Pazar Gecesi Ekranda Katil Arama Qeyfi: Yargı...
Biraz Kuzey Güney biraz Karadayı’yı andıran genel çatışması, merak uyandıran olay örgüsü, sağlam diyalogları ve mükemmel bir ship olan Kaan Urgancıoğlu - Pınar Deniz ikilisinin uyumuyla pazar akşamlarımız Yargı’ya rezerve ediliyor. Alıştığımız birçok dizi klişesini kullanmasının yanında güçlü karakterleri resmetmesiyle fark yaratan Yargı dizisi, fan kitlesiyle her hafta sosyal medyayı şöyle bir sallıyor.
Neyi Anlatıyor?
Yargı, genç bir kadının cesedinin çöp konteynırında bulunmasıyla başlıyor. (Her güne birkaç kadın cinayetinin düştüğü coğrafyamızda sıradan bir gün) Deliller neticesinde babası (Metin) polis ve ağabeyi (Ilgaz) savcı olan evin hayırsız evladı Çınar, zanlı olarak gözaltına alınıyor. Hayırlı abi Ilgaz, kardeşini savunması için cevval bir avukat arayışına giriyor ve tabii ki esas kızımız Ceylin’i buluyor. (Pınar Deniz göründükçe ekranda nazar boncuğu belirmesi konusunda kanun hükmünde kararname...)
Ancak araştırmalar sonucu öldürülen kız da Ceylin’in kızkardeşi İnci çıkmasın mı (Yohamuğa artık!). Neyse işte dizi, herkesin herkesin bir şeyleri olduğu tesadüfler zinciri bir cinayetin sırrını çözme çabasını işliyor. Her bölüm başka birinin suçlu olarak işaret edildiği yeni nesil “katil kim” dizilerinden biri olan Yargı, izleyiciyi bulmacanın kuyruğuna takıyor. Namuslu olmasıyla tanınan Metin amirin aslında yıllar önce bir suç örgütünü aklamak için Ceylin’in babasını suçsuz yere hapse attırdığı tesadüfü de iğne deliğinden geçerek ekrana düşüyor ama işler bu noktaya geldikten sonra ona artık şaşırmıyoruz....
Yaşlanmıyor, bir de utanmadan yedek parçasını yaptırmış!
Dizi, bozuk bir düzenin içinde kimsenin düzgün kalamayacağı klişesi içinde bu bol keseden tesadüflerle yol alıyor. Ilgaz, hala adaletin varlığına inanan idealist bir savcıyken, Ceylin adaleti kendisinin yaratması gerektiğine inanarak ufak ufak elini kirletiyor. Yargı, hayırlı abi ile hayırsız kardeş zıtlığını gördüğümüz bir milyonuncu dizi olsa da, elini çamura bulamaktan kaçınmayan güçlü bir kadın karakteri başrole taşıması (Ceylin), ekranlar için uzun zamandır görmediğimiz bir yenilik. Ceylin’in bu halleri sık sık akla Karadayı’nın cevval hakimesi Feride’yi getiriyor. Kardeşinin katil zanlısının avukatı olan Ceylin, ailesi ile inandığı gerçekler arasında sıkıştıkça hayat onu Ilgaz’a doğru itiyor. Dizinin büyük resminde, iki aile arasındaki ilahi adalet sistemi de başarıyla işliyor.
- Seni daha önce Sinan Özen'e benzeten oldu mu?
- Hayır
- Bi evlere şenlik kızınız var patlatsana
- Sus dedim!
Hikayenin sonunun Münevver Karabulut cinayetine çıkacağını, zengin ailenin (Tilmenler) oğlunun (Engin) cinayet faili bulunacağını tahmin eden de var, İnci’nin meçhul sevgilisinin zengin hukuk bürosu sahibi Yekta Tilmen çıkacağı konusunda bahis açan da. Katilin kim olduğu dizide ortaya çıkıyor, anlayacağınız bahisler kapanıyor. Dizinin bundan sonra nasıl bir yol haritası çizeceği ise merak konusu. Fail aranan polisiyelerin bir süre sonra kan kaybettiği ve reytinglerinin düştüğü artık bilinen bir gerçek, yol yakınken katili bulup hikayeye yeni bir kapı açmak izleyiciye de nefes aldıracak belli ki. (Malumunuz bunu yapamayan Masumiyet, bir yerden sonra paraşütsüz yere çakılmıştı)
Yargı’nın beğenisi kadar eleştirisi var tabii… Ceylin evden kovulurken babanın kızına “neden” diye sormayışı ancak Böyle mi Olacaktı’da olabilirdi. 20 yıl sonra nostalji yaşadık sayelerinde… Adam neden dese, sorun ortadan kalkacak ama demedi. Bunun yanında, her bölümde yer alan arabesk “acıların kadını” sahneleri de fena halde overdose tehlikesi yaratıyor. Aslında dizinin soğuk iklimini duygusallıkla ısıtma isteği yersiz değil. Zira tüm karakterlerin kimliklerini meslekleri üzerinden inşa etmeleri, 160 dakika olan dizide ciddi bir duygusal eksiklik yaratıyor. 40 dakikalık yabancı dizi olsa tamam da, 160 dakikada sağılacak duygu sadece merak, ölüm, yas ve acı olduğundan kanırtılıyor da kanırtılıyor.
Hikayenin evreninde karakterleri tamamlayan sosyal çevreleri, duygusal bağ kurdukları mahalleleri, arkadaşları, hobileri yok. Mahalle içinde gördüğümüz “Ceylin ev” bile her bölüm kötü komşuların dehlenmesine sahne olmaktan başka bir fonksiyona sahip değil. Özetle Yargı’da şimdilik izleyiciyi ekran başında tutacak merakı ve bilimum olumsuz hissi pompalıyor. Ancak katil bulununca daha fazlasına ihtiyaç olacağı kesin. (Duygu ihtiyacı inşallah aşk getirir diyen fandomların duasına amin.)
Çöp konteynırından kedi fırlayacak mı? Tür: Gerilim
Doktorlar Bitti Avukatlar Başladı
Geçtiğimiz yıllarda ekranı basan doktorlu dizilerden çok şükür kurtulduk, beyaz önlük görmekten kör olmamıza ramak kalmışken psikologlu alternatifleri sindirmeye çalışır olduk. Şimdi de karşımıza hukuk büroları çıkıyor. Hemen her dizide yer alan avukatlar, “cüppelerin gücü adına” dercesine kanal kanal yargı dağıtıyor. Hukukun sos olduğu diziler arasında adından belli olacağı üzere Yargı da var. Evlilik Hakkında Her Şey, Son Yaz gibi hikayelerde başroller hukukçulara ayrılırken, gündüz kuşağında da Müge Anlı ve mahdumları, hukukçu eşlikçileriyle ekranda suçlu arıyor. İzleyinin hukuk bilgisinin düzey atladığı sezonda, adalet arayışının bu denli magazinleşmesine tesadüf demek oldukça zor.
- Ya tamam pişti olduk diye bu kadar surat etme artık...
Özellikle kadın cinayetleri konusunda, mağdurun kendini adaletin önünde “adil” hissedebilmesi zorlaştıkça, aradığımız kahramanları gerçek yaşamda bulamayınca, belli ki beyaz camdan medet umuyoruz. Anlayacağınız hukuk furyası biraz daha süreceğe benziyor. Adalet arayışının olduğu birçok dizide gücü elinde tutanların adaletsizliğin kaynağı olduğunu gördük. Zaten hikayelerde açılan gayrımeşru yolların ve intikam isteğinin sebebi de bu oluyor. Bakalım Yargı da bizi güce karşı verilen başka bir Don Kişot mücadelesine götürecek mi?
Bunu seven bunları da sever
Yargı dizisinin polisiye çıkmazlarının içinde kaybolmayı seven maceracılar, size yeni dizi önerilerimiz var. Listenize şunları da almayı unutmayın,
- The Killing: Bulmaca gibi bir cinayet hikayesi daha… Yayınlandığı dönem fırtınalar estiren dizisi The Killing, polisiye sevenlerin listesinde kendine yer buluyor. Dizinin biraz ağır ve ikliminin oldukça soğuk olduğunu söylememizde fayda var. İster Danimarka yapımı orijinalini, isterseniz Amerikan yapımı remake’ini izleyebilirsiniz. İnternette mevcut.
- Twin Peaks: Bütün bu polisiyelerin fitilini ateşleyen dizi aslında Twin Peaks’ti tabii… David Lynch’in izleyicinin aklıyla oynadığı “katil kim” dizisi zamanının ötesindeki hikayesiyle hala izleyici topluyor. 25 yıl sonra çekilen bölümlerle dizinin yeniden izleyicilerde buluştuğunu da hatırlatmamız lazım, eğer Twin Peaks izlemeyen azınlıktaysanız “katil kim” arayışınıza onunla devam edebilirsiniz.
- Broadchurch: Öldürülen bir erkek çocuğun izini süren dizi 3 sezon yayınlanmış bir İngiliz polisiyesi. Netflix’te bulunan Broadchurch, birlikte çalışan çok farklı iki dedektifin gözünden hikayeyi merceğe alıyor. İlerleyen bölümlerde, cinayet araştırılırken kasabanın sırları tek tek ortaya saçılıyor.
facebook'ta Paylaş twitter'a yolla Allah'a havale et