerini aldı. Meryem, Ankara havası oynarken arabada travma geçiren Ruhiye sahnesi gibi kesitlerle bipolar bozukluğa yatkın ruh halimizi pek güzel özetledi.


"Aşkımı biiiğr sır gibii" şarkısını da en az 30 kere dinledik, iyi oldu...
 

13. Ekonomi: Yüzde 10 Katar payı...

Yaz sonunda Karadeniz’de doğalgaz keşfettiğimiz haberiyle beraber, kombilerimizi yakıp söndürerek kutlamalara başladık ki yine aynı dönemde Dolar’ı ve Euro’yu durduramadık. O sırada altına, dövize yüklenen halk, arabaların da bir yatırım aracı olarak kullanılabileceğini keşfetti. Otomobil arzı talebe yetişemeyince de ikinci el fiyatları uçtu. 92 model Şahin 1992'de bile bu kadar kıymet görmemişti.

Markalar ise kriz yokmuş gibi, kasım ayına ve Black Friday olarak anılan güne yüklendi "Efsane Cuma", "Müthiş Cuma", "Yalnız Var Ya Enfes Olmuş Ha Cuma", "Tarifi Ne Bu Cuma'nın" gibi isimler türetip tüketimi körüklemeye çalıştılar. Hükumetimiz ise Borsa İstanbul'un %10'unu Katar'a devrederek piyasalara 'hala Katar'a satacak bir şeylerimiz var, rahat olun' mesajı verdi. 

Yıl sonuna doğru gelirken Merkez Bankası'nın döviz rezervlerinin eksi 40 milyara düşürülmesi pahasına verilen hem faizi hem dövizi düşük tutma gayreti elde patlayınca mecburen yeni ekonomi yönetimi eşliğinde faizler de üç yüzer beş yüzer artırılmaya başlandı. Aynı anda hem faizi, hem dövizi, hem enflasyonu, hem işsizliği patlayan Türkiye'nin neyse ki keyif çayı vardı...


Bak hisse almazsan kızacakmış sana amca, di mi amcası?..
 

14. Yılı kapatırken kafamızdaki soru: Nerde lan bu aşı?

Yıl sonuna doğru Pfizer ve BioNTech’in geliştirdiği aşı başta olmak üzere etkililik oranının en az yüzde 90 olduğu iddia edilen aşılar peşi sıra açıklandı. Yalnız, vaaay, bu BioNTech kurucuları Türk müydü? Tıpkı Nuri ŞahinMehmet Öz, Aziz Sancar örneklerindeki gibi, başarılarında hiçbir katkımız yokken yine bize övünülecek bir şey çıkmıştı. Ama söylendiğine göre Uğur Şahin, Erdoğan'ın telefonlarına çıkmamıştı. Yine de bir şekilde -WhatsApp'tan hallettiler galiba- yıl sonuna kadar 550 bin doz koparmayı başarmıştık.


- Şu elimde görmüş olduğunuz aşıyı taçsız kral Pele, Beckenbauer...
 

Bu arada Ercüment Ovalı'nın kokteyl antikor diye bahsettiği şeyin ne olduğunu anlamaya çalışıyor, Çin'den gelecek aşıya güvenip güvenemeyeceğimizi düşünüyor, Alman aşısının hangi talihlilere isabet edeceğini tahmin etmeye çalışıyor,  Bill Gates'in aşıların içine mikroçip gizleyip gizlemediğini merak ediyorduk. Ayrıca çip varsa da iOS muydu, Android miydi, mesela bizim kablosuz kulaklıklarla uyumlu muydu? Bir de madem aşının içinde çip vardı, virüs mutasyonuna karşı güncellemeler de gelirdi herhalde di mi?


- Bugün mesaiye kalıp Türklere mikroçip yazayım...
 

SONUÇ - 'Hoca bitir...'

Sonuç olarak 14 maddede bu seneyi özetlemeye çalıştık ve buradaki 14 maddenin "14 gün karantina" ya da "virüse karşı 14 kural" ile bir alakası yok. Öyle denk geldi. Amacımız 14 maddede bu seneden bir kez daha tiksinmek; Yonca Evcimik'e yıllar sonra şarkı yaptıran, İbo'ya yıllar sonra Show yaptıran, Cüneyt Özdemir'i başımıza Youtuber eden seneyi detaylıca hatırlatıp topluca lanet okumaktı. Bi terapi gibi düşünün...

Sizlere 2020'nin official soundtrack'iyle veda ederken, muhtemelen bir berbat versiyon olan 2021'de hepimize boş şans ve sağlık diliyorum. Herkese iyi seneler!

Twitter: @duraladam 


 

(murat dural bildirdi)


facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et

Sıradaki Blog İçerikleri:

Sıradaki Haberler:

(11.4.2021)

Belediyenin Almanya’ya eğitime gönderdiği 45 kişiden 43'ü geri dönmedi...

"Aslında dönecekler ama orada kurulu düzenleri var. Yoksa vatanımız cennet..."

Vahit Gözgel, Emekli


Diğer yorumlar ->

(25.11.2020)

AKP Denizli Milletvekili Nilgün Ök: ''18 yıl önce araba var mıydı?''

"Genel Başkanları buzdolabı olmadığını iddia ediyordu. Bu yine biraz insaflı çıktı.."

Uğurhan Culak, Elektrik tesisatçısı


Diğer yorumlar ->